Niyazi Menteş
Eski
sinema düşkünleri hatırlayacaktır.
Tayyare Sineması’nda
Roma Tatili
adlı film getirildiğinde yer yerinden oynamış, film altı hafta üst üste
gösterimde kaldığında sinema yetkilileri sezonun hâsılat rekorunun
kırıldığını açıklamışlardı.
Anımsadığım kadarıyla
Roma Tatili
1953 yapımı olup sinema dünyasının en
güzel yapıtlarından biriydi. Orijinal öyküsünün yazarı Lan McLellan
Hunter’la başroldeki Audrey Hepburn’e Oskar kazandıran filmde, Avrupa
ülkelerini ziyarete çıkan ve Roma’ya vardığında protokol kurallarından ötürü
bunalıma girerek alıp başını saraydan kaçan ve sırra kadem basan bir
prensesle, tesadüfen karşılaştığı Amerikalı bir gazetecinin (Gregory Pack)
kaçınılmaz öyküsü anlatılıyor.
1981 yılının bir eylül günü Cihan
Borçbakan’ın Yeşil’de turistik eşya satan işyerinde sabah kahvesi içiyoruz.
Bir grup yabancı turist de dışarıda sergilenen turistik eşyalara bakıyor.
Cihan Borçbakan yabancı dilde hayli beceriye sahiptir. Gelenlerle hem sohbet
ediyor, hem eşya satmanın yolunu arıyor. Turistlerin arasında beyaz
tayyörlü, beyaz çoraplı ve de yeşil şapkalı, ince, zarif, uzun boylu denemez
ama, kısa da sayılmaz, alımlı bir hanım var ki, tıpa tıp
Roma Tatili filminin unutulmaz yıldızı
Audrey Hepburn’e benziyor. Eh, insan insana benzer. Hem canım ünlü bir
yıldız Bursa’ya gelse haberimiz olur diyorum.
Belirteyim. Güzel kadının yüzünde geniş
çerçeveli siyah camlı gözlük olduğundan gözlerini görmek mümkün değil. Bu
kişiyi sağı ve solunda izleyen iri yarı iki genç erkek daha var. Bu kişiler
hanımın yanına kimseyi sokmamaya özen gösteriyor. Ancak bildiğiniz türden
koruma görevlisi izlenimi yok.
Cihan Borçbakan, “Birader bu kadın sinema
oyuncusu Audrey Hepburn’a amma benziyor” dedi.
Kahve faslında ben dahil iki arkadaşımız
daha var. Borçbakan’a yanıt verdik. “Sen her gördüğünü birine benzetirsin.
Bu kadın kim, Hepburn kim?..” dedik.
Konuşma sırasında Borçbakan’ın ağzından
Audrey çıkınca, anımsıyorum, güzel kadın ile yanındakiler tedirgin oldular.
Kafile bir süre sonra dükkandan ayrıldı. Bize gelince, kahve faslının
ardından gazeteye dönerek günlük mesaiye başladık.
Aradan bir hafta geçti geçmedi.
İstanbul gazetelerinin magazin sahifelerinde, “Oskar ödüllü ünlü sinema
oyuncusu Audrey Hepburn Yeşilköy’de ülkemizden iyi izlenimlerle ayrıldığını,
gezdiği yerler içinde İstanbul’dan sonra Bursa’yı beğendiğini, ilk fırsatta
Türkiye’ye yeniden gelmeyi arzuladığını bildirdi.” şeklinde bir spot var.
Sayın okurlar, bir gazeteci için
ne büyük talihsizlik değil mi? Yazıyı okuyan Cihan Borçbakan’ın telefonda
yazarınıza yüklenmesini hiç unutamam. Borçbakan’la ne zaman karşılaşsak
hatırlar, saçımızı başımızı yolarız.
Çok sonra öğrendik. Hepburn İstanbul’dan
Gemlik’e motorla geliyor, kafileden izin alıp methini duyduğu Yeşil Türbe'yi
görmek amacıyla
topu topu dört saatliğine Bursa’ya uğruyor.
Konu bu kadar basit.
Haziran 2003'te yayımlanan Bursa Defteri'nden
kısaltılarak alınmıştır.
Not: Bu sanatçı, 1958'de
Bursa'ya gelip Çelik Palas'ta konaklamış olan Katherine Hepburn ile
karıştırılmasın