NİLÜFER MODERN SANATLAR MÜZESİ

 

 

                                         

                                                                                            Alper Can 

     Yerel seçimlere az bir zaman kala CHP Nilüfer başkan adayı Şadi Özdemir projelerini açıkladı. Son 20 yılda olduğu gibi kazanmaya en yakın aday olduğu için onun vaatleri daha ilgiyle izlendi. 16 Mart’ta katıldığım bir sergi açılışında Şadi Beyden yeni projelerinden biri hakkında bilgi vermesini istedim. O da henüz projelerini açıklamadığını, aynı gün akşam yapacağı basın toplantısında açıklayacağını söyledi. Oysa iki gün önce bir yerel gazete Şadi Beyin dikkat çeken projelerinden on tanesini kendi ağzından duyurmuştu.

     Şadi Bey Nilüfer’in kültür ve sanat kenti olma kimliğini pekiştirecek projeler ortaya koyuyor. Balat’a yapılacak açıkhava tiyatrosu, Nilüfer Kent tiyatrosu binası bunlardan öne çıkanları. Ancak bir tanesi var ki hem ben çok heyecanlandım hem de bu hayal ile 1990’ların başında yola çıkan, olmadık yerlerde kayalara toslayan, anlaşılmama hayal kırıklığıyla üniversitesini, ülkesini terk eden ve 2006’da Fransa’da hayata veda eden Ali Özçelebi’nin kemikleri memnuniyetle titreşmiştir. Bu proje Nilüfer’e modern sanat kurulması projesi. Aslında bu 70 yıllık bir hayal. Bursa’nın ilk gazeteci kuşağından Musa Ataş, 50’li yıllarda kentimizde bir Güzel Sanatlar Akademisi kurulması için başlatılan hazırlığın memnuniyetle karşılandığını yazmıştı.  

     Katıldığım sergi açılışında mimarlar odası eski başkanlarından Nizamettin Kaya da vardı. Şadi Beyin modern sanatlar müzesi nereye yapılmalı diyerek görüşünü almak istedim. “Bence en uygun yer, merkezi konumuyla FSM üzerindeki hastane alanı” dedi. Bence bu konum hiç uygun değil zira hem bölgenin yoğunluğu arttırır hem de Nilüfer’in az sayıdaki konser alanını, acil durum toplanma alanını ortadan kaldırır.

     NİMOS olarak kısalttığım Nilüfer Modern Sanatlar Müzesini tartışmaya açarak kamuoyunda en doğru kararın verilme sürecini başlatma arzusundayım. Son on beş yılda yeni kurulan modern sanatlar müzelerinin nasıl bir ilgiyle karşılandığını, bölgesel canlanma yarattıklarını biliyoruz. İstanbul Modern ile başlayıp süreçte en yakın örnek Eskişehir Modern Müze. Eskişehir’in iç turizmdeki canlılığında bu müzenin yeri büyük. Bayburt’un Bayraktar köyündeyse ikonik bir örnek var: Baksı Müzesi. Yani artık kimse neden modern sanatlar müzesi kurulmalı diye sormuyor. Hatta bu soruyu 20 yıl önce sorup gereğini yapmış olması gereken Bursa Büyükşehir Belediyesi, ufuksuzluğunun sonucu olarak kent merkezinin batıya kaymasını çaresizce seyrediyor. Hanlar Bölgesinin etrafını açarak fark edilirliğini arttırmak güzel ancak yabancı turistin sadece han, cami görmek için Bursa merkezine gelmediğini turizm verileri gözümüzün içine sokarak söylüyor.

     Bu müzenin Nilüfer’de nereye yapılacağı kritik soru olarak önümüzde. Recep Altepe’nin 0.5 emsal hakkı vererek başlattığı kentsel dönüşüm fırtınasında İhsaniye, Ataevler taşıyabileceğinin üzerinde apartman bloğuyla yüklendi. Özlüce-Ertuğrul’da son boş parsellere konutlar yapılıyor. Kayapa- Hasanağa yönünde küçük bir kent çoktan kuruldu bile. Batı Sanayi Bölgesi (Teknosab) Nilüfer’i Karacabey’e birleştirecek süreci başlattı. Bu iki ilçe arasında yapı yoğunluğunun artacağı yıllara giriyoruz zira otoyol bu bölgeye ulaşım kolaylığı sunuyor. Kuzeyde Mudanya dar sahil şeridine sıkışmışlığın bedelini yıllardır trafik yoğunluğu olarak ödüyor. Tüm bu ahval içinde NİMOS, Nilüfer’in gelişimine katkı sunmalı. Yani kendi başına bir çekim merkezi olarak tarım araziler üzerindeki kentleşme baskısını arttırmadan bölgeler arası gelişmişlik farkını, nüfus yoğunluğunu dengelemelidir.

     Çekim merkezi konusunu biraz açalım. Adını sonra vereceğim çok ünlü bir şairimiz bakın ne diyor:

     “Farz edin ki ben deli divane bir milyonerim. Bana hoş görünecek en saçma fikir uğruna varımı yoğumu dökmekten çekinmem. Anadolu’nun sessizlikte, ıssızlıkta, cansızlıkta eşi olmayan bir yerini bulup orada dükkân açmak istiyorum. Ormandan geçerek en koyu hiçliğin, in dipsiz yokluğun yuva kurduğu noktayı arıyorum. Nihayet bir yerde, mesela Kop Dağı’nın tepesinde üzerinden kuş bile geçmeyen siyah, kabir azabı şeklinde donmuş korkunç bir kayalık buluyorum. Dükkanımı hemen oracıkta kuruveriyorum. Bu dükkânda ne satacağım biliyor musunuz? On milyonluk şehirlerde bile sayısı on kişiye varmayan en şık, en mükemmel kadınlara mahsus ipekli çoraplar. Bundan sonra planını dünyanın en büyük mimarına yaptırdığım, içini en yık mobilyalarla döşettiğim dükkanımda yan gelip yatarak kıyamete kadar müşteri bekleyeceğim.

     Sanat önü kalabalık bir çeşmedir. Kimileri bu çeşmeden bilek kalınlığında dökülen suyu avuçlarına doldurup içer, kimileri damlacıklarla dilini ıslatır, kimi yalaktaki atık sulara başını gömer kimi de atık suların aktığı çamura yüzükoyun kapanır. Tek bir büyük sanatkâr yoktur ki Kop Dağı’nda ipekli kadın çorabı satan zavallının azabından bir şeyler duymuş olmasın”.

     Şair çok haklı değil mi? Siz planını en iyi mimara çizdirdiğiniz, en iyi mobilyalarla döşediğiniz, içine sanat değeri taşıyan eserleri koyduğunuz müzenizi isterseniz Nilüfer’in en ücra köyündeki mağaranın içine kurun. İyi sanat her yerden kendine binlerce ziyaretçi çekecektir. Siz bu süreci gelecek on yıllara göre planlayın, yeter.

     Tekrar haritayı önümüze açıp bakalım. Misi ve Gölyazı’nın gözle görülür bir gelişim yakaladığını biliyoruz, buraların fazladan desteği ihtiyacı yok.  Biraz batıda İnegazi, Güngören gibi dağ köyleri arazilerini sanayi tesislerine kaptırmama uğraşında. Özlüce’den sadece 10 km uzaktaki bu bölgeye kurulacak NİMOS, etrafına eklenecek sanatçı atölyeleri yerleşkesi ile bölgenin kaderini sanayiden sanata çevirebilir. Bu öneriye “yeri uzak” diye karşı çıkılacağını öngörmek zor değil. İkinci alternatif Mudanya yolu- İzmir yolu ortasında kalan Özlüce köyü ve oradaki eski kiliseye yakın bir konum olabilir. Başka bir alternatif, Nilüfer’in kuzeybatı ucundaki Konaklı-Çaylı bölgesi. Otoyolun batı çıkışında yer aldığı için ulaşması kolay olan bu bölge, bir asır önceki Rum kültürünü yansıtan Dereköy’e çok yakın. Mudanya Belediyesiyle iş birliği yapılarak buranın kültürel miras temasıyla gelişmesi sağlanabilir.  Önerilerimin uzak konumlar olduğunun farkındayım. Ama zaten bu büze en merkezi yere de yapılsa, tüm halk kesimleri ziyaretçisi olmayacaktır. Yani önerdiğim konumlar hedef kitle için uygun noktalar.

     Alıntı yaptığım ünlü şairimizin Necip Fazıl Kısakürek idi, adıyla değil fikriyle değerlendirilmesini istediğim için adını açıklamayı sona bıraktım.                           

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 26/03/24