|
|
Çok
şanslıyız aslında. Öyle bir kentte yaşıyoruz ki, Yaradan hiçbir şeyi eksik koymamış. Dağ, deniz, ova. Tarih, kültür, medeniyet. Ne istiyorsanız var. Zaten Şehrengiz Dergisi’ni hazırlarken de bu yüzden zorlanmıyoruz. Nereye elinizi atsanız bir tarih, bir hikaye var. Tek sıkıntımız kaynak. Kaynak var aslında da çoğu Osmanlıca. Ancak ekipte Osmanlıca bilen arkadaşlarımız var ve bu bizim için sorun
olmuyor. Sorunu bir başka türlü yaşıyoruz. Örneğin İnebey Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’ndeki kitapları tek
tek tanıtmak istiyoruz ama karşımıza inanılmaz bir bürokratik engel
çıkartılıyor. Bu milletin geçmişle bağını ortaya koyan 8 bin 389 eserden birine bile
dokunmanız mümkün değil. Bakanlıktan izin diyorlar başka bir şey demiyorlar.
Oysa bu kitapları Bursa’ya, Türkiye’ye anlatmak, günümüz Türkçesine çevrilip
bu kuşaklarla paylaşılması gerekmiyor muydu? Elbette ki gerekiyordu. Gerekiyor gerekmesine de hadi bugüne kadar yapılmadı, yapılamadı. Peki bilgi çağında bilginin raflara kilitlenmesini nasıl izah ederiz onu
bilemiyorum.
Sizin anlayacağınız; Ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık’tan bile girişte kimlik istediği öne
sürülen İnebey Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’nin yöneticilerinin,
daha üstünde Bakanlığın bu işe bir çözüm bulması şart…
İbrahim Öge'nin Bursa Meydan Gazetesinde 13.11.2010'da
yayımlanan yazısından bir bölümdür.
|