Bursalılar yeni amblemi genelde beğenmedi. Sosyal
medyada bu konuda çok sayıda eleştiri yazıldı. Bazı tepkileri sunuyoruz:
Türkan Genç (Kent gazetesi)
Bursa’nın yeni şehir logosunun lansmanı, dün Merinos
Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle yapıldı. Görkemle sunulan, yeni şehir
logolu rozetler yakalara gururla takıldı. Logo flaması Heykel tarihi
belediye binası önünde göndere çekildi. Töreni izledikten sonra gazeteye
gelip yazımı yazacağım sırada, sosyal medyada bir yorum gözüme çarptı.
Duygulara, düşüncelere tercüman olmuş ki tıklanma sayısı fazlaydı. Yapılan
değişik yorumları da okuduğumda çoğu kişi aynı görüşte. Şehrimizin hiçbir
simgesine yer verilmemiş. Konuyu özetleyen bir yorum Bursa Kültür Sanat
Derneği kurucu başkanı Arda Mat'tan geldi:
“Bursa'nın yeni logosu lale!
Ne lalesi? Bilemiyoruz. Muhtemelen İstanbul ya da Hollanda lalesidir.
Belki de başka bir lale çeşididir.
Bursa deyince akla ne geliyor? Tabi ki
lale! Uludağ, Ulucami, Karagöz Hacivat, Teleferik, Yeşil Türbe vs..
bunlar asla değil! Peki, bu ne lalesi? Söylicem ama dilim varmıyor.
Bursa deyince hangi renk akla geliyor? Yeşil! Peki bu ne lalesi
olduğunu bilmediğimiz lale hangi renk? Kırmızı lacivert! Yoksa bu lale
Karabük lalesi mi? Yeşili aldınız, Uludağ’ı aldınız, Karagöz’ü aldınız,
Yeşil Türbe’yi, Ulu Cami'yi Teleferik’i aldınız, yerine koya koya "LALE"
mi koydunuz? Yani şimdi benim kırmızı lacivert renkli logom ‘lale’ mi?
"Ey Bursa, hepimiz artık laleyiz", hayırlı olsun!”
- - - - - - -- - -
-
Raif Kaplanoğlu (Araştırmacı-Yazar)
Bursa Uluyor!...
Bursa'nın logosunda "Ulu Şehir"
ifadesi ile ne kastediliyor? "Ulu" sözcüğü iki anlama gelmekte olup,
yaygın anlamı olan "çok büyük"tür. Ancak şehirlerin çok büyük olması, bir
marifet değil, aksine olumsuzluk unusuru olduğu için "ulu" sözcüğü bu
anlamda kullanılmadığını düşünüyorum.
Bursa, son 50 yılda yeşilliğini ve
dünyanın imrendiği bir Osmanlı şehri özelliğini yitirdiği için, ulu
kelimesiyle yönetenlere karşı bir feryadın ifade edildiğini düşünüyorum.
Bursalılar gerçekten de yarım asırdır, Bursa'yı yokedenlere karşı ULUDUĞU
için bu logo da o anlamda uygundur. Bursa’yı anlatan en son çiçek lale
olabilir. Son 10 yıldır Bursa’da resim-heykel gibi sanatlar neredeyse yok
sayılıp; sadece eski ustaların mukallidleri (kötü taklitlerini yapan) ebru,
hat vb. zanaatlara önem verildi. Sonuç, yaratıcılık sıfır… Bursa logusu
olarak belirlenen lale de, eskiden deflarca yapılmış ürünün yeniden
yapılmasından, yani mukallidlikten ibaret.
Ne yazık ki, Bursa’yla
özdeşleşen çınar, erguvan gibi sembollerin çini ve ebruda pek kullanılmaması
nedeniyle, kopyalaması kolay olan lale logo olarak seçilmiş…
- - - - - - - - - - - - -
Can Ulusoy (Siyasetbilimci)
TOKİ'yi yapanlar laleyi de elimize tutuşturdu!
Bir Anı
Celal Beysel anlatıyor:
" Bursa’nın amblemi lale olsun diye bir karar alınmıştı. Üstelik vali tüm
derneklere yazı göndermiş, yazışmalarda kendi seçtiği lale amblemi antetli
kağıtlara eklenmediği takdirde yazışmaları kaale almayacağını bildirmişti.
Tepeden inme, halkın, STK’ların, Bursalının katılımı olmadan alınan bu
kararı BUSİAD üyeleri ve pek çok Bursalı gibi ben de benimseyememiştim. Ama
kimse valiye açıkça itiraz edemiyordu. ABD’de profesör olan kardeşim Dilhan
Kalyon’un Bursa’da olduğu günlerde Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin
projelerini tanıttığı bir toplantı yapılacaktı. Kardeşimi konuşmacı olarak
davet ettik. Üniversitedeki bu konuşmayı fırsat bilip Power point sunumun
arasına Divriği Ulucami resmini, sanki yanlışlıkla konmuş gibi yerleştirdim.
Sunum sırasında önce bu yanlışlıktan dolayı özür diledim.
Sonra da lalenin İran’dan Selçuklular zamanında Türkiye’ye geldiğini,
Divriği’deki Ulucami’de kabartma lale amblemleri olduğunu, Bursa ile lalenin
özdeşleştirilmesinin doğru olmadığını, kestane, şeftali, Karagöz Hacıvat,
Uludağ varken lalenin doğru seçim olmadığını ifade ettim 300 kişinin olduğu
salonda. Tabi ki valiye hiçbir atıfta bulunmadım. Vali yoktu ama
yardımcıları oradaydı. O günden sonra UÜ’de hiçbir toplantıya davet
edilmemiş olmama şaşırmıyorum. Lale ambleminden vazgeçilmesinde benim katkım
olmuş mudur, bilemem." (Kaynak: Gönüllü Sivil Toplum Kuruluşlarıyla 40 Yıl,
Celal Beysel, 2021, sayfa 241).