|
|
Kerim Bayramoğlu
1986 yılının Mayıs ayında açıldı Ressamlar
Sokağı… Hem şehre gelen turistlerin görmek istediği bir sanat mekanı, hem de
akademiye öğrenci yetiştiren bir okuldu… Mevsimsel zorluklar, kalıcı, kapalı
bir mekanın olmayışı, üzerine bir de yetkililerin ilgisizliği eklenince
sokak resimsiz, ressamsız kaldı…
İlklerin
şehri Bursa’da bir zamanlar Tophaneye çıkarken bugünkü saltanat kapının
hemen yanında, Osmanlı döneminden kalma duvarların arasında çıkmaz bir sokak
vardı. Rengarenk bir sokaktı. Etrafa asılmış yağlıboya tablolar gelen
geçenin gözünü alıyor, yerli yabancı herkes merakla ve heyecanla burayı
geziyordu. Neresi miydi bu yer? Türkiye’nin bir ilki olan ‘’Ressamlar
Sokağı‘’ idi. Burası sanata değer veren herkesin toplandığı, yalnızca ve
yalnızca sanatın konuşulduğu bir sokaktı. Peki bu sokak nasıl kurulmuştu?
Bursa’da bugün olduğu gibi eskiden de pek çok ressam mevcuttu. Ressamlar bu
güzel şehrin turistik değeri olan yerlerde resimlerini çizip yerli ve
yabancı halkın beğenisine sunuyorlardı. O dönemlerde Kozahan Bursalı
Ressamların gözde yerlerinden birisiydi. Rafet Öztan başta olmak
üzere Tezcan İrhan, Turgut Erdoğan, Gürsel Tunalı ve birçok ressam burada
resimlerini insanla buluşturuyordu. Üç yıl boyunca Kozahan’da çalışmalarını
sürdüren ressamlar ilk başta 6 kişiyken geçen zamanla sayıları 10-12 yi
bulunca burası dar gelemeye başladı. Hep beraber dönemin belediye başkanı
Ekrem Barışık’a giderek kendilerinin toplu halde daha rahat
çalışabilecekleri bir yer gösterilmesini rica ederler. Böylelikle
Türkiye’nin ilk ressamlar sokağının fikrini ortaya atmış olurlar. Yer
talebinde bulunurlarken çok da umutlu değildirler. Fakat başkan Ekrem
Barışık bu isteklerini olumsuz karşılamaz ve 1986 yılının Mayıs ayında,
Tophane’de şimdiki Saltanat Kapı’nın yanında (o zamanlar çıkmaz sokaktı )
‘Bursalı Ressamlar ve Sanat Severler Sokağı’nın açılışını yaparlar.
Kemal Topçu ressamlar sokağında (1989)
Ressamlar Sokağı zaman içinde gelişir, tabloların asılabileceği panolar
yapılır ve sokağa Heykeltraş Yılmaz Emen tarafından, metal malzemeden, fırça
ve kalemden ibaret, yaklaşık 3 metre boylarında sembol bir heykel yapılır.
Arıca sokağın ilk açılışında sokak ressamları olarak adlandırılan
ismi ressamların talebi üzerine ‘Ressamlar Sokağı’ olarak değiştirilir.
Sokak Bursalılar tarafından benimsenir, hatta namı Bursa dışına kadar
yayılır. Ressam Kemal Topçu o günler için; “Sokağa ilgi o kadar çoktu ki,
İstanbul’dan resim almaya gelirlerdi. Hatta Bursalılardan daha çok
İstanbullular biliyordu bu sokağı. Basının da büyük katkısı olmuştu
tanınmasında.” diyor.
Ressamlar Sokağı, Bursa, Türkiye ve Dünya tarafından tanınan bir yer
olmuştu. Bursalı ressamlar, çalışmalarını büyük bir keyif ile yapıyorlar,
kendilerine gösterilen bu ilgiden de oldukça memnunlardı. Zaman içerisinde
yaşanan olumsuz hava şartları kapalı alan ihtiyacını gündeme getirmişti.
Yazın tabloların güneşten zarar görmemesi, kışın soğuk havada muhafaza
edilebilmesi ve ressamların verimli çalışamaması kapalı alan ihtiyacını
doğurmuştu. 1986 yılının kış ayında Ressamlar Belediye’ye giderek kapalı
alan ihtiyaçlarını iletirler. Belediye olumlu karşılar. Fen İşleri başkanı
Basri Sönmez’in girişimleriyle sanatsever olan Tezer Bey’in Ressamlar
Sokağı’nın yanında bulunan iki katlı binasının alt katı ressamlara tahsis
edilir. Böylece sokağın kapalı atölyesi olur. Ressamlar kışın atölyede yazın
da sokakta çalışmalarını sürdürürler.
Ressamlar Sokağı Bursa için bir okul gibiydi.
Sokağın ressamlarından Rafet Öztan o günlerle ilgili şöyle konuşuyor:
“Resimle ilgili kişiler, meraklılar gelirlerdi. Bilgi alışverişi yapılırdı,
herkese açık bir okuldu. Herkes birbirinden bir şeyler öğrenir, eksiklerini
giderirdi. Yanımıza gelip-gidip, akademiyi kazanan ve bugün akademik kariyer
yapan pek çok insan çıktı…’’
Ressamlar Sokağı’nda Bursa için ve Türkiye için
pek çok önemli ressam yetişti. Bu ressamlar; Rafet Öztan, Kemal Topçu,
Nevzat Karaduman, Tezcan İlhan, Bayram Saltabaş (Bayro) Gürsel Tunalı, Sezai
Özdemir, Yılmaz Belbağ,
Çoban Ressam (Süleyman Şahin ), Ozan Ressam (Muzaffer
Genç), Zeki Tosun, Yaşar Ali Güneş, Aslan Erdoğan, Turgut Erdoğan, Hasan
Mirza, Birim Aksüyek, Kemal Uğraşener, Münevver Büyükşekerci, Cemil Başo,
Fatih Sarman, Yılmaz Emen ve daha nice ressam bu sokaktan gelip geçti…
Ressamlar Sokağı, sadece kendi bünyesindeki
ressamların eserlerini sergilemiyor ayrıca Bursa ve çevre
okulların sergilerine de ev sahipliği yapıyordu. Eğitim fakültelerinin
sergileri, Bursa çevre okullarının sergileri de sokağı sosyal bir yer haline
getiriyor, ressamları toplum ile kaynaştırıyordu. Sokak Bursa’nın sanat
merkezi haline dönüşmüştü. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerden
gelen sanat severler buradaki eserleri ve çalışmaları yakından izliyor,
sanatçılarla tanışıyorlardı. Bursa’yı ziyaret eden ünlülerden Nevra Serezli
ve Metin Serezli, Alpay İzer, Hülya Koçyiğit, Nilüfer ve daha birçok sanatçı
çalışmaları ve sokağı yakından görmüşler ve sanatçılardan eserler
almışlardı. Sokak, Bursa’nın bir sembolü haline gelmişti. Hatta sokak için
Bursa’nin Montmartre’si deniyordu. Oldukça önemseniyordu.
BASININ İLGİSİ
Sokak ilk günlerinde, o yıllarda Türkiye’nin tek
ulusal kanalı olan TRT tarafından oldukça ilgi görmüş, hakkında tanıtım
belgeseli hazırlanmıştı. Yerli basında, gazete ve dergilerde, sokak çokça
haber olmuştu. Bunun dışında, Bursa’ya gelen ABD’li bir televizyon
yapımcısının da dikkatini çeken sokakta çekimler yapılmış, sokağın yurt
dışında da tanıtımı sağlanmıştı.
Bursalı Ressamlar, bireysel ve toplu halde
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde sergiler açarlar. Grup olarak ilk sergileri,
1988 yılında Akbank Bahariye’de açılır. Bu sergi onlar için iyi bir tanıtım
olur ve eserlerini Bursa dışındaki sanat severlerle paylaşmaları ressamlara
ekonomik olarak da katkı sağlar.
ATÖLYENİN KAPANMASI
1989 -1990’lı yıllar, Ressamlar Sokağı’nın başa
döndüğü, zorlukların başladığı yıllar olur. Sokağın yanında ressamlara
tahsis edilen atölyenin sahibi Tezel Bey’in vefatı üzerine mirasçıları
tarafından ressamlar çıkarılır. Ressam Tezcan İrhan o günü şöyle
anlatmıştır; “Evin sahibi ölünce varisleri bizi oradan çıkarttı. Şimdi kendi
imkanlarımızla bulduğumuz yerlerde çalışıyoruz. Belediyeden, sokağın yanına
ufak bir yer yapılmasını istedik. İsteğimiz olumsuz karşılanınca oradan
ayrılmaktan başka çaremiz kalmadı”
SOKAK AĞLIYOR
Bundan sonra sokağın dağılmaması ve kapanmaması
için mücadele başlatırlar. Karlı kış günlerinde çeşitli protestolar
yaparak yetkililere seslerini duyurmaya çalışan ressamlara basın da destek
olur. Fakat ne yazık ki hiç bir yetkili makamdan destek göremezler. Dönemin
gazetelerinden birinde sokağın son günleri üzerine “Ağlayan Sokak Başlıklı”
yazıda, Bir sokak var şehrimizde, hem de Bursa’mızın en güzel yerinde,
bilmeyen yoktur o sokağı şehrimizde, birçok defa televizyonlara çıktığı gibi
bir arada Bursa’nın sembolü olmuştu bu sokak, Ressamlar sokağı, şimdi
Ressamsız Ressamlar Sokağı. Artık hiç kimse çalışmıyor, arada sırada sergi
açan ilk okul öğrencilerinden başka kimse yok bu sokakta. Ressamlar
gittikten sonra sokak ağlıyor… Diyerek o günkü sokağın durumunu anlatıyordu.
Ressamlar zorunlu ve isteksiz olarak yıllarca çalıştıkları bu
sokağı terk etmek zorunda kaldılar. Onlardan sonra sokak bomboş kalmış,
kendi haline terk edilmiş, eski günlerinin ihtişamı kalmamıştır. Yalnızca
bazı zamanlarda okullar sergi ve müsamere alanı olarak kullanarak
biraz olsun canlı tutmaya çalıştılar. Sokaktan dağılan ressamlar tekrar
Bursa’nın başka başka yerlerinde resimlerini çizmeye devam ettiler. Bazıları
kendi İmkanları ile atölye açmış bazıları ise evlerinin bir odasında
çalışmalarını sürdürmüşler.
Pek çok akademisyen ve ressam kazandıran Türkiye’nin İlk Ressamlar
sokağı, Bursa’nın sembolü ve Bursa’nın Montmartre’si sadece resimlerde ve
akıllarda güzel bir anı olarak kaldı…
HAFIZALARDA KALANLAR…
Ressam Rafet Öztan: “Ressamlar sokağı bir okul gibiydi. Resim
ile ilgili kişiler, meraklılar gelirdi, bilgi alışverişi yapılırdı, güzel ve
nezih bir mekandı. Resme ilgisi olup, burada çalışıp akademiyi kazanan
arkadaşlarımız, kardeşlerimiz oldu. Sokağa genellikle şehir dışından gelen
ve yurt dışından gelen turistlerin ilgisi çok yoğundu. Pek çok sanatçı da
gelmiştir sokağa. Bursa için hatta Türkiye için önemli bir yerdi.”
Ressam Nevzat Karaduman: “Ressamlar Sokağı Bursa’da oluşturulup
resme karşı yetenek ve eğilimi olan ressam veya sanata eğilimi olan
kişilere, orada çalışma ve diğer ressamlarla etkileşime girerek kendini
ifade etme, yeteneğini geliştirme imkânı sunuyordu. Bireysel çalışmaya göre,
grup içinde çalışmanın farklı resim anlayışlarıyla etkileşime girerek
sanatını geliştirmek diyalektik bir süreci içerdiğinden, ressamın kişisel
olarak gelişmesine katkı sağlamaktaydı.”
Ressam Kemal Topçu: “Bursa Ressamlar Sokağı insanların birbiri
ile tanıştığı, resimlerini gördüğü, onlarla fikir alışverişinde bulunduğu,
Türkiye için ilk mekandı. Sokağa karşı ilgi o kadardı fazlaydı ki
İstanbul’dan ve büyük şehirlerden resim almaya gelirlerdi. Bursalılardan
daha çok İstanbullular biliyordu tabii bu sokağı. Televizyon ve basın
yoluyla da haberdar oluyorlardı…
Ressam Sezai Özdemir: “10-15 kişi arası resimle uğraşan, kimisi
profesyonel, kimisi amatör arkadaş vardı. Tecimsel bir yerdi. 1989’da
kapandı orası. Yazları ben Mimar Sinan Üniversitesi tatile girdiği zaman
Ressamlar Sokağı’nda ticari resimler yapıyordum. Turistik resimler diyelim.
İşte Bursa sokakları, İstanbul sokakları, peyzajları vb çalışmalar…”
Kaynak:
https://www.bursasehrengiz.com/ressamlar-sokagi-bursanin-montmartresiydi/
|