MÜZECİLİK VE BURSA

Bursa'da Müzeler

 

    

                                                                                 Ziya Güney

    Kentimizin esasen var olan turizm potansiyelini ön plana çıkararak kentimize gelen turist sayısını ilk etapta 500 bin daha sonra da 1 milyona çıkarmak için sayın Valimizin başlatmış olduğu çalışmalar değişik zeminlerde devam ediyor..
   Bugün kentimizi bir yılda ziyaret eden turist sayısı 150 bin civarındadır ki bunların da büyük yüzdesi gecelememektedir..
    Bu çerçevede geçtiğimiz yılın son günlerinde Almira Otel’de bizim de konuşmacı olarak katıldığımız bir çalıştay yapıldı. Ancak çalıştayda seçilen turizm alt başlıklarının birkaç konu ile sınırlı kalması ve sürenin kısıtlı olması sebebiyle çalıştaydan istenilen neticenin alındığı söylenemez..
    Sayın Saker de bu konuyu köşesine taşıyarak aynı düşüncede olduğunu daha önce ifade etmiş oldu. Biz burada çalıştayda gerek panelistlerin gerekse oturumlarda bizim ve diğer konuşmacıların dile getirme fırsatı bulamadıkları turizmde müzeciliğin yer ve önemi üzerinde durmak istiyoruz..
    Başta tarih ve kültür olmak üzere kentimiz ve yakın çevresi, inanç, termal, doğa, kış ( Uludağ ) göl, deniz vb. gibi büyük bir zenginliğe sahiptir..
    Kent yöneticilerimizin ilk hedefi mevcut kültür varlıklarımızı sahiplenmek, korumak, bugünkü ve gelecek nesillere tanıtmak ve aktarmak olmalıdır. Bunu gerçekleştirme yöntemlerinden birisi de kapalı ve açık müzeciliktir. Müzeciliğin en önemli görevleri Unesco’nun da belirlediği gibi tarih, kültür eğitim, paylaşım ve iletişimdir. Diğer birçok alanda olduğu gibi ülkemiz ve kentimiz müzecilikle gelişmiş batı ülkelerinin çok gerisindedir. Bugün ülkemizde 170 civarında müze bulunmakta olup bu müzeleri yılda yaklaşık 10 milyon kişi ziyaret etmektedir. Buna karşılık Fransa’da 9500, Almanya’da yaklaşık 10 bin müze bulunuyor. Almanya’daki toplam 10 bin civarındaki müzenin 175 i Berlin’de olup bizim ülkemizdeki müze sayısına eşittir. Her yıl Berlin’deki bu müzeleri 12 milyon kişi ziyaret etmektedir ki bu rakam da bir yılda bizim ülkemizdeki bütün müzeleri ziyaret edenlerin sayısından fazladır.
Avrupa’nın bir yılda 20-30 milyon turistin ziyaret ettiği Prag, Berlin, Paris, Londra, Budapeşte ve Roma gibi kentlerinde turistlerin önemli bir yüzdesi bu kentlerdeki müzeleri de ziyaret etmek için adeta birbirleriyle yarışmaktadırlar.

   Anayasamızın 64 ve 65. maddeleri devletin kültür ve sanat faaliyetlerindeki görevleri ile ilgilidir. Devletin tarih, kültür ve sanat hizmetlerinde en önemli aracı konumundaki müzelerimizin sayısı geçtiğimiz hafta yazımızda belirttiğimiz gibi çok azdır. Batının önemli turist çeken kentlerinin her birindeki müze sayısı bizim ülkemizin tamamındaki müze sayısı kadardır. Hem de ülkemiz binlerce yıl değişik medeniyet ve kültürlere beşiklik ettiği tarih ve kültür hazinelerini bünyesinde barındırmasına rağmen. Kaldı ki mevcut müzelerimizin personel kadroları gerek sayısal gerekse nitelik olarak yeterli değildir.
    Son yıllarda çağdaş dünyada müzecilik anlayışı hem yönetim hem sunum hem de tanıtım açısından büyük bir değişim geçirmektedir. Kısacası buna yeni müzecilik vizyonu da demek mümkündür.
     Bizde –merkezi ve yerel yöneticilerimizde- en önemli eksikliklerden birisi hiç şüphesiz “müzecilik vizyonunun “ eksikliğidir. Biz müzeciliği hala yalnız tarihi ve kültürel eserleri korumak!.. şeklinde anlıyoruz. Bugünkü çağdaş müzeciliğin sunum ve iletişim ayaklarını yok kabul ediyoruz. Diğer birçok konuda olduğu gibi müzecilikte de merkezi yönetim anlayış ve uygulamaları kısacası bugünkü yapı devam ettikçe çağdaş batı ülkelerinin müzecilik anlayış ve vizyonuna sahip olmamız mümkün değildir. Bu köhne yapıyı ve zihniyeti değiştirmenin yolu müzeleri yerel yönetimlere bağlayıp gerek kaynak gerekse eksik kadrolarını tamamlamak ve müzeciliğimize yeni bir vizyon kazandırmak olmalıdır. Gelişmiş batı ülkelerinde müzeler de dahil olmak üzere birçok sanat ve kültür hizmetleri yerel yönetimlerce yerine getirilmektedir.
    Müzelerimize yapılacak her türlü yatırım bir taraftan tarih ve kültür hazinelerimizin gelecek nesillere aktarımını sağlayacak diğer taraftan da iyi bir konsept ile oluşturulmuş sunum programları ile dünyadaki büyük turizm pastasından ülkemizin ve kentimizin alacağı payı arttıracaktır..

                                                                                 Kaynak: www.ziyaguney.com