|
|
Güngör Uras Milliyet gazetesinde 23-7-2007
tarihinde yayımlanan yazısıdır.
İznik çinisi bütün dünyada değer verilen sanat eseri. Neden
eski "İznik çinileri" çok çok değerli? Neden herkes onların peşinde?
Herkesin peşinde olduğu çiniler 14. yüzyıldan 17. yüzyıla
kadar İznik'te yapılan çiniler. İznik'te çini ilk defa 14. yüzyılda Sultan
Orhan Camii'nin mihrabında kullanılmış. Daha sonra İznik çini yapımcıları
Osmanlı sarayının himayesinde, sarayları, camileri çiniyle bezemiş. Çini
tabaklar, su kapları yapmış. 17. yüzyıldan sonra saray güç kaybetmeye
başlayınca çiniciler himaye edilmez olmuş. İznik'teki çini atölyeleri de
geride hiçbir belge ve iz bırakmadan yok olmuş.
1993 yılında Prof. Dr. Işıl Aybaygil'in önderliğiyle kurulan İznik
Vakfı, İstanbul Üniversitesi'nin, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin ve
TÜBİTAK'ın desteğiyle üç yüz yıl sonra, "İznik çini" tekniğinin sırlarını
araştırarak, bularak, eski teknikle İznik çinisini üretmeyi başarmış.
Stresi emiyor
Prof. Aybaygil, "Büyük bir araştırma-geliştirme çabasıyla, yıllar
önceki İznik çinisinin nasıl yapıldığını öğrendik. Hamurundan, boyalara ve
sırra kadar her aşamada kullanılan malzemenin ve çiniyi pişirme tekniğinin
özelliği var" diyor.
İznik çinisinin hammaddesi toprak değil. Porselen tabaklardaki gibi kuvars
hamuru kullanılıyor. Kuvars, Osmani'nin "necef" diye adlandırdığı, cam
benzeri sert ve yarı değerli bir maden. Osmanlı döneminde neceften tespih ve
mücevher de yapılırmış. Bu maddenin bir özelliği insanı (çevreyi) "pozitif"
etkilemesi. Kuvarsın çekme özelliği, insanlarda İznik çinisine devamlı
dokunma isteğini uyandırıyor. İznik çinisi insanın üzerindeki stresi emiyor.
Çini yapımında kullanılan kuvars esaslı hamurun renklendirilmesinde
kullanılan boyaların tamamı metal oksitler ve kuvars karışımından özel
olarak hazırlanıyor. Bordan mavi, bakırdan yeşil, demirden kırmızı elde
ediliyor. Bu geleneksel boyalarla renklendirilen çinilerin üzeri tekrar
kuvarsla sırlanarak 900 derecede pişiriliyor.
Kuvars çini yapımı emek yoğun ve zaman istiyor. Çininin maliyetinin yüzde
80'i el emeği. Daha sonra enerji maliyeti etkiliyor. İznik çinisinin
metrekaresi 1.000 dolar ile 4.000 dolar dolayında.
İznik'teki tarihi çini fırınları
Her ustanın işi farklı
İznik Vakfı'nın İstanbul'da Kuruçeşme'de bir tasarım merkezi, İznik'te
ise bir üretim atölyeleri var. Vakıf, tasarımcıları ve çinicileri kendi
eğitim programlarıyla yetiştiriyor. Şimdilerde yüz kişi İznik çinisi üretmek
için çalışıyor.
Prof. Aybaygil diyor ki, "İznik çini sanatı kolektif bir sanattır.
Hiçbir çini tek bir ustanın elinden çıkmaz. Bir usta hayatı boyunca çini
yapımının sadece bir aşamasında katkıda bulunur. Hamuru, boyaları yapan,
çiniyi pişiren, desenleri çizen, renklendiren, sırlayan ustalar farklıdır.
Örneğin kontür adı verilen ve çinide renkleri birbirinden ayıran
siyah çizgiyi bir usta boyar. Onun sanatına kontür sanatı denir. Maviyi,
kırmızıyı boyayan ustalar ayrıdır. Osmanlı döneminde de bu böyleydi. O
dönemde bu çok sayıdaki ustanın başında, padişah fermanıyla atanan ve
görevinden alınabilen bir 'Kaşicibaşı' bulunurdu. Biz de bu âdetleri yaşama
geçirdik."
İznik Vakfı'nın ürettiği İznik çinileri şimdilerde yurtdışında
büyük beğeni görüyor. İstanbul metrosunun değişik istasyonlarında duvarları
süsleyen ve "İstanbul'un fethi"ni resmeden büyük panolar da vakfın
atölyesinde yapıldı.
Vakıf İznik'te çini sanatının hızla yayılmasına yol açtı. Şimdilerde 47 çini
atölyesi var. Ancak hepsinin geleneksel üretimi sürdürmesi imkânsız. Çünkü
kuvars hamuru ve geleneksel metal oksit boyalarla çini üretmek Ar-Ge
desteğine, büyük yatırıma ve özel eğitim görmüş elemanlara bağlı. |