(1902-1947)
Amca Bey tiplemesi
|
1936’nın mayıs
ayında Tayyare Kültür Merkezi’nde Cemal Nadir'in karikatür sergisi
açılışında Nazım Hikmet de bulunmuş, izlenimlerini dönüşte 23.5.1936 tarihli
Akşam gazetesine Orhan Selim takma adıyla yazmıştır:
“Pazar günü saat
17:00’de Bursa’da Cemal Nadir’in karikatür sergisi açıldı. İlk sözü Cemal
Nadir söyledi: ‘Karikatür,
dedi, tıpkı öteki sanat dalları gibi sadece eğlenmek, eğlendirmek ve sadece
‘artistik bir tezahür’ diye yapılmaz. Karikatür de tıpkı öteki sanat dalları
gibi ciddi bir iştir. Yalnız sosyal bir verim değil, aynı zamanda sosyetede
faal bir rol oynayan, belirli bir vazife gören artistik bir faaliyettir’
dedi.
Tabi Cemal Nadir sade bu sözleri söylemedi. Karikatürün dünyadaki ve bizdeki
tarihini yaptı. Oynadığı faal sosyal rol ve tarih bakımından vesikalık
değeri üstünde misaller getirdi.
Cemal Nadir’den sonra İlhan Şevket’in konferansını dinledik.
İlhan Şevket ‘düşünce ile gülmek ve ağlama’nın muhteva bakımından tarihini,
sosyal karakterini çok güzel anlattıktan sonra Cemal Nadir’in eserindeki
hassasiyet üzerinde durdu. Bizzat karikatüristin yetişmiş olduğu sosyal,
tarihi muhiti anlattı. ‘Cemal Nadir antiklerikal, antikodal ve
antiemperyalist bir karikatüristtir. Biz antiklerikal, antikodal ve
antiemperyalist olduğu için onu seviyoruz. Ve yine bundan dolayıdır ki böyle
olmayanlar ona kızıyorlar!’ dedi. Bu görüşünü misallerle anlattı ve ispat
etti.
İlhan Şevket’ten sonra Kazım Nami’yi dinledik. O, karikatürün sadece
güldüren değil, çok defa derin düşündüren ve hatta ağlatan bir sanat
olduğunu söyledi. Mizahla karikatürü, bilhassa Cemal Nadir gibi sosyal ve
tarihi davasını apaçık ortaya atan bir karikatüristin eserlerini mizahtan
ayırmak lazım geldiğini anlattı.
Ben sergideydim…
Belki ‘Orhan Selim ne söylemek istiyor?’ diye merak edersiniz. Söyleyeceğim
şu:
Bursa’da açılan Cemal Nadir karikatür sergisi şimdiye kadar hiçbir sanat
sergisinde görülmeyen bir kalabalık toplamıştı. Gerek kemiyet (nicelik)
gerekse keyfiyet (nitelik) bakımından bu sergiye gelenler dikkate değer.
Sayı bakımından kalabalık müthişti. Keyfiyet bakımından: Bu müthiş
kalabalığın müthiş bir ekseriyeti talebeler, esnaf, üstü başı işten yeni
çıktığını belli eden ‘halk’tı. Cemal Nadir, sergisine böyle bir kalabalığı çekebildiği için bahtiyar olsun
ve yarı yolda durmadan sonuna kadar götürsün işini.
Sergi
açılışından bir fotoğraf: soldan 1. gazeteci Musa Ataş, ikinci, Cemal Nadir,
kasketli: Nazım Hikmet (Deniz Dalkılınç arşivi)
*
*
*
Nazım Hikmet’in
Cemal Nadir sergisine gitmek için yaptığı bu seyahat, Bursa’ya kelepçesiz
olarak gelip kelepçesiz olarak gittiği son yolculuktur.
Aynı sergiye katılan Rıza Ruşen Yücer, Bursa Halkevi'nin yayın organı olan
Uludağ dergisinde
katılımın çokluğundan övgüyle bahsettikten sonra, genel anlamda
karikatüristi arı olarak tanımlıyor ve "balını seve seve yeriz ancak
iğnesinden kaçarız" diyordu. Cemal Nadir’i ise iğnesini pek seyrek, balını
daha bol kullanan bir karikatürist olarak tanımlıyordu. Yücer yazısının
devamında, toplumla bu kadar iç içe olan Cemal Nadir’in elbette devrimlere
karşı ilgisiz duramayacağını, çok canlı ve olgun bir devrimci olduğunu ifade
ediyor ve eserlerinden örnekler vererek, “Dün: Ben mektebe gitmem! diye
ağlayan çocuğun bugün; ben eve gitmem! diye ağlaması” , “Gözüm seçmiyor
bunların şerefeleri yok mu? diye fabrika bacalarını gösteren softanın, hayır
şerefleri var hocam” cevabını alışı, devrime inanmış,
kendini toplumun faydasına adamış, olumlu görüşlü bir sanatkârın eseridir.
Cemal'in bu yoldaki resimleri birer devrim konferansı sayılır. Eğer
karikatürist olmasaydı, zeki bir yazar, hisli bir şair ya da yüksek müzik
adamı olarak yine sanat alanında yerini alacaktı" demişti. |