|
|
Bursa Sesleri gazetesi 6 ve 11 Eylül
1939'da şu haberleri vermişti:
“Birinci Bursa Festivali Başlıyor!
10 Eylül 1937 Cuma Dağ günü
11 Eylül 1937 Cumartesi Su günü
12
Eylül 1937 Pazar Deniz günü
Dağ Günü Programı
1-10 Eylül 1937
Cuma günü saat 16 da Pınarbaşı alanından otobüslerle Uludağa hareket
edilecektir. 2-Yolun münasip bir noktasından Gurup seyredilecek ve kayak
evi önünde durulacaktır. Alanda ve Otellerin salonlarında Festival
gruplarının iştirakiyle dans, oyun ve eğlenceler yapılacaktır.
3-Saat
19.30 da paketlenmiş akşam yemekleri verilecek ve saat 20 de isteklilerden
tertiplenecek bir kafile Bakacak sivrisine bir yürüyüş yapacak. Oradan Bursa
etrafı, Mudanya seyredilerek tam saat 22 de Bursa-Mudanya ve Bakacak
sivrisinden karşılıklı festival fişenkleri atılacaktır.
4-Geziye katılmış
bulunan Caz yürüyüşe katılmayanların emrinde kalarak otel salonlarında dans
ve eğlencelere devam edecektir.
5-Otel ve kayak evinde istekliler için
ayrıca serbest büfe bulunacaktır.
6-Kafile vaktinde ayni yolla kayak
evine gelerek otobüslerle hep birlikte Bursa'ya dönülecektir.
7-Bu
gezinin gidip, gelme otobüs ve paketlenmiş akşam yemeği masrafı adam başına
(150) kuruştur. 8-Geziye katılma karneleri Atatürk caddesinde Turing ve
Otomobil kulüp Bursa şubesi Bürosu olan Cumhuriyet otobüsleri yazıhanesinde
ve yine ayni caddede doç acenteliğinden alınır 9 Eylül 1937 perşembe günü
saat 20 den sonra yapılan müracaat kabul edilmez.
9-Hareket satında hazır
bulunmıyanların alınmış paraları geri verilmez.
10-Bursa Festivaline
gelen Festival grupları Festival komitesinin misafiri olarak bu geziye
katılacaklardır. 11-Bu programın tatbiki için Festival komitesinden Bay
Tayyar Akkeskin, Sabri Arca, Saim Altıok ödevlenmişlerdir.
Birinci Bursa
Festival Komitesi” (Bursa Sesleri, 6.9.1937)
“Dünden itibaren
birinci Bursa Festivali başladı!
Saat 13 de Halkevinde toplanan festival
heyetleri mahalli elbiseleriyle donanmış otobüslerle Cumhuriyet alanına
gelerek İstiklâl Marşı ile Atatürk anıtına çelenk koydular ve halktan da
kafileye katılanlarla birlikte yaya olarak çalgılarla muntazam zafer
meydanına kadar gittiler, oradan arabalarla Pınarbaşı'na çıkılarak
otobüslerle Uludağ’a hareket eylediler. Kayakevi önünde muhtelif oyunlar ve
eğlenceler yapıldı bu eğlencelere İstanbul’dan ve vilâyetlerden gelen
heyetlerde katıldı. Bu gün festivalin su günüdür, festivale gelen
heyetler ile festival gurupları bu gün Çekirge'deki hamamlarda eğlenceler
tertip edecekler gecede belediye ve Çelikpalas bahçelerinde bengi, laz,
zeybek oyunları oynayacaklardır. Yarın pazar günü Mudanya’nın kurtuluş günü,
ve festivalin 3 üncü deniz günüdür. Denizde kayık yarışları muhtelif deniz
oyunları, ve bir vapur ile Tirilye, Armutlu, Gemlik ve Mudanya sahili
boyunca geziler yapılacak ve gecede vapurda deniz şenlikleri ile sabaha
kadar eğlenilecektir”. (Bursa Sesleri, 11.9.1937)
1937'de yapılan bu etkinliğin arkası gelmez. Bursa Festivali adıyla yeniden
etkinlik düzenlenmesi 7 Eylül 1962'de olur. Bu tarihteki adı Bursa Festivali
ve Atçılık Bayramı idi, ilk misafir ülkesi ise İsrail idi. Dönemin valisi
Enver Kuray ile birlikte CHP Milletvekili Sadrettin Çanga’nın girişimleriyle
başladı Bursa Festivali. Festival onayı alındıktan sonra Bursa Turizm
Tanıtma Derneği ile birlikte yoğun bir çalışma başlatıldı. Bursa’nın Yunan
İşgali’nden kurtuluş gününü içine alacak şekilde, 7-12 Eylül 1962 tarihleri
etkinlik takvimi olarak belirlendi. Açıllış günü Bursalılar çok
heyecanlıydı. Atatürk Caddesi’nde tören geçişi yapıldı. Dönemin Milli
Savunma Bakanı İlhami Sancar, Gümrük ve Tekel Bakanı Orhan Öztırak ile
Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay da Bursa’ya geldiler.
Bursa Festivali’nin ikincisinde (1963), turizm mevsimi düşünülerek tarih
7-12 Temmuz olarak belirlendi. Bu festivale Bursa’nın karakterini
yansıtırcasına, Bursa Fuarı da eklendi.Yerli ve yabancı ekipleri izlemek
için çok sayıda turist Bursa’ya geldi. Temmuzun ikinci haftası festival,
kalan günleri de fuar olarak organize edilir. Bu yeni etkinlik, cadde ve
sokaklardan Kültürpark’a taşınmış ve yeni yerleşim alanını benimsemiştir.
Türkiye’de, Samsun’un ardından ikinci milli fuarı da böylelikle açmış olur.
1966 yılındaki festivale, Yugoslavya, Romanya ve İsrail’in yanı sıra çok
sayıda yerli folklor ekibi de katılır.
Festival yürüşüyü- 60'lı yıllar
DARMSTADT İLE KARDEŞLİK İMZASI
7
Temmuz 1971'de Bursa’da tarihi bir imza atıldı. Bu imza ile Bursa ve
Almanya’nın Darmstadt kentleri kardeş kent oldular. Bursa Turizm Tanıtma
Derneği yöneticisi Halit Cura festivale daha fazla yabancı ekibin
katılabilmesi için “kardeş şehir” projesini Darmstadt Belediye Başkanı Dr.
Engel ile birlikte sonuçlandırdı (2017 yılında Almanya ile ilişkiler kopma
noktasına geldi ve kardeş şehir projesi 46 yıl sonra bitirildi!). 1982
yılında ise festivale Büyükşehir eli değer… Artık Bursa Festivali,
Büyükşehir Belediyesi’nin etkinliği olarak gerçekleştirilecektir. Bursa
Festivali 20 yılı geride bırakmış, festival mekanı olarak Kültürpark’ta yeni
bir tesise kavuşmuştur. Belediye Başkanı Ekrem Barışık’ın çabası ile iki
aylık bir sürede Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu tamamlanır. 1985 yılında
yapılan festivalde ise sahne olanakları gelişmiş, konserler, opera, bale,
modern dans, müzikal tiyatro gibi sahne sanatları gösterileri dahil
edilmiştir. Türkiye’nin en eski ve kesintisiz
etkinliği Bursa Festivali, 1986 yılında 25. yaşını kutladı. Bu tarihte
süresi uzatılarak 7-31 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmesi
planlanan festival, 1987 yılında halk danslarının “Uluslararası Altın
Karagöz Halk Dansları Yarışması” adı altında yeni bir kimlikle çıkar
Bursalıların karşısına… 1988 yılında Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı
kurulurken, vakıf bir yıl sonra Uluslararası Halk Kültürleri Organizasyonu
Birliği üyesi olur. 1990 yılında haziran ayına taşınan festival, bundan
böyle 12 Haziran- 12 Temmuz arasında yapılacaktır.
Karagöz
Halk Dansları Festivali
Tarih
Katılımcılar
16-20
Kasım 1993
7 yerli grup
03-07 Ekim
1994
5 yabancı, 6 yerli topluluk
27-30
Kasım 1995
6 yabancı, 9 yerli grup
17-21
Kasım 1997
5 yabancı, 8 yerli topluluk
16-20
Kasım 1998
4 yabancı, 8 yerli topluluk
13-17
Kasım 2000
3 yabancı, 10 yerli grup
12-16
kasım 2001
4 yabancı, 8 yerli topluluk
10-14
Aralık 2002
3 yabancı, 13 yerli topluluk
08-13
Aralık 2003
3 yabancı,
12 yerli topluluk
22-27
Kasım 2004
5 yabancı, 13 yerli topluluk
29
Kasım-03 Aralık 2005
3 yabancı, 8 yerli topluluk
12-17
Kasım 2008
5 yabancı, 11 yerli
topluluk
7-12
Aralık 2009
6 yabancı, 12
yerli
topluluk
21-26 Kasım 2011
6 yabancı, 12 yerli topluluk
11-16
Kasım 2013
7 yabancı, 12 yerli topluluk
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
YARIM
ASIRLIK ŞEHİR EĞLENCESİ
Adnan Baştopçu'nun köşe yazısıdır (Olay gazetesi,
3.6.2010)
Uludağ’ı,
kestaneyi, Karagöz’ü, havluyu ve burada saymakta zorlanacağım ‘Bursa milli’
değerlerini biz üretmedik. Atalarımızdan miras aldık.
Halen hayatta olan Bursalıların ürettiği değerlerin en önemlilerinden biri
Bursaspor ise, bir diğeri ve daha eskisi de Bursa Festivali.
Şampiyon 47 yaşında. Festival ise 50’ye merdiven dayadı. Dile kolay denir
ya, aynen öyle. Bu kent tamı tamamına 49 yıldır festival yapıyor ve ben bu festivale 29
yıldır izleyici, 23 yıldır da izleyici- aktarıcı olarak göz ve kulak
tanıklığı yapıyorum...
90’lı yıllara kadar Festival, (ki o zamanlar anlayış ve ufuklar o kadarına
izin veriyordu) halk dansları yarışmasına katılan ekiplerin Atatürk
Caddesi’ndeki yürüyüşüyle başlardı. Adet olduğu üzere oynaya oynaya yürüyen
yabancı ekip folklorcularından bazı elemanların kayıp düşmesi ve çanağı
kırmanın eşiğine gelmesinin baş müsebbibi; eski valilik binasının yanındaki
yaya üst geçidinden, korteje atılan çiçekler olurdu. O ara bir grup gazeteci
‘Festival Güzeli’ni seçerdi (Allah’a şükür işin bilhassa haber kısmı
böylece halledilirdi). Festival güzeli de neymiş demeyin, yerel gazetelerin
birinci sayfasında yayınlanma garantisi olan bu güzel fotoğraf, özellikle
beklenen, mutlaka kullanılan en görsel malzemeydi (Genç erkek muhabirlerin
gözleri başka kızlara takılsa da, duayen amcalardan biri çoktan seçmiş ve
deklare etmiş olurdu güzeli. Konu müzakere edilmez, mükerrer güzel hadisesi
yaşanmasın hesabı, el mecbur herkes aynı güzelin fotoğrafının peşine
düşerdi).
Festival güzeli seçmeyeli yıllar geçti. Bursa Festivali serpildi, gelişti, ismine uluslararası sıfatını ekledi.
Karpuz ve kiraz festivalleri gibi benzerlerine ‘ben bir üst sınıfa geçiyorum
şekerim, bye!’ dedi. Hakkını ödeyelim. Belki de ömrü hayatımız boyunca çıplak gözle göremeyeceğimiz, çıplak kulakla
dinleyemeyeceğimiz, ancak posterini tedarik
edebileceğimiz onlarca ‘dünya çapında’ isim-imza sanatçıyla Festival
sayesinde müşerref olduk. Ve yine on yıllardır belli bir kaliteye oturdu Festival ve yerel ve genel
iktidarlar ne kadar el değiştirirse değiştirsin ‘belli standartların altına’
asla düşmedi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe dün 49. Festival’e katılacak
sanatçıları sıralarken, ‘Helal olsun Recep Bey!’ dedim içimden: ‘Hiçbir
belediye başkanı geri adım atmadı şu festival işinde! Festival çıtası yine
layık olduğu yerde.’
Özüm öteden beri ‘Festival esprisi’ne denk düşecek programın şöyle olmasını
savuna geldi: Şöyle: Her Allah’ın günü televizyonda, radyoda neyim
izlediğimiz, daha acımasız söylersek, dinlemekten sıtkımız sıyrılmış
sanatçıların ne işi var festivalde? Madem festival yapıyorsun, öyle örnekler
bul getir ki, izleyelim, yeni bir müzikle, yeni bir tarzla, hiç olmazsa yeni
bir coğrafya ile tanışalım.
Benim şu yarı-entel ve steril fikrin tek sakıncası, gişeyi sakatlaması. Dolayısıyla zaman içinde hepimiz anladık ki, en iyisi, hem popüler, hem
popüler olmayan, kıyıda köşede kalmışları da göz önündekileri de ihmal
etmeden, hepsinden bir aranjman yapmak. Somut örnekle izah edeyim: Ne
olduğunu gerçekten bilmediğim, Google’da araştırmaktan da imtina ettiğim
‘Frankofon şarkıcısı’ Lara Fabian ile yakın zamana kadar ‘futbolcu sandığım’
Gökhan Tepe’nin aynı potada eritilmesi hadisesinden söz ediyorum.
|