Şefik İbrahim İşçil ve Ali
Ulvi Elöve, T.D.K., Bursa Yeni Basımevi, 1944, 973 Sayfa
|
|
|
Bursa
Halkevi’nin Dil- Edebiyat Komitesi, edebiyat, felsefe, hukuk ve tıp
terimlerinin Türkçelerini bulmak için, uzun seneler emek harcamış ve bu
yolda dilimizin zengin köklerini ve kelime üretme kabiliyetini göstermekte
hayli verimli olmuştu. Türk Dil Kurumunun kararı ile zamanın Sıhhiye
Vekaletince (Sağlık Bakanlığı) gönderilen 12000’den fazla tıp teriminin
öztürkçe karşılıkları Ali Ulvi Elöve ve Dr. Şefik İbrahim İşçil tarafından
bulunarak seri halinde ve düzenli olarak Türk Dil Kurumuna gönderiliyordu.
Bu çalışma yaklaşık beş yıl sürmüş, 12160 tıp teriminin öztürkçe
karşılıkları bulunmuş, örnek olarak seçilen 40 terim ve çalışma esasları bir
broşürü halinde numune olarak yayınlanmıştır. Ali Ulvi Elöve ve Dr. Şefik
İbrahim İşçil terimlerin Türkçe karşılıklarını bulmaya çalışırken onların
Fransızca, Almanca, Latince köklerinden araştırmalar yaparak her terimin
hangi parçalardan çıktığını, nasıl düzenlenerek anlamlandırıldıklarını
bulmuşlar, sonra Türkçe kaynağından ve halkın dilinden yararlanarak akla
mantığa uygun, ispatı mümkün Türkçe terimler meydana getirmişlerdi. Edebiyat
öğretmeni Ali Ulvi Elöve ve Dr. Şefik İbrahim İşçil’in yaptığı çalışmalardan
birkaç örnek, zamanın çeşitli makamlarına, sayılı yazarlara ve doktorlara da
gönderilmişti. Peyami Safa kendisine gönderilen örneklerle ilgili Cumhuriyet
gazetesinde bir eleştiri yazmış, bu yazıya verilen cevaplar Uludağ
dergisinde yayınlanmıştı. Üzerinde durulan terimlerden bazıları, “Vitamine:
Dirimöz”, “Radiologie: Şavkbilim”, “Ultra-violet; Mor üstü”, “Cromozomes:
Renkçilten”, “Libido: (Yayğın) Kösnü”dür. Peyami Safa 23 Temmuz 1939 tarihli
Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Hadiseler Arasında-Büyük Bir Emeğin
Neticeleri Üstüne” başlıklı yazısında bütün dünyanın kullandığı Latin ve
Yunan kökleri dururken öz Türkçe terimlerin uydurulmasının kötü bir prensip
olduğunu belirtiyor, “vitamin” yerine “dirimöz”, “kanser” yerine “yengeç” ,
“Hémorragie” yerine “kanama, kanarım, kanartı” nın kullanılmasını alaycı bir
dille eleştiriyordu. Bu çalışmaların tek iyi yanının terimlerin, Avrupa halk
dillerindeki karşılıklarının bulmuş olması olduğunu, ileride yapılacak
“etimolojik” (kökenbilim) alanındaki çalışmalara zengin bir kaynak olacağını
belirtiyor ve bu anlamda iki bilim adamını tebrik ediyordu. Bu yazıya cevap
“Peyami Safa’ya Verilen Cevap” başlığıyla Dr. Şefik İbrahim İşçil’den
geliyordu. Yazıda her dilde kelimelerin gerçek ve mecazi anlamlarının
olabileceği, dilde kelime kalabalığının önüne bu şekilde geçildiğinin
bilinen bir gerçek olduğu, Latince “canser” kelimesinin gerçek anlamının
“yengeç” olduğunu, tıp terimi olarak kullanıldığında bundan ne deniz
yengecinin ne de gökteki yengeç burcunun anlaşılmadığını, aynı şekilde
“Hémorragie” de Almanca karşılığı olan “blutung” teriminin “kanama” anlamına
geldiği, eğer “kanama” terimi hatalı ise “blutung” teriminin de hatalı
olması gerektiğini vurgulamıştı. Ancak “vitamin” teriminde durumun farklı
olabileceği çünkü bu terimin çoktan halk arasında kabul gördüğü ve “dirimöz”
teriminin “vitamin” in yerini almasının neredeyse olanaksız olduğunu kabul
etmiştir. İşçil, buldukları terimlerin çoğunun başarılı olmayabileceğini,
onların yerine yine öz Türkçe olmak şartıyla çok daha iyilerinin
bulunabileceğini de ekliyordu. Eleştirilerin dozu konusunda da Safa’yı
uyarıyor ve yıkıcı eleştirilerin milli uyanışa darbe vuracağını bu nedenle
yapıcı eleştiriler beklediklerini belirtiyordu.
Kaynak: Necla Aslan'ın Yüksek Lisans Tezi (Bursa Halkevi Uludağ Dergisi
ve Türk Devrimi)
|