|
|
ÖNSÖZ YERİNE:
Kentin Belleği Yaşamın Aynası
Kentlerin kitapları
vardır. Kitapların kentleri. Kenti anlatan, yaşamını anlatan simge
niteliğiyle iz taşıyıcıdır kitaplar. Kentler, tıpkı öteki yaşam birimleri
gibi canlıdır çünkü. Kuruluşuyla, gelişimiyle, geleneksel birikimiyle insan
topluluklarının son sığınma adresidir, ömür evidir kentler. Kitaplarsa,
doğayı ve canlıları serüvenleriyle birlikte dile getirirken, yerleşimleri de
gösteren büyülü kaynaklardır. İnsanlığın varoluş sürecinde kentliliği
anlatan, taş tabletten, deri, papirüs, kumaş vb. kâğıda ve elbette e-kitap’a değin, yaşananların yazıda nefes aldığı
cisimdir kitap. Uygarlıkların filizlene filizlene evrimleşerek, günümüze
uzanan yolunda zamanı kayda geçirmiş kitaplar, insanlığın en değerli
hazineleri arasında yer alır. O nedenle kentlerin kitapları önemlidir,
kitapların da kentleri.
Kentlerin tek bir
toplum, tek bir dönem kültürüyle biçimlendiği ya da birebir örtüştüğü az
rastlanır bir durumdur. Ne var ki kentlerin yaşantısı, dönemler halinde
değişik kültürlerle örtüştüğü, yarattığı dokuyla ruhsal – bedensel bağ
kurduğu yadsınamaz. Bir kentin kitapla bıraktığı iz, yapılarıyla, el emeği
eserleriyle bıraktığı iz kadar bilgi, görenek nakledicidir. Belleğin
limanıdır, kentlerin harflerle, hecelerle yaşadığı kitap sayfaları. Haliyle
kentler de kitaplara can veren temel mekânlar, ‘yazılmasa olmaz’
gerekçelerdendir. Denebilir ki, kaçınılmazdır kitapla kentin iç içe ya da
yan yana olması. Aynı yazıda, aynı yazgıda buluşması... Son yerleşim modeli
olan kentler, fiziki varlıklarıyla, tarihten taşıdıklarıyla dönemlerinin
aynasıdır bir bakıma. Her yönüyle; gizemli evleri, surları, kuleleri,
ibadethaneleri, çeşmeleri, köprüleriyle yaşanmışları yansıtır dünden yarına.
Kitapların, kırdan
kente evrilen zamanda, ‘tarih’ denen kavramı yapan, yıkımlar ve yenilenmeler
dâhil, gelişim içinde insanoğlunun dili olduğu benimsenmiş bir görüştür.
Köyleriyle, kasabalarıyla, büyüyen yerleşimler şehirde kimliğini bulur.
Geride, dışarıda kalan köyler, kasabalar da nasibini alır şehrin
devleşmesinden; en sonunda metropol, megapol benzeri tanımlamaların
kapsamına girmesinden. Tüm bu modernleşme halleri kent ve kitap, kent ve
kültür, kent ve insan birlikteliğini zenginleştiren etmenlerdir. Bu
bağlamda, “Bursa’da Kitap, Kitapta Bursa” başlığı altında kentimizi yazmış
kitaplarla kentimizde yazılmış kitapları buluşturma denemesine kalkışacağız,
hep birlikte; bu satırları okuyan herkesle. Eskileri, yenileri anmaya,
anımsatmaya çalışacağız.
Bilindiği üzre günümüz
Bursa’sı, merkezden, (eski Vilayet Binası’ndan) 30 km. yarıçaplı daire
içinde, büyük bir anakent, “metropol kent” durumunda. Deniziyle, kıyısıyla,
dağıyla, yamacıyla, ovasıyla ve beton semtlerin kuşattığı cehennem grisi
yüküyle, yeşilini, mavisini unutmamaya gayret eden büyük sanayi atlasına
sahiptir. Tarihsel dokusunun baş etmeye çalıştığı modernlik serpilmesi,
evrensel varolma-yok etme çelişkisinin acı meyvesini, “kaos”u yaşatıyor bir
buçuk milyon insanına. Endüstriyel devleşmenin gölgesinde, kültürle,
sanatla; yani resimle, fotoğrafla, edebiyatla, karikatürle, sinemayla,
müzikle yarına kalma kaygısını güden “Ruhaniyetli şehir” öylelikle sevgiyi
üretmektedir. Bursa sevgisinin satırlardaki yoğunluğu yabana atılamaz çünkü.
Kitaplardaki Bursa imgeleri sonsuza doğru gitmeli... Osmanlı Bursa’sından
yarının uzay giysili Bursa’sına ışık taşımalı.
Bu minvalde, yazı
gezegenindeki
kitap paylaşma seferimiz açık olsun efendim! Sözümüz
kolay gelsin! Sonraya kalsın!
1- ERGUVAN MUHABBETİ
Erguvan, Osmanlının
iki eski başkenti, İstanbul’un ve Bursa’nın simge ağaçlarındandır. Erguvan
üzre muhabbetse, zaman içinde, erguvana ve erguvanın çağrıştırdığı her şeye
(bahara, aşka, esenliğe, umuda, sevince...) ruh iksiri denebilecek anlamlar
katıyor. Bu konuda yazılanlar, şöyle bir değip, değinip geçme değil,
tersine, erguvanla baharın aşkına güzellemedir adeta: Zamanla erguvanın,
erguvanla insanın, baharla Bursa’nın aşk muhabbetini koyulaştırdığına tanık
olacaktır, kitabı eline alanlar. Çünkü kuşe kâğıda basılı, fotoğraflarla
bezeli tam bir yazılı-görsel şöleni olmuş, Erguvan Muhabbeti.
Bursa’ya yakışmış, günümüze yakışmış, içinde imzası olanlara...
Kitabı yayıma hazırlayan
Ramis Dara, Türkiye’nin önde gelen deneme inceleme yazarlarındandır ve son
yıllarda çıkan Bursa ağırlıklı kitaplarıyla tanınmaktadır. Onun Bursa
denemeleri: Saklı Zamanlar, Düş Kazıları: Bursa Yazıları,
Bursa’nın Ufak Tefek Taşları, Turistik Bursa Sözlüğü adlı
kitaplarında, Bursa günlükleriyse Keşişin Gümüşleri ile okura
sunulmuştur. Bir kez daha belirtmekte yarar var.
Erguvan Muhabbeti,
Ramis Dara’nın “Erguvan Muhabbeti Nedir” başlıklı giriş yazısından itibaren
beş bölümde, erguvan üzerine yazılardan ve şiirlerden oluşturulmuş. Bölüm
adlarını öğrenmek bile erguvan meraklısı, Bursa sevdalısı hemşehrileri
çekmeye yeter belki. Erguvan hakkında pek çok bilgiyi içeren kitabın
bölümleri: I. Erguvan Nedir, II. Erguvan Bayramı, III. Bursa Erguvanları, IV.
Boğaziçi Erguvanları, V. Erguvan Şiirleri ve Yerel Gündem 21
Katılımcılarından Şiirler. Ağacın ve çiçeğinin, bitki ailesi içindeki
kaynağından, yani künyesinden, sevdiği toprak ve iklim, tohum-aşılama,
yaşadığı bölgeler gibi konulara uzanan bilimsel metinlerin yanı sıra, zaman
içinde (tarihte) erguvan, sanatta-aşkta-özlemde erguvan yaklaşımlı (lirik
söylemli) ve bahçecilikte-şehircilikte erguvan eksenli, gerçekçi anlatılar
bulunmakta, Erguvan Muhabbeti’nde. Ve şiirler, erguvan açmaya
yeltenen şiirler...
Bursa, Erguvan Bayramı’nın kutlandığı tek şehirdir. Tarihte, erguvanların
gülümsediği günler, baharın, yani insanların, evlerin ve sokakların
yüzlerini doğaya açtığı mutlu günler sayılırmış, artık biliniyor. Artık,
erguvanın, söylencelerde, dini, folklorik literatürde, metafor olarak ne
denli önemli yer tuttuğu da biliniyor. Bursa’nın, Emir Sultan’ın adıyla
özdeşleşen Erguvan Bayramı’nın 500 yıl kutlanmış olduğu da... Ve daha nice
güzel ayrıntı biliniyor. Okumaya, kitaplıkta bulundurmaya değer Erguvan
Muhabbeti’ne ulaşmak isteyenler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yerel
Gündem 21 adresini kolaylıkla bulabilir.
Künye:Yayına Hazırlayan:Ramis
Dara, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yerel Gündem 21 Yayınları, Bursa Mart 2005
2- ULUSLARARASI BURSA CEMAL NADİR KARİKATÜR
YARIŞMASI 2004
Bursa’nın ve Türkiye’nin değerli karikatüristi Cemal Nadir Güler
adına düzenlenen, “karikatür yarışması 2004” sergisinde yer alan eserlerden
oluşturulmuş kitap/albüm. Karikatür severlere olduğu kadar tüm Bursa’lı
hemşehriler için de gurur kaynağı sayılabilecek etkinliğin bir ürünüdür.
Bursa’da doğmuş ve ömrünün büyük bölümünü Bursa’da geçirmiş usta çizer,
Cemal Nadir Güler (1902-1947) anısına uluslararası düzeyde
gerçekleştirilmektedir. Onun adını karikatürle özdeş kılarak yaşatmak ve
Bursa’dan dünyaya karikatür gülümsetmesiyle bakmak adına düzenlenen
etkinliğin kitap/albümünde kısa sunuş metinleri de bulunmaktadır. Büyükşehir
Belediye Başkanı Hikmet Şahin, Bursa Rotary Kulübü Başkanı Suphi Dilmen,
Orhan Holding ve Karikatürcüler Derneği Bursa Temsilcisi Ahmet Aykanat
imzalı metinler etkinliğin ve karikatür sanatının önemini vurguluyor.
Karikatürler sondan öne doğru sıralanmış. Tasarımla yayıncılık da
karikatürize edilmiş sanki; sayfa düzeni tersine çevrilmekle... Yarışma
kitabında, Ödüller, Finalistler, Sergiden ve Jüriden bölümleri altında,
birbirinden ilginç, düşündüren ve gülümseten karikatür örnekleri
izleyiciye/okura seslenmektedir. (101 adet...) Sergiyi gezememişler,
karikatüre ilgi duyan ve kitaplığında bir de karikatür kitap/albüm
bulundurmak isteyenler yayıncı kuruluş veya karikatürcüler derneğinden
edinebilir, Uluslararası Bursa Cemal Nadir Karikatür Yarışması, Onüçüncü
Yıl, 2004 eserini. İyi seyirler!
Künye: BURFAŞ Uluslararası Bursa
Cemal Nadir Karikatür Yarışması, Onüçüncü yıl, 2004, Grafik ve Baskı BURFAŞ
Ofset Tesisleri, Bursa
3-
BURSA CAMİLERİ ALBÜMÜ
Bursa'daki camilerin yerlerini ve
özelliklerini fotoğrafla destekli olarak anlatan bir albüm Bursa Camileri
Albümü. Metinler fotoğrafların tuttuğuna yakın sayfa alanı tuttuğu
halde, kitap, veya kitap/albüm denmemiş, sadece “albüm” denmiş bu hacimli
esere. Albüm, İçindekiler dökümünden sonra, Bursa Valisi Oğuz Kağan
Köksal’ın “Takdir”, Bursa İl Müftüsü A. Zeki Elturan’ın “Takdir” yazılarıyla
start alıyor (açılıyor). Ardından, “Kısaca Bursa Tarihi” ve Albüm Komisyonu
Başkanı, Dr. M. Selim Arık’ın “Önsöz”ü geliyor ve İlçe İlçe camilerin
tanıtımı başlıyor. Camiler, birer fotoğrafının yanına iliştirilmiş kısa
metinlerle yatay bölmeler biçiminde ayrılarak sunulmuş.
Tanıtım satırlarında,
caminin semti veya mahallesi, kimin tarafından yapıldığı, mülkiyetinin kime
ait olduğu, arazisinin büyüklüğü, binasının büyüklüğü, minare ve şerefe
adedi ve özellikleri, mimari tarzı, toplam cemaat kapasitesi gibi fiziki
bilgilerle zenginleştirilmiş sayfalar. Ayrıca, Vakit namazlarında kaç kişi,
Cuma namazlarında kaç kişi, Bayram namazlarında kaç kişi ibadet ettiği,
caminin kadrolu ve gönüllü personel sayısı ‘istatistiği’ verilmektedir.
Sözün özeti: Her İlçedeki camiler, alfabetik sıraya göre dökümü ve künyesi
çıkarılarak Bursa’lılara ve meraklılarına gösterilmiş. Cildin sonunda,
Cumhuriyet Öncesi Camiler Listesi, Bibliyografya, Alfabetik Camiler Listesi
(İndex) verilerek albümün kullanımı kolaylaştırılmış.
İlginç sayılabilecek pek
çok bilgi arasından şunlar dikkati çekiyor: 2004 yılı itibarıyla Bursa’nın
nüfusu yaklaşık olarak 2.125.100 kişi, kentteki cami sayısı 1536. Bu
oranlar: 1892’de nüfus 76000, ibadethane 175; 1923’de Cami sayısı 290…
Bugünkü toplam cami sayısı içinde 221 adet tarihi eserin bulunmaktadır.
Albüm Komisyonu Başkanı Dr. M. Selim Arık’ın “Önsöz”ünden, camilerle ilgili
genel bilgi sayılabilecek kısa alıntı ile Bursa Camileri Albümü’yle
tanışmayı tamamlamak isterim izninizle: “Cami, “Toplayan, bir araya getiren”
anlamında bir isimdir. Mescid ise “Eğlenmek, tevazu ile alnı yere koymak”
manasına gelen mekân ismidir. Türk şehirlerinde cemaatin toplandığı ana
ibadet yeri niteliğinde olan büyük camilere, Ulu camii, Camii-Kebir;
Sultanlar tarafından inşa edilen camilere “Selâtin camileri” ve küçük
olanlara da “Mescid” denilmektedir.”
Bursa’da yaşayanların,
dini belgelere-bilgilere meraklı herkesin yararlanabileceği, bir başvuru
kaynağı olmuş Bursa Camileri Albümü. Sayfalarında gezinerek
Bursa’daki camileri ziyaret edeceklere, satırlardan bilgi derleyeceklere
duyurulur. Edinilebilecek adres: Bursa Müftülüğü. Künye: Yayına
hazırlayan:Albüm Komisyonu, Bursa Diyanet Yayınları, Grafik Tasarım:Abdullah
Güler, 592 sayfa
4-
ANILARDA BURSA
Bursa üzerine, Bursa’yla gönül
bağı, Bursa derdi/düşüncesi bulunan kalemlerin yazıları toplanmış kitapta.
Gazeteci, yazar Muvaffak İnan, kitabın sonunda “En Arka Söz” başlıklı
kapanış metninde kitabın oluşturulma sürecini, serüvenini anlatmış. Bursa’da
yaşayan, Bursa ile yolu kesişmiş, bir biçimde Bursa hakkında sözü veya anısı
olan 93 kişi, deneme-makale-anı yazılarıyla katılmış kitaba. Toplumumuzun
şair-yazar olarak da bildiği, değişik meslekten kişiler, (gazeteci,
öğretmen, ressam, avukat, sigortacı, işadamı, yönetici vb.) kitaptaki
anılarıyla Bursa’nın zamanından, yaşamından kesitler sunmuşlar.
İlgiyle okunan, içtenlikli olduğu kadar
nitelikli ve bilgi, olay, kişi üzerine odaklı metinler, kişisel yaşam
pasajları denmeyecek denli Bursa’ya ait, Bursa’lılara ait. Örneğin, usta
gazeteci-yazar Yılmaz Akkılıç, “Mudanya – Bursa Treninden Bursaray’a”
başlıklı yazısında hem Bursa’nın tarihine, hem Bursa’lıların trenle tanışma
yıllarına ışık tutuyor. Kendi gençliğinden esintiler de paylaşırken...
Bursa’nın tanınmış pek çok imzası bir araya
getirilmiş Anılarda Bursa kitabında. Türkiye’nin ve Bursa’nın
tanınmış şairi,
yazarı, gazetecisi ile karşılaşacak kitabı
eline alan. Bunlardan bazıları şunlar: Aziz Nesin, İhsan Üren, Tahir Abacı,
Melih Elal, Nuri Demirci, Ramis Dara, Fatih Oto, Necati Akgün, Turhan Gürel,
Raif Kaplanoğlu, Necmi Gürsakal, M. Niyazi Menteş, Muhsine Arda, Serdar
Ünver, Burhan Dikencik... Bu imzalar ve diğerleri, toplam 93 isim, kitabın
sonundaki “içindekiler” bölümünde yazısını teslim ediş tarihine göre
sıralanmış. Okuyunca, Bursa’ya ilişkin, Bursa’nın dünkü, bugünkü yaşamına
ilişkin unutulmaz bilgiler (anekdotlar) öğrenmek olanaklı. Adı ve yazısı
anılamayanlara haksızlık (lütfen bağışlasınlar) etmeyi göze alarak, bazı
başlıkları belirtmekte beis bulunmaz düşüncesine sığınınca şu çıkıyor
ortaya: Ramis Dara, “Arap Şükrü Sokağı”nı, M. Niyazi Menteş, dağ yolunda
gördüğü çocukluğunun, “Siyah Kombinezonlu Kadın”ını, Melih Elal, “Timurtaş
Paşa Durağında Buluşalım”la bir nokta/mekân enstantanesini, Nuri Demirci,
“Şehzadeler İp Atlamaz”la, tarih-türbe-fısıltı üçgeninde, ürpertiyle şehzade
katliamını, Yavuz Bubik, “Yangın” ile 1958’deki Kapalıçarşı yangının
anlatmışlar.
Her bakımdan Bursa odaklı, Bursa sevgisi
yayan metinler, bir kentteki kültür ve sanat çeşitliliğini, zenginliğini,
belli bir tarih çerçevesi içinde gösteriyor. Baskı kalitesi, adeta
derlemenin olanaksızlıklarla kotarıldığını söylemektedir. Keşke basımı da
içeriğe yakın nitelikte olsaydı dedirtir türden. Belki de derlemenin tek
zaafı sayılabilecek bu durum, “ikinci basımı çok daha içeriğe yaraşır
olmalı” beklentisini kamçılamaktadır okurda. Muvaffak İnan’ın bu ve benzer
yayınlar için desteklenmesi gerektiğini vurgulamakta yarar var. Zira, Bursa
için, Bursa’da sanat için karınca sessizliğiyle ve çalışkanlığıyla varlığını
sürdüren öteki girişimler gibi, Yenisoluk
da Bursa’nın bir değeridir. Kitabı edinmek isteyecekler, İnan Matbaası
adresini veya 0224 221 87 87 no’lu telefonu arayabilirler. Bursa üzerine
anılar, Bursa üzerinden yazılar okumak öncelikle Bursa’lıların hakkıdır diye
kışkırtmakta yarar vardır herhalde, iyi okumalar... Künye: Anılarda Bursa,
Haz. Muvaffak İnan, Yenisoluk Gazetesi yayınları, Bursa, 2005
5-
TANIKLARIN ANLATILARIYLA BURSA TARİHİ
(SÖZLÜ TARİH ARŞİVİ 1919-1938)
Bursa’nın
tarihine ışık tutan bir çalışmanın meyvesi; birinci ağızdan, yaşayan
insanlardan derlenmiş anılar toplamı, Tanıkların Anlatılarıyla Bursa
Tarihi (Sözlü Tarih Arşivi 1919-1938). Bursa tarihini belgelemek
bakımından önemli bir eksiği giderdiği kesin. Bir yurt parçasının, ilk
Osmanlı başkentinin, ve yöresinin kurtuluş savaşı dönemini sözlü anlatımdan
yazılı anlatıma kazandırıyor. Çoğu çocukluğunun en güzel yıllarında, dünyayı
algılama evresinde savaşla karşılaşmış, düşman ve ölüm kavramlarını
tanımış/tatmış tanıklardan, duygu ve düşüncelerini damıtarak paylaşmaları
istenmiş. Kabul etmişler... Söyleşi tekniğiyle anılarını tazeleme olanağı
yaratılmış ve sonucunda bugünün-yarının insanlarına tarihi bilgi/belge
aktarılmış. Kolay değil, şimdi kimisi hayatta olmayan 95 kişinin anıları
derlenmiş kitapta. Yerel tarihin geleceğe taşınmasını sağlayacak tek
yöntemin, “şimdi çalışmak” olduğunu kanıtlamış bir araştırma bu. Hemen hemen
tümü yaşamının yaşlılık dönemini kat etmekte olan kaynak kişiler, Bursa’nın
işgal yıllarıyla ve cumhuriyetin kuruluş yıllarıyla ilgili anılarını,
coşkuyla, açık yüreklilikle paylaşarak varlıklarına anlam katmışlar. Bu da
bugünün gençlerine, yarının araştırmacılarına başvuru kaynaklığı edecek
bilgi ve deney birikimi demektir. Kurtuluş savaşının çetin koşullarını
görmüş, sağ kalmayı başarmış ama, ana, baba, amaca ve diğer büyüklerini,
yakınlarını yitirmiş tanıklar, ülkesine, hayatına bağlılıkla sürdürmüş
direnmeyi.
Savaş ertesi,
Bursa’nın nüfusu, çoğunlukla mübadele ile Yunanistan’dan getirilen halktan
oluşmuştur. Kurtuluş sürecinde yaşanan acılarına bir de kuruluş zorlukları
eklenmiş. Bursa, doğaldır ki zamanın izlerini derinden duymuş, yeni
kuşaklara aktarılmasına pencere olmuştur. Topraklarına yerleştirilen
mübadele göçmenlerinin, insanüstü çalışma/çabalama yılları sonrasında
yoksulluğu alt etmeyi ve uygarlık çağına yakışır koşullar yaratmayı başarmış
bölgedir Bursa ve yöresi. Yaşanmış olaylardan, yeni düzene, Cumhuriyete
geçişin itirazsız/sorunsuz olduğu anlaşılıyor. 1919-1938 arasını
anlatanların, savaşın ilk yıllarında çocukluk çağını yaşadıkları dikkate
alınırsa, gençlik dönemine denk düşen anılar için güvenilirlik bakımından da
bir şey denemez, zira insan belleği geçirdiği badirelere rağmen o yaşları
iyi saklar haznesinde. Tanıkların çocuk ve genç beyni, olayları, kişileri,
özellikle kaçan askerleri, yanan evleri kolayca silemez berrak belleğinden.
Okuyanın da gözünde o günlerin canlanmasına yol açıyor, içtenlikli
anlatının satırları.
Doç. Dr. Saime Yüceer’in,
Tanıkların Anlatılarıyla Bursa Tarihi kitabını eline alan kişi, belki de
kendi yakınlarından, dedelerinden, ninelerinden birinin anlattıklarıyla
karşılaşacaktır satır aralarında. Çünkü, anılarını paylaşan 95 kişiden
birisiyle akraba ya da tanış çıkma olasılığı insan hallerinden,
rastlantılardan sayılır. Söyleşiye yanıt verenler, birbirinden habersiz ama
benzer hikayeleri anlatmışlar sanki: ortaya, memleket-insan manzaraları
çıkıyor adeta. Anılar gerçeğe sadıktır ne de olsa. Örneğin, Karacabey’li,
1914 doğumlu Ali Çivici’nin söyledikleri sadece kendi serüvenini, köyünün
serüvenini anlatmıyor, neredeyse bütün çevre köylerin yazgısını, başından
geçenleri dile getiriyor. Direniş hikâyesi, çetin koşullar, insani haller,
bezginlikler; kahramanlık-ihanet, yangın, kaçış, ölüm kasırgası... Önceleri
şaşkınlık, kayıtsızlık, sabır egemen bulanık havaya. Padişahın/halifenin
savaşılmaması yönündeki fetvası, silahsızlık, maddi olanaksızlık,
zararı-ziyanı, esir ve ölü sayısını daha fazla artırmama içgüdüsü etken. Ne
ki, genelde gerek Bursa içinde, gerekse ilçe ve köylerde ikâmet edenler de
düşman işgalinin soğukkanlı karşılandığını anlatıyor. O günlerin barut ve
yoksulluk atmosferi dikkate alınarak okunmalı “sözlü tarih” sayfalarına
geçecek anılar.
Bursa
Merkez’den ve ilçe ilçe anlatıcılara ayrı bölümlerde yer verilmiş. Kitabın
sonunda “Fotoğraflar” bölümündeki, döneme ait siyah-beyaz fotoğraflar
anıları zenginleştirmiş. Anlatıcıların, yani kaynak kişilerin ad soyadı
dizini de eklenmiş... Bursa’nın 19 yıllık bir kurtuluş-kuruluş dilimine,
anılar aracılığıyla girip zaman tünelinde seyahat etmek isteyen okurlar için
sıcak bir kitap. Öğrencilere, tarihe merak duyanlara zengin başvuru
kaynağı... Duyurulur!
Künye: Doç. Dr. Saime Yüceer, Tanıkların Anlatılarıyla Bursa Tarihi (Sözlü
Tarih Arşivi 1919-1938), Uludağ Üniversitesi Yayınları, Kent Tarihi
Araştırma Merkezi (KETAM) Yayın no:1, Bursa 2005 |