MARİE de LAUNAY'IN KALEMİNDEN BURSA VE CİVARI |
|
|
İstanbul, 1880-81 (Hicri 1298)
Bithynia Hükümeti’nin Sultanı olan Prusias’ın devrinde, Yunan ve Roma
tarihçileri Olimpos veya Mysie Olimpos’u olarak anmışlardır. Ancak Bithynia
Olimpos’u demek daha uygun olur. Keşiş dağı adı ise, bu dağı diğer Olimpos
Dağları’ndan net bir şekilde ayırmaktadır. Bu dağın, önceleri tanrıların
barındığı yer olduğu ve Zeus’un karakaşlı yağmur tanrısının, bulutları
toplayarak yıldırım yaptığına inanılırdı. Bu tanrıların burada bir tapınak
yaptırdığı da söylenir.
Storete, Afrodit veya Venüs adındaki tanrılara özellikle Venüs Olimposu’na
ait bir tapınak yaptırdılar ki, daha sonra Hıristiyanlar bu tapınağı Saint
Michael Arjanij adına bir kiliseye çevirmiştir. (Heredot’un söylencesi
nakledilir.) Sonradan bu dağa Keşiş Dağı denilmiştir. Eskiden Aynaroz’daki
gibi burada da çok sayıda keşiş ve manastır vardı.
Osmanlılar Bursa’yı aldıkları zaman Hıristiyan keşişlerin yerini İslam
dervişleri almıştır. Bu nedenle dağ eski işlevini sürdürmüştür. Halk da bu
dağı eski durumundan dolayı Keşiş Dağı olarak anmaktadır. Sultanlar da
burada birçok zaviye ve türbe yaptırmıştır.
İşte bu keşiş dağı, ulu tanrılara mesken ve canavarlar ile haydutlara mekân,
dervişlerle keşişlere vatan oldu. Selçuklular devrinden itibaren,
Karakoyunlu aşireti Türkmenlerine dahi yaylalık yapmıştır. Bu aşiretten her
birisinin yayladı vardı. Keçi kılından veya kara yünden yapılan çadırlarında
yaşayan Türkmenler, dağın fundalık ile meşelik kısmını tercih ederler.
Yörük yaylası denilen bu yerlere Bursa’da üç yolla gidilmektedir. Gaziler
tepesi adı verilen bu yer, Bursa’nın fethi sırasında bir savaş olması
nedeniyle bu adı almıştır. Yaylalara Çekirge yoluyla çıkılır. Birinci yol,
kestirme giden yoldur. İkinci yol Müslim Köşkü tarafından, Gökdere’nin
solundan gider. Bu yol pek işlek değildir. Üçüncüsü ise; Elmaçukuru
Yaylası’ndan Sonran yaylasına çıkan yoldur. Bu vadi geniştir.
Yaylalara gitmek için hangi yolu tercih ederseniz edin, karlar eriyip,
kabaran suların taşıdığı taşlı bir yoldan gidilir. Yarım saat kadar
yürüdükten sonra büyük meşe ağaçlarının, ulu kestanelerin, çınar ağaçlarının
bulunduğu ormanın arasından geçilir. Keşiş Dağı çınarlarının letafeti ve
yüksekliği 2000 yıllık bir olayı tespit etmektedir. Çünkü bir söylenceye
göre bu dağın çevresinde yerleşen Mysialılar’ın adı çınardan gelmekteymiş.
Ormanın içine girildiği zaman Gökdere Vadisi’nde, suların taşıdığı kayaların
oluşturduğu görünüm çok hoştur. Bir saat kadar daha meşeliğin serin
gölgeleri içinden geçildikten sonra Gazi Yaylası’na gelinir. Bu yayla
çeşitli güzel çiçeklerle doludur.
Yaylanın güneyi ise çok yüksek bir kayanın oluşturduğu doğal bir duvar ile
çam ağaçlarından oluşur. Buradan Bursa Ovası ve Nilüfer ırmağı görülebilir.
Yaylanın solunda Keşiş Dağı etekleri ve Argantonius Dağı’na kadar uzanıp
giden Apolyont Gölü, daha uzakta Mudanya Körfezi ile Marmara Denizi görünür.
Diğer tarafta Yenişehir Ovası’nın ufuk ile karışan yeşilliği görülür. İşte
bu mevkiin güzelliği ve renklerin uyumu çok hoştur. Burada aşiret, koyun ve
keçi sütünden, kızıl bir kapta korunan yoğurt yapmaktadır. Herkes keyfine
göre sigara, çubuk ve nargile içer ve buradan Kırkpınar’a kadar gidilir.
Buradan sonra çam ağaçlarından oluşan bir güzel ormanlık içinden geçilir. Bu
etap çok güzel manzaralarla doludur. Ormanda herkes istediği gibi ağaç kesip
biçer ki, ülkeye büyük zararları olur. Bir ağaç için 10 ağaç ziyan edilir.
Önemsiz bir şey için veya kaşık yapmak için kocaman ağaçlar kesilir.
Koyunların yayılması için de ormanlara zarar verilir. Bu ormanlar, özellikle
ilgisizlik nedeniyle yok olacak.
Keşiş Dağı’ nın sağ yamaçlarında daha sık orman vardır ve burada bulunan
Odunluköy, kesilen ağaçlar için bir ambar görevi görür. Ormanın doğusu
işlendiği ve eğimi de daha z olduğu için odunların naklinde zorluk
çekilmektedir. Orman yönetimi konusunda yeni bir düzenlemeye gerek vardır.
Özellikle arabalar için yollar açılmalıdır. 10–12 çift manda veya öküz ile
ancak çekilen o münasebetsiz arabaları birtakım eğri büğrü yollardan
geçirmek ve bir gürgen ağacını ovaya indirmek için altı-yedi gün
gerekebilmektedir. Oysa düzenli yollar olsa arabalar en kısa zamanda ovaya
inebilir. Bu ormanların güzelce işletilmesi, Gemlik ve Mudanya yollarıyla
iskelelere taşınması gereklidir.
Dağın zirvesine doğru çıkıldıkça, 1800 m. Yükseklikte çam ağaçlarıyla kaplı
çayırlık bir yere varılır. Bu alanda, temiz ve buz gibi soğuk dereler
vardır. Bu nedenle buraya Kırkpınar denir. Bu derelerin çoğunda alabalık
vardır. Zaten oraya çıkılırken hazırlıklı gidilip av aletleri alınır.
Dağın bu yüksekliğinde kuytularda kar yığıntıları görülür. Dağın iki yüksek
tepesini sanki üzerinde tutuyormuş gibi gayet büyük kayalar vardır. Bu
kayalardan bazıları bir saray kalıntısı veya kale kalıntısını andırır.
Kahvaltı bitince yaylada alınan Türkmen kılavuzları Keşiş Dağı’nın en yüksek
tepesine çıkılmak üzere hazır oldukları işaretini verirler. Keşiş Dağı’nın
en yüksek tepesine çıkmak için 2 saat daha yürümek gerekir. Dağın zirvesi
üzerinde iki tepe vardır. Oraya çıkmak için hayvanlardan inilip yürüyerek
gidilmeye başlanır. Keşiş Dağı’nın bitki olmayan hiçbir yeri bulunmadığından
hayvanlar istedikleri gibi yaylarlar. Zirvenin iki ufak tepeciği arasında
tahminen yüz dönüm civarında ve kar ile kaplı bir alan vardır. Buradan
karlar alınıp Bursa’ya götürülür. Saat dokuzda kar kafilesi dağdan iner.
Dağın doğusunda bulunan zirve üzerinde taş ile yapılmış bir kalıntı
görülmekte ve bu kalıntının vaktiyle Hıristiyan keşişlerine ait olduğu
sanılmaktadır. 2527 m. yükseklikte bulunan zirvedeki bu kalıntı ile Keşiş
Dağı arasında bir ilgi vardır. Keşiş Dağı’nın zirvesinde bir kısım kilise
kalıntılarına da rastlanır. Dağın batı tarafından eskiden Adrianus Ovası
görülebildiği gibi, doğu tarafında Katırlı Dağları ve Yenişehir ovası
görünmektedir. Kuzeyde ise birtakım adaların bulunduğu Marmara Denizi ve
Çanakkale’ye kadar bölgeler görünür. Diğer taraftan İstanbul Boğazı ve daha
yukarısında Yenişehir, Apolyond Gölleri görülür. Keşiş Dağı vadisinin her
tarafında av hayvanı olup, av yapılır. Kayın ağacı meyvesi ve palamut,
kestane gibi meyvelerle beslenen bu hayvanlar için çok güzel bir ortam
vardır. Dağdaki ormanlarda yaylamakta olan Yörüklerin çadırları dahi burada
yaşayan bazı hayvanların kıllarından üretilir. Büyük baş hayvan pek yoktur.
Gürgen, meşe, ceviz, kestane, ıhlamur, çam gibi ormanın esas ağaçlarını
oluşturan bu ağaçlardan başka yaprakları büyük bir tür hindiba, böğürtlen,
kekikotu, sığırdili, acımarul, ferfeyun, yabanlalesi gibi birçok bitki
vardır. Keşiş Dağı’nın zirvesine kadar çıkıp inmek 12 saat sürmektedir.
Kaynak: http://serdarkusku.blogspot.com |
|