YENİŞEHİR'DE ECZACILIK

Bursa'da Doktorluk

Bursa'da Eczacılık

Yenişehir'in Tarihi

Bursa'da Sosyal Hayat

 

 

                                                                                                         Turgut Yüce

       Yenişehir de ilk eczaneyi açan Hacı Abdullah Efendi olduğunu duymuştum. Daha sonra da Necmettin Gençalp’tan bunun teyidini ve diğer eczacıları ve çalışanlarını öğrendim. Abdullah Efendi’nin soyadını tespit ettikten sonra torunu, Emekli Kıdemli Piyade Albay ibrahim Özsolak ile iletişim kurup, dedesine ait bilgi ve belgeleri, kendilerinden talep ettiğimde, çok memnun olduğunu, ilgili evrakları bizzat kendilerinin getireceğini söylemişti. Dediği gibi de yaptı. Şimdi ise o bilgi ve belgelere sırasıyla göz atalım, ne dersiniz?

    “Dedem Abdullah Özsolak (1875-1958) Elazığ nüfusuna kayıtlıdır. Osmanlı döneminde yaşamış ve askeri eczacıymış. Binbaşı rütbesine kadar yükselirken, yaşadığı dönemde Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş  savaşlarına katılmış olup aynı zamanda gazidir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Geyve’de görevli imiş. Yunanlılar 1920 yılında Yenişehir’i işgal edince, ilçeyi terk edenlerden bazıları Geyve’ye sığınmış. Oradaki halka yapmış olduğu yardım ve desteklerden dolayı, herkes ondan çok memnunmuş. Geyve’deki Yenişehirlilere de fazlasıyla yardımları olmuş. 1922 yılında Yunanlılar Yenişehir’i terk edince, Geyve’deki Yenişehirliler de evlerine geri dönerken, dedemden memnun kaldıkları için, yoğun ısrarları neticesinde, o da birlikte Yenişehir’e gelip yerleşmiş. Babam Salih Özsolak 1925 yılında Yenişehir’de dünyaya gelmiş. Belediye binasının altına  Eczane açarak 1944 yılına kadar çalıştırmış, adı da Halk Eczanesiymiş. Babam da dedem gibi sağlık alanında çalışıp, Yenişehir Sıtma Savaş Mücadele de uzun yıllar Sağlık Memurluğu yapmıştı. Buradan emekli olunca, Bilecik Caddesi üzerindeki evimizin altında bakkal dükkânını çalıştırmıştı,” diyordu.

                                      

 1969, Zeren Eczanesi. Soldan: Gülay Öz, Saime Seyri, Ecz. Zeren Tüzün   (Kaynak: Yenişehir gazetesi, Haziran 2014)

     Bir de Abdullah Özsolak’ı yakinen tanıyan, Gökmener Eczanesinin de ilk çırağı olup sonra da kalfa olan, ilçemizin eski sarraflarından Necmettin Gençalp (1932) ise anılarını aşağıdaki gibi dillendiriyordu:

    “Yenişehir de ilk eczaneyi belediye binasının altında faaliyete geçiren Abdullah Özsolak olduğunu kendi ağzından duymuştum. Adı da Halk Eczanesiydi. Abdullah Özsolak, sağlık memuru Salih Özsolak’ın da babasıdır. Abdullah Efendi bu eczaneyi 1944 yılına kadar çalıştırıp, Eczacı Adnan Gökmener’e devretmişti. Devir-teslim işlemlerini dün gibi hatırlıyorum. O gün her şey sayılıp tartılmıştı. Ayrıca tutanak yapılarak kayıt altına da alınmıştı. O zamanlar kutu, kutu haplar, şişe dolusu şuruplar yoktu. Sıtma salgını olduğu için devlet tarafından, Sıtma Mücadele Dairelerine Atabrin hapını vatandaşa bedava dağıtıyordu. Sarı renkteki bu hap çok acı olup, kinin yerine de kullanılırdı. Sıtma olanlara tedavi için mutlaka bu hap verilirdi. Çoğu ilaçlar hazır olmadığı için, eczanenin laboratuarın da, formülüne göre ham maddeler hassas terazide tartılır, ilacın içeriğindeki bu ham maddeler bir havanda dövülür ve fanus içine konulup, hap olsun, şurup olsun hep elde imal edilirdi. Bu katkı maddeleri, özel dolaplarında muhafaza edilirdi. Zehirsiz maddelerin bulunduğu dolaplarda yeşil yazı ile “Zehirsiz”, zehirli maddelerin bulunduğu dolap kapağında kırmızı yazı ile “Zehirli” veya “Çok zehirli” yazardı. 1944 yılında ilkokuldan mezun olur olmaz, bu eczaneye çırak olarak girmiştim. Kalfamız Abdülkadir Esgin’di. Montania Otelinin sahibi Fahri Esgin’in de babası olur. Adnan Gökmener eczacıydı, işyerine soyadını vererek Gökmener Eczanesi olmuştu. Adnan Bey çok varlıklı olup, mütevazi bir insandı. 1950 seçimlerinde Bursa Belediye Başkanlığına adaylığını koydu, seçimi kazandığı halde Belediye Başkanlığı görevini yapmadı. Seçimlerden iki yıl önce eczaneyi 1948 de Niyazi Erna’ya devir etmişti. Niyazi Bey eczacı olmadığı için mesul müdürümüz Kemal Amaçlı, kalfaları Ali Temizarabacı, ile bendim. Eczanenin ismi ise Ankara Eczanesi olarak değiştirilmişti. Hasırcıların İhsan Gündüz ile Erdoğan Şemaki’de çıraktılar. Kemal Amaçlı mesul müdürlüğünü 4 yıl yapmıştı. O bırakınca, Mustafa Altınbay mesul müdürü oldu. Daha sonra da bu görevi Asım Akyol bir yıl sürdürüp, burada vefat etmişti. Niyazi Bey bu kez, Eczacı Bekir Sabri Günak’la (1886-1958) ortak olup birlikte çalıştılar. Bende 1952-1954 yılları arasında askerlik görevimi yapmıştım.Sonraları Bekir Sabri Bey, Niyazi Beyle anlaşamayınca ortaklıktan ayrılıp, Faik Nalbur’un iş yerine 1954 de Sağlık Eczanesini açmış, kalfası da Hasan Seven idi. Büyük oğlu Ziraat Dairesinde Ziraat Teknisyeni’ydi. Küçük oğlu Erdoğan Günak yanında kalfa olarak çalışırdı. Birde Filiz adında Bekir Sabri Günak’ın yanında çalışan evlatlık kızı vardı. O da eczanede bazen sekreterlik yapardı. Bekir Sabri Bey öldükten sonra eczaneyi Erdoğan Bey’in eşi Eczacı olan Zekiye Günak idare etti. Onlardan sonra Bedii Kongu Sağlık Eczanesini devir almıştı. Karısı Mehpare Hanım da eczacı idi. Onun eczanesi sanırım İnegöl’deydi. Bedii Bey çok zeki bir insandı. Kendi adına ilaçları da vardı. İstanbul’a taşındıktan sonra Sağlık Eczanesini Mesut Dedehayır devir almıştı. Niyazi Bey ise Sütçü Cemal Çınar’ın yanındaki yere, iki katlı bina yaparak, üstüne evini, altına da işyerini taşıyarak eczaneyi buraya getirmişti. Terhis olup geldiğimde Ankara Eczanesi yeni yerindeydi. 1957 yılında bu eczaneyi Zeren Gürmeriç devir alıp, adı da Zeren Eczanesi olmuştu. Yenişehir’in ilk bayan eczacısı Zeren Hanım’dır. Kalfaları İhsan Gündüz ile Erdoğan Şemaki, çırakta İsmail Sürücü’dür. Belediye altındaki Ankara Eczanesinin olduğu yere, Rustumlu Osman Turan ile Eczacı Şaban Togay ortak olup, Şehir Eczanesi’ni birlikte işletmişlerdi, ” diyordu.

     

   1985. Hayat Eczanesi sahibi Ragıp Ersoy ile çalışanları. Sağ başta kalfası Alaattin Ertekin ( Kaynak: Yenişehir gazetesi, Temmuz 2014)

   Yazımın başında bahsettiğim gibi, seneler sonra 2012 yılında, Ali Bilgiç, Salih Erol üçümüz birlikte, kimya öğretmenimiz olan Zeren Gürmeriç’i ikamet ettiği yer olan Umurbey’e ziyarete gittik. Ziyaretimizden ziyadesiyle memnun olduğu gözlerinden belli oluyordu. Ali Bilgiç ile olan dostane ilişkileri ise abla kardeş misali daha candandı. İlk gördüğümde ilerlemiş yaşına rağmen hiç değişmemiş, sadece simsiyah olan o gür saçlarına biraz aklar düşmüş o kadar. Yanında kızı Meriç’te vardı. Bizleri çok iyi ağırladılar. Hâlâ yüreğindeki o Yenişehir sevdası yüzünden belli olurken, neler anlatmadı ki:

    “1932 yılında Cağaloğlu/İstanbul da dünyaya gelmişim. Annem Hatice Gürmeriç (1906-1989), babam Mehmet Gürmeriç (1892-1960), ağabeylerim Ahmet Gürmeriç (1924) ve Hayri Gürmeriç (1928) ile birlikte 1930 da kendi olanaklarıyla Bulgaristan Filibe’den İstanbul’a göç etmişler. “Göçmenlik çok zor zanaattır” dedikleri gibi, oradan İzmir’e taşınmışlar. Sonuçta benim yaşamım Bursa ve civarında geçti. İlkokula 6 yaşında iken, Susurluk/Balıkesir Muradiye Köyü ilkokulunda başladım. Oradan Hara’nın ilkokulunda üçüncü sınıfa kadar okudum. İlkokulu Mustafakemalpaşa da bitirip, Ortaokul birinci sınıfı da burada okuduktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu orta kısmından, TED Türk Eğitim Derneği Özel Lisesinden mezun olduktan sonra, İstanbul Tıp Fakültesine bağlı Eczacılık Okulu’nu 1956 yılında bitirip eczacı oldum. Aynı yıl Bursa Devlet Hastanesinde 158 lira maaşla eczacı olarak göreve başladım. Baş Hekimimiz Röntgen Mütehassısı Adnan Türkdil’di. 1956 yılında Türkiye de Eczacılar Odası kurulunca, bizde meslektaşlarımızla birlikte Bursa  Eczacılar Odasını kurduk. Eczacı Odalarının kurulmasıyla beraber muvazaalı tabir ettiğimiz, bir eczacının diplomasını kullanarak mesul müdürünün nezaretinde çalışan bütün eczaneler kapatıldı. Yenişehir’deki Ankara Eczanesi de muvazaalı olduğu için, eczanenin sahibi Niyazi Erna, beni Bursa Devlet Hastanesinde bulup Yenişehir’deki eczanesini görmemi teklif ettiler. Babam ve ağabeyim ile birlikte 1957 yılının, yağmurlu bir sabahı Yenişehir’e geldik. Kısmetmiş demek, Niyazi Bey’den eczaneyi devir alıp, üstündeki eviyle birlikte aylık 125 Tl.ya kiraladık. O zaman Yenişehir’de Şehir Eczanesi, Sağlık Eczanesi ve Ankara Eczaneleri vardı. Niyazi Bey boşaltıncaya kadar, Ulucami Mahallesi Akdümbek Sokakta (Dr. Ahmet Esin Sokak) altı boşluk olan iki odalı bir evde annem ve babamla birlikte oturduk. Yaşamım boyunca hiç hırslarım olmadı. Daima küçücük bir kasaba da, küçücük bir eczanem olmasını dilerdim. Ona sahip olduğum için de Yenişehir’de o nedenle çok mutluydum. Ankara Eczanesi yerine, adını Zeren Eczanesi koydum. Birkaç ay sonra, eczanenin üstündeki daireye de geçtik. Evim yukarıda, iş yerimde aşağıda idi. Nöbetçi eczane olayı o zamanlar yoktu. Hastanın ne zaman, saat kaçta geleceği belli olmaz, gecenin yarısında da gelse hastanın tedavisi için ne gerekiyor ise yapardık. Sağlık konusunda müşterilerimizin daima yanlarında olduk. Yenişehir halkı da bizlere geldiğimiz günden itibaren, yakın ilgi ve sevgilerini hiç eksik etmedi. En küçüğünden, en yaşlısına kadar herkes bana abla derdi. Bu sözcük bana Yenişehir’den hatıradır. Fakat abla kelimesini bırakıp, teyze sözcüğüne geçmek bana zor gelmişti. Oysa nine adını kolay atlattım. 1960 yılı Şubat ayında Bursa Devlet Hastanesinde Kadın Hastalıkları Doğum ihtisası yapan Dr. Adnan Tüzün ile nişanlandım. İki ay sonra Nisan ayında babamı kaybettim. Bir ağabeyim Sümerbank Müfettişi, diğeri de Merinos Fabrikasında Uzman olarak  çalışıyordu. Bizde annemle birlikte kaldık. Temmuz ayında da Adnan’la evlenip, soyadım da Tüzün olmuştu. 1962 de İstanbul’a giderek Haydarpaşa ve Süleymaniye Hastanelerinde ihtisasını tamamlayıp Yenişehir’e döndü. Yenişehir’e ilk gelen Kadın Doğum Mütehassısı da Adnan’dır. İlk zamanlar bayanlar çekinir olmuştu. Zamanla o sıkıntı da ortadan kalkınca işlerimiz daha da yoğunlaşmıştı. 1961 de büyük oğlumuz Merih, 1963 de kızımız Meriç ve 1966 da küçük oğlumuz Tunca dünyaya geldi. Çocuklarıma eğitim alanında ilk bilgileri veren, merhum öğretmenlerimizden Turgut Tuncay’ı, Sabri Günay’ı ve İbrahim Okumuş’u saygıyla ve sevgiyle anıyorum. Yenişehir’e ilk geldiğimde Bursa bana çok uzak gelmişti. Sanki birkaç ay kalıp, Bursa’ya dönecekmiş gibi bir duyguya kapılmıştım. Ama 14 yıl sonra büyük bir üzüntüyle 1971 de Yenişehir’den ayrılmak zorunda kaldık. Eczaneyi de Aydın Söğüt’e devren kiraladık. O da adını Aydın Eczanesi koymuştu. Daha sonraları eczanesini Adapazarı’na naklettiğini duymuştum. 1971’de İstanbul Fındık zade de Zeren Eczanesini 3 yıl çalıştırıp, 1974 yılında İstanbul Adli Tıp Kurumunda uzman olarak 1993 yılına kadar çalıştım. Yine aynı yıl İstanbul Çamlıkahve de Güneş Eczanesini açarak 2001 yılına kadar devam ettim. 2001 yılında emekli olarak Gemlik/Umurbey’e geldim. 2008 yılında Adnan vefat etti. Ondan sonra da gördüğünüz gibi, Ahmet Dallı Sokak No: 49 no.lu olan bu mütevazi evimde hayatımı yaşıyorum,” diyordu.

 2. Bölüm

    Açılış tarihi itibariyle 1. Halk Eczanesi Abdullah Özsolak, 2. Gürmener Eczanesi Adnan Gürmener, 3. Ankara Eczanesi Niyazi Erna, 4. Sağlık Eczanesi Bekir Sabri Günak, 5. Şehir Eczanesi Şaban Togay, 6. Zeren Eczanesi Zeren Gürmeriç, 7. Sağlık Eczanesi Zekiye Günak, 8. Sağlık Eczanesi Bedii Kongu ve 9. Aydın Eczanesi Aydın Söğüt’ten bahsetmiştik. 10. ncu sıradaki Hayat Eczanesi’nin sahibi de Eczacı Ragıp Ersoy’dur. O’nu 1969 yılında Ayazlı Burhan Savcı’nın düğününde tanımıştım. Ondan sonra da birbirimizden hiç kopmamıştık. Çok iyi bir arkadaş, candan dosttu. Boyu endamı yerinde, kapı gibi bir adamdı. Okkası kadar da yüreği vardı. Gerçekten de işyerinin adı gibi, hayat doluydu. Yardımsever kişiliğiyle, muhabbetlerine asla doyum olmazdı. Yanına çırak olarak girip, kalfası olan Gökçesu’lu Alaattin Ertekin’di. Bursa Çiftehavuzlarda ise kalfası İhsan Gündüz’dü. Yenişehir’den 1976 yılında tayin nedeniyle ayrılmama rağmen, iletişimimiz kopmamıştı. Büyük kızı Beyza Ersoy’dan eczane ile ilgili resimleri ve de biyografisini istemiştim. Sağ olsunlar hemen gönderdi:

    “Babam Ragıp Ersoy 1942 yılında İnegöl’ün Mezit Köyünde dünyaya gelmiş. İlkokulu köyünde, ortaokulu Karacabey de bitirdikten sonra liseyi ise İstanbul Haydapaşa Lisesinde tamamlamış. İstanbul Eczacılık Fakültesinden 1970 yılında mezun olmuş. İlk eczanesini Bursa Koğukçınar’da açmış. Askerlik görevini yedek subay olarak yaptıktan sonra, 1973 yılında Çayır Mahallesi Şalvarlı Sokak'taki Park Otel’inin altında Hayat Eczanesini açmış. Daha sonra da Saat Kulesi civarındaki Alanyalı’lara ait olan iş yerine taşınmış. Burada 1988 yılına kadar çalışarak, oradan da İnegöl’ün Yenice nahiyesine gidip, Yenice’ye ilk eczaneyi hizmete açan babamdır. 1990’lı yılların başında eczanesini Bursa’ya taşıyarak, önce Küplüpınar’da, sonra da Çiftehavuzlar da bu mesleğini sürdürürken, 4 Kasım 1995 tarihinde vefat etmişti. Üniversite yıllarında amatör olarak tiyatroyla ilgilenmiş, Osmangazi Lisesi Halk Dansları ekibine girmiş, bir dönem Kafkas Halk Dansları eğitmenliği yapmıştı. Bursa’ya döndükten sonra, iki dönemde Bursa Kuzey Kafkas Kültür Derneği Başkanlığı görevini yürütmüştü” diyordu.

    11 nci sıradaki Erkan Onur Yenişehir Eczanesini, Yapı Kredi Bankası Yenişehir Şubesinin yanına açmıştı. (Uslu Kuyumculuğun olduğu yer) Aslen Gemlikli idi. Uzun yıllar burada çalıştıktan sonra da işyerini Ali Can Caddesine nakletmişti. O da genç yaşta vefat etti. Ondan sonrakilerine tanık olamadım. Çünkü bende 1976 yılında Halk Bankası Demirci Şubesine atanmıştım. Yenişehir’den ayrılıp tekrar 1996 yılında Halk  Bankasına geri döndüğümde, aradan geçen 20 yıllık süre de faaliyete geçen eczanelerin açılış sırasını bilmediğim için, bizlere yardımcı olup aşağıdaki listeyi temin eden Şifa Eczanesi sahibi İsmail Şahin’e de teşekkürlerimi sunarım.

Geçmişten günümüze kadar Yenişehir’de ilk eczaneyi açan Abdullah Özsolak, ilk bayan eczacı Zeren Gürmeriç, Yenişehir’li ilk eczacı Aydın Söğüt, Yenişehir’li ilk bayan eczacının ise Berrin Uysal olduğunu söyleyebilirim. Açılış sırasına göre de bütün eczaneler ve eczacılarımız aşağıdadır.

1- Abdullah Özsolak - Halk Eczanesi (Belediye Altında)

2- Adnan Gökmener - Gökmener Eczanesi

3- Niyazi Erna - Ankara Eczanesi (Belediye Altı, sonrası Belediye Meydanı)

4- Bekir Sabri Günak - Sağlık Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi)

5- Şaban Togay - Şehir Eczanesi (Belediye Altı)

6- Zeren Gürmeriç - Zeren Eczanesi (Belediye Meydanı)

7- Zekiye Günak - Sağlık Eczanesi (Cumhuriyet Cd.)

8- Bedii Kongu - Sağlık Eczanesi (Cumhuriyet Cd.)

9-Aydın Söğüt - Aydın Eczanesi (Belediye Meydanı)

10- Ragıp Ersoy - Hayat Eczanesi (Şalvarlı Sokak, sonrası Saat Kulesi Karşısı)

11- Erkan Onur - Yenişehir Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi, sonrası Ali Can Caddesi)

12- Ayşe Dedehayır - Merkez Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi)

13- İsmail Us - Yenihal Eczanesi (Yenihal Girişi No:1) (Gülbahçe adıyla Ataköy’de)

14- İsmail Şahin - Şifa Eczanesi (Belediye Meydanı No. 5)

15- Mesut Dedehayır - Sağlık Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi)

16- M. Cahit Kayaalp - Çınar Eczanesi (Yenigün Mh. İznik Caddesi)

17- Abdülkadir Acararıcın - Merkez Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi No:46)

18- Nilgün Acararıcın - Acar Eczanesi ( İznik Caddesi No:21)

19- Berrin Uysal - Uysal Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi No:40)

20- Hayrettin Kolay - Kolay Eczanesi ( İznik Caddesi No:17/C)

21- Faruk Manaş - Faruk Eczanesi ( Cumhuriyet Caddesi, sonrası Sağır Osman Sokak’ta)

22- Sadettin Engin- Engin Eczanesi (Atatürk Caddesi, sonrası Yarımağa Sokak)

23- F. Faruk Yüce - Yüceler Eczanesi (Cumhuriyet Caddesi Girgin Sokak No:1)

24- Betül Refika Türe - Türe Eczanesi ( Garaj Caddesi, sonrası İznik Caddesi No:27)

25- Mustafa Kara - İstiklal Eczanesi (Kurtuluş Mahallesi İznik Caddesi No:7)

26- Serkan Ulu - Serkan Eczanesi (İznik Caddesi, sonrası Yenigün Mh. Nur Sk. No:7/B)

27- Nedret Buluç - Sağlık Eczanesi (Atatürk Caddesi No:21)

28- Esin Cez - Esin Eczanesi (Çayır Mh. Hacı Hasan Sk. Beysel Çarşısı)

29- Ahmet Koçinalı - Nurdan Eczanesi (Çayır Mh. Hacı Hasan Sk. Beysel Çarşısı)

30- Nurdan Koçinalı - Deva Eczanesi (İznik Caddesi Ali Can Apt. No:1)

31- Ahmet Koç - Koç Eczanesi (İznik Caddesi No:17)

32- Okan Şahin - Yenişehir Eczanesi (Yenigün Mh. Gül Sk. No. 1)

33- Yasemin Şen - Yasemin Eczanesi (Yenigün Mh. Gül Sk. No:1)

34- Cem Us - Cem Eczanesi (Atatürk Caddesi No:64)

Ayrıca eczacı olup da, önce Yenişehir Devlet Hastanesinde şimdi ise Karacabey Devlet Hastanesinde eczacı olan ilçemiz eşrafından merhum Ahmet Demirci’nin oğlu Vedat Demirci’yi de unutmamak gerekir. Eczacı kalfalarını ihmal etmemek için, bana yardımcı olan Ramazan Tumba’ya da çok teşekkür ederim. Kalfa deyip geçmeyelim, kendini yetiştirip, benim diyen eczacıdan geri kalmayanları bu mesleğin gizli fedakârları, nöbet tutan kahramanlarını da kutlamak isterim. Eczacı iş yerinde olmasa da işleri aksamadan kalfalar sayesinde devam ediyor. Üstelik hepsi de tansiyon ölçüp, eskiden de iğne yaparlardı. Muayene  ücretleri pahalı olduğu için, doktora gitmeden şikâyetini eczacıya ya da kalfaya söyleyip ilaçları almak mümkündü. 1970’li yıllarda kamuda çalışanlar, tedavi için doktora gittiklerinde, muayene ücreti fatura karşılığı  denirken, reçetenin arkasına reçete bedeli şu kadar alınmıştır. Kaydı ve imzalı kaşesi olduktan sonra aynen ilgili kurum tarafından bedeli hastaya ödenirdi. Daha sonraları kötü niyetli hastalar çıkınca, ilaç kupürleri kesilerek reçete arkasına yapıştırılmaya başladı. Her kurumun anlaşmalı doktorları oldu. Böylece gereksiz yolsuzlukların da önüne kısmen geçilmişti.

      Yenişehir gazetesi, sayı 2217/48 (Haz 2014); sayı 2218/49, s. 3-6 dan kısaltarak alınmıştır 

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 11/12/22