MURAD EMRİ EFENDİ

Bursa'da Basın

Bursa'nın Kültür İnsanları

Bursa'ya Hizmet Edenler  

 

 

 

 

 

 

   
                                                                                                       Dr. İbrahim Öztahtalı
   
     Osmanlı Devleti'nin değişim ve gelişim süreci 19. yüzyılda hız kazanmıştır. Halka halka yayılan bu değişim ve gelişme sürecinin merkezinde İstanbul olmakla birlikte bu değişime yakın şehirlerden biri de Bursa'dır. 19. yüzyıl Bursasının kültür adamlarından biri de çok yönlü bir entelektüel olan divan şairi Murad Emri Efendi'dir. Aynı zamanda Bursa'nın ilk gazetecisi, ilk matbaacısı ve ilk kütüphanecisidir.
                   

    1850 yılında Tırhala’da doğmuştur. Burası Yunanistan'ın orta kesimindeki Larissa şehrinin kuzeybatısındadır. Babasının adı Sadık'tır. 1878 Berlin Antlaşması gereğince Teselya ile birlikte Tırhala’nın Yunanistan’a bırakılmasından sonra ailesiyle birlikte göçmen olmuş, 1882’de Bursa’ya yerleşmiştir. Henüz dört yaşındayken babası vefat etmiş, okuma-yazma bilmeyen akrabaları tarafından kısa bir süre okula gönderilse de daha sonra okuldan alınmış, o da sanata sülûk ederek saraçlık öğrenmiştir. Düzenli bir okul hayatı olmasa da Emrî, İstanbul’a gittikçe alabildiği kadar kitap almış, kendini yetiştirmek, içindeki bilgi açlığını bastırmak için çabalamıştır. İlim çevrelerinden kopmamak, bu çevredeki insanlarla ilgi kurabilmek için bir kütüphane kurdu. Kütüphanesi on bin kitaba ulaştığında bunları Bursalıların hizmetine sundu. Damadı İsmail Efendi'yi kütüphanenin başına getirdi,  abonelik sistemiyle kitaplarını ödünç vermeye başladı. Bu yöntemi uygulama gerekçesini sahibi olduğu gazetede şöyle açıkladı: Emaneten verilen kitaplar yeterince hassasiyetle kullanılmıyor. Ya sayfaları yırtık olarak ya da şirazesi dağılmış olarak geri getiriliyordu. Abonelik sisteminde 20 kuruş depozito ve ödünç alınan her kitap için de 10 para kira alınıyordu.

    Bunlarla yetinmedi. İlkini 17 Teşrinisani 1887’de, Hudâvendigâr Vilâyet-i Celîlesi Matbaası’nda bastırdığı Fevâ’id adlı gazeteyi neşretti. Bunda amacı çocukların eğitim-öğretim konusundaki sıkıntılarını ortadan kaldırmaya katkıda bulunmaktı. Gazetenin ilk sayısını ücretsiz dağıttı. Fevâid’in ilk sayısından sonra bir matbaa kurdu. Gazete, Emrî’nin kendi adıyla anılan, Matbaa-i Emri’de basılmaya devam etti. 1307/ 1889 yılında Ulucami yanında bir leblebici dükkânında çıkan yangın Ulucami’nin batısında bulunan Fetvahane’ye kadar olan kısmı yakmıştır. Bu yangında Emri kütüphanesi de zarar görmüş, fakat Emri Efendi kütüphaneyi kısa sürede eski zenginliğine ulaştırmıştır. 1892 yılında ise kütüphane dâ’ire-i hükûmet (vilayet) karşısında 140 numaralı dükkâna, matbaa ise, bugünkü Cumhuriyet Caddesi’nde Doruk İşhanı karşısından Kapalıçarşı’ya çıkan ara sokakta Geyve Han 56 numaraya taşınmıştır. Matbaanın 1912 yılında Setbaşı Caddesi numara 12’de faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Emri Matbaası’na gerek iş, gerekse sohbet için birçok şair gelirdi. Bu yönüyle de 19. yüzyıl Bursa edebî hayatının cereyan ettiği mekânlardan biri olduğu düşünülebilir.

      Murad Emri Efendi Fevâ’id’in ilk yılında yakın dostu ve hemşehrisi Mahmud Kemâleddin Fenarî’den büyük destek almış ve gazetenin sermuharrirliğini ona vermişti. 1896’da (Fevaid’in 4. yayın yılı) ise başmuharrirliğe Mehmed Rifat'ı getirdi. Bu dönemden sonra gazeteye İstanbul’dan şiir yollayan şairler dikkat çeker. Bunlar arasında Tevfik Fikret, Süleyman Nesib, Siret Bey, Cenap Şehabettin de vardır. Fevâid’in 1313 tarihli bir de “Nüsha-i Güzide”si (özel sayı) vardır. Osmanlı-Yunan savaşının arkasından Osmanlı ordusuna destek için çıkarılan bu nüshada olabildiğince seçkin yazarlara yer verilmiş, başta Tevfik Fikret, İsmail Safa, Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, M. Sami Bey, Besim Bey, Süleyman Nesib Bey, Recep Vahyi, Ömer Naci olmak üzere birçok şairin şiirleri yayımlanmıştır. Fevâid Gazetesi’nin ulaşabildiğimiz son nüshası 5. sene 2. nüshadır. Bu nüsha 13 Temmuz 1898’de çıkarılmıştır. Fikret, Süleyman Nesib, Siret Bey, Cenap Şehabettin dikkat çekicidir.

   Murad Emri Efendi 1890’da Bursa gazetesini çıkarmaya başladı. Üç sütun üzerine tertiplenmiş, dili oldukça ağır bir gazeteydi. Padişaha bağlılık her nüshada vurgulandı. Bursa gazetesinde hemen her konuda makaleler yer aldığı gibi Bursa ve havalisinden bol haber de yayımlanmaktadır. Bu arada vilayete ait bazı kararlarla, memurlara ait tayin, nakil ve terfiler de haber olarak yayımlanmaktadır. Haber başlıklarından gazete yönetiminin Bursa’nın hemen bütün ilçeleri ile yakın vilâyetlerde muhabirler bulundurduğu anlaşılmakladır

    Murad Emrî Efendi Bursa Gazetesi ile Bursa'daki ticarî çevrelere özel ilan-reklam fikrini kabul ettirmiştir. Nitekim, Bursa Gazetesi’nde zamana göre oldukça yoğun bir özel ilan ve reklam yayınına rastlanmakladır. Murad Emrî Efendi'nin Bursa gazetesinin kapanış tarihi belli değildir. Fakat 1927 Bursa Salnamesi'nde Bursa'daki gazeteler sayılırken Yeni Bursa’dan bahsedildiği halde Bursa'nın adı geçmemektedir.

    Bursa’daki basın hayatı içinde "Bursa" ismi birçok gazete tarafından kullanılmıştır. Bunlardan Murad Emrî Efendi'nin Bursa'sı ile Hüdavendigâr gazetesinin devamı olan, önce Resmi Bursa, daha sonra da Bursa olarak yayınını sürdüren ve 1953 yılına kadar gelmiş olan Vilâyete ait gazete ve cumhuriyetin ilânından sonra Muin-i Hilâl Matbaası'nda basılan Yeni Bursa gazeteleri ayrı ayrı gazetelerdir ve birbirleriyle herhangi bir ilişkisi yoktur. Murad Emri Efendi Bursa gazetesinden sonra, ilki 1 Kanûn-ı Evvel 1890’da çıkan Sanayi Risalesi'ni çıkarmaya başladı. İlk sayıda "Sanayiin terakkisine mâni olan Adliye Nizamnamesidir" başlıklı bir makale yüzünden savcılık, gazete hakkında soruşturma açtı. Bu gazete ikinci sayıdan sonra kapandı.

   Murad Emrî Efendi Osmanlı geleneklerine her ne kadar bağlı olsa da İstanbul’a sık sık gitmesi, memleketin içinde olduğu değişim sürecini gözleyebilmesine imkan vermiştir. Bursa’da 19. yüzyılda önemli bir tarikat merkezi olan Mısrî Dergâhı’nın son posnişîni Mehmed Şemseddin Efendi, Murad Emrî Efendi’nin dostlarından biriydi. Müşterek gazel dahi yazmalarını sağlayan bu sıkı dostluğun, zaman zaman Murad Emrî Efendi’nin dinî duygu ve unsurlar içeren şiirler de yazmasına vesile olduğu düşünülebilir.

    Kütüphane füruhtu, birinin ölümü üzerine sahip olduğu kitapların satılması, dağıtılması demektir. Murad Emri bir dostunun ölümünden sonra kitaplarının nasıl dağıtıldığını görür ve kendi kitaplarının akıbeti için endişe duyar.

   Murad Emri Efendi yaratılış olarak mert ve rint bir tabiata sahipti. Kalp kırmaktan korkan, ince ruhlu biriydi. Aynı zamanda kimseye eyvallahı olmayan bir tutumla hayatını sürdürdü. Şah şöhret peşinde de değildi. Bunun kanıtı çıkardığı gazetelerde kendi şiirlerine yer vermeyişidir. Torunlarının anlatımına göre o dönemde Bursa'da Ahmet Vefik Paşa'nın odasına kapıyı vurmadan girebilen tek kişiydi. 

    Bursa'nın kültür hayatına önemli katkılar sunan Murad Emri Efendi 31 Aralık 1916’da Yeşil’deki evinde 73 yaşında ölmüş, Emir Sultan mezarlığına gömülmüştür.

 Yazarın Şehrengiz dergisi, 14  ve 52. sayıdaki yazıları ve aynı konudaki doktora tezinden kısaltarak alınmıştır.