Salih Erol
1. Dünya
Savaşının zorlu, sıkıntılı yıllarına rastlayan bir dönemde dönemin Bursa
valisi olan İsmail Hakkı Bey, Yenişehir, Bilecik ve Söğüt’ü gezmiş ve bu
gezinin sonucunda bir rapor hazırlamıştır. Vali Bey ve beraberindeki heyetin
amacı buraların bilhassa zirai durumlarını yerinde görmek; böylelikle
ziraatten elde edilecek aşar vergisinin miktarı ve toplanması konusunda
malumat toplamaktır.
Çünkü yıllardır süren savaşın getirdiği getirdiği iâşe sıkıntıları had
safhaya ulaşmıştır. Dolayısıyla vali mahsulün durumunu bizzat yerinde
incelemek ve alınabilecek vergiyi doğru tahmin etmek istemektedir.
Raporun
içeriğine geçmeden önce önemi hakkında özetle şunları ifade edebilim: 1917
yılında Yenişehir’de ziraatin durumunu, çiftçinin halini bizzat yerinde
inceleyen yetkili bir heyetin gözlemleri herhalde çok değerlidir. Bu rapor,
Yenişehir’in o dönemki tarımsal durumunu gözler önüne seren yegâne belgedir.
O bakımdan dikkatle incelenmesinde fayda vardır.
İsmail
Hakkı Bey
Rapor (Vali Bey’in ağzından) şöyle
başlıyor:
Ahiren (son zamanlarda) teftiş eylediğim Yenişehir, Bilecik ve Söğüd
kazalarının ahvâl-i ziraiye ve iâşelerini (ziraat durumlarını) hakkında
istihsâl olunan (elde edilen) malumat ve mütalaaat ber-vech-i âti (aşağıda)
arz olunur.
Buna göre, o yıl (1917), Yenişehir Ovası şiddetli bir kuraklıkla
sarsılmıştır. Ova köylerindeki ekim-dikim işleri bu kuraklıktan fena
etkilenmiştir. Ovada ziraatle uğraşan çiftçilerin % 20 ile % 50 arasında
zarar ettiğini bizzat vali bey ifade etmiştir. Yani bir önceki yıla göre
üretim yarı yarıya azalmıştır.
Yüksek
yerlerde dağlık kısımda bulunan köylerin durumuna gelince; buralardaki
ziraatin ovadaki ziraat kadar kötü etkilenmediği görülmektedir. Raporda vali
bey,
ova dışında kalan bu tür yerlerde mahsulün bire
altı vereceğini bir tahmin ve beklenti olarak ifade etmiştir. Ekili arazi
miktarı buralarda geçen yıla oranla daha fazla imiş.
Rapordaki en ilginç kısımlardan biri de kişi başına ortalama yıllık ne kadar
zahire bırakılacağın ve artı ürününün nasıl değerlendirileceğine ilişkin
bölümdür. I. Dünya Savaşının ağır yükü altına girmiş olan devletimizin ve
insanımızın nasıl kıt kanaat geçindiğini gösteren ibretlik ifadelere yer
verilmiştir. Yenişehir’de o dönemde insanlar adeta yarı aç- yarı tok bir
yaşam sürmektedir.
Bu konuyu şöyle açıklamış:
Kişi başına günlük yüz dirhem üzerinden bir ihtiyaç miktarı belirlenecek ve
belirlenen bu günlük harcama doğrultusunda yıllık ihtiyaç miktarı ortaya
çıkarılacaktır. Bu belirlemeden arta kalan zahirenin tamamına aşar vergisi
olarak devlet tarafından el konulacaktır. Böylece devlet, Yenişehir’den elde
edeceği yarım milyon zahireyi memleketin diğer yerlerine ulaştırmış
olacaktır.
Yani Yenişehir, o
zor savaş zamanında hem kendini geçindirmekte; hem de ödediği ağır aşar
vergisi ile memleketin diğer yerlerine yardım etmiş olmaktadır.
İlgili bu yerler
hakkındaki gözlemlerine devam eden vali bey, Yenişehir kasabasında
karşılaştığı en önemli sorunların başında içme ve kullanma suyu meselesinin
geldiğini belirtmiştir. Nispeten sıcak ve kurak geçen bir yaz mevsiminin
getirdiği bir sonuçtur bu aslında.
Bu konuda gereken
tetkikleri yaptırdığını ifade eden vali, kasabanın bir-iki saat yakınlarında
bulunan su kaynaklarının tespit edildiğini ve bunun için gerekli olan
çalışmaların derhal başlayacağını ifade etmiştir. Yapılacak çalışmalar
konusunda belediyeye ve ilgili kurumlara gerekli talimatlar verilmiştir.
Tabii, bahsedilen bu sorunların gerçekten
ne ölçüde çözüldüğünü bilemiyoruz!
Raporunun
sonlarına doğru, gezip gördüğü bütün bu yerlerde kadın-erkek cümle halkın
hummalı bir şekilde hasat ve harman işleriyle uğraştığı belirtilmiştir.
Bölgede büyük bir emniyet ve asayişin hüküm sürdüğü, bunun bir göstergesi
olarak, halkın umumiyetle geceleri açık havada, tarlalarının yanı başlarında
geçirdiklerine dikkat çekilmiştir.
Anlaşılıyor ki,
dönemin Bursa Valisi, idaresi altındaki bölgelerin her ne kadar ekonomik
sıkıntı içerisinde olsa dahi, en azından emniyetli bir yer olduğunu
vurgulamakla başarılı bir idareci olduğunu vurgulama gereğini duymuştur.
Vali İsmail Hakkı Bey, Yenişehir ve köylerinin zirai durumu hakkında
bilgileri verdikten sonra gezdiği diğer yerler olan Bilecik ve Söğüt
hakkındaki bilgilere geçmektedir. Konumuzu doğrudan ilgilendirmediği için
rapordaki bu bölümleri atladık.
Son olarak, vali
hakkında kısa bir biyografik notla noktalayalım yazımızı:
İsmail Hakkı Bey, 1872’de doğmuştur. Harp Okulu mezunudur. İttihat ve
Terakki Cemiyetinin önemli bir mensubudur. Devlet kademelerinde çeşitli
askeri ve idari görevlerde bulunmuş, 1918’de Bursa valisi iken vefat
etmiştir.
İsmail Hakkı Bey, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında önemli görevlerde
bulunmuş olan Cafer Tayyar Paşa’nın ağabeyidir aynı zamanda.
http://www.belgeseltarih.com/bursa-valisi-albay-ismail-hakki-beyin-bir-teftisi-ve-hazirladigi-rapor-18-agustos-1917/
'Den kısaltarak alınmıştır. |