Uludağ'a Yolculuk (1940)

Cennet Uludağ

                                                                                Hayri GÜRMERİÇ
                                                                        

    1940’ lı yıllarda Bursa’da bir Dağcılık Kulübü vardı. Kulüp binası Belediye Binası ile Atatürk Caddesi arasında yeni yapılan alt geçidin üstüne çok yakın, Tayyare Sineması tarafından bugün bahçe haline getirilmiş sahadaydı.
    Daha ziyade İstanbul’dan Uludağ’a çıkmak için Bursa’ya gelen kayakçılar bu kulüp binasında toplanırlar, dağa çıkış hazırlıklarını yaparlardı. Eski resimlerde Dağcılık Kulübü’ne ait binanın, Tayyare Sinemasının altında olduğu görülmektedir. Dağ kıyafetlerini giymiş genç, güzel hanımları, dağcı kılıkları içinde etrafa yukarıdan bakan beyleri, öğrenci psikolojisi içerisinde biraz da kıskanarak izlerdik. Öğle yemeklerini Kebapçı İskender’de yerler, akşam yemekleri için Kulüp binasının karşısındaki büyük lokantaya giderlerdi. Caddeden geçerken onları neşeli bir şekilde, hanımlı erkekli içkilerini yudumlarken görürdük.
    Dağa çıkmak bugünkü kadar kolay değildi. Dağa çıkmak üzere gelenlerin kayak takımları Kulüp önüne getirilen katırlara yüklenir, kayakçılar katırlarla birlikte Gökdere Boğazının yamaçlarından geçip iki-üç saat içinde Elma Çukuru’ndan sonra karakol mıntıkasına varıldığında katırlar bırakılır. Kayaklar takılır üç-dört saat sonra oteller mıntıkasına varılırdı.
   Bir eskiciye düşmüş resimleri araştırırken elime bir kart geçti. Kart, Uludağ’a çıkmak üzere İstanbul’dan Bursa’ya gelen bir genç tarafından anne ve babasına yazılmış, 20 Temmuz 1940 tarihini taşıyor.
   Karttaki anlatımı aynen aktarıyorum:
  “Sevgili anne ve babam,
    Şimdi saat 06.30. Dün akşam salimen ve güçlüksüz geldim. Gecemi Ulucami karşısındaki bir otelde geçirdim. Akşam yemeğini lokantada yedikten sonra biraz etrafı dolaştım ve Uludağ hakkında malumat aldım. Meğer bu sene her gün otobüs işlemiyormuş. Bu sabah tesadüfen saat 09.00 da bir tane kalkacak ve otele yolcular götürecek. Dün gece telefonla Uludağ oteli müdürüyle görüştüm. Yer varmış. Şu halde vakit kaybetmeden gideceğim. Saygılar.”
   Kartın ön yüzünde bir not var. Notta;
  “Saat 08.30 galiba bugün otobüsün kalkması biraz şüpheli. Gene yazarım. Saygılar” deniyor.
    Dağa çıkmak için Temmuz ayında bu kadar zorluklarla karşılaşıldığına göre, kışın dağa çıkmak için katırlarla yapılan yolculuğun ne kadar ağır şartlar içinde olduğunu anlamak mümkündür. Bugün seksen-seksenbeş yaşlarında olması gereken o delikanlı bilmem Uludağ’a çıkabildi mi?. Zamanımızda yol makinelerinin devamlı açık tutukları yollardan, büyük bir güvenlik içinde son model arabalarıyla Bursa’dan yarım saatte oteller sahasına çıkanların o yıllardan hç haberi olmadığı muhakkaktır.
    Bin bir zorlukla dağdaki otele ulaşmaya çalışan delikanlı mı, yoksa bugün yarım saatte, gülüş cümbüş içinde otellere ulaşanlar mı daha mutlu? Bunu bilmiyoruz.

                                                                    Kaynak: http://serdarkusku.blogspot.com 

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 16/10/22