|
|
|
Y. Kenan Yetişen
Kentlerin simgeleri vardır. Bu simgeler genellikle simge olsun diye
yapılmaz, zamanla o kentte yerini öyle bir alır ki, bir yapı ise, yerini
değiştirmek, bir oyun ise ne figürlerini ne de müziğini değiştirmek, bir
lezzet ise sunumunu değiştirmek hiçbir yöneticinin aklına gelmez, gelse de
kabul görmez. Yıllar geçtikçe o kent için özel anlamlar yüklenerek, günümüz
Türkçesi ile marka değeri yükselmeye devam eder.
Bursa ile
özdeşleşen Kılıç-Kalkan Halk Oyununda, mücadele, disiplin, ahenk, barış ve
eğlencenin belirli bir düzen içerisinde bulunması, müziğe hiç gereksinim
duyulmaması, gösteri yapılan beş kıtadaki 120 den fazla ülkede oyunun gördüğü
ilgi, saygınlığını ve popülaritesini arttırmaktadır.
1973-Heykel
Bu halk
oyunu, sekiz ana ve ara bağlantı oyunlarının birbirini izlemesi ile oluşur. Bu
ana oyunların, saygı, selamlama, kılıç bileme, kılıç değiştirme, çarpışma ve
barış gibi temsil ettikleri anlamlar vardır.
Halk
oyunları sosyal bir konu olduğundan, sahibi, başlangıç tarihi net
olmamaktadır. Çeşitli sebeplerle yazılan vesikalarda, seyahatnamelerde ya da
hatıratlarda yer almalarıyla, hangi toplumlarda, hangi yörelerde ne tür
oyunların ve eğlencelerin halklar tarafından nasıl icra edildikleri
bilgilerine erişilebiliyor.
Konumuz olan
Kılıç- Kalkan Halk Oyununa bu açıdan baktığımızda, bu oyun benzerinin, Bursa
yöresinde 2400 yıldır oynandığını, kıyafetlerin ve aksesuarların, yörelere,
toplumların adetlerine göre değişimler gösterdiği görülmektedir. Şöyle ki: kılıçların,
dışa kıvrık, dış yüzlerinin keskin ve uçlarının sivri olması, kalkanların,
yuvarlak ve dışa bombeli olmaları, Asya kültürünün izlerini taşıdığını
göstermektedir.
Anadolu, Asya’dan göçen kabilelerin geçiş güzergahlarında köprü konumunda
olmuştur. Göçerler, yerleşik düzene geçtiklerinde,
o yöredekiler ile evlenmeler sonucu,
eğlence kültürünün de paylaşıldığı çok bilinen bir sosyolojik vaka’dır.
Bu Halk Oyununun neden bu bölgede geliştiği incelendiğinde, benzer oyunların
oynandığı bölgelerin çarpıcı ortak özelliklerinin var olduğu görülür. Şöyle
ki; bu
yörelerde bıçakçılığın gelişmiş olduğu,
yakınlarında demir maden yataklarının olduğu,
kestane, meşe gibi yüksek sıcaklık
veren bitki örtüsünün olduğu, mermer
benzeri kalsiyum zengini malzemenin varlığı, göze çarpar.
Tabiatta
demir oksit olarak bulunan demir madeni, Kestane ağacı kömürünün sıcaklığı
ile eriyebilmektedir. Mermer parçaları ile daha temiz ve saf demir elde
edilmektedir. Yukarıda söz edilen özelliklerin, Kafkaslarda, Bursa ve Afyon
yörelerinde bulunduğu görülür. Halk Oyunları açısından bakıldığında da bu
yörelerde, kama, kılıç, bıçak, kalkan gibi savaş ya da dövüş aletleri ile
oyunlar oynandığı dikkati çekmektedir.
Bursa Kılıç
– Kalkan Halk Oyununun tarihsel serüvenini incelediğimizde de, yöre halkı
arasında, Osmanlıların Bursa’yı kuşattıklarında bu oyunlar ile kale halkına
tedirginlik verdikleri, tabut içerisinde kılıç ve kalkanları sokarak kenti
aldıkları gibi çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Oysa bunları doğrulayan
tarihsel vesikalara erişilememiştir. Fakat, Osmanlı Orduları savaşa
giderken, mutlaka Hüdavendigar Sancağından (Kamil Kepecioğlu- Bursa Kütüğü)
kılıç ustalarının alındığı kesin olarak bilinmektedir.
Yukarıda da söz edildiği gibi, tarihi belge niteliği taşıyacak ilk belge,
M.Ö. 400 yıllarında Yunan Kralı’nın kardeşini cezalandırmak için Anadolu’ya
gönderdiği paralı askerlerden oluşturduğu ordunun raportörü olarak
görevlendirdiği Xenophon’un notlarında (Onbinlerin dönüşü), dönüşlerinde
bölgemize yakın bir yerde kendileri için yapılan bir eğlencede
Bithinialı’ların, kılıç ve kalkanlar ile oyunlar yaptıklarını seyircilerin
bunları alkışladıklarından söz edilmektedir. Bir diğer belge de M.Ö. 3.
yüzyılda, Apollonius Rhodios tarafından kaleme alınan Argonautika adlı eserde,
Argonatların, efsaneleşen Altın Postu aramak için Bithynia’ya
geldiklerinde Kılıç ve Kalkan ile oynanan bir oyunla karşılandıklarından söz
edilir.
Osmanlı,
devlet düzenine geçtiğinde, halkın kültürüne sahip çıkmaya, devlet gücünü
yerel halka ve komşularına hissettirmeye, törenlere ilgi göstermeye
başlamıştır. O dönemlerin savaş sektörü için gereken kılıç, kalkan, kama,
bıçak gibi aletlerin üretimleri de kentimizde gelişmiştir. Bu tip savaş ve
dövüş aletleri ile oynanan oyunlar, gerek halk, gerek yönetim tarafından
destek görmesi ile günümüze kadar gelişerek gelmiştir. Devlet başkentinin
şehrimiz olması, üretim ve eğlence kültürünün gelişmesinde etkisi büyük
olmuştur. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde ise, sarayda şimşir sopa ve
kumaş kaplı kalkanlar ile oynanan oyun yazılıdır. 18. ve 19. yüzyıllarda bu
halk oyunu, fıta, açılış, düğün, nişan, askere uğurlama ve karşılama
eğlencelerinde oynanmaktaydı.
Cumhuriyet dönemi yazılı basınında yer alan en eski Kılıç – Kalkan Halk
Oyuncusu, Fidyekızık Köyü’nden 1846 doğumlu Onbaşı Halil’dir. Askerlik
görevi için Osmanlı Ordusuna katıldığında, komutanının sivilde ne iş
yapardın sorusuna “Çiftçilik yapar,
iyi kılıç – kalkan oynardım” cevabını
verdiğini, komutanının oyunu görmek istemesi üzerine oyunu icra ettiğini,
ardından Onbaşı yapılıp, padişahın koruma timine dahil olduğunu belirtir.
Daha sonraki yıllarda yaşayan oyuncuların bazıları, 1890 doğumlu Derviş
Mehmet Tutal, 1906 doğumlu
Mustafa Tahtakıran olup ileriki yıllarda
toplam sayıları 25-30 bin olduğu tahmin edilmektedir.
Osmanlının
son dönemlerinde, kaybedilen savaşlar ve topraklar nedeniyle genç nesil
azalırken, oyun kültürü de yok olmaya başlamıştır. Cumhuriyet döneminde, bu
halk oyunu, Halk Evleri kurumlarınca tekrar canlandırılmış, unutulmaktan
kurtarılmış, uluslararası folklor formatına getirilip, tüm dünyada
hayranlıkla izlenen ve hemen katıldığı tüm yarışmalarda şampiyonluklar
kazanan bir folklor oyunu haline gelmiştir.
Kaynak:
http://www.belgeseltarih.com/efsanevi-miras-bursa-kilic-kalkan-halk-oyunu/
|