|
|
Söyleşen: Erhan Cem Öztürk
“Bu eserleri kimseler görmesin diye toplamıyorum. Benim
asıl amacım Osmanlı’dan günümüze yansıyan tarihi değerleri halkın izlenimine
sunmak, genç kuşakları bilgilendirmek. Bu nedenle de eserlerimin önemli bir
bölümü Bursa Kent Müzesi’nde sergilenmekte. Ayrıca müze içerisinde
hazırladığımız küçük galerilerde de kent kültürünü yansıtan objeler
bulunmakta.”
“Ben Selçuklu İmparatorluğu’nun başkentinde
doğdum, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde de büyüdüm. Bu iki kültür beni
çok etkiledi. Bu iki değerli mirası koruma içgüdüsü bende kendiliğinden
gelişti. İlk eserim İstanbul’da okurken 1972 yılında hurdacı arabasında
görerek satın aldığım hunili gramofondur. Ben o an otobüsteydim, ilk durakta
inerek eskiciye gittim ve cebimdeki bütün parayı vererek gramofonu aldım. Bu
eski gramofon benim koleksiyon yapmama sebep olan ilk parçadır.”
Ahmet Erdönmez ismini Bursa’da kültürel
etkinliklere ve tarihi eserlere ilgi duyan hemen hemen herkes bilir. Kültür
Bakanlığı’ndan belgeli bir koleksiyoner olan Erdönmez, yaklaşık 40 yıldır
Osmanlı kültürüne ait eserler topluyor. Topladığı eserlerin büyük bir
kısmını Bursa Kent Müzesi’nde sergileyen ve aynı zamda müzenin müdürü de
olan Erdönmez, kültürel mirasa aşık biri olduğunu ifade ediyor. Kent
Müzesi’nin otantik ortamında Ahmet Erdönmez ile keyifli bir röportaja imza
attık. Geçmişten günümüze yansıyan birçok eserin sergilendiği müzede
Erdönmez’in kültürel mirasa olan tutkusunu konuştuk. İlk eserinin 1972
yılında hareket halindeki otobüsten inerek hurdacı arabasında satın aldığı
hunili gramofon olduğunu ifade eden Erdönmez, o günden sonra da Osmanlı
kültürüne ait eserler toplamaya devam etmiş. 1985 yılında kurulan Bursa
Kültür Sanat Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan Erdönmez, sürekli
vakıfla iç içe olmuş. Vakıfta bu dönem genel sekreterlik görevini üstlenen
Erdönmez, 49.
Bursa Festivali’ni de anlattı.
Ahmet Bey, sizi tanıyoruz ama okuyucularımız için kendinizi kısaca
tanıtabilir misiniz?
Aslen 1949 Konya doğumluyum, 1962 yılından beri de Bursa’da yaşıyorum.
İstanbul İktisadi ve Siyasi Bilimler Yüksekokulu mezunuyum. Asıl mesleğim
sanayici olmak ile birlikte kültür sanata ve eski eserlere çok düşkün bir
koleksiyonerim. Evli ve üç çocuk babasıyım.
Nasıl bir yaşantınız var?
Sabah 6’da kalkarım. Önce fabrikaya giderim, fabrikada kendi işlerimi
organize ettikten sonra, Bursa Kent Müzesi’ne ve Kültür Sanat Vakfı’na
zamanımı ayırırım. Görevlerim gereği bütün günüm yoğun bir şekilde geçer.
Boş zamanınız oluyor mu?
Maalesef benin boş zamanım hiç olmuyor. Bu lafta değil gerçek yaşamda. Ne
hafta sonu tatili ne de diğer resmi tatillerde boş kalabiliyorum. Benim
hayatım çalışma üzerine kurulu. En son ne zaman tatil yaptığımı
hatırlamıyorum. Bu anlamda evde sıkıntılar olsa da ailem artık benim
yaşantıma ayak uydurdu.
Hobileriniz var mı?
(Gülüşmeler) Benim onlarca hobim var, tek tek saymaya kalksak bir gün bize
yetmez. Fakat benim için en önemli olanları tarihi mirasın korunmasıdır. Bu
anlamda çok fazla çalışmam var. Koleksiyonerlikten eski eserlere sahip
çıkmaya kadar kültürel mirasımızı korumaya çalışıyorum. Bu anlamda
televizyon programları yaparak toplumu da bilgilendirmeye gayret
gösteriyorum.
Spor yapar mısınız?
Bir zamanlar atım vardı ve atlı sporla ilgileniyordum. Şimdilerde sadece
yürüyüş yapabiliyorum.
Tarihi mirasa olan sevginiz nereden geliyor?
Bunun kısa tarihi şu: Ben Selçuklu İmparatorluğu’nun başkentinde doğdum,
Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde de büyüdüm. Bu iki kültür beni çok
etkiledi. Bu iki değerli mirası koruma içgüdüsü bende kendiliğinden gelişti.
İlk eserim İstanbul’da okurken 1972 yılında hurdacı arabasında görerek satın
aldığım hunili gramofondur. Ben o an otobüsteydim, ilk durakta inerek
eskiciye gittim ve cebimdeki bütün parayı vererek gramofonu aldım. Bu eski
gramofon benim koleksiyon yapmama sebep olan ilk parçadır. Şu anda Bursa
Kent Müzesi’nde bu gramofon sergileniyor.
Bugüne kadar kaç eser topladınız?
Sayısını hatırlamam mümkün değil. Benim topladığım tarihi eserler Osmanlı
kültürüne ait eserler. Ve hepsi Kültür Arşivi’ne kaydedilmiştir. Bunun
nedeni de Kültür Bakanlığı’na kayıtlı ve belgeli koleksiyoner olmamdır. Sayı
derseniz buna cevap veremem, çünkü sayısını bilmiyorum.
Şu anda eserleriniz nerede?
Önemli bir bölümü Kent Müzesi’nde sergilenmekte. Ben bu eserleri kimseler
görmesin diye toplamıyorum. Benim asıl amacım Osmanlı’dan günümüze yansıyan
tarihi değerleri halkın izlenimine sunmak, genç kuşakları bilgilendirmek.
Bursa Kent Müzesi’nde sadece tarihi eserler sergilenmiyor. Osmanlı’dan
günümüze kent kültüründen yansımalar da mevcut. Müze içerisinde
hazırladığımız küçük galerilerde kent kültürünü yansıtan objeler bulunmakta.
Düğün alayından ev içindeki bir odaya kadar, o dönemin çarşısından sokağına
kadar birçok tarihi değeri yaşatmaya çalışıyoruz.
Kent Müzesi’ne halkın ilgi nasıl?
Kent Müzesi Bursalıların beklediği bir müzeymiş. Bunu faaliyete geçtikten
sonra anladık. Özellikle okullardan gelen öğrenciler geçmişten günümüze
kültürümüz hakkında çok faydalı bilgileri ve eserleri öğreniyor, görüyor.
Şehir dışından gelen turistler de Kent Müzesi’ni hayranlık içerisinde
geziyor. Kısacası müzeye ilgi tahminlerimizden çok daha fazla…
Biraz da Kültür Sanat Vakfı’ndan konuşalım. Vakıfla tanışmanız nasıl
oldu?
1985 yılında dönemin Belediye Başkanı Ekrem Barışık sayesinde oldu. Barışık
vakfın kurulması talimatını verdi ve de benle birlikte yaklaşık 15 kişilik
bir ekip Bursa Kültür Sanat Vakfı’nın kuruluşunu gerçekleştirdik. O günden
bugüne de vakıf varlığını sürdürüyor. Ben de sürekli içinde oldum.
Vakfın kurulmasındaki amaç neydi?
Vakfın asıl kurulmasına neden, belediye başkanlığıydı. Amaçta belediye
bünyesinde yapılan kültür sanat etkinliklerine bir düzen getirmek ve kontrol
altında yapılmasını sağlamaktı. Bu anlamda kurulduğu yıldan itibaren
Uluslararası Bursa Festivali’nin yapılması da Kültür Sanat Vakfı’na görev
edildi. O gün bu gündür başta festivaller de olmak üzere belediye
bünyesindeki birçok kültürel faaliyet Kültür Sanat Vakfı’nca organize
edilmekte.
Bugün Bursa Kültür Sanat Vakfı yönetiminde kimler var, görev
dağılımı nasıl?
Şu anda Vakfın Başkanı Fatma Durmaz Yılbirlik, 2.
başkan ise Mehmet
Erbak, genel sekreter ben, yönetim kurulu üyeleri de Erol Türkün, Celal
Beysel, Necip Naci Doğru, Sinan Durmaz’dan oluşmakta.
Uluslararası Bursa Festivali’nin geçmişten bugüne yaşadığı süreci
hatırlıyor musunuz?
Ne tesadüf ki benim Bursa’ya geldiğim yıl festival ilk kez düzenlenmiş. O
günün şartları ve benim yaşımın küçük olması nedeniyle ben ilk 3-5 yılı
hatırlamıyorum. Festival daha önce Heykel Meydanı’nda başlıyordu. Burada
oluşturulan kortej eşliğinde stadyumda gösteriler yapılıyordu. İlk olarak
1968 yılındaki festivali izledim. Sonraki yıllarda da tüm festivallerde ama
izleyici olarak 1985 yılından itibaren de zaman zaman yönetici olarak
Uluslararası Bursa Festivali’nin içindeyim. Her geçen festival daha da
ileriye gidiyor. En önemli unsur ise Türkiye’nin en uzun soluklu festivali
olmasıdır. Tam 49 yıldır devam eden Bursa Festivali’ne halkın olan ilgisi
çok önemli bir ayrıntıdır.
Bir de Uluslararası Karagöz Halk Dansları Yarışması var…
Karagöz Halk Dansları Yarışması da vakfın kuruluşunda bir yıl sonra hayata
geçen bir projedir. O günden bu güne devam eden etkinlik, dünyanın en önemli
halk dansları yarışmalarından biridir. Bu yarışmadaki jüri üyeleri de
uluslararası arenada isim yapmış kişilerden oluşmakta. Bu sayede Bursa
farklı kültürlerdeki insanları bir araya getiriyor.
Kaynak: Kent Gazetesi (6.6.2010)
|