Deniz DALKILINÇ
Araştırmacı-Öğretmen
Hemen hemen her çocukta az çok uçma hevesi vardır. Bazen, biraz normal olan
bu istekler bazen de abartılı olabilir. Bunlar, hayatın tesadüfleriyle
birleştiği zaman bir kıymet ifade ediyor. Benimki de böyle oldu.” Emrullah
Ali Yıldız
Uçma tutkusuyla dolu 26 yaşındaki bir genç, 1935 yılının başlarında Bursa
Ziraat Mektebi yakınlarında uçuş denemeleri yapıyordu. Dört yıl süren geceli
gündüzlü bir çalışma sonucunda tamamen kendi emeği ile yaptığı motorsuz
tayyare (planör) ile birkaç kez kaza yapıyor ama asla vazgeçmiyordu. Bir
yandan da kardeşi Neşet’in yanında fotoğrafçılık yapan bu genç; Emrullah Âli
Yıldız’dı. Emrullah Âli Yıldız, 1909’da Bursa-Orhangazi’de dünyaya geldi.
Tuna Nehri kıyısındaki
Vidin’den Bursa’ya göçen Yıldızzade ailesindendi. Babası Ahmet Kadri Yıldız
Bursa’nın en eski kitapçılarındandı. Annesi Kafkas göçmeni Lütfiye Hanım’dı.
Çocukluğundan beri uçma hayali kuran Emrullah Âli 16 yaşına geldiğinde,
ülkede ve Bursa’da havacılık adına önemli gelişmeler yaşanmaktaydı. 16 Şubat
1925 tarihinde Bursa Türk Tayyare Cemiyeti merkezle aynı gün kurulmuş
ve Muallimler Birliği (Setbaşı İlköğretim Okulu’nun bulunduğu yerde)
faaliyete başlamıştı. Bu haberle havalara uçan genç
Emrullah Âli, Türk Tayyare Cemiyeti’nin 23 Nisan 1926 tarihinde açtığı
İstanbul Yeşilköy’deki Tayyare Makinist Mektebine girmekte
gecikmedi. Makinist yetiştirmek üzere açılan bu Küçük Zabit (Astsubay)
okulunu 1927 yılında birincilikle bitirdi. Mezuniyetinin ardından Eskişehir
Askeri Hava Okulunda Tayyare Makinisti olarak göreve başladı. 4 yıllık
mecburi görevinin son yıllarında Ağrı İsyanı’nı bastırmak için
görevlendirilen tayyare bölüğünde yer aldı ve 1931’de Eskişehir’e
döndüğünde mecburi hizmeti biter bitmez Hava Kuvvetlerinden istifa etti.
İstifa edip Bursa’ya ailesinin yanına döndü ama havacılık öyle bir tutkuydu
ki onun için, hayatının hiçbir anında ondan uzak kalamadı.
BURSA’DA HAVACILIĞIN İLK ADIMLARI
Emrullah Âli Bursa’ya gelmeden önce Bursa’da havacılık faaliyetlerinde
önemli gelişmeler yaşandı. Bursa Tayyare Cemiyeti havacılığın önemli bir
merkezi olma yolunda önemli adımlar atmıştı. 1925 yılında
Tayyare Cemiyeti’nin kuruluşundan itibaren bütün yurtta olduğu gibi Bursa’da
da, 30 Ağustos Tayyare ve Zafer Bayramı olarak kutlanıyordu. 1926 yılının 30
Ağustos Tayyare ve Zafer Bayramı’nda ise Bursalılar ilk bağış uçakları olan
“Yeşil Bursa”yı Tayyare Cemiyeti aracılığı ile Hava Kuvvetleri’ne armağan
etmişti. Bursa ve ilçelerinin cemiyete bağışlayacakları uçak sayısı ise 5
yılda 14’e çıktı.
Bursa Tayyare Cemiyeti’nin yaptığı anlaşma gereği Süreyya Opereti, cemiyet
yararına Nisan 1929’da Bursa’da üç oyun sergilemiştir. 1929 Eylül’ünde
Tayyare Cemiyeti GenelMerkezi Bursa’da bir sivil tayyare mektebi açma ve bir
de tayyare istasyonu yapma kararı aldı. Tayyare Cemiyeti başkan yardımcısı Şükrü Bey Bursa’ya gelerek cemiyet üyeleriyle birlikte Atıcılar
Çayırı’nı ve Ziraat Mektebi’ni gezip incelemelerde bulundu. Bu ziyareti
takip eden günlerde Bursa Tayyare Cemiyeti, tayyare hangarları yapmak üzere
Ziraat Mektebi civarında büyük bir tayyare iniş meydanı satın almıştı.
Cemiyet, ayrıca Gazipaşa Caddesi’ndeki (Atatürk Caddesi) şimdiki
Tayyare
Kültür Merkezi’nin bulunduğu arsayı da 15 bin liraya satın aldı. Bu
arsaya yapılacak olan cemiyet binası ve sinema binası için 1930 yılında bir
yarışma düzenlendi. Yarışmada Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun projesi
birinciliği kazandı. 11 Nisan 1931 tarihinde temel atma töreni yapılan
bina Mayıs 1932’de tamamlanarak hizmete açıldı. Açılış gününde Raşit Rıza
Topluluğu oyunlar sergiledi. Haziran 1932’de ise Tayyare Sinema Salonu
Bursa’daki sinema sahipleri tarafından ortaklaşa kiralandı. Senede 10 gece
Tayyare Cemiyeti yararına çalışacaktı. Tayyare Cemiyeti Bursa Şubesi de üst
kattaki salon ve 6 odada faaliyetine devam edecekti.
YILDIZ’IN BURSA YELKENLİSİ
1930’lu yılların başında gazetelerde, sıklıkla motorsuz tayyare haberleri
çıkıyordu. Bu yıllarda ülkede havacılığa ve özellikle motorsuz tayyareye
ilgi büyüktü. Bursa ve ilçelerinde Tayyare Cemiyeti’nin çalışmalarında da
bir hareketlilik görünmekteydi. Aralık 1933’te Emrullah Âli Yıldız’ın
girişimleriyle Bursa Halkevi’nin himayesinde Yelkenli Uçuş Kulübü (Motorsuz
Tayyare Kulübü) kuruldu. Halkevi, Muallimler Birliği binasının yan
salonlarından birini kulüp emrine verdi. Kulübün kaptanlığını da yapan
Emrullah Âli, Bursa’ya gelişinden beri kendi motorsuz tayyaresini yapmak
üzere çalışmalara başlamıştı bile.
Cemiyetin, tayyare iniş meydanı olarak kullanmak üzere satın aldığı Ziraat
Mektebi civarındaki değirmen binasının (Günümüzde Bosch Evi olarak
faaliyette) olduğu yerde geceli gündüzlü çalışmasını sürdürdü.
Tamamıyla kendi tasarladığı ve emeğiyle meydana getirdiği motorsuz
tayyaresine, “Bursa Yelkenlisi” ismini vermişti.
Bursa Yelkenlisi’nin, Temmuz 1934 tarihinde iskeleti ve kanatları hazır
haldeydi. Emrullah Âli Şubat 1935’te tayyarenin gövdesine bez gererek uçuşa
hazır hale getirdi ve uçuş denemeleri yapmaya başladı. Bu
denemeler sırasında Emrullah Âli ve Bursa Yelkenlisi dönemin gazetelerinde
haber olacaktı. Akşam Gazetesi’nin 24 Şubat 1935 tarihli
sayısında kendisiyle ilgi çıkan haberde şu ifadeler vardı:
“Kendisinin anlattığına göre bu tayyare şimdiye kadar görülen planörlerden,
birçok noktalarda ayrılmaktadır. Bildiğimiz planörler, kendiliğinden
sevkedilmek kudretinden mahrumdur. Yerden kalkıp uçuşa geçmesi için mutlaka
çekilmeğe muhtaçtır. Hava cereyanları olmadıkça planörün havadaki şevki de
çok müşkül oluyor.Hâlbuki Bursa’da yapılan tayyare, hava cereyanı olmasa da
havada istediği gibi uçabilecek şekildedir. Hareket etmek için, otomobil
vesaire ile çekilmek ihtiyacında değildir. Yerden kendi kuvvetiyle
kalkar. Planörlerde en müşkül iş kanat meselesidir. Âli Yıldız’ın motorsüz
yelkenlisi, bu bakımdan muvaffak olmuştur, denilebilir. Bursa
yelkenlisinin gövdesi 6, bir kanattan öbür kanada kadar olan uzunluğu ise 12
metredir.”
Basına yansıyan haberlerden sonra Türk Tayyare Cemiyeti Başkanı Fuat
Bulca’dan gelen bir mektupla Türkkuşu’na davet edilen Emrullah Âli için yeni
bir dönem başladı. Emrullah Âli, o günlerden şöyle bahsetmişti:
“Basına uzun uzun konu olan planörü işte o yıllarda Bursa’da iken inşa
ettim. O dönemde Türkiye’de planör yoktu. Planını ben çizmiştim. İlk haberi
de Hulusi Ataç isminde bir gazeteci haber yapmıştı. Aslında planörü habersiz
haber yaptığı için kendisine sitem etmiştim. Fakat kısa bir zaman sonra
Ankara’dan o zamanki adı Türk Tayyare Cemiyeti olan Türk Hava Kurumu
Başkanlığından Fuat Balca imzalı bir mektup aldım…”
Emrullah Âli Yıldız, Bursa’da yaptığı planörü yeterince test edemeden
kendisini Türkkuşu’nda bulacak, proje yarım kalacaktı. Kuruluşundan 19 gün
sonra, 22 Mayıs 1935’te Türkkuşu’na kaydolacak ve 10 Temmuz 1935’te Sabiha
Gökçen ve 7 arkadaşının da bulunduğu grupla Rusya’ya havacılık eğitimine
gönderilecekti. Koktabel’de(Kırım) planör eğitimi, Moskova’da da paraşüt
ve motorlu uçuş eğitimi aldıktan sonra Temmuz 1936’da yurda döndü. Eskişehir
Askeri Hava Okulunda 6 aylık bir eğitimden sonra İnönü Planör Okulu’nda
öğretmenliğe başladı.
BURSA TÜRKKUŞU ŞUBESİ’NİN AÇILIŞI
Emrullah Âli Yıldız’ın Rusya’da olduğu sırada Türk Tayyare Cemiyeti’nin
başka bir etkinlik alanı olan Türkkuşu’nun Bursa’da açılacağını duyan
gençler büyük bir ilgi ve heyecanla Türkkuşu’na kayıt yaptırıyordu. Kız
Lisesi’nden de ilk olarak 15 kız öğrenci kayıt yaptırdı. 1936 Mayıs’ında
Bursa’da telaşlı bir koşturma yaşanıyordu. İlk haftasında
Ankara’dan sandıklar içinde gelen 2 adet motorsuz tayyare ve bir tane de
hangar yerine kullanılacak çadır Atıcılar’a yerleştirilmiş, kurulacak
olan Türkkuşu merkezi için Tayyare sinemasının üst katında bir daire
hazırlanmıştı.
17 Mayıs 1936 tarihinde Atıcılar’da 10 binden fazla kişinin katıldığı bir
törenle Bursa Türkkuşu Şubesi açıldı. (Atıcılar Meydanı 1914’te Tayyareci
Mehmet Âli’nin (Kurçer) inişine de tanık olmuştu.) Konuşmalardan sonra
Türkkuşu’nun uçucu ve paraşütçüleri bir resmigeçit düzenledi. Daha sonra da
uçuş gösterileri yapıldı. Açılışı takip eden günlerde 18 kız, 76 erkek
öğretmenleri Abdurrahman ve Vedat’la çalışmalarını haziranın son haftasına
kadar devam ettirdi. Bu derslerden iyi not alanlar İnönü’de açılacak kursa
gideceklerdi.
Bu çalışmalar sırasında Bursalılar için önemli bir gün de yaşandı. 7 Haziran
1936’da Bursalı Sabiha Gökçen, çift kanatlı uçağıyla Yeşilköy’den
havalanarak 35 dakika sonra Atıcılar’a indi. Alanda Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve Türkkuşu öğrencileriyle birlikte kalabalık bir halk
topluluğu da vardı. Atatürk yanındakilerle birlikte Sabiha Gökçen halen
uçaktayken yanına geldi, elini sıktıktan sonra tekrar havalanmasını istedi.
Sabiha Gökçen, Bursa ve Uludağ üzerinde bir süre uçtuktan sonra tekrar
meydana iner. Türkkuşu’nda eğitim alan 23 yaşındaki Rauf Alpay yıllar
sonra o günü oğlu Selçuk Alpay’a şöyle anlatıyordu:
“Sabiha Hanım, meydana inince Atatürk uçağın yanına yaklaştı. Tabi bizler de
arkasından… Atatürk önce Sabiha Hanım’ın elini sıktı ve elleriyle işaret
ederek, ‘Böyle iki teker aynı anda değerek mi indin, yoksa bir teker önce mi
değdi?’ diye sordu. Sabiha Hanımdan iki teker aynı anda cevabını alınca da
gülümseyerek bir daha havalanmasını söyledi.”
Bu uçuş gösterisi şüphesiz Bursalı genç Türkkuşu üyelerinin heyecanını ve
havacılığa ilgisini daha da artırmıştı. Ertesi günlerde (8-9 Haziran 1936)
Türkkuşu’nda ders alan öğrenciler köylülere gösteri uçuşları
yaptılar.Temmuz’da ise İnönü Planör Kampına gidecek olan öğrenciler
belirlendi ve Atatürk Anıtı’nda yapılan törenle yolcu edildiler. İnönü’de
hemşerileri Emrullah Âli’den de ders alacaklardı. Kasım 1936’da Ankara’da
başarılı atlayışlar yapan kız ve erkek paraşütçüler Türk Hava Kurumu
idarecileri ve aileleri tarafında Kestel’de otomobillerle karşılandı.
Yanlarında Emrullah Âli Yıldız da vardı. Yıldız, Bursa’da ortaokul
öğrencilerine planörcülük ve paraşütçülük dersi verdi.
YILDIZ’IN REKORLARI
Emrullah Âli Yıldız, 1936-1941 yılları arasında Türkkuşu’nda uçak ve planör
pilotluğu ile paraşütçülük/model uçak eğitimleri verdi. Emrullah Âli, bu
yıllar arasında iki de dünya rekoru kıracaktı. Bursa’daki öğretmenliği
sırasında tanıştığı Sıdıka Hanım’la evlendi. Sıdıka Yıldız, Türkkuşu’nda
öğrenciydi ve evlenme teklifini bir kontrol uçuşu sırasında havada almıştı.
1936 yılının Tayyare ve Zafer Bayramı’nda, İnönü-Ankara arasında uçuş,
paraşütle atlama ve gösteri uçuşları yapılıyordu. Rusya’daki havacılık
eğitiminden dönmesinden bir ay sonra Emrullah Âli, 29 Ağustos
1936’da planörüyle Eskişehir/İnönü’den sabah saat 08.20’de tek başına
havalandı ve gece 02.55’te yere indi. Havada daha fazla kalmak isteyen ama
rüzgârın durmasıyla inmeye mecbur kalan Emrullah Âli, yere
indiğinde gözyaşlarını tutamıyordu. Tam 18 saat 35 dakika havada kalmıştı ve
bu bir dünya rekoruydu. Diğer dünya rekorunu ise iki kişilik
planörle 12 Haziran 1938’de 14 saat 20 dakika havada kalarak kırdı. Kranih
tipi Alman yapımı planör ile yanında öğretmen adayı 18 yaşındaki Sezai Göksu
ile birlikte İnönü Yüksek Planör Kampında “C” tepesinden 10.20’de
havalanmışlardı. Geniş sekizler çizerek ve en küçük hava cereyanlarından da
yararlanmaya çalışarak geceyi görmüşlerdi. Havanın kararması ve bulutların
alçalmasıyla görüş mesafeleri düşmeye başladı. İniş alanında lambalarla T
işareti yapılmıştı. 23.20’de alana indiler. Havacıların çevresi kamp
personeli tarafından sarıldı. İki kişilik planörle havada kalma dünya
rekorunu 21 dakika fazlasıyla kırmışlardı. (Planörle ilk dünya rekoru Alman
Ernest Jachtmann ve Flossdorf tarafından 26/27 Kasım 1937’de yapılan 13 saat
59 dakikalık uçuştur.)
Bu rekor büyük yankılar uyandırdı. Dönemin köşe yazarları Emrullah Âli’yi bu
başarısından dolayı kutladı ve övgüler yağdırdı. Âli Yıldız’ın bu rekorları
dışında iki kişilik planörle 172 kilometrelik mesafe rekoru da vardır.
AĞACIN ÜZERİNE İNEN PLANÖR
Türk Hava Kurumu’nun halka tanıtılması amacıyla 26 Şubat 1937-16 Mart 1937
tarihleri arasında batı Anadolu gezisi planlandı. 26 Şubat’ta Ankara’dan
havalanan iki motorlu tayyare ve bir G-9 planöründen oluşan Türkkuşu filosu
Eskişehir/İnönü’de konakladıktan sonra 27 Şubat 1937’de Bursa’ya geldi.
Yüzbaşı Zeki, Vecihi Hürkuş, Ferit Orbay, Tevfik Aytan ve makinist Faruk’la
birlikte Türkkuşu filosunda Bursalı genç havacı Emrullah Âli Yıldız da
vardı. Havacılar, Atıcılar Meydanı’nda toplanan Bursalılar tarafından yoğun
ilgiyle karşılandı. Araçların yetersiz kalması nedeniyle Atıcılar’a binlerce
kişi yürüyerek gelmişti.
Türkkuşu havacıları, Bursa’daki Türkkuşu üyeleriyle hem uçuş gösterisi hem
de paraşütle atlama yaptı. Yüzlerce kişinin uçma isteğine kayıtsız kalamayan
havacılarımız kura ile belirlenen 25 kişiyi Bursa üzerinde uçurdu. 25 şanslı
Bursalı ilk defa uçağa bindi ve şehri havadan gördü. Takip eden günlerde
filonun gösterileri 25 bin kişinin izlediği gazete sayfalarına yansıdı.
Bursa’da gösteri uçuşları yapan filo 1 Mart’ta İzmir’e gitmek üzere sabah
08.50’de yine büyük bir kalabalığın katılımıyla şehirden ayrıldı. İzmir ve
ilçelerinde gösteri uçuşları yapan filo tekrar Bursa’ya ve oradan da 9 Mart
1937’de İstanbul’a ulaştı. Yeşilköy’de 14 Mart 1937’de büyük hava
gösterilerinin olacağı “Türkkuşu Bayramı” yapılacaktı.
Gösterilerden bir gün önce Türkkuşu tayyareleri şehre bildiriler atarak
İstanbul halkını yapılacak hava bayramına davet etmek üzere havalandı.
Vecihi Hürkuş’un kullandığı tayyareye bağlı olarak havalanan 2
numaralı planörde Emrullah Âli Yıldız vardı. Halk, Ayasofya ile Gülhane
Parkı arasında daireler çizen iki tayyarenin manevralarını büyük bir merakla
izliyordu. Bir süre sonra iki tayyareyi birbirine bağlayan çelik halat koptu
ve Emrullah Âli Yıldız’ın kullandığı planör tek başına havada kaldı.
Emrullah Âli, planörü büyük bir soğukkanlılıkla kullanarak halkın
şaşkın bakışları arasında Gülhane Parkı’ndaki ağaca bir kuş gibi kondurdu.
Bu başarılı iniş esnasında Emrullah Âli’nin sadece gözlüğü kırılmıştı.
Sırtındaki ceketi ve paraşütü çıkararak yere attı ve ağacın dallarına
tutunup halkın meraklı bakışları arasında alkışlarla yere indi. İki
kanadında delikler oluşan planör ise itfaiye tarafından yere indirilip
Eskişehir’e gönderildi. Emrullah Âli Yıldız inişini şöyle anlatmıştı:
“Bakırköy üzerinden Köprü istikametine uçuyorduk. Yerden yüksekliğimiz
70-100 metre arasında idi. Birdenbire nasıl oldu, bilmiyorum. Planörümü,
tayyareye bağlayan tel, bir sağanak neticesinde kopuverdi. Beni, ileriye
doğru çeken kuvvetin birdenbire kesildiğini hissettim. Havada
tayyaresiz kalmıştım. İşin asıl kötü tarafı, tel tayyarenin aşağı yukarı on
santim kadar yakınından kopmuştu. Büyük kısmı bende idi. Bu koca tel,
tayyareden ayrılınca büyük bir sarsıntı yaparak plânörümün gövdesine geçti
ve dolaştı. Öyle bir yerde idim ki önümde deniz, sağımda Gülhane parkı,
solumda devlet demiryolları Avrupa hattı garı vardı. Evvelâ istasyona inmeği
düşündüm. Fakat belki bir kaç vatandaşı ezebilirdim. Sonra denize inmeği
düşündüm. Kalabalık olan limanda ya bir motora veya bir sandala çarparak
batırsaydım? Bu ihtimaller, bir saniye içinde birbirini kovaladı.
Nihayet kararımı verdim; Gülhane parkının üzerindeki ağaçlardan birine
inecektim.
Evvelâ havada bir dönüş yaptım. Ve yere iniyormuş gibi yaparak ağaçların
üzerine doğru süzüldüm. Daha yere inmeye 20-30 metre mesafe varken tel bir
ağaca takılmaz mı? Tabiî bu vaziyet planörü baş aşağı getirdi. Düşmeyi
süratlendirmekten başka çare yoktu. Tam ağacın üzerine yerleşirken bir
darbe ile teli kurtardım. Ve planörü iki dalın arasına, sanki yerden
havalanır gibi, aşağıdan yukarıya doğru yerleştirdim. Bu benim başıma gelen
iş, plânörün bir hususiyetini daha meydana koydu: Planörün yalnız şekli kuşa
benzemez. O biraz da bir kuş gibidir. Ve eğer başı sıkıya gelirse, bir
ağaç dalının üstünde de kendine bir yer bulur. Tıpkı kocaman bir kartal
gibi…”
“GÖRECEK VE ÇEKECEKSİN”
Emrullah Âli Yıldız, rekorlarının yanında birçok proje ve icada da imza
atmıştı. Günümüzde paraşütçüler tarafından kullanılan modern otomatik açma
aletinin ilk örneğini 1940’lı yıllarda o yapmıştı. Uçakların pervane
yapımıyla ilgili buluşu da otomatik paraşüt açma aletinde olduğu gibi bir
Amerikalının ilgisini çekti. Dikey kalkış yapan Harrier’e benzer bir
patent çalışması vardı. İlgisizlikten bu da değerlenmedi. Yıllar sonra
Harrier uçağını görünce içi sızlamıştı. Birçok icadının yanında model
uçak motor imalatı da yaptı.
THK Türkkuşu, İnönü Yüksek Planör Kampı Müdürü ve Etimesgut Uçak
Fabrikasında Test Pilotluğu da yapan Emrullah Âli, 1947 yılında bir paraşüt
atlayışında sakatlandı. Paraşütçülükten ayrılarak sadece uçuşa ağırlık
verdi. Sakatlığının da etkisiyle yararlı olamayacağı düşüncesi ağırlık bastı
ve 10 Mayıs 1948 tarihinde aktif havacılık yaşamını sonlandırdı. Sonlandırdı
ama okul müdürlerinin özel izni ile arada sırada uçmaya devam etti.
Emrullah Âli’nin icatları havacılık alanında sınırlı kalmadı. Aktif
havacılıktan ayrıldıktan sonra bir fotoğraf stüdyosu açtı.
Fotoğrafçılığı Bursa’da öğrenmişti. Ağabeyi Neşet Yıldız 1920’li yılların
başında açtığı, Bursa’nın ilk fotoğrafhanelerinden Foto Yıldız’ın sahibiydi.
Beyoğlu’nda açtığı fotoğraf stüdyosu Fikret Kaftanoğlu’nun icat ettiği bir
sistemi geliştirerek kurduğu bir stüdyoydu. “Görçek” Fotoğraf Stüdyosu…
Fotoğraf çektirmek isteyenler kabine girdiklerinde arkasında objektif
olan bir ayna ile karşılaşıyorlardı. İstedikleri pozu verip kordonun
ucundaki düğmeye basarak kendi fotoğraflarını çekebiliyorlardı. Emrullah Âli
Yıldız, stüdyoya uğrayan Bursalı gazeteci arkadaşı Rıza Ruşen’e geliştirdiği
sistemi şöyle anlatmıştı:
“Bu makinenin bir eşi Türkiye’de, hatta belki de dünyada benden başka hiç
kimsede yoktur. Çünkü bu makine bir Türk zekâsının buluşudur ve patenti bana
devredilmiştir. Bunlar makinenin gözleri yani makinelerde
gördüğümüz objektifler. Mesela şu üç numaralı kabine gireceksin. Kapının
açılması için lütfen şu düğmeye basıver. Burada resim çektirmek isteyen
müşteri, kendisine en münasip bir pozu aynaya bakarak verir. Sonra şu
kordonun ucundaki düğmeye basar. Artık resmi çekilmiştir. İşte hepsi bu
kadar… Görecek ve çekeceksin.”
İLGİSİZLİĞE SİTEM
Görçek Fotoğraf Stüdyosu’nu 1970’e kadar çalıştıran Emrullah Âli Yıldız,
1996’da hayatını kaybetti. 1938 yılında kırdığı rekordan sonra 2 Ağustos
1938 tarihli Bursa gazetesinde kaleme aldığı yazısında Bursalıların
havacılığa yeterli ilgiyi göstermediğinden yakınarak şöyle seslenmişti:
“Yaptığım ufak bir zaman rekoruna
gösterdiğiniz alakaya güvenerek, size bir kaç ağabey öğüdünde bulunmaya
karar verdim. Türkiye’deki planör faaliyetinin ilk ve ikinci senelerinde
büyük bir alaka göstererek ön safı tutan sizler, bu sene ne için bu
alakanızı kaybetmiş, ne için bu işte en geri safa geçmiş bulunuyorsunuz?”
ADI BİR UÇAĞA VERİLMELİ…
Yıllar sonra Bursa, havacılığa olan inişli çıkışlı ilgisinde önemli bir adım
attı. Gökçen Ailesi’ne bağlı B Plas firması Alman Uçak fabrikası AQUILA’yı
satın aldı. Almanya’da yapılan imza törenine katılan Bursa
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 3 adet uçak siparişi vererek,
üretim için önemli ve anlamlı bir destek vermiş oldu. Bu önemli
gelişmenin ardından Bursa havacılık tarihimizin en parlak yıldızlarından
olan Emrullah Âli Yıldız yeniden hatırlanmalı. Ve siparişi verilen
uçaklardan biri “Emrullah Âli Yıldız” ismiyle yeniden gökyüzüne kavuşmalı…
http://bursadazamandergisi.com/makaleler/bursanin-gokyuzundeki-en-parlak-yildizi-4002.html'den
kısaltarak alınmıştır.
|