Hasretlik
Bursa
Cumhuriyet Dönemi Bursa Tarihi
|
|
Mümtaz Şükrü Eğilmez(1)
Kurtuluş günlerinde, gazetesi için, Bursa’yı ziyaret etmiş
olan eski bir dosttan bir mektup aldım. Bursa’nın içtimai (=sosyal) ve siyasi
tarihinde mühim bir mevkii, birçok hatıraları olan ve bugün nazarlardan
silinmiş bulunan Nuriye Oteli’nin geniş gazinosunda, öğle yemeklerinden
sonra karşılıklı nargilelerimizi fokurdatarak birçok şeylerden bahsettiğimiz
bu eski dost; “Yeniyol’un, Yeni Kaplıca’nın ve bir zamanlar neşrettiğim Yeni
Fikir’in eskiyip eskimediğini soruyor:
-Ertuğrul ne oldu? Matbaa yerinde duruyor mu? Postane, muhallebici Galip’in
dükkanı ne alemde? diyor.
Onların hangisi kaldı ki?
Setbaşı Köprüsü… O da değişti, aziz dostum, genişletildi ve
parkelendi. Senin gördüğün ve bildiğin Bursa’nın o vakitki işlek ana caddesi
(Saray Caddesi) bugün artık bir yan sokak halinde.
Nuriye Oteli yıkıldı. Bir zamanlar üstat mimar Sedat Çetintaş’ın atölyesi ve
dershanesi olan dükkan; yanındaki Protestan Kilisesi, dükkanlar, evler hepsi
tarihe karıştı. Nasuhpaşa Hamamı, yeni açılan geniş Atatürk Caddesi’nin
kıyıcığında körfezleşmiş bir halde kaldı. Matbaadan çıkınca kaldırım
üzerindeki alçak hasır iskemlelerde bir yorgunluk kahvesi içerek, gelip
geçenleri seyrederek, hülyalara daldığımız Şükrü Molla’nın kahvesi,
karşısında sur-asa hapishane, bitişiğindeki telgrafhane, yanan hükümet
arsası…
Taş yığınları…bodur duvarları…daha arkada jandarma dairesi,
nukutu mevkufe, eytam(=yetimler) dairesi, karşısındaki kadınlar hapishanesi,
önündeki dut ağacı…orta yerdeki ahşap barakadaki elektrik fabrikası.
Hapishane duvarına yaslanmış barakasında gelip geçenlerden istemeden sadaka
alan anadan malul dilenci çavuş… İleride köşe başındaki ilkmektep,
Alboyacılar, fırıncı, terzi, turşucu, berber, taşçı dükkanları, bunların
hiçbirisi kalmadı…
Nuriye Oteli’nin gazinosunda nargilelerimizi fokurdattıktan sonra
matbaaya gitmek üzere tuttuğumuz dar yolun ilerideki bir kısmı kaldı.
Setbaşı Köprüsü’nden Ulucami’ye doğru açılan 35 metrelik cadde bunların
hepsini sildi süpürdü… O harabeler yerinde bugün vilayet, Adliye, Maliye
konaklarıyla Halkevi Sarayı, Cumhuriyet Meydanı ve onun ortasında Ata’mızın,
çiçek bahçesiyle çevrelenmiş muhteşem heykeli var.
Heykel - 1934 Dikkatinize: a- AVP
yok b-Sağ alt köşedeki Sarı Abdullah Camisi(yıkıldı)
c- Kumbara şekilli meydan saati :)
Ertuğrul (gazete) da tarihe karıştı. Matbaa binası duruyor; fakat
artık matbaa yok; şimdi orada elektrik idaresi çalışıyor. Ahşap telgrafhane,
yanındaki harabelerle birlikte yıkıldı, süpürüldü. Muhallebici Galip’in
dükkanı meydana çıktı. Fakat artık Galip yok. Yeni Kaplıca, Yeni Yol,
yerinde. Onlar eskir mi hiç? Yeni Fikir’e gelince, matbuat aleminden
çekildikten sonra onu bir arkadaşa devretmiştim; muhtelif tahavvüllerden,
tebeddüllerden sonra o da tarihe karıştı.
Birkaç sene evvel fuar için İzmir’e gittiğim zaman “Bu İzmir benim
bildiğim İzmir değil” demiştim. Sen de buraya gelirsen ayni hükmü vereceğini
zannediyorum. Sabaha karşı simit aldığımız Alboyacılar Fırını, yanındaki
turşucu, berber, terzi, taşçı dükkânları yerinde muazzam bir sinema binası
yapıldı. Tayyare Sineması…
O günkü simalardan kimler kaldı?
Sahne, ufak veya büyük farklarla yine o sahne. Fakat aktörleri
değişti, aziz dostum. Eskilerden bilmem ki kimleri bulabilirsin? Günün
birinde yolun uğrarsa o eski Bursa’yı, o eski aşinaları bulabileceğini hiç
zannetme!
Muradiye İstasyonu’ndaki(2)
havuzlu bahçeyi, hani o bahçeyi hatırlıyor musun? Tozlu yolu? Onların hiç
birisini bulamayacaksın. O tozlu yol(3) asfalt oldu. Her
iki tarafından stadyum, İpekiş Fabrikası. Elektrik Fabrikası, Merinos
Fabrikası yapıldı. O vakitler bunlar tahayyül edilir miydi?
Çekirge de çok değişti. Ahşap köprü kaldırıldı; orası geniş bir meydan oldu.
Apartmanlar kuruldu. Ahşap bir harabe halinde olan Ada Oteli yıkıldı; yerine
betonarme Ada Palas geldi. Ya Çelik Palas? İnce, zayıf suyunun
şırıltılarıyla maziden neşideler söyler gibi düşünen hülyakar çeşme
üstündeki böğürtlenlikler… İşte şimdi orada da Çelik Palas var.
Hiç aynaya bakıyor musun, aziz dostum? Ya biz? Ya biz?
Uludağ dergisinden
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Mümtaz Şükrü Eğilmez
(1884-1949): gazeteci, Kuvay-i Milliyeci. Bursa’nın Kurtuluş Savaşı
günleriyle ilgili anıları 1981’de basılmış. Cumhuriyet Kıraathanesinde
geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.
(2) Muradiye İstasyonu: Günümüzde Merinos tren istasyonu adıyla sosyal tesis
yapılan durak.
(3) Tozlu yol diye bahsettiği Merinos kavşağı civarındaki İzmir Yolu. Bir
tarafında Merinos Fabrikası, diğer tarafında da İpekiş Fabrikası ve Elektrik
Fabrikası varmış. Elektrik Fabrikası denen yer ise İpekiş’in karşısında,
köşede yer alan bina. Bursa’nın elektriği oradaki makineler ile
sağlanırmış.
|