Bursa Dağcılık Kulübü

Bursa'da Spor Kurumları

Cennet Uludağ

Kulüp Başkanı Musa Ataş

Bursa Dağcılık Tarihi

 
         Uludağ’a kayakla çıkan ilk kişi Abraham adlı bir Almandır. Spor teşkilatında atletizm antrenörü olarak çalışan Abraham, 1933 kışında yalnız başına kayakla Uludağ’a çıkmış, otelde bir iki gün kalıp resimler çektikten sonra Bursa’ya dönmüştür. Abraham çektiği resimleri vali Fatih Güvendiren’e göstererek, Uludağ’da mükemmel bir şekilde kayak sporunun yapılabileceğini anlatmıştır. Abraham’ın bu girişimi İstanbul’da duyulunca bu kez Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Giyolet yine aynı yıl tek başına kayakla Uludağ’a çıkmış, yanında getirdiği çadırla Uludağ’ın zirvesinde bir gece konakladıktan sonra, kayarak İnegöl üzerinden Bursa’ya dönmüştür. Giyolet de Uludağ’ın zirvesine kayakla çıkan ilk kişi olmaktadır. Gerek Abraham’ın gerekse Giyolet’in söz konusu girişimlerinin Uludağ’da kayak yapma konusunda İstanbul’da heyecan ve heves yaratması üzerine İstanbul valisi Muhittin Üstündağ’ın yeğeni Bülent Üstündağ ile arkadaşları, kayak kaymak gayesiyle, 1933 yılı Nisan ayında otuz kişilik bir kafileyle Uludağ’a çıkmış, bir hafta kadar kalmışlardır.
     
                          Dağcılık Kulübü Lokali (Tayyare Kültür Merkezi yanı) 

      
Bursa Dağcılık Kulübü 1932 yılında Bursa Halkevi’nin bünyesi içinde kurulmuş  ve daha sonra on kişilik bir kurucu heyetin çalışmasıyla bağımsız bir hüviyet kazanmıştır. Kulübün bağımsız bir kulüp şeklinde kuruluş tarihi  22 Nisan 1933’dür. Bursa Dağcılık Kulübü “Türkiye’de kayak sporunun tarihçesine damgasını vuran ilk kulüp”tür.  Bu Kulüp sayesinde yurdumuzda ilk defa batılı anlamda geniş halk kitlelerinin katıldığı kayak çalışmaları başlamıştır. Kulübün ilk Yönetim Kurulu da şu kişilerden oluşmakta idi: Başkan Saim Altıok, Genel Sekreter Musa Ataş, Muhasebeci Tayyar Akkeskin, üyeler İhsan Celal Antel ve Nusret Bey. Kulübün ilk ismi Dağ Sporları Kulübü iken,daha sonra Bursa Dağcılık Kulübü olarak değiştirilmiştir. Kulüp 1935 kasım ayında Avcılar Kulübü ile birlikte Şafak Otel'in ikinci katına, 1936 şubat ayında da Osmanlı Bankası karşısındaki büyük binanın üst katına taşındı.
       Bursalılar kayak yapmak gayesiyle ilk olarak 1933 yılı Haziran ayında Uludağ’a çıkmışlar ve bulunabilen bir iki çift kayakla kar üzerinde kayma şekillerini öğrenmişlerdir(8). Daha sonra kulüp yurt dışından kayak ve giyim malzemeleri getirterek, bunları üyelerinin ve sporseverlerin faydalanmasına sunmuştur. Bu arada kulübün kurucu üyelerinden ve Sanat Okulu öğretmenlerinden Selahattin Daci mükemmel yerli kayaklar, Bursalı Mehmet Usta da kayak ayakkabıları yaparak bu sporun yaygınlaşmasına yardımcı olmuşlardır.
      Bursa’da kayak etkinliklerinin başladığı yıllarda Uludağ’da vali Fatih Güvendiren zamanında (15.12.1926-17.6.1933) Özel İdare tarafından yapılmış bir tek Büyük Otel mevcuttu. On yedi odalı olan bu otel kışın kapalı olup, sadece yaz aylarında hizmet vermekteydi. Dağcılık Kulübü kayak çalışmalarına başlayınca otel kış aylarında da açık tutulmaya başlandı. Ancak Büyük Otel tek başına ihtiyacı karşılamadığından Bursa Dağcılık Kulübü tarafından; Halk Partisi il örgütünün, valiliğin ve İdman Cemiyeti İttifakı’nın yardımlarıyla, dağda Cennetkaya mevkiinde 110 yataklı bir Kayakevi yaptırılmış, sporcuların faydalanmasına sunulmuştur.  8 Aralık 1935'te CHP il başkanı Sadi Konuk'un katıldığı törenle hizmete giren bu kayakevi yurdumuzda bir ilki temsil etmektedir.
    “Burası yaz kış her zaman herkese açıktır. Çok ince bir düşün farkı olarak alkollü içkiler yasak, ehli dil ve keyif erbabının muhitini üzmeden kendi aleminde her türlü eğlenceye dalması serbestir. Üyelerine sabah kahvaltısı, öğlen akşam yemekleri dahil yatmasıyla 24 saat için (100 krş.) yani bir papeldir-1936”. “Şubat ayı sömestre tatilinde Ankara’dan Y. Ziraat Enstitüsü, Gazi Eğitim Enstitüsü, Siyasal Bilgiler Okulu (Mülkiye) gibi yüksek okullardan kalabalık gruplar halinde kayakevinde kalınır ve ranzalı iki katlı yataklarda bazan ikişer kişi sıkışarak yatılırdı. Gündüz hocalar öğrencileri tek sıra halinde kayakevinin onünde dizer, İstiklal Marşı söylenerek tura çıkılırdı. Gece olunca eğlenceler yapılır ve koro halinde şarkılar, marşlar soylenirdi. Günlük eğlenceli gazete bile çıkarılırdı. Bu gazeteler salon duvarlarına asılır ve düşenlerin karikatürleri çizilirdi. Hatta tiyatro sahnesi bile yapılıp, battaniyeden perde asılırdı. Karlar kadar tertemiz Atatürk ideal ve inkilaplarına sadık asil sporcu ruhu taşıyan gençlık harikalar yaratmasını bilirdi".

            

    Kayakevine ek olarak Karabelen’den zirveye kadar 50-100 metre aralıklarla işaret direkleri konmuş ve böylelikle “Kayak yolu” her zaman görünür bir hale getirilmiştir. Zirve’ye aynı zamanda  bir işaret mahiyetinde olmak üzere mirengi noktası inşa edilmiş, ayrıca bir hatıra defteri kasası yapılarak içine bir de defter konulmuştur. Bütün bunlara ek olarak  da telefon hatları çekilmiştir. Bütün bu tesisleşme çalışmalarına rağmen 1930'lu yıllarda kış aylarında kayak yapmak maksadıyla Uludağ’a çıkmak hiç de kolay değildi. Dağa çıkabilmek için mutlaka Bursa Dağcılık Kulübü’nün rehberliğinden ve yardımlarından faydalanmak gerekirdi. Bu yıllarda Uludağ’a çıkmak için başlıca iki yol vardı.

                    

Uludağ'a Çıkış

      Bunlardan birincisi kulübün, yaz kış düzenli bir şekilde kaldırdığı otobüslerle, karın durumuna göre, Dolubaba' ya veya Kirazlı Yayla' ya kadar gitmek, daha sonra zaman zaman yürüyerek veya kayarak otele ve kayakevine ulaşmak. Dağa çıkış için başvurulan ikinci yol ise daha zahmetli idi. İkinci çıkış Elmaçukuru- Karabelen yolundan yaya veya katırla yapılırdı. Bunun için bir gün önceden Bursa Dağcılık Kulübü’ne başvurulup, katır kiralanırdı. İsteyenler katıra binerek Karabelen’e çıkar, isteyenler yaya yürür, eşyalarını katıra yüklerlerdi. Genellikle üç saatlik bir yolculuktan sonra Karabelen’deki İmdat Evine ulaşılırdı. Burada kayaklar takılır ve kayarak Büyük Otel’e veya Kayakevi’ne varılırdı. Eşyalar ise kulübün Karabelen’deki hamal servisi tarafından, bir ücret karşılığında, gidecekleri yere kadar taşınırdı.

       Bursa Dağcılık Kulübü, bayanların da kayak sporunu yapmalarını teşvik etmiş ve bu sayede Türk bayanları 1930 lu yıllarda, batılı hemcinsleri gibi, kayak yapmak olanağına kavuşmuşlardır. Türkiye’nin 1930 yıllarda içinde bulunduğu şartlar düşünülürse bayanların sosyal hayata ve spor etkinliklerine katılmalarının ne kadar önemli bir adım olduğu daha iyi anlaşılır.           

             

                        1932 Dünya Güzeli Keriman Halis kulübe üye oluyor.

Bu sayfadaki yazılar ve fotoğraflar www.bursadagcilikkulubu.com web sitesinden alınmıştır. Sayın Akın Altıok'a teşekkür ederiz.

     

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 16/10/22