BURSA FESTİVALİ 

2010 Yılı Festivalinden Yorumlar

Bursa'da Sosyal Hayat

 

 

 

   

Bursa Sesleri gazetesi 6 ve 11 Eylül 1939'da şu haberleri vermişti:

“Birinci Bursa Festivali Başlıyor!

10 Eylül 1937 Cuma Dağ günü
11 Eylül 1937 Cumartesi Su günü
12 Eylül 1937 Pazar Deniz günü
 Dağ Günü Programı
1-10 Eylül 1937 Cuma günü saat 16 da Pınarbaşı alanından otobüslerle Uludağa hareket edilecektir.
2-Yolun münasip bir noktasından Gurup seyredilecek ve kayak evi önünde durulacaktır. Alanda ve Otellerin salonlarında Festival gruplarının iştirakiyle dans, oyun ve eğlenceler yapılacaktır.
3-Saat 19.30 da paketlenmiş akşam yemekleri verilecek ve saat 20 de isteklilerden tertiplenecek bir kafile Bakacak sivrisine bir yürüyüş yapacak. Oradan Bursa etrafı, Mudanya seyredilerek tam saat 22 de Bursa-Mudanya ve Bakacak sivrisinden karşılıklı festival fişenkleri atılacaktır.
4-Geziye katılmış bulunan Caz yürüyüşe katılmayanların emrinde kalarak otel salonlarında dans ve eğlencelere devam edecektir.
5-Otel ve kayak evinde istekliler için ayrıca serbest büfe bulunacaktır.
6-Kafile vaktinde ayni yolla kayak evine gelerek otobüslerle hep birlikte Bursa'ya dönülecektir.
7-Bu gezinin gidip, gelme otobüs ve paketlenmiş akşam yemeği masrafı adam başına (150) kuruştur.
8-Geziye katılma karneleri Atatürk caddesinde Turing ve Otomobil kulüp Bursa şubesi Bürosu olan Cumhuriyet otobüsleri yazıhanesinde ve yine ayni caddede doç acenteliğinden alınır 9 Eylül 1937 perşembe günü saat 20 den sonra yapılan müracaat kabul edilmez.
9-Hareket satında hazır bulunmıyanların alınmış paraları geri verilmez.
10-Bursa Festivaline gelen Festival grupları Festival komitesinin misafiri olarak bu geziye katılacaklardır.
11-Bu programın tatbiki için Festival komitesinden Bay Tayyar Akkeskin, Sabri Arca, Saim Altıok ödevlenmişlerdir.
Birinci Bursa Festival Komitesi” (Bursa Sesleri, 6.9.1937)

 “Dünden itibaren birinci Bursa Festivali başladı!
Saat 13 de Halkevinde toplanan festival heyetleri mahalli elbiseleriyle donanmış otobüslerle Cumhuriyet alanına gelerek İstiklâl Marşı ile Atatürk anıtına çelenk koydular ve halktan da kafileye katılanlarla birlikte yaya olarak çalgılarla muntazam zafer meydanına kadar gittiler, oradan arabalarla Pınarbaşı'na çıkılarak otobüslerle Uludağ’a hareket eylediler. Kayakevi önünde muhtelif oyunlar ve eğlenceler yapıldı bu eğlencelere İstanbul’dan ve vilâyetlerden gelen heyetlerde katıldı.
Bu gün festivalin su günüdür, festivale gelen heyetler ile festival gurupları bu gün Çekirge'deki hamamlarda eğlenceler tertip edecekler gecede belediye ve Çelikpalas bahçelerinde bengi, laz, zeybek oyunları oynayacaklardır. Yarın pazar günü Mudanya’nın kurtuluş günü, ve festivalin 3 üncü deniz günüdür. Denizde kayık yarışları muhtelif deniz oyunları, ve bir vapur ile Tirilye, Armutlu, Gemlik ve Mudanya sahili boyunca geziler yapılacak ve gecede vapurda deniz şenlikleri ile sabaha kadar eğlenilecektir”. (Bursa Sesleri, 11.9.1937)
 
  1937'de yapılan bu etkinliğin arkası gelmez. Bursa Festivali adıyla yeniden etkinlik düzenlenmesi 7 Eylül 1962'de olur. Bu tarihteki adı Bursa Festivali ve Atçılık Bayramı idi, ilk misafir ülkesi ise İsrail idi. Dönemin valisi Enver Kuray ile birlikte CHP Milletvekili Sadrettin Çanga’nın girişimleriyle başladı Bursa Festivali. Festival onayı alındıktan sonra Bursa Turizm Tanıtma Derneği ile birlikte yoğun bir çalışma başlatıldı. Bursa’nın Yunan İşgali’nden kurtuluş gününü içine alacak şekilde, 7-12 Eylül 1962 tarihleri etkinlik takvimi olarak belirlendi. Açıllış günü Bursalılar çok heyecanlıydı. Atatürk Caddesi’nde tören geçişi yapıldı. Dönemin Milli Savunma Bakanı İlhami Sancar, Gümrük ve Tekel Bakanı Orhan Öztırak ile Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay da Bursa’ya geldiler.


     Bursa Festivali’nin ikincisinde (1963), turizm mevsimi düşünülerek tarih 7-12 Temmuz olarak belirlendi. Bu festivale Bursa’nın karakterini yansıtırcasına, Bursa Fuarı da eklendi.Yerli ve yabancı ekipleri izlemek için çok sayıda turist Bursa’ya geldi.  Temmuzun ikinci haftası festival, kalan günleri de fuar olarak organize edilir. Bu yeni etkinlik, cadde ve sokaklardan Kültürpark’a taşınmış ve yeni yerleşim alanını benimsemiştir. Türkiye’de, Samsun’un ardından ikinci milli fuarı da böylelikle açmış olur. 1966 yılındaki festivale, Yugoslavya, Romanya ve İsrail’in yanı sıra çok sayıda yerli folklor ekibi de katılır.

 

 

                                                                                                Festival yürüşüyü- 60'lı yıllar 


                    DARMSTADT İLE KARDEŞLİK İMZASI

     7 Temmuz 1971'de  Bursa’da tarihi bir imza atıldı. Bu imza ile Bursa ve Almanya’nın Darmstadt kentleri kardeş kent oldular. Bursa Turizm Tanıtma Derneği yöneticisi Halit Cura festivale daha fazla yabancı ekibin katılabilmesi için “kardeş şehir” projesini Darmstadt Belediye Başkanı Dr. Engel ile birlikte sonuçlandırdı (2017 yılında Almanya ile ilişkiler kopma noktasına geldi ve kardeş şehir projesi 46 yıl sonra bitirildi!). 1982 yılında ise festivale Büyükşehir eli değer… Artık Bursa Festivali, Büyükşehir Belediyesi’nin etkinliği olarak gerçekleştirilecektir. Bursa Festivali 20 yılı geride bırakmış, festival mekanı olarak Kültürpark’ta yeni bir tesise kavuşmuştur. Belediye Başkanı Ekrem Barışık’ın çabası ile iki aylık bir sürede Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu tamamlanır. 1985 yılında yapılan festivalde ise sahne olanakları gelişmiş, konserler, opera, bale, modern dans, müzikal tiyatro gibi sahne sanatları gösterileri dahil edilmiştir.
    Türkiye’nin en eski ve kesintisiz etkinliği Bursa Festivali, 1986 yılında 25. yaşını kutladı. Bu tarihte süresi uzatılarak 7-31 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan festival, 1987 yılında halk danslarının “Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması” adı altında yeni bir kimlikle çıkar Bursalıların karşısına… 1988 yılında Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı kurulurken, vakıf bir yıl sonra Uluslararası Halk Kültürleri Organizasyonu Birliği üyesi olur. 1990 yılında haziran ayına taşınan festival, bundan böyle 12 Haziran- 12 Temmuz arasında yapılacaktır.

 Karagöz Halk Dansları Festivali

 Tarih                                                        Katılımcılar                        

16-20 Kasım 1993                                7 yerli grup                        

03-07 Ekim 1994                                  5 yabancı, 6 yerli topluluk        

27-30 Kasım 1995                                6 yabancı, 9 yerli grup             

17-21 Kasım 1997                                5 yabancı, 8 yerli topluluk       

16-20 Kasım 1998                                4 yabancı, 8 yerli topluluk

13-17 Kasım 2000                                3 yabancı,  10 yerli grup

12-16 kasım 2001                                 4 yabancı, 8 yerli topluluk

10-14 Aralık 2002                                 3 yabancı, 13 yerli topluluk

08-13 Aralık 2003                                 3 yabancı, 12 yerli topluluk

22-27 Kasım 2004                                5 yabancı, 13 yerli topluluk

29 Kasım-03 Aralık 2005                     3 yabancı, 8 yerli topluluk

12-17 Kasım 2008                                5 yabancı, 11 yerli topluluk      

7-12 Aralık 2009                                   6 yabancı, 12 yerli topluluk

21-26 Kasım 2011                                6 yabancı, 12 yerli topluluk

11-16 Kasım 2013                                7 yabancı, 12 yerli topluluk

            

                     Kaynak: http://www.rabiadeniz.com/2017/11/12/notalar-arasinda-bir-buyu/ 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
       YARIM ASIRLIK ŞEHİR EĞLENCESİ
                                      Adnan Baştopçu'nun köşe yazısıdır (Olay gazetesi, 3.6.2010)

      Uludağ’ı, kestaneyi, Karagöz’ü, havluyu ve burada saymakta zorlanacağım ‘Bursa milli’ değerlerini biz üretmedik. Atalarımızdan miras aldık.
   Halen hayatta olan Bursalıların ürettiği değerlerin en önemlilerinden biri Bursaspor ise, bir diğeri ve daha eskisi de Bursa Festivali.
   Şampiyon 47 yaşında. Festival ise 50’ye merdiven dayadı. Dile kolay denir ya, aynen öyle. Bu kent tamı tamamına 49 yıldır festival yapıyor ve ben bu festivale 29 yıldır izleyici, 23 yıldır da izleyici- aktarıcı olarak göz ve kulak tanıklığı yapıyorum...
   90’lı yıllara kadar Festival, (ki o zamanlar anlayış ve ufuklar o kadarına izin veriyordu) halk dansları yarışmasına katılan ekiplerin Atatürk Caddesi’ndeki yürüyüşüyle başlardı. Adet olduğu üzere oynaya oynaya yürüyen yabancı ekip folklorcularından bazı elemanların kayıp düşmesi ve çanağı kırmanın eşiğine gelmesinin baş müsebbibi; eski valilik binasının yanındaki yaya üst geçidinden, korteje atılan çiçekler olurdu. O ara bir grup gazeteci ‘Festival Güzeli’ni seçerdi (Allah’a şükür işin bilhassa haber kısmı böylece halledilirdi). Festival güzeli de neymiş demeyin, yerel gazetelerin birinci sayfasında yayınlanma garantisi olan bu güzel fotoğraf, özellikle beklenen, mutlaka kullanılan en görsel malzemeydi (Genç erkek muhabirlerin gözleri başka kızlara takılsa da, duayen amcalardan biri çoktan seçmiş ve deklare etmiş olurdu güzeli. Konu müzakere edilmez, mükerrer güzel hadisesi yaşanmasın hesabı, el mecbur herkes aynı güzelin fotoğrafının peşine düşerdi).
   Festival güzeli seçmeyeli yıllar geçti. Bursa Festivali serpildi, gelişti, ismine uluslararası sıfatını ekledi. Karpuz ve kiraz festivalleri gibi benzerlerine ‘ben bir üst sınıfa geçiyorum şekerim, bye!’ dedi. Hakkını ödeyelim. Belki de ömrü hayatımız boyunca çıplak gözle göremeyeceğimiz, çıplak kulakla dinleyemeyeceğimiz, ancak posterini tedarik edebileceğimiz onlarca ‘dünya çapında’ isim-imza sanatçıyla Festival sayesinde müşerref olduk. Ve yine on yıllardır belli bir kaliteye oturdu Festival ve yerel ve genel iktidarlar ne kadar el değiştirirse değiştirsin ‘belli standartların altına’ asla düşmedi.
   Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe dün 49. Festival’e katılacak sanatçıları sıralarken, ‘Helal olsun Recep Bey!’ dedim içimden: ‘Hiçbir belediye başkanı geri adım atmadı şu festival işinde! Festival çıtası yine layık olduğu yerde.’   
   Özüm öteden beri ‘Festival esprisi’ne denk düşecek programın şöyle olmasını savuna geldi: Şöyle: Her Allah’ın günü televizyonda, radyoda neyim izlediğimiz, daha acımasız söylersek, dinlemekten sıtkımız sıyrılmış sanatçıların ne işi var festivalde? Madem festival yapıyorsun, öyle örnekler bul getir ki, izleyelim, yeni bir müzikle, yeni bir tarzla, hiç olmazsa yeni bir coğrafya ile tanışalım.
   Benim şu yarı-entel ve steril fikrin tek sakıncası, gişeyi sakatlaması. Dolayısıyla zaman içinde hepimiz anladık ki, en iyisi, hem popüler, hem popüler olmayan, kıyıda köşede kalmışları da göz önündekileri de ihmal etmeden, hepsinden bir aranjman yapmak. Somut örnekle izah edeyim: Ne olduğunu gerçekten bilmediğim, Google’da araştırmaktan da imtina ettiğim ‘Frankofon şarkıcısı’ Lara Fabian ile yakın zamana kadar ‘futbolcu sandığım’ Gökhan Tepe’nin aynı potada eritilmesi hadisesinden söz ediyorum.

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihiBu sitenin son güncelleştirilme tarihi 17/04/23