|
|
Türkan Genç
Kaiseria Germenika… Bursa
bölgesinde var olduğu bilinen, ancak yüzyıllardır izine rastlanamayan kayıp
antik kent. Görükle Kampusu içersindeki bir inşaat hafriyatı sırasında
bulunan kral II. Prusias’a ait anıt mezar, kayıp kentin bu bölgede olduğunu
ortaya çıkardı. Yaylacık köyündeki yazıtta yer alan bilgilere göre de
İsa'dan önce ikinci yüzyılda, ilk olimpiyatlardan biri Bursa'da yapılmış.
Bu alanda ilginç projeler yürütülüyor. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin ile kayıp kenti, Bursa bölgesinin önemini,
özelliklerini ve hedeflenen çalışmaları ayrıntılarıyla konuştuk. Son
yıllarda Osmanlı kenti olarak ön plana çıkan Bursamız’ın, çok zengin bir ön
tarihi varmış… Antik çağlarda da çok değerli konuma sahipmiş… Adeta büyülü
bir kentmiş…
Antik kral mezarı ve kayıp kentin izinin bulunuş öyküsünü sizden öğrenebilir
miyiz ?
Alınan bir ihbar üzerine, geçtiğimiz nisan ayı içersinde müze müdürlüğü
elemanları bir mezar bulunması üzerine Görükle kampüs alanı içerisine davet
ediliyor. Bulanların anlattıklarına göre, yeni hal binasının inşaatı
sırasında gerekli olan toprağın getirilmesi için en yakında bulunan bir tepe
seçiliyor ve bu tepeden toprak alınmak üzere ağır iş makineleri götürülüyor.
Bu çalışma sırasında tesadüfen bir mezar odasına denk geliniyor. Bu mezarı
ilk olarak bulan iş makinesi operatörü ve işçiler giriyorlar içeriye.
İfadelerine göre; 6 adet pişmiş toprak çömlek parçası bulunuyor. Bunun
üzerine Müze Müdürlüğü davet ediliyor ve mezara el konuluyor ve bu konu
kayıtlara geçiyor. Müze Müdürlüğü kurtarma kazısı yapılması için Kültür ve
Turizm Bakanlığı’na başvuruda bulunuyor. Maalesef başvuruya cevap bir ayı
aşkın bir sürede geldi. Bu arada müze müdürlüğü ile biz de irtibata geçerek,
kazıyı birlikte yapmayı teklif ettik ve ben ve Prof. Dr. Hüseyin Sabri
Başkaya isimli hocamız kazıya ortak olmak üzere müze müdürlüğüne başvurduk.
Sonuçta kazıyı bilimsel danışmanlıkla haziran ayının ilk haftasında
gerçekleştirdik.
Kazıyı yaparken amaçladığınız şeyler neydi?
Ben mezarın ortaya çıkartılmasında bilimsel
danışmanlık yapacaktım. Sayın Başkaya ise, kendisi çevre mühendisliği bölüm
başkanı, bugüne kadar araştırılmayan bir konu üzerine değinecek, bir mezar
odasına girildiği zaman kazıcıları veya arkeologları ne tür tehlikeler
bekliyor, sorusuna yanıt arayacaktı. Çünkü biz ümit etmekteydik ki, mezar
bulunduktan sonra herhangi bir şekilde açılmadı, yine dokunulmamışlığını
koruyor, bundan dolayı ilk kez bizim nezdimizde bir mezar odasıyla, geçen
süre zarfında, mezarın 2 bin yıllık olduğu düşünülürse, ortamda
biriken gazlar ne tür gazlardır, bu gazların herhangi bir şekilde insanlara
etkisi var mıdır, varsa ne tür etkileri olabilir, şeklindeki sorulara yanıt
arayacaktık. Çünkü biliyorsunuz, Mısır piramitleriyle ilgili birçok
spekülasyon yapılmıştır, geçtiğimiz dönemlerde. Mesela ünlü firavunlardan Tutankamon’un laneti diye bir lanet ortaya atılmıştır. Tutankamon’un mezarını açtıktan sonra açan arkeologlar çok uzun bir süre geçmeden
ölmüşlerdir. Bu da lanet olarak kayıtlara geçmiştir. Bizim buradaki sorumuz
şuydu, gerçekten lanet var mı, yoksa geçen süreç zarfından, çünkü sonuçta
kapalı bir ortamda bir organizma çürüyor, yok oluyor, bu organizmanın ortaya
çıkardığı zehirli gazlar olabilir mi sorusuydu. Bundan dolayı da sayın
Başkaya ile birlikte çalışmayı üstlendik, eğer bu sorularımıza yanıt
bulabilseydik, bir ilke de imza atmış olacaktık. Bunu yaparken de şunu
hesapladık; bu yaptığımız çalışma aslında her ne kadar başarılı olmamış olsa
da arkeometri konusunda yapılan çalışmalardan biri olarak kayıtlara geçti.
Arkeometri çok önemlidir. Arkeoloji ile fen bilimlerinin bir araya
gelmesidir, arkeometri. Bunun neticesinde ortaya çıkan buluntuların
analizlerinin yapılabilmesidir. Yurdumuzda sadece ODTÜ ve Çukurova
üniversitelerinde çalışmalar yapılmaktadır.
Mezar içersinde neler gördünüz?
Mezar içerisinde yapmış olduğumuz incelemelerde sol köşede tamamen çürümüş,
birkaç kemiği sağlam şekilde iskelet parçalarını gördük. Bu iskelet
parçalarını daha sonra antropolojik açıdan incelettik ve iki farklı kişiye
ait iskelet olduğu ortaya çıktı. Demek ki mezar iki kişi tarafından
kullanılmış. Bu iskeletlerden elde edilen sonuçlardan ilk elimize geçen
sonuçlar oldukça ilginç. Çünkü bu kemiklerden hareket edilerek, mezarın 1.68
boyunda, 38-40 yaşlardaki bir erkeğe ait olduğunu ortaya çıkardık. Diğer
tespit edilemedi. Tespitler Amerika’da yapıldı.
İskeletler dışında başka tespit ettikleriniz neydi?
Burada yaptığımız kazıda yine tesadüfen mezarda bulunan bir sikkeyi de
tespit ettik. Sikkeler, bilindiği gibi antik çağ geleneğinde, ölen
insanların ağızlarına yerleştirilir, bunlar ahiret yolculuğunda kullanmaları
için bırakılmış olan yol harçlıklarıdır. Bronz bir obol bulduk. Obol
dediğimiz, bizdeki kuruşun karşılığı. Bir kuruş değerinde bir sikke bulduk.
Bu sikke Bithynia krallarından II. Prusias’a ait ve yaklaşık olarak İ.Ö.
180-140 yılları arasında bu sikkenin darp edildiğini biliyoruz. Dolayısıyla
söz konusu şahıs, 180-140 yılları arasında bir tarihte ölmüş olmalı, ki bu
sikkeyle birlikte gömülmüş olsun. Bursa’yı kuran ve adını veren Bithynia
kralı I. Prussias’ın yeğenlerinden birisi.
Kayıp kentin izlerine nerede rastladınız?
Bir seyahat esnasında yolumuz, Yaylacık köyüne düştü. Orada bir çınar var,
çınarın yanında cami ve caminin yanında kahvehane var. Çay içerden orada bir
yazı dikkatimizi çekti. Mermerden blok şeklinde bir yazı. Kitabe yani.
Tercüme ettiğimizde, bu yazıtın bir atlete ait olduğu ve bu atletin
memleketinin Kaiseria Germenika olduğu, bu atletin o dönemde Kyzkos (Erdek)
ve Bergama’da yapılan olimpiyatlara katıldığı ve birincilik aldığı, bu
anıtın da onun için oraya dikildiği kayıtlıydı. Bu durumda şu ortaya çıkmış
oldu; Kaiseria Germenika adlı kayıp kent, acaba buralarda bir yerlerde
miydi? Çünkü sözüne ettiğimiz kent, antik kaynaklarda rivayet edilmekte.
Ancak yeri bilinmemekte. Bir kaynakta deniyor ki, bu kent Nikaia’ya (İznik)
yakın bir yerde, bir başka kaynakta Prusa (Bursa) ile Apollonia (Gölyazı)
arasında, bir farklı kaynak ise Apameia ile Apollonia arasında diye
bahsediyor. Ama neresi olduğu tam bilinmiyor. Tam bir belirsizlik vardı. Bu
yazıt ve mezar gösterdi ki, meşhur
Kaiseria Germenika kenti, bugüne kadar adı bilinen ama kendi bilinmeyen
kentin, sözüne ettiğimiz bölgede bir yerde olduğu tespit edilmiş oldu.
Yaylacık civarında. Mutlaka o bölgede bulunmakta. Çünkü o yazıt oraya başka
yerden getirilmiş olamaz, çünkü çok büyük. Yapılacak araştırmalar ve
çalışmalar, bu kenti mutlaka bütünüyle ortaya çıkaracaktır.
Bursa’yı arkeolojik açıdan değerlendirir misiniz?
Bursa gerçekten çok zengin bir bölge ve bugüne kadar çok az araştırılmış bir
bölge. Bu da çok önemli. Sadece epigraflar, yazıt bilimiyle uğraşanlar,
Bursa ve çevresinde gezmişler. Bunun da anlamı şu; eğer bir anıtın üzerinde
yazıt varsa o kayıtlara geçmiş, ama yazıt yoksa hiçbir şekilde bilinmiyor.
Kitabe varsa tanıtmışlar, yoksa kimse bilmiyor. Mesela mozaikler. Kimse
bilmiyor Bursa ve çevresindekileri. Dolayısıyla kapsam çok geniş. Bir de
Bursa’yı dağlık ve ovalık olarak düşünürsek, işin zorluğu da ortaya çıkar.
Osmanlı’dan öncesi daha mı zengin?
Bursa’nın tarihi denince bugüne kadar hep Osmanlı ön plandaydı. Ancak
buranın çok daha zengin bir ön tarihi var. Yeni yapılan kazılarda, İ.Ö. 6000
tarihine kadar geri gittiğini görüyoruz. Akçalar’daki höyüğün 8000 yıllık
bir tarihi var. Müthiş bir yer orası. Bursa’nın toprakları sadece Osmanlı’ya
başkentlik yapmamıştır. Bthynia’nın başkenti Nikaia (İznik) vardır. İznik’te
konsil toplanmıştır. Kim Bizans’ı yenmek isterse hep Bursa’yı ilk hedef
olarak görmüş, Bursa’yı ele geçirmek istemiştir. Selçuklu’nun Bursa’ya
gelmesinin başka bir anlamı yok. Veya Osmanlı’nın, devleti Bursa’da kurmuş
olmasının başka bir gerekçesi yok. Kestane yemeye gelmediler herhalde değil
mi? İstanbul’a yakın olmak için, Bizans’ın ana arterlerinden birisini kesmek
için özellikle geldiler.
Antik Çağdaki önemi neydi Bursa’nın?
Avrupa’yı doğuya ve güneye bağlayan ana yol üzerindedir Bursa. Antik Çağda
da bu nedenle çok önemlidir. Mesela Antik Çağın önemli merkezleri, Kyzkos
(Erdek) ve Byzantium (İstanbul)’dur. Antik Çağın kalbi Bergama ve Efes’te
atardı. Oralara ulaşmak için Balkanlar’dan gelenlerin yolu mutlaka Bursa
üzerinden geçerdi. Bundan dolayı da hem kuşatmalarda, hem rakibi güçsüz
düşürme konularında Bursa ön planda olmuştur. Çok sayıda medeniyete ev
sahipliği yapmıştır ve insanlık tarihinin her halkasını kesintisiz biçimde
Bursa’da görebilmekteyiz. Bu açıdan da çok önemli ve çok zengin. Roma’sı çok
zengin. Roma imparatorlarının Erdek’e geldiğini biliyoruz. Büyük İskender,
doğuya doğru giderken yine Bursa üzerinden geçmiştir. Bizans döneminde çok
önemli bir dini merkezdir. Bursa’da çok sayıda kilise olduğu bilinmektedir.
Dini yapı çoktur. Bunların hiçbirisi tesadüf değildir.
Uludağ nasıl bir değere sahipti?
Uludağ'ın asıl ismi Olimpos’tur. Olimpos
Ulu dağ demektir. Diğer dağlardan ayıran özellik nedir Uludağları, Antik Çağ
inancında, pagan inancında ulu dağların üzerinde tanrıların evlerinin
olduğuna inanılır. Tanrılar orada yaşamaktadırlar. Bu nedenle kutsaldırlar.
Dolayısıyla Uludağ’ın da böyle bir özelliği mevcuttur. Uludağ’da gezdiğiniz
zaman çok sayıda dini yapıyla karşılaşıyorsunuz. Bunun sebebi,
Hıristiyanlıkta dahi ululuğundan, dini açıdan öneminden herhangi bir şey
kaybetmediğini görüyoruz. Keşişler yaşamıştır. Manastırlar vardır.
Bursa’nın mozaikleri var mı?
Manastırların olduğu yerlerde mozaik kesin vardır. Uludağ eteklerinde 150
civarında manastır olduğu tahmin ediliyor, dolayısıyla şu an 150 civarında
mozaiğimiz var diyebiliriz. Pagan dinlerinden gelen saygı, tek tanrı
dinlerinde de varlığını devam ettirmiştir. İslami açıdan önemli dergah gibi
yerler vardır.
İlçelerde mevcut mu?
Büyükorhan’da Derecik Bazilikası vardır. Tesadüf olarak bir köylünün
tarlasını sürerken ortaya çıkan bir mozaik var orada. 2001 yılında bulunmuş
olmasın rağmen, maalesef beş yıl içerisinde kamulaştırılması tamamlanamamış ve
restorasyon yapılamamıştır. Burası için de girişimimiz oldu. Lozan
Üniversitesi ilgileniyordu konuyla. Gerekli parayı bulmuşlar, kazısını ve
restorasyonunu yapmak üzere. Şimdi Uludağ ve Lozan üniversiteleri ortak bir
projeyle Derecik Bazilikasını önümüzdeki yıldan itibaren kurtarmaya
başlayacaklar.
Darphane’de bulunan mozaiğin özelliği neydi?
Darphane, eski Çekirge’nin olduğu yerdir. Ama şu anda iyi durumda değil.
Bakamıyoruz maalesef. Aslında orada yapılar ortadan kaldırılıp, kazılarla
eski kent açığa çıkarılıp, orası Bursa turizmine eklenebilir. Bu çok
muhteşem bir proje. Ama kim yapacak ? Şu anda gördüğüm kadarıyla çok kötü
durumda. Orayı istimlak etmek de çok kolaydır. Oradaki insanlar TOKİ’ye
alınarak, bölge kamulaştırılabilir. Çok önemli bir yer orası. Bir hafriyat
esnasında geçtiğimiz yıllarda bir mozaik ortaya çıkartıldı. Gerçekten harika
bir mozaikti. Ortasındaki sahnede hiç alışık olunmayan bir tanrı vardı.
Tanrı Helyos. Vardı, diyorum maalesef. Devlet harekete geçip o mozaiği
müzeye kaldırana kadar, defineciler harekete geçti ve orta panosu çalındı.
Çok yazık oldu.
Bursa, mitolojide hangi yönüyle ön plandaydı?
Bursa mitolojide hep sağlıkla ön planda tutulmuştur. Özellikle kaplıcaları.
Zaten Prusa kentinin kurulmasının asıl nedenlerinden biri de buradaki
kaplıcalardır. Özellikle mitolojik konularda güzellik arayan insanların
Bursa’ya geldikleri, buradaki kaplıcaları kullandıkları rivayet edilmekte.
Bursa’daki yaşayanlara bakınca, güzellikleri dikkat çekiyor. Mitolojiler
doğru demek ki.
Kaynak: Bursa Time Dergisi
http//:blogcu.bursatime.com
|