Bursa Araştırmaları

Halil İnalcık ve Bursa

Bursa'nın Tarihi

Osmanlı Döneminde Bursa'nın Tarihi

 

   

         Halil İnalcık, yıllarca üzerinde çalıştığı ve çeşitli dergi ve kitaplarda yayınladığı makalelerin toplandığı “Bursa Araştırmaları” kitabının tanıtımı dolayısıyla katılımcılara, konferans mahiyet inde bir konuşma da yapmıştı. Aşağıda bu konuşmanın metnini bulacaksınız.

    "Bu vesileyle beni mutlu ettiniz, herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Yusuf Oğuzoğlu’na ayrıca teşekkür ederim, kendisine müteşekkirim. Bursa deyince; Bursa bu memleketin, bu devletin temelidir. Eğer burada isek, Anadolu yarımadasında oturuyorsak, herşey Bursa’dan başlıyor. Bursa Osmangazi tarafından ilk defa kuşatıldı.
    Osmangazi kendisi ilk sultanımız 1324’de, ölümünden bir sene önce, bu işin tamamlanmasını istedi. Muhasara devam etti, iki sene sonra Orhan Gazi şehri aldı. Ve bütün Bursa ovası, Kestel’e kadar, o zaman yani 1324-1326 arasında Osmanlı Devleti’nin merkezi oldu. Bursa zengin ova, Bursa eski Prusa şehri. İlk beyliğin kıymetli bir temel merkezi oldu. Bursa hiçbir zaman Osmanlı İmparatorluğu’nun payitahtı olmaktan geri kalmadı, bunu bilhassa belirtmek isterim. Bursa ilk Dar-üs-saltana’dır. O zaman Dar-üs-saltana kullanıyordu. Edirne fethedildiğinde oraya nakli mekan etti, oradaki sarayı 1. Murad yaptırmıştır fakat İstanbul’un fethinden sonra merkez İstanbul’a nakledildi. Üç merkez var . Biladu selase başkanlığı yani. Bu üç şehir daima, sonuna kadar Dar -üs-saltana unvanını korur. Fetret devrinde Bayezıt’ın oğulları arasında kavga çıktığında her biri Bursa için mücadele etmiştir. Bursa’da saray Anadolu’daki cevelanları için ilk merkezdir. Orada saray teşkilatı devam etmiştir. Demek istiyorum ki Bursa üç saltanattan biri olarak unvanını devam ettirmiştir.
   Sayın Belediye Başkanımıza çok müteşekkiriz. Siyasi ve ekonomik bakımdan imparatorluğun bu temel şehrini, onun bu büyük önemini, sanat eserlerini, kültür eserlerini canlandırıyor. Bu şehir için bizim devletimizin temeli olan bu şehrin asarını çok dikkatle büyük fedakarlık ve gayretle restore edip canlandırmak, muhafaza etmek görevini üzerine almıştır. Belediye başkanları arasında özellikle Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe’yi tebrik etmek isterim. Çeşitli tarihlerde yıkık eserler için, restorasyon için beni şahsen Bursa’ya alıp götürmüşlerdir. Bu gayretleri hiç şüphe götürmez, kendisinin nerden ilham aldığını bilmiyorum; bir şehrin, tarihi şehir için önemini bilen bir belediye başkanını huzurunuzda tebrik etmek istiyorum.

       Bursa bu bakımdan ilk Dar -us-saltana sıfatını elinde tutmakla beraber, Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle ilk asrında, 1500 tarihine kadar, dünya ekonomisinin ekseni üzerinde bulunuyordu. Bu önemli bir tarihi tespittir. O zaman dünya ticareti, sıklette hafif pahada ağır olan maddeler üzerine yürüyordu. İpek ve baharat dünya ticaretinin, kapitalizmin, Avrupa’da kapitalizmin üzerine kuruludur. İspanyada, Lizbon’da tüccarlar baharatla zengin olmuşlardır. Baharat sadece yemekte değil ilaç olarak da kullanıyor. Ticaretin esası baharattır. Baharat ticareti; Portekizliler gelmeden önce Endonezya ve Hindistan’dan gelen tüccar gemileri Medine’ye gelirdi, bunların bir kısmı Kahire’ye bir kısmı ise Bursa’ya gelirdi. Şam, Konya, Akşehir üzerinden Bursa büyük bir ticaret yoludur . Keza daha sonraları ırak alındıktan sonra da Fars, Basra Körfezi’nden gelen ticaret de yine Bursa’ya gelirdi. Bursa dünya ticaretinde çok kıymetli malların merkezi idi. Birçok Floransa, İtalya, Venedik, Ceneviz tüccarları Bursa’ya yerleşmişti. Dünya ticaretinin merkezlerinden birisi Bursa. İstanbul alındıktan sonra da bu durum devam ediyor. Buradan baharat Polonya’ya, Avrupa’ya gitmekte yahut deniz yoluyla İtalya’ya gitmekte. Demek ki Bursa’nın refahı büyük iktisadi ticari önemi buradan kaynaklanıyor. Bunu bütün çalışmalarımızda belirtmeye çalıştık. Bir noktayı iftiharla anlatmak isterim, ben 1945’lerde Bursa’da bursa tarihi üzerine çalışmaya başladım. O zaman Çelebi Mehmet Medresesi- bugün müzedirorada bir medrese odasında çalışıyordum. Bir hücrede yığılmış kitaplar gördüm, toz toprak içinde. Açtım, bunlar Bursa kadılarının sicilleri ve Fatih devrine kadar gidiyor. Fatih devrinden beri kadıların tuttuğu siciller. Bursa tarihinin ana kaynağı. Derhal ilgililere müracaat ettik, temizlenmek üzere Dolmabahçe’ye gönderildi, tabii benim mesaim bu arada iki sene durdu. Bu siciller -256 sicil- tamirden sonra Bursa Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Kopyaları muhtelif müzelere gönderildi. Bütün dünya alimlerinin gelip üzerinde çalıştığı bir müzedir. Bugün tarihimizin ve ticaretimizin bilgi kaynağı bu sicillerdir. Mesela İsrail’den bir alim geldi, çalıştı. Bursa bunları gözbebeği gibi muhafaza etmektedir. Bir nüshası da Kent Müzesi’ndedir. O defterler atılacaktı. Beyşehir’de eski harfli kitaplar taassup nedeniyle göle atılmıştı ancak Bursa’nın bu sicillerini kurtarmak bize nasip oldu. Kentin sosyal hayatı, ticareti hepsi orada. 300 kadar sicili de Türk Tarih Kurumu dergisinde neşrettim. Bursa’nın bu değerli kaynaklarını, eserlerini muhafaza etmek önemli. Bu eserleri kurtaranlara zatıalinize ve size müteşekkirim. Bunların bir kısmını Bilkent Üniversitesi’ne getirdim, Ömer Lütfi Balkan, iktisat tarihimizin kurucusu, bu 250 filmin mikrofilmlerini kendi kurumuna aldırdı. Mahallelerin, şehrin topografyası, aileler hepsi bu sicillerde. Bu arada, siciller üzerinde mesaim devam etti, rahmetli hanımın da yardımıyla bunları neşrettik. Bursa’daki sosyal sınıflar üzerine, miras kayıtlarına göre, servete göre bir tasnif yaparak neşrettik. Demek istiyorum ki bu zengin tarih korunsun ve neşredilsin. Bursa’nın dünya baharat ticaretinin merkezi olmasının yanında, belki başka bir fonksiyonu, ipek ticareti, ipek sanayidir. Çin ipeği 1300’lerde gelmemeye başladı. Oradaki haneden yasakladı fakat Avrupa’da da yakın doğuda da ipek sanayi çok gelişmişti. O zaman İran Hazar Denizi civarında ipek yetiştirmeye başladı, en güzel ipek İran ipeği idi. Oradan Bursa’ya her sene 5 kervan ipek getirirlerdi. Bu ipek kervanlarının geldiği yer de Bursa’dır. İpek Han ve sonradan Koza Han. Büyük bir han İpek Han. Bursa ipek ticaretinde, Avrupa’ya ipek ihracında bir merhale olduğu gibi, Marinhi’nin hatıralarında görüldüğü gibi ipek kervanlarını Bursa’daki tüccarlar(Venedik, Ceneviz tüccarları, Yahudiler) kapışıyordu. Ticaret yanında Bursa’da büyük bir ipek sanayi kuruldu. İpek ucuz tabii, bu sanayi hakkında Shildberker, yani 14. Asrın sonunda Niğbolu’da esir edilen Alman) Bursa diyor, dünyadaki büyük ipek sanayinin merkezlerinden biridir diyor. Demek ki 14. Yüzyılın sonlarında çok büyük bir sanayi merkezi olmuş Bursa. İpekçilik çok gelişmiş, nakışlar , kumaşlar… Kumaş dokumacılığı evvela Amasya’da gelişiyor. Amasya’dan Bursa’ya intikal ediyor, Bursa’da o kadar gelişiyor ki bu sicillerden çıkardığımız malzeme gösterdi, orada 40-50 tezgah işleten büyük sanayi sermayedarlar, kapitalistler vardı. İpek kemha yapmak için 3-5 ay 6 ay çalışmak gerekir. Bunun için de esir işçisi kullanılıyordu, esire, ‘bu kemhayı bitirdiğinde hür olacaksın’ diyorlardı. İpek sanayi Bursa’da çok gelişiyor. Bütün dünyaya, Rusya, Avrupa, İtalya ve Avrupa saraylarına Bursa ipekleri ihraç edilmeye başlanıyor. İtalyan ipek sanayi 1250’lerde önce Çin, sonra Bursa dolayısıyla gelişiyor, oradaki Venedik kadifelerine bakın, Bursa’nın motifleri orada tekrar ediliyor, yani Bursa aynı zamanda dünya ipek ticareti ve sanayinde bir öncü durumundadır. O kadar ki Bursa kemhalarının şöhreti bütün Avrupa’da biliniyor. Mesela kontlar, sarayları için özel tüccar gönderip bu kumaşları aldırıp merasim elbisesi yaptırıyorlar. Rus çarlarının merasim elbiseleri Bursa kemhalarındandır. Nurhan Atasoy’un söylediklerine göre Moskova müzesinde en zengin kumaş hazinesi Bursa kumaşlarıdır. İsveç’te piskoposlar büyük merasim elbiselerini Bursa kumaşlarından yapıyorlar. Böyle bir uluslararası ticaret ve sanayi merkezi olmuş bir yer Bursa. Aynı zamanda siyasi önemi yanında iktisadi bakımdan, ticari bakımdan da sayılı merkezlerden biri. Nüfusunu biliyoruz; 15. asırda 5 bin, 16. asırda 6 bine çıkıyor. Bursa bu ticari ve sanayi öneminin yanında aynı zamanda bir dini merkezdir. Mesela Zeyniye tarikatı ve diğer tarikatlar… Yunanlılar işgal ettikleri zaman hırsları ve taassupları yüzünden türbelerde taşları kırmışlardır. İznik’e giderseniz Çandırlı Hayrettin’in mezar taşını kırık görürsünüz, Yunanlı hıncından ve taassubundan kırmıştır, bu bir taassup eseridir, teşhir etmek lazım.

                                Bursa Büyükşehir Belediyesi yayınları, 2012

   Sayın başkan, Bursa tarihi anlatmakla bitmez. Sayın başkanın uzak görüşlülüğü, Bursa’nın önemini kavraması bir şehir için büyük şans. Siz yalnız bu yapıları ihya etmekle kalmadınız, aramızda Bursa’nın tarihi önemini kavrayan bir belediye başkanı olarak, siz beni davet ettiniz, hizmetlerim nedeniyle belediye sarayında hemşehrilik beratı takdim ettiniz, teşekkür ederim. Bursa benim ikinci doğum yerim sayılır. Çalışmalarımı bir cilt halinde topladınız. Bu da gösteriyor ki sizin şehircilik ve siyaset yanında büyük kültür kıymetiniz var ve bunun önemini herkes kavrayamaz. Bunun için size çok minnettarım.

                                                                           Kaynak: Bursa'da Zaman Dergisi, sayı 6: 86-87

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 14/10/22