|
Şair İhsan Üren'i
2014'de kaybetmiştik. Kentimizin iki farklı döneminde, 1960'lar ve
1996'daki kültür-sanat hayatımızı onun kaleminden okuyalım:
"1960'larda
Bursa'nın iki yerel gazetesi, iki üç sineması, tiyatrosu olmayan bir tiyatro
binası vardı. Resim galerisi yoktu. Ulucami çevresinde olduğu söylenilen
sahafları yoktu.
Kapalı Çarşı yangını sonrası çil yavrusu gibi dağılmışlar,
bir daha da uzun süre bir yerde dikiş tutturamamışlardı. Bir kentin kültürel
yaşamından söz ederken kitapçıları unutmak kadirşinaslık sayılmaz. Bu
nedenle ticareti düşünmeden alıcısının isteğiyle ilgilenen o zamanki önemli
kitapçılar olan Suhulet, Ali Haydar, Şekercioğlu'nu anmadan geçmeyeyim.
Küçük dükkanında bize İstanbul, Ankara Üniversitelerinin yayınlarını getirip
sevgiyle sunan İbrahim Kutluk hoca unutulur mu? Türkiye'nin beşinci büyük
kenti Bursa 1959'un sonunda işte bu görünümdeydi.
1960'lar
Bursa'sının kültürel yaşantısını birkaç küçük anekdotla gözlerinizin önüne
serebileceğimi sanıyorum: Tiyatro gereksinmemizi İstanbul'a giderek
karşılıyorduk. ... Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu bugünkü binaydı; ama, sürekli
ve yerleşik oyuncu kadrosu olmadığı için Ankara'dan gelecek oyunları
beklerdik.....1961'de Bursa Ovası'nın yok edilmesini ve kentin
çirkinleştirilmesini hüzünle seyrettim. Yazıcıoğlu ve Burç sinemalarının
açılışını gördüm. Oralarda güzel filmler seyrettim az da olsa. Bu söylediğim
sinemaların hiçbiri Tayyare Sineması rahatlığında değildi. Ahmet Vefik Paşa
tiyatrosunun gişesinden çok kereler eşim boş dönmelerim bile oldu.
1978 yılında ressam konuğum Sırrı Divil ile Bursa'yı gezerken
kendisi Kozahan'ın bahçesinde şöyle bir kurgulama yaptı: "Hanın tüm
odalarını boşaltıyorum, yılın her mevsiminde ressamları konuk ediyorum.
Gelip odalarına yerleşiyorlar, Bursa'yı tanıyıp peyzajlar, insan manzaraları
yapıyorlar, eserleri bitince de ya bağış yoluyla ya da sembolik bir ücretle
satın alınıyor, böylece belediyenin elinde değişik sanat anlayışındaki
kişilerden çok değişik Bursa resimleri kolleksiyonu oluşuyor". Bursa
belediyeleri rahmetli dostumun bu düşünü gerçekleştiremezdi. İnsanca, güzel
şeyler de yapıldı. Ulucami çevresi çok iyi düzenlendi, yol kıyılarında
yorulduğunda dinlenilebilecek çay bahçeleri yapıldı. Çirkin ve küstah,
tarihi eserlere yan bakan üst geçitler kaldırıldı; ama öte yandan
belediyeler çok uzun süreden beri kültürel etkinlikleri folklorden ibaret
sandılar, davul zurna ile geçiştirdiler bu işi. 1980'den sonra Bursa
belediyeleri bilinçli çevre düzenlemeleriyle silkiniş yaptı. Kültür Sanat
Vakfı kanalıyla İstanbul Festivali'ne gelen sanatçıları Bursa'ya çekmeye
başladı. Ressamlar Sokağı çok gösterişli bir çıkıştı. Yankıları müthiş oldu.
Gittiğim her yerde bana "Ressamlar Sokağı'nız varmış, öyle mi?" diye
sordular.
Bursa'nın bugünkü (1996'daki) durumuna kültürel bakarak düşünülmesi
gerekli etkinlikleri, önlemleri, kurumlara düşen görevleri şöyle
özetleyebiliriz:
Belediye, Tayyare Kültür Merkezi'nde gecikmeden bir sinematek
oluşturmalıdır. Düzenlenen gösteri haftaları ona gelir de sağlayacaktır.
Cemal Nadir adına uluslararası, sürekli bir karikatür yarışması
düzenlenmelidir. Bursa'yla ilgili yayınları toplayan bir dokümantasyon
kitaplığı da kurulmalıdır. Afiş, düğün davetiyesi, el ilanına varıncaya
kadar akla gelebilecek herşey derlenmelidir.
Belediye Bursa Fotoğraf ve Amatör Sİnemacılar Derneğiyle
işbirliği yaparak Bursa'yı tanıtan fotoğraf sergileriyle yurtiçi yurtdışında
etkinliklere girmelidir. Belediye, Jokey kulübü'nden Şehir Kitaplığı'na ve
kuracağı etnoğrafya müzesine yardım sağlamalıdır. Uludağ Üniversitesi etkinliklerini çevresiyle
paylaşabilmenin yollarını aramalı, çevresine açılmalıdır. Yeni Biçem
dergisi iyi yoldadır; ama bunu yeterli görmemeli, gündem yaratan girişimlere
kalkışmalıdır. Bünyesinde kitap yayınını da düşünmelidir. TÖMER Çeviri
dergisi ve Semender'le
olumlu bir çıkış yapmıştır, sürekliliği sağlanmalıdır. Devlet Tiyatrosu
14-25 yaş arası gençliğin %80'lere varan televizyon tutkusunu kıracak
önlemler almalı, geleceğini hazırlamalıdır. İşadamları, hiç olmazsa kendi
işçilerinden başlayarak eski halkevlerinin yöntemlerini kullanarak kültür
lokalleri kurmalıdır. Kültürlü işçinin verimli ve yaratıcı, işinde titiz
insanlar olacağı gerçeğine varmalıdır.
|