Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve
bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri
benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve
bir davranış duydu mu,“Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır,
ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve
silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asil suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye
düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine
düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karsı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve
suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını
istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu
haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de
benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Mustafa Kemal ATATÜRK
Ata'nın Bursa'lılara Son
Hitabeti
Büyük Ata’mız 1 Şubat 1938
Salı günü Bursa’ya son defa gelmiş ve 2 Şubat günü akşamı
belediyede şereflerine verilen daveti şereflendirmişlerdir.
O gece salonda bulunan davetlilerden sayın Hulusi Köymen Atatürk’e hitaben çok samimi bir konuşma yaparak
Bursalıların hislerine tercüman olmuşlardı. Bu konuşmadan
çok duygulanan Atatürk şu veciz hitabeleriyle Bursa’ya ve Bursalılara
karşı sevgi ve iltifatlarını belirtmişler ve Bursalıların kalplerini
bir daha fethetmişlerdir. O zaman kimin aklına gelirdi ki bu teşrif son
teşrifleri ve bu hitabe son hitabeleri olacaktı.
“Kıymetli hatip
arkadaşımızın sözleri benim üzerimde çok büyük hassasiyet uyandırdı. Bunun derecesini ifade etmek bence mümkün değildir.
Fakat Bursa’yı ve Bursalıları seven ilk Türk ben değilim. Tarihte ve cihanda en büyük imparatorluk kurmuş olan Türkler de, evvela dikkat
nazarlarını Bursa’ya, bu kıymetli
şehre çevirmişlerdir.Onun kıymetini anlamış ve ifade etmişsem çok
bahtiyarım.
Bursa inkılap hayatımızda nice zor anlar geçirmiştir. Fakat
Bursalılar, kıymet, kabiliyet ve kudretleriyle bu zor
zamanları sukunetle atlatmıştır ve biz de kendilerine kavuşmak
bahtiyarlığına nail olduk. Bugün o bahtiyarlığın safhalarından birini
idrak etmekle mesud olduğumu ifade
edebilirim.”
3 Şubat
1938
(Atatürk
Bursa’da) isimli broşürden
|