BURSA YANGINI (24.8.1958)


Önemli Olaylar

Bursa Yangını  (A. Hamdi Tanpınar)

Bursa Kapalıçarşı Yangını (Salih Budakoğlu)

Bursa'da İpekçilik

 





             

 
 

 

    Ulucami'nin alt tarafında eskiden sahaf dükkanları vardı. Bu dükkanlarından birinde zamk yapmak için gazocağının üzerine bir kap konur. Kabın ocakta uzun süre unutulması yüzünden kaptaki zamk taşıp devrilmiş ve bu feci yangına sebep olmuştur.

Yangın sürecini Yavuz Bubik'ten dinleyelim:

   "1958 yazında çarşıda ciddi bir onarıma girişildi. Bütün çarşı yağlı boya ile beyaza boyanınca hayret edilecek derecede aydınlandı. Daha boyacılar paralarını tamamıyla almamışlardı ki çarşının yandığı haberi geldi. 20 dakika sonra ulaştığımda örtülü kısmın tamamen yanmış, Ulucami, Kozahan ve açık çarşının alvelerin tehdidi altında olduğunu gördüm. Ulucami meydanında karmakarışık itfaile hortumları, çaresiz itfaiye erleri, uzaklardan taşınıp yığılmış ticari mallar, emniyeti sağlamakta yetersiz az sayıda polis ve bekçinin gayretleri, şaşkın veya dövünen insanlar...Arka kapısı henüz açık olan Kozahan'a girdim. Alevlerin sirayetini önlemek için iyi bir tedbir olarak kapatılmış ağır ön kapının iç yüzündeki kalas kaplamalar tamamen yanmış, akkor hale gelmiş dövme demir kapı yarı şeffaf, arkasındaki yalazalar seçilebiliyor. Çarşıbaşında Aktar Kemal Beyin deposundaki yağlı boya kutuları ısının etkisiyle patlayarak alev şarapnelleri halinde uzak mesafelere dağılmış, yangını çeşitli odaklara yaymışlar.

   Hava alanı, civar kaza ve komşu il itfaiyeleri, Çanakkale ve Gölcük'ten donanma araçları, İstanbul'dan özel bir arabalı vapurla sevk edilen, Tevfik Himalaya komutasında gelen yardım, İstihkam ve Hava taburunun birlikleri hızla genişleyen yangını kontrolde aciz kaldılar. Bütün güçler yangının açık çarşı ve Ulucami'ye atlamasını önlemeye yönlendirildi. Ancak gece yarısından sonra yangın kontrol altına alınabildi. Uludağ'a kül yağmış, İstanbul'da Kartal, Yakacık sırtlarında alevler izlenebilmiş.

    Ertesi sabah girdiğim yangın alanında sadece horasan kemer ve tonozlar kalmıştı. Zarar çok büyüktü. İş yeri sahiplerinin sigorta alışkanlığı pek yoktu.Büyük çapul ve yağma olmuştu. Kötü niyetli kimseler bir yere yığdıkları ganimet mallarını, sahipleriymişçesine bekçi ve askerlerin yardımıyla arabalara yükletip yok olmuşlardı. Kuyumcuların muhkem kasaları içindeki elmas ve inciler kül olmuş, altınlar eriyip küyçeleşmiş, kağıt para tomarları dokunduğunuzda dağılıp toz olan desteler haline gelmişti. İş yerinin sahibi, çalışanı yaklaşık üç bin kişi işsiz, gelirsiz kalmıştı. Dikilmesi için terzilere verilmiş kumaşlar, İstanbul ve Bursa tüccarlarının alacakları senetler, vergi kayıtları, hocam Çamur Şevket Beyin ciltlenmesi için bıraktığı kitaplar, ilin ticari potansiyelinin bir kısmı, hepsi bir gecede yok olmuştu.

           

               Yangın sonrasında Kozahan'ın önüne yapılan geçici dükkanlar

    Bürokratik işlemler hemen başladı. Ticaret mahkemesine müracaat edip iş yerimizin yandığını tespit ettirdik. İtfaiye kumandanı rahmetli Ahmet Bey tespitlerde bilirkişilik yaptı. Her felaketin ardından olduğu gibi siyasiler geldiler, demeç verdiler. Heryerden yardımlar aktı ama  her olayda olduğu gibi bu yardımların nerelere harcandığı hiç bilinemedi. Sadece ilk iki hafta çalışanların yarım haftalıkları Kızılay tarafından ödendi. Bir yıla kalmadan belediye boş alanlara geçici dükkanlar yaptırdı, kura ile dağıtıdı. Bir iki büro dışında zarar görmemiş olan Kozahan, yangınzedelerin toplanma mahalli olmuştu. Gidebileceği yeri kalmayan esnaf her sabah buraya gelir, borçlular, alacaklılar birbirini burada bulur, söylentiler ve çözümler burada üretilirdi. Bu böyle kışa kadar sürdü.  

   Askeri birliklere temizletilen bölgeye belediye mimarı Emin Canpolat denetiminde restorasyon yapıldı. Yanılmıyorsam sadece Bedesten ve Orhan Hamamı vakıflar idaresi tarafından restore edildi ve ne gerek varsa, burada oluşan alan Aynalı Çarşı diye adlandırıldı.  

                                                    Bir Avuç Bursa, Yavuz Bubik, Gökçen Yayınları, s. 80-82 

    Yangın sonrasındaki onarım çalışmalarını Mehmet Beysel'in tanıklığından dinleyelim:

   Yanan yerler o zamanki Bursa ticari hayatının hemen hemen yüzde sekseni idi. Vakit geçirmeden onarılması gerekiyordu. Ancak dükkanların tapuları o kadar karışıktı ki, ayırmak mümkün değildi. O nedenle inşaata başlamak zordu. Bursa Belediyesi bir Nazim Plan bürosu kurmuş, başına da benim İTÜ’den arkadaşım yüksek mimar Emin Canpolat’ı getirmişti. Emin mesleğini seven, idealist bir mimardı. Düşündü ve bir formül buldu. Dükkan sahiplerine bölgelerine göre dernekler kurdurdu ve enkazı kaldırttı. Ne kadar eski eser varsa hepsinin temellerini meydana çıkarttı. Yanıp da yıkılmayanları temizletti ve onarımlarına başladı. Eski eserlerin ortaya çıkan temel durumlarına göre de çarşı krokisi hazırladı.

    Mimari projeler bittikten sonra benden betonarme hesapları için teklif istediler. 30 bin lira teklif verdim, benimkini kabul ettiler. Teklifim oldukça ucuzdu ama Kapalıçarşı gibi tarihi bir yerin beton hesaplarını yapmak benim için çok önemliydi. Yıldırım Beyazıt zamanından beri ayakta kalmış bir eserin yine aynı şekilde daha uzun süre Bursa’ya hizmet vermesi için, deprem katsayılarını epey yüksek tutarak hesapları yapıp teslim ettim. İnşaat sonuna kadar da kontrol ettim. Aynı şekilde Emin de gerekli titizliği gösterip mimari kontrollerini yaptı ve iş bitirildi. Esnaf dükkanlarına taşındı, herkes memnundu. (Bir Mühendisin Anıları, sayfa 98)

     

                         Bursalılar çaresizlik içinde yangını izliyorlar - 24.8.1958

   Mesut Özkeser 24 Ağustos 2020de Eski Eserler Sevenler Kurumunun facebook sayfasında Kapalı Çarşı yangınıyla ilgili bir bilgi paylaştı. Burhan Ercan şu katkıyı yaptı: o yıl Yıldız Teknik Okulunda birinci sınıftan ikinci sınıfa geçmiş, 21 Ağustos 1958 perşembe günü Orhangaziden Bursaya gelmiştim. Cavit  Çemrekin mücellithanesine gittim. O sırada ahşap kemer boyanmaktaydı. Dükkân çok küçüktü, 4 metrekare kadar. Cavit Çemrek yoktu. İçeride gazocağı yanmaktaydı. İçi kor dolu mangal vardı. Raflarda cilt bezleri, çevrede kâğıt parçaları mevcuttu. Cavit Çemrek geldi. Sen burada yoksun her an yangın çıkabilir deyince beni azarladı. Cavit Çemrek ciltleri alması için Pazartesi günü gelmemi söyledi". Selçuk Alpay da şöyle bir yorum yaptı: Cavit Çemrek çay söylemeye gitmiş, dükkâna döndüğü sırada yangın başlamıştı". Cavit Çemrek gözaltına alındı, mahkemede tutuklandı. Bir süre cezaevinde kaldı, ceza almayınca serbest kaldı. (Kaynak: Bursa'daki Kitapçıların Son Yüzyılı, Uğur Ozan Özen, Nilüfer Belediyesi yayını, 2021, s. 28, dipnot 10)

                              25.8.1958- Yeni Ant gazetesi

Saime Öncel, babasından duyduklarını şöyle anlattı: daha önce Cavit Çemrek’in mücellithanesinde iki üç kere yangın çıktı. Bu küçük yangınlar büyümeden söndürüldü. Babası, Cavit Çemrek’i dikkat etmesi konusunda defalarca uyarmış. (Kaynak: Bursa'daki Kitapçıların Son Yüzyılı, Uğur Ozan Özen, Nilüfer Belediyesi yayını, 2021, s. 30)

                      

                                    Kapalıçarşının Yangından Sonraki Hali