Söyleşen: Mehmet Gündem
Geçen haftalarda bir bahane
bulup soluğu Bursa'da aldığımda Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin'in
kapısını çaldım; Bursa'ya ne yaptınız diye sordum. Başkan iki dönem
İnegöl'de olmak üzere 13 yıldır belediye başkanlığı yapıyor. Meşhur İnegöl
Mobilya Fuarı'nı ilçeden çıkartıp Türkiye'ye taşıyan Başkan, tecrübenin
avantajlarını konuşturuyor Bursa'da. Başkan 'ben' diyemiyor, 'biz' diyor.
Sayın başkan üniversite döneminde dört yıl yaşadığım
Bursa ile son yıllarda bulduğum Bursa arasında çok büyük farklar var. Tarihi
Bursa korunurken ortaya bir modern Bursa çıkmış. Ne yaptınız Bursa'ya?
Bursa'nın ulaşım, çevre, kentsel dönüşüm gibi
projelerinde fevkalade değişiklikler oldu. Şehir girişleri biliyorsunuz çok
önemlidir, ilk intiba orada oluşur. Biz de, yıllardır metruk halde duran
Bursa'nın girişlerine el attık. Çevre düzenlemesini yaptık, ağaçlandırdık,
aydınlattık, temizledik. Temiz, bakımlı, iyi giyinmiş insanın muhataplarına
güven vermesi gibi, şehrin girişinin de insana güven vermesi gerekir.
İstanbul gelişinde bizi gecekondular, seyyar
satıcılar, paslı duvarlar karşılardı…
Şimdi o çirkin yapılar kaldırıldı, ayrıca mevcut olan
konut ve işyeri sahiplerine yazı gönderdik, 'bu güzelleştirme çabasına
katılın, cephelerinizi şu şu renklere boyayın' dedik. Elbette bunlar yapmak
istediklerimize göre çok küçük şeylerdi.
Trafik sorunu bütün illerin sorunu. Gereksiz enerji
kaybı oluyor, zamanı çalınıyor ve stresle yükleniyor insan. Siz de trafik
sorunun öncelikli sorun olarak algılıyor musunuz?
Elbette. Bunun için de Bursa, en yoğun ve en kısa
sürelerde tamamlanan ulaşım yatırımlarıyla tanıştı. 30 ayda 6 kavşak
tamamlandı. Benzeri 3 yılda yapılan kavşaklar artık 3 ayda bitiyor.
Alternatif yol ve köprü çalışmalarıyla Bursa trafiği nefes alıyor. Bursaray
kentin her yanında toplu taşıma konforunu yaşatacak. Güzelyalı-Yenikapı
feribot hattı ile Bursa-İstanbul arası 75 dakika olacak. Türkiye'de ilk
olarak, kurduğumuz bütünleşik bilet sistemi sayesinde toplu taşıma artık
online takip ediliyor. 1993 yılından bu yana yeni araç alımı yapılmamış,
belediyenin araç parkına 45 adet araç aldık. Ortalama yaşı 17 olan ve
Türkiye'de büyükşehirler arasında en yaşlı filoya sahip kent unvanını
taşıyan Bursa, alınan son model 70 otobüsle en genç filoya sahip büyükşehir
oldu.
Bazı şehirlerde, o şehre aidiyet bilinci çok baskın.
Kayserililik, Malatyalılık gibi. Bursa'da da bir Bursalılık ruhu, bilinci
var mı?
Bir müddet önce İstanbul'da 'kentlilik bilinci'
çalışması yapıldı, Türkiye'nin her tarafından katılımcılar vardı.
Sorulduğunda, Ben 'Orduluyum, Kayseriliyim, Trabzonluyum…' diyorlar. Halbuki
yaşadığın kente ait bir bilincin yerleşmesi gerekiyor, İstanbul'da
yaşıyorsan, İstanbulluyum diyebilmelisin. Türkiye'nin dördüncü büyük kenti
olan Bursa da hızla büyümekte ve gelişmektedir. Bursa'da bir göç olgusu var,
vaktiyle Yunanistan'dan, Bulgaristan'dan, balkan ülkelerinden gelinmiş.
Ayrıca Karadeniz'den, Doğu'dan ve Güneydoğu'dan göç mevcut. Biz istiyoruz
ki, bu çeşitlilik içinde Bursa'da bir kent kültürü ve kentlilik bilinci
hakim olsun. Ben Bursalıyım demek önemli. Evet, senin doğduğun yerle bir
aidiyet bağın olmalı ve önemli, ama doğanıyla ve doyanıyla Bursa'da yaşayan
Bursalıdır. Biz kent bilinci ile ilgili bir çalışma başlattık. Bu çalışma
hemşeri derneklerini, okulları, sivil toplum kuruluşlarını kapsıyor. Eğer
insanlar "ben Bursalıyım" derlerse, şehrin tarihi zenginliğinden, kültürüne,
parklarından ürettiklerine, denizinden temiz havasına kadar her şeyine sahip
çıkarlar.
Pratikte, iş adamlarında Bursalılık ne oranda var?
Buna bir örnekle cevap vereyim; Merinos Fabrikası zarar
ediyordu. Sayın Başbakanımıza dedik ki, burası zarar ediyor, biz alalım,
Bursa'ya ve Türkiye'ye yakışır bir kongre kültür merkezi ve park yapalım.
Başbakanımız da, Merinos'u Büyükşehir’e verdi. Hummalı bir çalışma
başlattık. Biri 800, diğeri 1800 kişilik iki salonu olacak. Bursa bir turizm
ve sanayi şehri. Sağlık turizmi de, inanç turizmi de mevcut. Bu yeni
projelerle amaç Bursa'yı aynı zamanda bir kongre şehri haline getirmek.
Kongre kültür merkezi için gereken 50 milyon YTL'yi ticaret odası ile
paylaştık, yarısını onlar yüklendiler. İş adamlarının Bursa'ya sahip
çıkmalarına bir örnek daha; Bursa'nın bir kent meydanı yoktu. Şimdi altında
otoparkı, alışverişi merkezi, kültür üniteleriyle donatılmış büyük bir kent
meydanı yapıyoruz. Bu projede Bursalılar tarafından alındı ve yapılıyor.
Hangi belediyenin kasası büyük projeleri hayata geçirmeye yeter ki...Kasaya
bakarak hizmet üretilmez. Proje geliştirirken, yeni kaynaklarda bulmak
zorundayız ve bu çark zaten böyle dönüyor. Özel sektör mantığı ile
çalışıyoruz.
Büyükşehir olarak sizi korkutan bir borcunuz var mı?
Bizi korkutan bir borç söz konusu değil, ayrıca devlete
de gecikmiş bir lira borcumuz yok.
Uludağ biraz eski cazibesini yitirdi mi?
Bence yitirmedi. Biraz yolu problemliydi. Uludağ orada
bütün güzelliği ve haşmetiyle duruyor. Hem Teleferik projesi
gerçekleştiğinde hem de Mudanya-İstanbul arası feribot seferleri
başladığında Bursa ve Uludağ bir başka olacak. Sanıyorum, insanlar buraya
akın edecekler.
Kentsel dönüşümde 'yeşil Bursa'dan taviz veriliyor
mu?
Gönül ister ki, kaçak yapılaşma hiç olmasaydı. Sanayi
yapılanması, konut yapılanması keşke çevre ölçeklerine dikkat edilerek
yapılsaydı. Ama öyle olmadı, kaçak yapılaşma da var, sanayi kirliliği de,
çevre tahribatı da. Güzelim Nilüfer Deresi içler acısıydı. Arıtma
tesisleriyle temizlemeye başladık. Kaçak yapılaşmanın önüne geçmeye de azami
gayret gösteriyoruz. Planların son aşamasına geldik. Bursa'da Büyükşehir
sınırları içerisinde plansız ve tanımsız alan kalmıyor. Bu da şu anlama
geliyor; 2007'de uygulamalar daha sağlıklı olacak. Konut da, sanayii de
yapılacağı yer belli. Çevre kriterlerine uygun Bursa'nın oluşturulması uzak
değil. Hayallerimizi süsleyen Bursa'yı hep birlikte meydana getireceğiz.
Çevreyolu civarında çok münbit tarım alanları var.
Buralar korunabilecek mi?
O alanların tümü korunuyor ve korunacak. Bursa,
çileğiyle, şeftalisiyle, armuduyla, elmasıyla da yaşayacak. Bugüne kadar
kaybettiğimiz tarım alanları yeter.
Bu kadar hızlı bir yapılaşma içerisinde 'rant' ve
'mafya' türü oluşumlar yol kesici olmuyor mu?
Belki bir zamanlar kimileri kendi çıkarları
doğrultusunda birtakım planlar yaptırabiliyorlardı, ama şu anda Bursa
Büyükşehir'de böyle bir olaya rastlamak mümkün değil. Fırsatçılara ve
rantiyecilere bizden ekmek yok.
İstanbul'a yakın olmak, Bursa için avantaj mı
dezavantaj mı?
İstanbul'a yakın olmanın avantajları da var,
dezavantajları da. Ekonomik açıdan elbette avantaj söz konusu. Ama zaman
zaman gölgede kalmanın da mutsuzluğu yaşanabiliyor. Mesela, bizim
havaalanımız yıllardır çalışmıyorsa, bunda İstanbul'a yakın olmanın etkisi
büyüktür.
Bursa'nın havaalanı meselesi çözülebilecek bir
mesele mi?
Şehrin dışında havaalanı dünyanın her yerinde mevcut.
Gelişmiş ülke kentlerinde de bu böyle. Şehrin merkezinde neredeyse hiç yok
havaalanı. Bursa Havaalanı'nın Yenişehir'de yapılmış olması bir olumsuzluk
değil, bu desteklenmeli, iş adamlarımız da oradan uçmalılar. Ama her nedense
Bursa'da, "şehrin içinde olsun" gibi bir temayül var. Yeni bir çalışma
yapılıyor. Ulaştırma Bakanlığı olabilir mi diye teknik bir değerlendirme
yapıyor. Bakanlık olumsuz görüş bildirirse biz Bursalılar olarak Yenişehir
Hava Limanı'na sahip çıkacağız.
Hava trafiği olmazsa, deniz var. Güzelyalı-Yenikapı
feribot hattı ile Bursa-İstanbul arası 75 dakika olacak dediniz. Seferler ne
zaman başlıyor?
Yaz başında Mudanya-Yenikapı arasında arabalı feribot
seferlerimiz başlamış olacak. 250 araç, 1250 yolcu taşıyabilecek. İstanbul
bize gittikçe yaklaşıyor. Bu proje Bursa'ya heyecan vermekte. Bursa
-İstanbul arasında adeta denizin içerisinden bir yol kuruluyor. Karşılıklı
gidiş-geliş için iki gemi alınması gerekiyordu, sayın başkanımız Kadir
Topbaş bey Avustralya'ya gemilerin siparişini verdi.
Teleferik de bildiğim kadarıyla bir nostalji olmanın
ötesine geçemedi. Hantal bir yapısı var. Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu?
Size müjdeyi vereyim, Teleferik projemiz hazır.
Dünyanın en uzun projelerinden biri olacak. Teferrüş'ten hareket edip,
oteller bölgesine kadar 8.5 km gidecek. 50 sene öncesinin projesi olarak şu
anda yarıya kadar gidiyor. 40 kişilik bir kabin. Modern dünyada böyle kabin
yok. 6-8 kişilik kabinler olacak. Bu sistem yeni otel ve sosyal tesislerle
geliştirilecek. Bu da yap-işlet-devret modeliyle oluyor.
Bursa'da muhalefet var mı?
Dünyanın her yerinde olduğu gibi muhalefet olgusu
Bursa'da da mevcut. Biz yüzde 54'le göreve geldik. Bu sorumluluk içinde
çalışıyoruz. Zaman zaman anketler yaptırıyoruz. Bize rey versin veya
vermesin Bursalıların yapılan hizmetlerden memnuniyeti yüzde 70 oranında.
Bursa'da senelerce konuşmalar olmuş icraat olmamış. Sorunların çözüldüğünü
gören muhalefet de bizi hayranlıkla izliyor diyebilirim.
Bu sizin yorumunuz mu, muhalefetin ifadesi mi?
Biz doğru işler yaptığımız müddetçe muhalefet belki
bizi basın önünde takdir etmeyecektir ama içinden "ben başka partidenim ama
bunlar doğru iş yapıyorlar" diyecektir ve diyorlar.
Bursa'yı nasıl algılıyorsunuz?
Seçim öncesi "Bursa, çirkin bir köy" diyenler vardı.
Yapılaşma ve trafik sorunları bu tür sözleri beraberinde getirmiş. Ancak
bugün dışarıdan gelenler diyorlar ki, Bursa çok değişmiş, büyük atılımlar
var, adete bir Avrupa kendi. Bizim dönemimizde "Bursa Avrupa Şehri" diye
tabela vardı... Tabelada yazması önemli değil, önemli olan şehrin her
yerinde o çağdaşlığın yaşanması önemlidir. Bugün sınıf atlayan marka kent
olma yolundadır Bursa. İki yol sonra projelerimiz bittiğinde Türkiye'nin
parlayan yıldızı olacak Bursa.
Üniversitenin avantajını Bursa'ya aktarabiliyor
musunuz?
Bursalılık Bursa'da doğmakla sınırlı değil. Burasının
farklı bir cazibesi var. Gelip yaşayan bir yanının bırakarak gidiyor. Bu
genç neslin birikimleri elbet dönecek Bursa'ya. Sayın rektörümüzün de,
öğretim üyelerimizin de Bursa'ya katkısı fevkaladedir.
Yeni Şafak gazetesi, 28.11.2009 tarihli sayısından kısaltarak alınmıştır
(https://www.yenisafak.com/gundem/hikmet-sahin-bursaliyim-demek-ovunc-haline-gelecek-16906)