YANILAN BENMİŞİM BURSA




Bursa ve Kentleşme






 

 

                                                                               Alper Can

 

      Kulunuzun ömrünün nedeyse tümü bu kentte geçmiş. Buralı olmuş, kanıksamış bu toprağı. İyiyi istemiş burası ve buralılar için. İstemiş ki akıl egemen olsun dünya işlerine. Düzen olsun, adalet yerini bulsun, vicdan ve sağduyu ağlamasın. Gördüklerini bu değerlerin imbiğinden geçirerek süzmüş. Yanlış buldukları olmuş, eleştirmiş, olmaz demiş. Git gide artmış “olmaz” demeleri, bir haller olmuş herkeslere. Hani düzen, adalet, sağduyu istiyorduk hepimiz? Şimdi anlıyor ki yanılan kendiymiş.
   
Demiş ki, bilim denen bir şey var, cetvel, pergel var, mühendislik var. Şu döşediğiniz kaldırım taşları bir senede nasıl tarlaya dönüşür? Bursa’da çöl mü var, hiç yağmur yağmayacak gibi döşüyorsunuz taşları, sıkı bir yağmurda göl yerine dönüşüyor sokaklarımız. Yanılmış, yan yana koymak yetiyormuş taşları. Arnavut atalarının tersine yeni taş yolların ömrü bir yılmış.      

               

     
    Demiş ki, nizam var intizam var, şehircilik denen bir bilim var. Şu Tower Plaza denen ucube nasıl dikiliverdi Muradiyelilerin önüne? Yanılmış. Parayı bastıran cetveli yamultabiliyormuş.

   
Demiş ki vefa var, büyüklerimize, değerli şahsiyetlerimize saygı var. “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” diyen büyüğümüzün adına bir çeşme bile yok mu? Yanılmış, Vefa İstanbul’da bir semtmiş. Su cenneti Bursa’da Evliya Çelebi adına bir çeşme yokmuş, suyu şişeleyen cebini dolduruyormuş. 
 
   

Evliya Çelebi Çeşmesinin olduğu yere Karaçelebizade Çeşmesi dikildi

 

    Demiş ki hak var, hukuk var. Kentin sokakları orada yaşayan tüm kentlilerin malıdır. Nasıl oluyor da kaldırımlar parsel parsel kapatılıyor, seyyara, satıcıya, pastaneciye, dönerciye? Belediyeci büyüklerimiz dememiş miydi kaldırımlar kentin gerdanlığıdır diye? Yanılmış. Teksas sadece taraftar grubunun adı değil aynı zamanda kentimizin göbek adıymış. Gücü yeten gücü yetene.
 
 

 

    Demiş ki hani nerede güzel duygumuz? Hani “insanın dünyada esas vazifesi dünyayı güzelleştirmektir ” denmişti bir hadiste? Yanılmış. Görünmekmiş, göze batmakmış her şey. O yüzden en büyük tabela, en göz alıcı lamba en doğrusuymuş. Tarihi olduğunu iddia eden Kayhan Çarşısı neon tabela pazarına dönüşmüş. Yürek okşayan kent siluetine el-Fatiha.
    Demiş ki, turizmin önemi her köşe başında anlatılırken kentin müzelerinin üzerine titrenmesi hatta daha da arttırılması gerektiği de biliniyordur herhalde. Yanılmış. Bürokrasi hazretleri yüzünden Hüsnü Züber Müzesi iki yıldır kapalıymış. İslam Eserleri Müzesi yıllarca mesai dışı kalmış, Arkeoloji Müzesi de aynı yolun yolcusuymuş.
     Demiş ki çağımız kentlerinin baş belasıdır trafik, bezdirir hepimizi. Yanılmış. Bursa’da trafik sorunu yokmuş. Kentin en merkezi, en kalabalık caddesinin iki tarafı otopark olabiliyormuş. Akl-ı Selim’e veda.
                 

 

    Demiş ki yazı denen bir insan icadı var. İnsanı insan kılar, çağlar ötesine iz bırakır. Başlatılmış ve yürütülmekte olan Bursa Edebiyat Günleri’ni kentimize yaraşır şekilde devam ettirin. Yanılmış. Edebiyat demek, yazı demek, sadece bazı şeyleri yazan bazı adamları misafir etmek demekmiş. Son üç yılın edebiyat günleri etkinlikleri programı bunu söylüyor.
   
Demiş ki tutarlı olmak denen bir şey var. Hem Türk İslam sanatlarını koruyoruz, teşvik ediyoruz diyeceksiniz, ondan sonra da Bursa’da Karagöz oyunu konusunda en yetkili bir kişi olan Şinasi Bey’i, kullandığı Çekirge’deki mekândan kovacaksınız. Yanılmış, hamamda sabuna basmamak için kıvırtabilirmiş insanoğlu.
   
Demiş ki kıymet bilirlik var. En güzel Bursa şehrengizini yazan büyüğümüzü arada bir hatırlasak. Bir tek burada yanılmamış. Tanpınar adına düzenlenen yarışmalar yüz güldürüyor.
        Yanılmış bu fani kulunuz, hem de çok yanılmış! Meğer ki o, DOĞU’da yaşadığının fakında değilmiş. Şimdiki zamanın değil sonraki zamanın önemli olduğu, kuralın namevcut olduğu, düzenin tesadüfen bulunduğu, vicdanın köreldiği, aklın uyuştuğu bir coğrafyaymış burası; kağıda mürekkep ila yazılan kuralın sokağa çıktığında silindiği bir coğrafya.