SÜMBÜLLÜ BAHÇENİN ÖYKÜSÜ

Bursa'da Sosyal Hayat

Bursa'nın Köşkleri

 

 

 
                                                                                                 Eser Çalıkuşu  (Sanat Tarihçisi)


     Tophane semti, Orhangazi Çıkmazı, 14 numarada bulunan tarihi konak bir an önce kurtarılmayı bekliyor. Yapının mülkiyeti, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya hocası Prof. Dr. Ülkü Özalp’a ait. “Bizim Mahalle” projesi kapsamında görüştüğümüz Ülkü Hanım, Osmangazi mahallesi kitapçığında konak hakkında şunları söylüyor: “Bizim evimiz Tophane Parkı’nın hemen altında halen ayakta bulunan tarihi konaktı. Dedem Ahmet Rasim, Bulgaristan’da Osmanlı döneminde milletvekili iken Bulgar işgali sonrası idama mahkum olarak, Türkiye’ye kesme şeker sandığı ile kaçmış. Önce İstanbul Yeniköy’e yerleşen dedem, daha sonra tütüncü olduğu için 1924 yılında Bursa’ya gelip yerleşmiştir. Bursa’ya geldiğinde Tophane’deki evi satın almış ve tütüncülüğe başlamış....Evimiz içinde biri salonumuzda olmak üzere üç havuzumuz vardı. Buna Pınarbaşı suyu denirdi. Aileden aldığımız kültür sonucu evden eve dolaşan bu akarsuları hiçbir zaman kirletmezdik.”

                      
   Aynı mahalle kitapçığında Esat Uluumay ise; “Komşumuz olan Ülkü (Özalp) ablamı çok iyi tanırım. Onların evi büyük bir konak olup daha sonra konaktaki beş müştemilatın bir kısmını kiraya verdiler. Bu eve “Sümbüllü Bahçe” denirdi. Bahçesinde renk renk sümbül ve laleler vardı.” diyor.
   Yine eski Bursalılardan İsmail Özgörgen de; “Ben “Sümbüllü Bahçe” denen Tophane’nin alt tarafındaki çıkmaz aralıktaki evde doğmuşum. Evimizin bahçesinde küfeki taşından oyulmuş koltuk gibi taşlar vardı. Oralara oturur akşam çayı içerdik.” diyor aynı kitapçıkta.

           

                                 Konağın bir odasından görünüm

   Orhangazi çıkmazından tahta bir kapıyla bahçesine girdiğimiz konağın güneyinde Esat Bey’in bahsettiği müştemilat, bu bölümün arkasında ise mülkiyeti Vakıflar’a ait Sümbüllü Bahçe yer alıyor. Sümbüllü Bahçe şimdi tıpkı konak gibi sessiz kalmış, eski günlerini özlüyor. İsmail Bey’in çocukluğundan hatırladığı küfeki koltuklar ise hala aynı yerde duruyorlar.
   Konak iki kat ve bir bodrum katından oluşuyor. Üst kat, doğu ve batı cephelerde üçgen alınlıklı mimarisiyle dikkati çekiyor. Yapıda batı etkilerinin görüldüğü yerler S kıvrımlı biçimiyle barok üslubu etkisindeki ferforje korkuluklu balkon, düşey sürme pencereler (giyotin) ve duvar resimleridir. Konak ahşap detaylarıyla da dikkat çekiyor. Pencerenin üçgen alınlığı içerisinde birbirine bakan iki hilal biçiminde aplike ahşap süslemeler ve altında ise S kıvrımları görülüyor. Konağın doğu cephesinde, üçgen alınlık içerisinde 1340 (1924) tarihi okunmaktadır. Konak yapım sistemi olarak ahşap çatkı arası kerpiç dolgudur. Yapının üzeri alaturka kiremitle, birinci katın üzeri ise marsilya kiremitiyle örtülüdür.
   Konağın ovaya bakan cephesinde eşsiz bir Bursa manzarası sizi karşılar. Her penceresinden Bursa’nın farklı bir panaromik manzarası görülmektedir. Pirinçhan, Ulu Câmi ve Yeşil Türbe’nin elinizle uzanabileceğiniz kadar yakın olduğunu, dağların ise karşınızda küçüldüğünü görürsünüz.
   Tarihi konağın baş odasının duvarlarında kireç sıva üzerine yapılmış manzara resimleri yeralmaktadır. Üç boyutlu olarak yapılan duvar resimlerinde, “Rüstem” imzasını görmekteyiz. Bu imza ile resimler bir kez daha anlam kazanıyor gözümüzde. Odanın batı duvarında, duvarın büyük bir kısmını kaplayan yüzeyde İstanbul manzarası yer alır. Bu manzaranın Fenerbahçe koyu olduğunu tahmin ediyorum. O dönemde özellikle taşradaki evlerde İstanbul manzaralı duvar resimleri yapmak modaydı. Evin sahibi olan Ülkü Özalp’ın dedesi Ahmet Rasim’in Bursa’ya yerleşmeden, bir süre İstanbul’da da yaşadığını düşünürsek, İstanbul’a duyduğu hayranlığı ve hasreti belki bu duvar resmiyle yansıttığını görürüz. Rüstem’in Bursalı bir ressam mı, yoksa İstanbul’dan getirilen bir ressam mı olduğunu bilmiyoruz. İstanbul’da saray, köşk ve büyük konaklarda bu tür manzaralı duvar resimlerine sıklıkla rastlamaktayız. Fakat, bu duvar resimlerinin taşra olarak sayılan Bursa’da üç boyutlu, ışık-gölge etkili, perspektifli ve insan figürünün de kullanıldığı resimler olması açısından önemi büyüktür.
   Duvarın güney cephesinde oval bir madalyon içerisinde Tophane bahçesi ile Bursa Saat Kulesi resmedilmiştir. Kuzeyden bakılan açıyla resmedilen Saat Kulesi’nin arkasında Orhangazi Türbesi görülmektedir. Duvarın güney cephesinde, kapının sol tarafında ise yine oval bir madalyon içerisinde yeşillikler içinde bir bahçe peyzajı ve bir kuş figürü görülmektedir. Burası da büyük bir ihtimalle “Sümbüllü Bahçe” olmalıdır. Resimlerin bulunduğu duvarlar birer çerçeve olarak kabul edilmiş ve köşelere, barok ve rokoko üslubunun görüldüğü ışık-gölge etkili s ve c kıvrımlı bitkisel bezemeler yapılmıştır. Bu resimler büyük ölçüde sağlam olmakla birlikte bazı yerlerinde dökülmeler, sıva çatlakları ve sonradan üzerlerine çakılmış çiviler görülmektedir.
Uzun süredir boş olan tarihi konak gün geçtikçe kötüye gidiyor. Konağın sümbüllü bahçeye bakan güney cephesi çökmeye başlamış. Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri tarafından rölövesi çizilecek olan yapı, bir an önce sahiplenilmeyi ve restore edilmeyi bekliyor. Farklı mimarisi ve duvar resimleriyle Bursa sivil mimarisi içerisinde ayrıcalıklı bir yeri olan konak, bütün Bursalılara İmdat! çağrısında bulunuyor. Bu sese kulak verelim.
                                                                                            Kaynak: http://eseercalikusu.blogspot.com