M. ESAT ULUUMAY (1939-2018)

 

Bursa'nın Kültür İnsanları

Uluumay Müzesi

                   

                                                                                          Raif Kaplanoğlu

    Bursa çınarlar kentidir. Dört bir yanında bulunan ulu çınarları Bursa’mızı güzelleştirir, zenginleştirir. Bugün Bursa’da bulunan çınarlardan birini, yürüyen bir ulu çınarı anlatacağım sizlere. Çınarlar yürür mü diyeceksiniz... Bazı ulu çınarlar yürür. Esat Uluumay, Bursa’nın yürüyen bir çınarıdır. Her gün yitirmekte olduğumuz kültürel değerlerimizin korunması için varını-yoğunu harcayan çalışan sayın Uluumay, Bursa’nın dört bir yanındaki çınarlardan daha ulu ve yaşlıdır.

    Yürüyen Çınarın kökleri
   
Esat Uluumay’ın, Bursa’nın bir ulu çınarı olduğunu söylerken bu bir abartı sayılmasın... Çünkü o, yedi göbek Bursalı. Hatta çok daha gerilere, nesli Orhan devrine kadar iner bu ulu çınarın kökleri. Dedesi Mustafa, onun babası Tabak İzzet Ağa, onun babası Partev, onun babası Dursun Ağa hepsi debbağdır. Yani Osmanlı döneminin önemli bir mesleği olan dericidir. Adını belirleyemediği diğer dedelerinin tümü de debbağ olup, yıllarca Bursa’nın debbağlar şeyhliği yapmış. Tophane ile Çakırhamam arasında önceleri bir dere akmakta olup, derin bir vadi idi. Burada 1950’li yıllara kadar, sırayla debbağlar vardı. İşte sayın Uluumay’ın dedeleri yüzyıllarca bu vadideki tabakhanelerde çalışmıştı.
    Babası İzzet ise çok şanssız bir çocuk olarak dünyaya geldi. Annesinin karnında iken babasını, iki yaşında da annesi yitirdi. Belki de o nedenle ilk kez babası mesleğini değiştirdi. Çok küçük yaşta İstanbul’da Paris’te yetişmiş bir ustadan terzilik öğrendi. Daha sonra 14 yaşında Bursa’ya gelip, yarım asra yakın Bursa’nın Arakiyeciler Çarşısı girişinde terzilik yaptı. Moda Terzihanesi olarak Bursa’nın en seçkin terzisiydi babası.
    Esat Uluumay’ın anne tarafını da kültürlü bir aileden geliyor. Dedesi Ömer Vasfi (Olgunsoy) molla ve medrese hocası. Hüdavendigar Medresesi’nden mezun olmuş, Celal Bayar ile birlikte Umurbey’de ilkokulu bitirmiş. İpekçilik Enstitüsü ve Erkek Lisesinden mezun olmuş, imamlık yapmıştı. Gençliği Gemlik’te geçmiş. Milli mücadele yıllarında Yunanlılar tarafından öldürülmek istenince İstanbul’a kaçmış. Selimiye Kışlasında barınan göçmen çocuklarının hocalığını yapmıştır. Esat Uluumay’ın annesi Saadet de bu öğrenciler arasındadır.
    Annesi Saadet Hanım, Erenköy Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fizik-Kimya bölümden mezun olmuş, uzun yıllar Kız Lisesi ve Kız Öğretmen Okulu öğretmenliği yapmıştı. Babası ise, ilkokulu bile bitirmemesine karşın kendisini çok iyi yetiştirmiş, Esat Bey’in deyimi ile annesinden daha kültürlü bir kişidir. Babasının terzi dükkanı, o tarihlerde Bursa aydınlarının buluştuğu bir mekan olmuştur.

    Antikacılık pahalı bir uğraş
    "
Her zaman, antika eşyalar içinde tarihi bir evde yaşamak istedim. O nedenle fırsat buldukça antika aldım. Sağ olsunlar, defineciler de, bir eksper olmam nedeniyle ne bulursalar bana getirirlerdi. Yitirmeseydim, ufak bir sergi yapacak kadar antikam olurdu. Ama başaramadım. Sevgili eşim Dilek, tarihi bir evde büyüdüğü için sanırım, eski şeylerden nefret ediyor, her antikaya “eski” gözüyle bakıp onları her ev değiştirmemizde ekiyor. Antika merakımı sürdürmem bana pahalıya mâl olacağından bıraktım...Sevgili eşimden ayrılmak, yerine antikayı, “eskiyi” seven yeni bir eş aramak vs. gibi bana pahalıya mâl olacak işler yapmadan antika biriktiremeyeceğimi anladığım için terk ettim antikacılığı..."
    Esat Uluumay, Türkiye’nin en önemli Osmanlı kıyafetleri koleksiyoncusudur. Kazandığı tüm parasını kültüre yatırmıştır. Birbirinden emsalsiz, Kars’tan Edirne’ye kadar 150’yi aşkın takım yöre giysisi ile 350 adet, erkek ve kadınlara ait takı vb eser toplamıştır. Hem de Türk müzelerinde bulunmayan bir zenginlikte. Kişisel koleksiyonları, dünyanın dört bir tarafında sergilendi. 1992 yılında ise Cumalıkızık’ta bir Etnografya Müzesi açtı.
                               

    Türkiye’nin en önemli Osmanlı kıyafetleri koleksiyoncusu
   
Esat Uluumay’ın tarihe ve kültüre bu kadar ilgili olması asla bir tesadüf değil. 1939 yılında Tophane’de, bugünkü Kültür Müdürlüğü’nün bulunduğu, Bursa’nın en güzel konakların birinde doğmuştu çünkü. Penceresinden baktığında hep o güzel Bursa’yı görürdü. Belki de hiçbir ailenin biriktirmediği çok eski fotoğraflar, aileye ait 150-200 yıllık belgeler, dedelerinin diplomaları, mektupları var...
    Esat Uluumay, İst. Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olup, 1991 yılında emekliye ayrılana dek Bursa’daki çeşitli fabrikalarda müdürlük yaptı. Ama onun kalbinde, gönlünde hep Bursa vardı. Üzerine vazife değilken, tüm parasını, mesaisini Türk kültürü, Bursa kültürü için harcadı. Özellikle halk kültürleri konusunda çalışmalar yaptı.
    Daha 9 yaşında iken kılıç kalkan oynamaya başladı. 1955 yılında Derviş Mehmet Efe’nin öncülüğünde kurulmuş Kılıç-Kalkan ekibiyle dünyanın dört bir yanında, Türkiye ve Bursa’yı tanıttı. 1996 yılında, dünyanın folklor Olimpiyadı olarak nitelenen Djon Festivalinde, son 50 yılın birincileri arasında yapılan yarışmada, “şampiyonlar şampiyonu” oldu. 1987 yılına kadar da Kılıç-Kalkan oynadı.
    1976-1987 yılları arasında Kılık Kalkan Folklor Derneği, 1986-1995 yılları arasında Bursa Müzesi ve Eski Eserleri Koruma Derneği başkanlığı yaptı. Bunun dışında uzun yıllar milli güreş hakemliği ile, halen milli binicilik hakemliği yapmaktadır. Uzun süre Atlı Spor Kulübü başkanlığı yapmış olan Uluumay’ın elinde bulunan antik at malzemeleri, Askeri Müzede bile yoktur. 1981 yılında Anadolu Folklor Vakfı’nın kurucularından olup, bir süre Bursa şubesi başkanlığını yaptı.
 Bursa Kent Müzesi'nin açılışında danışmanlık yaptı. TRT’nin çeşitli kanallarında yaşamı ve yaptığı işlerle ilgili belgeseller yayınlandı.
    Halk oyunlarına başladığı yıllarda Türk Halk Kültürünün güzellikleri karşısında adeta büyülendi ve tutku ile araştırmaya, derlemeye başladı. Bir kaynaktan yoksun olduğunu gördüğü kıyafet ve takı konusunda derlemelere başladı.

    Muradiye turizm merkezi olabilir
   
Bursa’da bir çok vakıf eseri, amacı dışında kullanılıyor. Ancak 2004'te hayırlı bir başlangıç yapıldı. Bursa Valiliği ve Vakıflar Müdürlüğü'nün Ahmetpaşa Medresesi’ni tahsis etmesiyle “Osmanlı Halk Kıyafetleri, El Sanatları Müzesi açıldı.
Müzede 17. yüzyıldan günümüze kadar, Anadolu ve Rumeli’ye ait 70 den fazla kıyafet ve 400 parça takı sergilenmekte. Bu müzede sadece müzecilik değil edebiyat, müzik, sanat alanında etkinlikler ile hat, minyatür, ebru, sedefkâarlık gibi kurslar yapılması hedeflenmişti
    Muradiye; güzel ahşap evleri, camileri ve çınarların gölgesinde yatan saltanat ailesinin türbeleriyle Bursa’nın kalbi. Osmanlı Evi Müzesi, Hüsnü Züber Evi ve Uluumay Müzesi Muradiye’nin önemli durakları.
    Çalışmalarından dolayı Esat Bey çeşitli ödüller aldı. Ancak sadece ödül yetmez, ona bu çabalarında yardımcı olmalıyız. Çünkü Esat Uluumay’ın yıllarca sofrasından kesip topladığı ve paha biçilmez bu kültür ürünleri sadece ona ait değildir. Hatta onun bile değildir. Bu kültürel değerler tüm Türk halkınındır. Devletin yıllardır yapamadığını bir cesur yürek yaptı. Esat Uluumay, oluşturduğu müzesiyle uzun yıllar anılacak. Tıpkı, Bursa’nın dört bir yanında kentimizi güzelleştiren çınarlar gibi.

     

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 22/10/22