Dikilitaşların ağırlıkları ise 200 ile 1000 ton arasında değişmekteydi. 1879 
	yılında New York’a götürülen bir obeliskin uzun yolculuğunun son iki millik 
	mesafesi, eski Mısır’da varsayılan şartların aynen uygulanmasıyla kat 
	edilerek 112 günde tamamlanmıştır.
    Dikilitaşlar 
	tarih içerisinde savaş ganimeti ve zafer nişanesi olmuşlardır. Bugün dahi 
	akıl erdirilmesi güç olmasına rağmen, ülkeler hatta kıtalar arası 
	taşınmıştır. İstanbul’da bulunan Dikilitaş da bunlardan biridir.
	
	
                                 
    
    
	
	    
	Beştaş, Nişantaşı ve Dikilitaş adları ile de bilinmektedir. Üzerindeki 
	Yunanca kitabeden birinci yüzyılda C.Cassius Philiscus’a ait olduğu 
	anlaşılmaktadır. C. Cassius Asclepiodotus Nikaia'da büyük servet sahibi bir 
	kişidir. MS. 66 yılında Nero tarafından sürgüne gönderilmiş ve servetine el 
	konmuştur. Ancak, Galba tarafından affedilerek tekrar memleketine dönmüştür. 
	Bu şahıs Vespasiasnus ve Titus devrinde kent kapılarını yaptıran ve aynı 
	zamanda İmparatorun kültür başrahibi olan G.Cassius Chrestus'un ya babası 
	yada kardeşidir. 
   Anıtın tepesindeki altıncı taşın üzerinde 
	bir kartal veya mitlerin zafer tanrıçası Nike’nin heykeli olduğu 
	sanılmaktadır. Anıtın bir yönünde ise Philiscus’un heykeli olduğu kalan 
	izlerden anlaşılmaktadır.
    Dimdik ayakta duran ve 
	bazılarının yüksekliği tüm ihtişamıyla on iki metreyi aşan oyma monolitler 
	yani dikilitaşlar bir düşman karşısında kazanılan zaferin belgelenmesini 
	isteyen hükümdarın buyruklarıyla hünerli sanatçılar tarafından yapılırdı.
    Hükümdarın tasviri, en göze çarpıcı biçimiyle 
	başlığındaki ve elinde tuttuğu asa ya da silahtaki simgeler aracılığıyla 
	makamın gücünü yansıtırdı. Savaştaki ustalığı, genellikle son fethinden elde 
	edilen ganimetler ile dile getiriyordu. Kafatasları ya da küçültülmüş 
	kafaların asılı olabildiği bir kuşakla tamamlanan zırhında vurgulanırdı. 
	Bunun dışında ki obelisklerde yüzeylerini kaplayan hiyeroglif yazılarında 
	imparatorun doğumunu, soyağacını, tahta çıkması ve yakın zamanlarda 
	rakiplerini ezip, geçtiği başarıları ayrıntılı biçimde kompozisyona 
	işlenirdi. Bir hükümdar, saltanat süresinin uzunluğuna bağlı olarak, daha 
	yaşarken efsaneleşmeyi garantiye almak için yönetimini altındaki birkaç 
	yere, birden fazla dikilitaş inşa ettirdiği görülmektedir.
    
	Çıkarıldıktan sonra nispeten yumuşak olan ve zamanla sertleşen kireçtaşı 
	dikilitaş yapımında sıklıkla kullanılırdı. Oymacılar jadeyit ya da obsidiyen 
	baltalar ve keskilerden yararlanırlardı. Bazı verilere göre dikilitaşlar 
	boyanıyordu. Böylelikle hükümdarın tebaası üzerinde ki görsel etkisini en 
	üst düzeye çıkarması hedefleniyordu..
    
	Dikilitaşların ağırlıkları ise 200 ile 1000 ton arasında değişmekteydi. 1879 
	yılında New York’a götürülen bir obeliskin uzun yolculuğunun son iki millik 
	mesafesi, eski Mısır’da varsayılan şartların aynen uygulanmasıyla kat 
	edilerek 112 günde tamamlanmıştır.
    Dikilitaşlar tarih içerisinde savaş 
	ganimeti ve zafer nişanesi olmuşlardır. Bugün dahi akıl erdirilmesi güç 
	olmasına rağmen, ülkeler hatta kıtalar arası taşınmıştır. İstanbul’da 
	bulunan Dikilitaş da bunlardan biridir.
	                                    
	Kaynak: Apameia Dergi web sitesi 
	(erişim: 13.2.2010)