|
Muharrem Değirmen
SEBAHATTİN ALİ’DEN BUGÜNE DEĞİŞMEYEN YAZGI
Sebahattin Ali’nin 1940
yılında tesadüfen uğradığı Orhangazi’de yaşadıklarını kaleme aldığı Selam
öyküsü, sadece bir yol hikâyesi değildir. Aynı zamanda bir ruh tahlilidir.
Büyük yazarın Yeni Dünya kitabında yer alan bu öyküdeki şu cümle,
Orhangazi’nin üzerinde hâlâ dolaşan bir gölge gibi durmaktadır:
“Bursa’ya
geçecek otobüslerin gelmesine daha bir saatten fazla vakit vardı… ve ben,
ruhu olmayan bu kasabadan kaçmak için can atıyordum.”
Aradan 85 yıl geçti. Ama o cümle, hâlâ bir ayna gibi
karşımızdadır. Orhangazi, gelişmesi gereken yerde geriye giden; büyümesi
gereken yerde daralan; kendi potansiyelini yok sayan bir kasaba hüznüne
sıkışmış hâlde yaşamaktadır.

O yıllarda bir kasaba olan
Orhangazi, bugün nüfusu, ekonomisi ve coğrafi konumu itibarıyla çok daha
büyük bir yere dönüşmüş olmalıydı. Ama büyümek ile gelişmek aynı şey
değildir. Orhangazi büyüdü, genişledi, kalabalıklaştı; fakat bir türlü şehir
olamadı. Çünkü bir şehri şehir yapan, sadece binalar değil; ruh, kimlik,
vizyon ve hakikatle yoğrulmuş bir ortak gelecek duygusudur. Orhangazi’de ise
bu duygunun karşılığı hâlâ yoktur.
Bugün sokaklarında
dolaştığınızda insanın içini ısıtan bir şehir estetiği, bir arayışı
tetikleyen bir kültür, bir iddia ortaya koyan bir vizyon bulmak zordur.
Trafiği var ama şehir kültürü yok; binaları var ama hafızası yok; sanayisi
var ama geleceğe dair planı yok. Sebahattin Ali’nin bahsettiği ruhsuzluk,
bugün daha teknik bir kelimeyle karşılık buluyor: kimliksizlik. Kentler
bazen ileriye koşarak büyür, bazen geriye giderek çürür. Orhangazi’nin son
20 yılına bakıldığında tablo açıktır:
* Sanayi yatırımları doğru yönetilemedi,
* Zeytin ve tarım politikaları tamamen kaderine
bırakıldı,
* Sosyal yaşam alanları yok denecek kadar azaldı,
* Gençlik spora, sanata, bilime yönlendirilemedi,
* Tarih ve kültür potansiyeli değerlendirilemedi,
* Belediyecilik, vizyon üretmek yerine günü kurtarma
mantığına sıkıştı.
Bunların üstüne bir de
siyasi kısır döngü eklendi. İktidarı da muhalefeti de kendi küçük
hesaplarının peşinde koştu. Hiç kimse “Bu kent 50 yıl sonra nerede olacak?”
sorusunu sormadı. Hiç kimse Sebahattin Ali’nin cümlesiyle yüzleşmeye cesaret
etmedi. Kısacası Orhangazi, her adımda ya yerinde saydı ya da geriye gitti.
Bugün Orhangazi’de
yönetenlerin de, yönetmeye talip olanların da ortak bir yanını görmek
mümkündür: Hepsi kendi gemisinin rotasında, hiçbirinin Orhangazi diye bir
derdi yok. Siyasi partiler, Orhangazi’yi bir oy deposu olarak görüyor.
Projeler, vizyonlar, stratejik planlar raflarda duruyor. Her seçim dönemi
verilen sözler, seçim bittikten sonra unutuluyor. Olan yine bu memleketin
gençliğine, üreticisine, esnafına, çiftçisine oluyor. Muhalefet ise iktidarı
eleştirmekten öteye geçemiyor; üretmiyor, çalışmıyor, proje geliştirmiyor.
Sadece “yanlış yapıyorsunuz” demekle şehir kurtulmaz. Bu şehir, bir kişinin
değil, bir partinin değil; ortak aklın ve ortak emeğin doğrultusunda ayağa
kalkabilir. Ama ortak akıl, ortak vicdan ve ortak sorumluluk ortada yok. Bu
toprakların ruhu var aslında. Zeytin ağaçlarında, Ilıpınar’ın tarih kokan
toprağında, İznik Gölü’nün gece sessizliğinde, bu memleketin mert
insanlarında o ruh hâlâ yaşıyor. Asıl sorun, bu ruhun yöneticilere,
kararlara, vizyonlara yansımamasıdır. Ruh geri gelir mi? Elbette gelir. Ama
bunun için önce yüzleşmek gerekir. Sebahattin Ali’nin 1940’ta attığı tokat
gibi cümleyi bugünün yönetenleri ve muhalefeti yüksek sesle duymalıdır:
“Ruhu
olmayan bir kasaba…”
O gün kasabaydı. Bugün ilçe.
Ama hâlâ aynı cümlenin gölgesinde yaşıyor.
Orhangazi; tarih, tarım, kültür, sanayi ve insan gücü açısından büyük bir
potansiyele sahip bir yerleşimdir.
Bu potansiyeli heba edenler,
bu kenti kendi gündelik çıkarlarına mahkûm edenler, bu şehrin ruhunu
öldürenlerdir. Fakat hiçbir şehir umutsuz değildir. Her şehir gibi Orhangazi
de yeniden doğabilir. Sebahattin Ali’nin cümlesi bugün bir şikâyet değil,
bir çağrıdır. Artık ruhu olan bir Orhangazi inşa etme zamanı gelmiştir.
Kaynak: Üçüncü göz
gazetesi
19.11.25 -
https://www.ucuncugozgazetesi.com/ruhsuz-kasaba-orhangazi-H1904709.htm
|