| 
   
      |  | Metale adanan yaşam 
 
 Çocuk yaşta bıçakçılıkla başlayan kariyerini, metal heykel yaparak devam 
	ettiren, göz tansiyonu nedeniyle gözünü kaybettikten sonra ağır metallerle 
	çalışması yasaklanınca çatal-kaşıklardan minik heykeller yaparak dünya 
	çapında ün yapan Devlet Sanatçısı Yılmaz Emen, 60. sanat yılını kutluyor.
 
  
 1942 yılında bıçaklarıyla ünlü Bursa'da 
	doğan Emen, bıçak ve kamaların ilgisini çekmesi üzerine 8 yaşında okulu 
	bırakıp, küçük yaşta bir ustanın yanında çırak olarak çalışmaya başladı.
 Yıllar geçtikçe zanaatında ustalaşan Emen, Bursa'nın simgelerini de 
	kullandığı işlemeli kılıç ve kamalar yaptı.
  
 Hiçbir sanat eğitimi almamasına rağmen eserleri dönemin devlet başkanlarına 
	hediye edilecek kadar güzel olan Emen, zamanla yaptığı iş kendisini tatmin 
	etmeyince ''soğuk metal''e estetik biçimler vererek, heykel yapmaya başladı.
 2000 yılında göz tansiyonu nedeniyle sağ gözünü kaybeden, diğer gözü de 
	yüzde 30 oranında görme yetisini yitiren Emen, doktorların metal heykel 
	yapmasını yasaklaması üzerine yeni arayışlara girdi. Emen, bir gece aklına 
	gelen fikirle tekrar sanatına geri döndü.
 ''EVDE NE KADAR ÇATAL BIÇAK VARSA BIRAKIN''
 Yılmaz Emen, o zamana kadar elde ettiği başarılara rağmen dünya çapında ünlü 
	olmasını sağlayan süreci başlatacak geceyi, şu sözlerle anlattı:
 ''Bir yıl boyunca ne yapacağımı düşündüm. En sonunda bir gece ilham geldi. 
	Hanıma, 'Evde ne kadar tabak çatal kaşık varsa odama bırakın, siz gidin 
	yatın' dedim. Gecenin sonunda, çatal ve kaşıktan yaptığım heykeller ortaya 
	çıktı.''
 İlk olarak bulduğu yöntemle 25-30 figürlük müzisyen koleksiyonunu ortaya 
	çıkardığını belirten Emen, Don Kişot koleksiyonunun ise Cervantes'in ''Don 
	Kişot'' adlı kitabının yayınlanmasının 400. yıl dönümünde İspanya'da 
	sergilendiğini kaydetti.
 ''KİMSENİN AKLINA GELMEMİŞ''
 Emen, bu yeni eserlerinin gördüğü ilgi karşısındaki şaşkınlıkla karışık 
	memnuniyeti ise şu sözlerle ifade etti:
 ''Dünya nüfusu çatal bıçak kullanıyor, ama demek ki bugüne kadar bu 
	malzemeyle heykel yapmak kimsenin aklına gelmedi. Kaşık çataldan yaptığım 
	eserler, ağır metalden yaptığım heykellerden çok daha fazla ilgi çekti. 
	Dünya televizyonları gelip, belgeseller yaptı. Tanınan ve çok kullanılan 
	obje olduğu için onun heykele, sanata dönüşmesi enteresan geliyor.
 İnsanlar, arayışlara, buluşlara pek kafa yormak istemiyor, herkes sanata 
	ekonomik bakıyor. Ben sanata öyle bakmadım. Geriye baktığımda bir tane 
	gecekondum var, bir de sanatta 60 yılım. Başka bir şey yok. Çok sayıda 
	kupama, takdir belgelerime bakarak teselli buluyorum. Yaptığım eserlerle de 
	gurur duyuyorum.''
 ''ESERİN TOPLUMLA BULUŞMASI LAZIM''
 Kültür ve sanatta Bursa'nın adını duyurmak için çalışmasına rağmen yaşadığı 
	kentten yeteri desteği göremediğini dile getiren Emen, ''Toplumun, sanatı 
	desteklemesi lazım. Kendi koleksiyonumda artık yapamadığım eserlerim de var. 
	Bunları sanatsever iş adamlarımız alarak, bir yerlerde yaşatırsa memnun 
	olurum. Toplum için sanat yapıyorum. Yapılan eserin bir köşeyi süslemesi, 
	toplumla buluşması lazım'' diye konuştu.
 Emen, bugüne kadar ulusal ve uluslararası 91 kişisel sergi açtığını, 4 de 
	karma sergiye katıldığını belirterek, haziran ayında İstanbul'da ''Avrupa 
	Kültür Başkenti'' etkinlikleri çerçevesinde canlı performans da ortaya 
	koyacağı bir sergi açılmasının planlandığını kaydetti.
 HER DEVRİN SANATÇISI
 2005 yılında ''Devlet Sanatçısı'' unvanı verilen Yılmaz Emen'in eserlerinin 
	hediye edildiği bazı kişiler ise şöyle:
 ''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7. 
	Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İngiltere 
	Kraliçesi II. Elizabeth, eski ABD Başkanı Richard Nixon, eski Fransa 
	Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, eski Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba, 
	eski Libya Kralı İdris Sunusi, eski Ürdün Kralı Hüseyin.''
 
 Kaynak: Bursa Hakimiyet gazetesi (24 ocak 2010)
 |