|
|
|
Jean-Louis Mattei
Osmangazi ilçesi, Piremir
Mahallesi'ndedir. Adı Fransız mezarlığı olsa da burada bulunan 32 mezardan
dördünde İtalyanlar, ikisinde Almanlar, birer tanesinde de İngiliz, Ermeni
ve İsviçreli bireyler yatıyor. Bunlardan en eskisi 1831, en yenisi 1927
senesine ait. 1940'lara kadar kullanımda olan mezarlık günümüzde tamamen
konutlarla çevrilmiştir. Bazı mezar taşları çevredeki konutların yapımında
kullanılmak için yerinden alınmıştır.
Bazı mezarları
inceleyelim. Dikkat çeken şahsiyetlerden biri Francisque Seon. Bay Seon
Fransa'nın konsollos vekiliydi ve Bursa'da oturuyordu. Ayrıca bir fabrika
sahibiydi. Bayan Roche 1860'larda Mudanya'ya yerleşmiş bir aileden. Georges
Perrot'un seyahatnamesinde şu bilgiler var: Mudanya'ya sadece birkaç mal
satın almak için gelen Bay Roche, sonradan tamamen buraya yerleşmiş.
Kendisine bir ev yaptırdıktan sonra Fransa'ya dönerek eşini ve bir kısım
mobilyasını getirmiş. Başka bir mezar Tony Marechal'a ait. Lyon'da 1820'de
doğmuş, mühendis. Bursa'daki ipek sanayii üzerine verimlilik hesapları
yapmış, bu hesaplara göre bazı müteşebbisler Bursa'da yatırım planlamışlar.
On yaşında ölen oğlu Enrest de hemen yanında yatıyor. Başka bir mezar
Henriette Romangalle'e ait. Bursa'da 1923'lerde ipek ticareti yapan ve
fabrikası olan Marcel Romangalle ile bağı olup olmadığı tespit edilememiş.
Başka bir mezar 1875'te, 39 yaşındayken ölen doktor-cerrah Emile Bounaud'a
ait. Kitabesinde gelip geçenlerden "De Profundis" duası isteniyor ('de
profundis clamo ad te domine'- anlamı: ruhumun derinliklerinden sana
sesleniyorum tanrım). Bir başka doktor mezarı daha var, mezarlığın en
eskisi. Kitabesinde iki kelimenin Ermenice olması ilginç. Bursa'da Ermeni
cemaati olduğu biliniyor. Bu cemiyet din bakımından üçe ayrılıyordu:
Gregoryen, Katolik ve Protestan Ermeniler. Mezarda yatan doktor Jül Sezar
Keile, Ermenilerin çoğu gibi Gregoryendi ama Fransız rahiplerinin nüfuzu
yüzünden din değiştirip Katolik olmuştu. Kitabesinde Katolik olarak öldüğü
yazılı. Bu yüzden kitabenin Fransızca olması normal. İki kelimenin Ermenice
olması ise millet olarak Ermeni olduğunu hatırlatıyor. Üstelik Keile Fransız
bir soyadı değil. Bu durum Bursa'da misyonerlerin faal olduğunu gösteriyor.
Annette Parma adlı İtalyanın mezarı da burada, İstanbul'da doğup Bursa'da
ölmüş. Hayır işleriyle uğraşmış, bu mezarlığın kurucusu olmuş. Ancak
kitabesi Fransızca. Fransız bir beyle evlendiği düşünülebilir. Bir başka
İtalyan, Guiseppe Chilelli 1791'de Bursa'da ölmüş, yine Bursa'da 48
yaşında ölmüş. Bursa'ya hizmetleri dokunmuş, mezarına gelenlerden requiem
duasını istiyor.
Bu mezar kitabelerinden ne souçlar çıkarabiliriz? Fransız, Alman, İtalyan,
İsviçreli, İngiliz, bütün yabancı aileler ipek ticareti ya da dokuması ile
ilgili işler yapıyordu Bursa'da. Bu yerleşme hareketi yaklaşık bir asır
sürdü: 1830-1930. 1. Dünya Savaşı ve Cumhuriyetin kurulmasıyla buradaki
varlıkları sona erdi. Osmanlı topraklarına daha önce
yerleşmiş ve Levanten denilen aileler de vardı. Bunlar özellikle İzmir ve
İstanbul'daydılar. Mezhep problemi olmayınca bu aileler arasında evlenme
olayları olağandı. Fransız ailelerin çoğunun Fransa'nın güneydoğusundan
gelmiş olmaları da ilginç. Çünkü orada da bir koza endüstrisi vardı.
Bursa'daki yabancılar şüphesiz iyi şartlarda yaşıyorlardı. Piknik için
arabalarla Uludağ'a çıktıklarını, kaplıcalara gittiklerini hayal edebiliriz.
Fransız konsolosluğu Fransa'dan ya da İstanbul'dan gelen konukları gezdirmek
ya da yönlendirmek için çabalıyorlardı. Bursa'da ayrıca birkaç kilise vardı.
Dini görevleri yerine getirmek sorun oluşturmuyordu. Bir de Capucins
cemiyetine bağlı bir de okul vardı. Ermenileri Katolik yapmaya
çalışıyorlardı.
Kaynak: Bursa Defteri, sayı 18, sayfa 75-79
|