A. H. Tanpınar: "En büyük derdimiz şehir fikrini kaybetmiş olmamız... Şehirler kaya tuzunun suyun içinde erimesi gibi elimizden kayıp gidiyor. Bursa Ovası’nı dut yaprağı gibi yedik. Yeni her ne yapılacaksa ona karşı çıkalım demiyorum. Varolanı koruyalım, yapıcılık buradan başlar. ”

Edirne ve Bursa gibi tarihi şehirlerin çevresinde yepyeni yerleşmeler yapmak, onları yok etmek demektir. Bursa gibi bir şehrin çevresine 3 milyon insan yerleştirirseniz, 3 milyonluk lekenin kenarında, o lekenin otuzda biri kadar olan 100 binlik tarihi Bursa, zavallı, önemsiz bir nesne olarak kalır. Dolayısıyla tarihi Osmanlı ve Türk şehirlerinin çevresinde şehirleşme, imkan nispetinde bu şehirlerden uzakta olmalıdır. Yani ticaret ve sanayi merkezleri başka yerde olmak kaydıyla bu kentleri kültür merkezleri olarak muhafaza etmek. Bu ilkeye aykırı davranış, bütün insanlığa, insanlık kültürüne karşı bir tecavüzdür. Doç. Dr. Turgut Cansever (Dünyada Ağa Han Mimarlık Ödülünü 3 kez almış tek mimar. Alıntı: Osmanlı Şehri, Timaş Yay.  2. bs.  s.115'den)

Talihsizlik açısından şehircilikle uğraşan meslektaşlarımızı kimse geçemez. Her şey başladığımız güne göre daha kötü. Türkiye'de bilgisinden en az yararlanılan, öğrettikleri, öğütledikleri en fazla çarpıtılan meslek hocaları mimarlık ve şehircilik hocaları. Resmi makamların anlayışsızlığıyla finans çevrelerinin aşırı açgözlülüğü memleketi mahvetmiştir. Bizler arzularımızdan hemen hemen hiçbirini gerçekleştiremedik. Bir yabancıya karşı bu ülkede şehircilikten, mimarlıktan, çevrecilikten anlayanların bulunduğunu ispatlayabilmek için bin şahit yetmez (Prof. Dr. Bülent Özer - Feriha Büyükünal ile söyleşisi, Sanat Çevresi dergisi, Ağustos 1991)