|
|
Prof. Dr. Metin Sözen
Bursa’da yerel politikaları
yükselecek olan kültür merkezli çalışmalardır. Bütün belediyelerin Bursa’yı
örnek almaları, hangi başlıklar altında, hangi ileri hedefler doğrultusunda
ilerlediğini dikkate almalarını istiyorum. Çünkü Bursa’da 200’e yakın yayına
ulaşıldı. Yıllarca ilgili Bakanlıkların ulaşamadığı bu büyük boyuta Bursa
özverili çabaları ve uzman ekipleriyle zaman kaybetmeden çalışarak ulaştı.
Her biri geçmişten bugüne aktarılan, ancak
daha önce ulaşılmamış yeni ve taze bilgilerle donatılan yayınlar; buna Bursa
külliyatı da denebilir. Bursa yayın politikasıyla büyük bir birikim ve
bütünlük elde etmiş oldu. Bu bütünlük içinde beni en çok ilgilendiren
şeylerden birisi merkezden köylere kadar her kesimden insanın anılarını,
yaşam hikâyelerini sözlü tarih çalışmaları yaparak belgelenmiş olması.
“Bursa’nın kitaplarında; doğal yaşamı, mahalle hayatını, gelenekleri,
eğlenceleri, kentin gelişimini, çarşıları her şeyi birinci ağızdan
öğrenmemiz mümkün.” Sadece sözlü tarih değil belgelerle de donatılan
kitaplar, zengin birer bilgi hazinesi. Örneğin Bursa’nın köyleriyle ilgili
yapılan son yayınlar, kırsal mimariden yaşam kültürüne kadar geniş bilgiler
içeriyor. Süreci yakından takip ettiğim için biliyorum. Bu bilgiler kolay
toplanmadı. Defalarca köylere gidildi. Toplantılar yapıldı, hem fotoğraf hem
kamera kayıtları alındı. Uzmanlar farklı yöntemler kullanarak belli bir
sistematik içinde bilgileri toparladı. Hele son yıllarda kırsal yaşamda
başlayan değişiklikler bu kitaplarla belgelenmiş, izlenmiş, sorunlar tespit
edilmiş oldu. Çıkan yasalarla gelişen yeni politikalarda kırsalın günden
güne daha zor koşullar yaşayacağını biliyoruz. Büyükşehirlere çok iş
düşüyor. Kırsal yaşam kültürünün kaybolup gitmemesi için Bursa’nın yoğun
çalışmalar yürüttüğünü biliyorum. Bu nedenle diğer belediyelere de örnek
olması için omuzlarında büyük bir sorumluluk var. Gelecek kuşakların “Böyle
bir yaşam var mıydı? İncelikleri nelerdi” sorusuna cevap veremez hale
gelmemeliyiz. Köylerin yaşamaya devam etmesi için atılan her olumlu adımı bu
sorumluluk duygusuyla, gelecek kuşaklara hesap vermek zorunda kalmayacağımız
bir dikkatle atmalıyız. Bu süreci özetliği için, elime son geçen Bursa’nın
Köyleri kitap seti Cumhurbaşkanlığı’na da ulaştırıldı.
Bursa’nın bir sorumluluğu daha var: Yayınların dağıtımının doğru yapılması.
Çünkü sadece kendi kentlerinin geleceğine bir iz bırakmak değil, diğer
tarihi kent belediyelerinin de yapacağı çalışmalara örnek olmaları
gerekiyor. Gözlemlediğim kadarıyla toplantılar ve fuarlarda açtıkları yayın
masalarında Bursa’nın kitapları farklı kesimlere ve yerel öneticilere
ulaşıyor. Tarihi Kentler Birliği’ne üye belediyeler Bursa’nın kitaplarını
incelemeye, yöntemlerini örnek almaya başladı. Örneğin Sivas kenti de
yayın politikasını genişletti. Oradaki çalışmalarda yerel yönetimin katkısı
sınırlı ancak Kültür Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmalar takdir edilmeli.
Bizzat yerel yönetim odaklı, bu boyutta yayın yapan, Bursa gibi bir ikinci
belediye henüz çıkmadı. Bunun yalnız Bursa’yla kalmasını istemiyoruz.
Bursa’yla beraber TKB üyesi yaklaşık 400 belediye daha var. Bursa TKB’nin
kurucu belediyesi olduğu için yaptığı her çalışmayla örnek olmak zorunda.
Örnek olmanın yolu da süreklilikten geçer. Sürekliliğin yolu da halkın her
dakika anlayacağı bir dil kullanmaktan, bilim insanları ve uzmanlardan
yararlanmaktan, birikim ve tecrübeyi paylaşmaktan geçer.
Metin Sözen Sümbüllü Bahçe Konağı'nda (2007)
Tarihi ortamlarda doğru onarım yapsanız bile, o
yapılarda yaşanmış günleri unuttuğunuzda, ekânın belleğini görmezden
geldiğinizde, doğru işlev verilmesi, her kesimden insanın o mekandan
faydalanması zorlaşır. Bursa’nın yayınları mekanların belleklerini de canlı
tutuyor. Kısacası bilgiler kitaplarda kalmıyor. Bursa yaptığı çalışmaların
hepsinde bu bellekten, birikimden yararlanıyor yaşama geçiriyor. Geçmişte
çok hata yaptık. Çok kültürlü bir ülke iken tek boyutlu bir yol denedik.
Hâlbuki çok boyutlu, derinliği olan somut ve somut olmayan mirasımızın
olmazsa olmaz bütünlüğü, birbiriyle kenetlenmesi, çoğu zaman farklıkların
içinde kesişmesi önemli. Biz çok katmanlı kültürel, tarihsel bir zenginliğin
üstünde oturuyoruz. Bursa bunu fark eden kentlerden birisidir. Her yerde
söylüyorum; çok da mutlu oluyorum: Bursa’da 1984’de başlattığımız hareket,
bugün geleceğe taşınmış bir Bursa’yı karşımıza çıkardı. İşte bu süreklilik,
değişen yönetimlerin bayrağı birbirinden aynı sorumluluk ve bilinçle
almasıyla sağlandı. Bunun sonuçlarından birinin en yakın örneği UNESCO Dünya
Miras Listesi’ne Bursa ve Cumalıkızık’ın girmesi olmuştur. Yıllardır
özveriyle yürütülen çalışmalar Bursa’nın sesini dünyaya taşımıştır.
Üniversitesindeki hocalarının, bu süreçteki varlıkları ve başarılarıyla da
Bursa’da yürütülen Alan Yönetimi ve UNESCO adaylık sürecindeki yöntem yine
örnek olarak gösterilmelidir. Yıllardır vurguladığım, üniversitelerin
yerelin bilimsel verilerini üretmeleri Bursa’da bu süreçte gerçekleşmiştir.
Yerel yönetim ve üniversitenin beraberliği farklı boyutlardaki alanlardan
bilimsel bilgi ve yönteme ulaşılmasını sağlamıştır. Bursa’ya emek veren,
yayınlara katkı sağlayan hocalarımızı minnetle anıyorum; hepsi çok özverili
ve güzel çalışmalar yaptı. Bursa UNESCO sürecinde akademisyenlerle
buluşarak da fark yaratmış oldu. Söylemeden geçmek istemiyorum: Bunu başaran
kentler arasında yine Sivas örneğini verebilirim ama aynı ölçekte, aynı
boyutta büyükşehir statüsündeki kentler arasında, yayınlarla beslenen
kalıcılık ve süreklilik, kültür öncelikli yatırımlar Bursa boyutuna henüz
ulaşmadı.
Kaynak: Bursa’da Zaman Dergisi, sayı 12: 34- 35
|