Ahmet Aykanat
(fotoğrafta en solda) Bursa'da okullarda verdiği karikatür dersleri ile
karikatür kültürünün yaygınlaşmasına katkıda bulunan bir sanatçıdır. Üç
karikatür albümü, pek çok uluslararası ödülü vardır. Bursa Hakimiyet, İznik
Doğuş, Orhangazi Yenigün gibi yerel gazetelerde uzun süre çizerlik
yapmıştır.
Zeki Bulut
1952 doğumlu Bursalı bir sanatçıdır. Olay adlı yerel gazetenin birinci
sayfasında yayımlanan günlük siyasi karikatürleri ile tanınır. 6 çizgi roman
yayımlamıştır.
Cüneyt Şenyavaş
Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğrenimini tamamlamış,
Bursa Hakimiyet Gazetesi'nde spor karikatürleri çizmiştir.
|
|
Söyleşen: Çiğdem VARVEREN
Anadolu Karikatürcüler
Derneği, Bursa’da başarılı ve ödüllü bir grup karikatürist tarafından
kuruldu. Dernek çatısı altında mesleki gelişime katkıda bulunan usta
karikatüristler, bu sanatı sevdirip, gelecek kuşaklara aktarmanın da yolunu
açıyorlar. Asıl amaç ve belki de daha önemlisi, modern çağa bakışın ufkunu
genişletmek ve olayları zeka ürünü olan karikatür yoluyla yorumlamak.
Sohbetimiz koyulaştıkça anladım ki, güldürmek için çok okumak, düşündürmek
için de daha çok düşünmek gerekiyor…
Anadolu Karikatürcüler
Derneği’nin kuruluş öyküsünü öğrenebilir miyiz? Ahmet AYKANAT -
Anadolu Karikatürcüler Derneği, geçen yıl kuruldu. Fakat onun öncesinde bir
dernekleşme çalışması vardı. Yıllardır tanıştığımız Kemal Akkoç, Mehmet
Kahraman, Cüneyt Şenyavaş, Tayfun Şapolyo gibi arkadaşların 2005 yılında
Bursa’da bir araya gelmesiyle bir topluluk oluşturduk. Bunda en büyük etken,
15 yıldır yapılan Cemal Nadir Yarışması’nda zaman zaman buluşmamızdır. Bu
bizi, Bursa’da karikatürün gelişmesi için neler yapabiliriz düşüncesine
itti. Topluluğumuz resmi olmadığı için birtakım işleri yapmakta
zorlanıyorduk, maddiyat gerekiyordu ve işlerimiz yarım kalıyordu. Bu nedenle
dernek kurmaya karar verdik. Cüneyt Şenyavaş, Zeki Bulut, Tayfur Şapolyo,
Turgut Demir, Mümin Bayram ve ben kurucu üyelerdeniz.
Türkiye’de başka hangi illerde karikatüristler derneği var?
Ahmet AYKANAT - Türkiye’de sadece İstanbul’da Karikatüristler Derneği var.
Bizim derneğimiz ikinci dernek oldu. Ama bunun yanında İzmir’de bir topluluk
var. Karadeniz’de bir grup var. Antalya’da bir zamanlar karikatür sokağı
vardı. Yönetim nasıl oluşuyor? Kaç üyeniz mevcut?
Ahmet AYKANAT - Şu anda ben başkanlık yapıyorum. Mehmet Kahraman yardımcı ve
sayman, Cüneyt Şenyavaş genel sekreter, Zeki Bulut ve Turgut Demir üye,
Kemal Akkoç, Tayfur Şapolyo ve Mümin Bayram denetleme kurulu üyesi. Bir de
yedeklerimiz var. 16 kişilik bir ekibimiz var, şu anda 41 üyemiz mevcut. Bu
üyelerin 20-25’i Bursa’dan, gerisi değişik yerlerden. Şu anda da üyelerimizi
artırıyoruz ve kabul ediyoruz. Amacımız en azından Bursa’da derneğin
işlevlik kazanmasını sağlamaktır. Etkinlikleriniz arasında neler
var? Ahmet AYKANAT - Bizim şu an için fazla paramız yok. Bağış
toplayamadık hatta 240 YTL bütçeyle genel kurulumuzu kapattık. İstanbul’daki
derneğin şu anki bütçesi 200 milyar. Yani bizden bin kat büyük. Bizim
etkinlik olarak şu an yapabileceğimiz şey, sergi açmak. Onun dışında bir
konferans, yarışma düzenlemek, insanları getirip misafir etmekle parasal
durum, dolayısıyla bir şey yapamıyoruz. Ama gelecekte tabi ki bunu
düşüneceğiz. Karikatüre talep nasıl? Ahmet AYKANAT -
Büyük talep var karikatüre. Bizi takip eden çok insan var. Ama maalesef
kendi yerimiz, ofisimiz yok. Yer arayışındayız. Şu an Cüneyt arkadaşımızın
bürosunda sıkışık vaziyetteyiz. Yer olduğu zaman tüzüğümüzde olan eğitim
konusuna ağırlık vereceğiz. En güzel etkinliklerden bir tanesi internet
sitemizin kurulması.
www.anadolukarikaturculerdernegi.org
sitesine girdiğiniz zaman, birçok bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Birçok üyemiz
aktif olarak karikatürünü ve yazısını koyabiliyor. Karikatür
tanımı sizin için ne ifade ediyor? Ahmet AYKANAT - Karikatürün
bir sürü tanımı var. En bilinenlerinden bir tanesi, çizgi yoluyla resmin alt
yapısını kullanarak mizah yapmak. Yani dışsal baktığınızda resme benziyor.
Çizgiler, renkler, abartılar var. Resimde de var. Ama içsel tarafında yani
özüne baktığın zaman mizah ve eleştiri var, şaşırtmaca var. Bir şeyi
tanımlamak için kapsamı daha geniş olandan hareket etmek lazım. Önce bu
şekilde tanımlıyoruz. Çizgiyle mizah yapmak. Kemal AKKOÇ - Ben karikatür
için şöyle bir tanım yapıyorum. Doğru olduğuna da inanıyorum. Sanatçı olan
bizler ince insanlarız, narin insanlarız. Diyorum ki, ince hassas
insanların, ince çizgilerle yaptığı, ince nüktelerden oluşan bir sanat. Çok
güzel bir tanım diye düşünüyorum. Cüneyt ŞENYAVAŞ - Ben daha çok
karikatürü, özünde eleştiri olan olumlu bir şeyler için çizerken bile,
aslında onu yüceltirken, aynı kare içinde başka bir şeyi eleştiren bir yanı
var. Bir karikatürist için en zor şey, içinde övgü bulunan bir karikatür
çizmek. Mehmet KAHRAMAN - Karikatürün güldürmesi gerekiyor, güldürürken
düşündürmesi gerekiyor. Ben daha çok düşündürmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü bizim yaptığımız o tür bir karikatür. Dergilerde yıllardır gördüğümüz,
bizim de yaptığımız, daha çok güldürmek. Cüneyt ŞENYAVAŞ - Karikatürün
iki yolu var. Birincisi çok eleştiren ve düşündüren karikatür. Bir de
güldüren karikatür. Bazı karikatürlere çok gülüyorum, o zaman çok
kıskanıyorum. Çok güzel kahkahayla güldürebiliyorsa, karikatür çok
başarılıdır. Kemal AKKOÇ - Bir de ilk anda insanlara şok etkisi yaratan,
güldüren, düşündüren baktığın anda mesajı ileten karikatürler bence çok
güzel. Yarışmalarda dereceye giren Ahmet beyin çizdiği tarzda karikatürler
çok etkili. Onlar uzun soluklu. Aynı zamanda ben Oğuz Aral’la konuşmuştum.
Bana dedi ki; “Bizim gırgırın süresi bir çay içimidir. Bir kenara atarsınız.
Sonra tekrar alır tekrar okursunuz, karikatürü berber çırağına, manav
çırağına göster gülerse bana getir”… Zeki BULUT - Karikatürü hiç bilmeyen
birine anlatırsanız, resmin deforme edilmesidir. Deforme edilerek komik hale
getirmektir. Bilimsel açıdan bakarsak tamamen perspektif ve çok derin bir
içeriği var. İnceliği var niceliği yakalayan kişi karikatürist oluyor.
Okunduğunda mesaj verebilen karikatürist profesyonel karikatüristtir. Ne
kadar profesyoneliz bilmiyoruz ya da ne kadar amatörüz. Ama amatör ruhla
çalışmak profesyonelliğe itiyor bizi. Ben gazete karikatürü çiziyorum.
Günlük güncel karikatürler. Yarını değil bugünü, dünün değil bugünün
karikatürü. Bir karikatürist olarak günlük yaşarken, o günü devirmenin
mutluluğunu yaşıyorum. Eğer bir karikatür çizdiysem, ama o sürece varıncaya
kadar da ona endeksli durumdayım. Ne iş yaparsam yapayım. Bir şey çizdiğim
zaman benim için gün bitiyor, huzur başlıyor. Gazete karikatürü okuyucu
açısından günlük olayların analizini görüyor orada, mesaj alıyor.
Karikatürist doğruyu yansıtmak zorunda, eleştirmek zorunda. Eleştiri olmazsa
karikatür olmuyor zaten. Çarpıklığı ortaya koyması gerekiyor şarlatanlık
değil. Bence karikatürist orada okuyucuya yol gösteriyor, özetleyerek önüne
koyuyor. Gazete karikatürü bu kısaca. Ama karikatürist açısından zorlukları
var. Tepki alabiliyor. Dava açılabiliyor. Ama karikatür sanatı, bana göre
devam edecek, hatta öyle bir cazip hale geldi ki; ressamlar, heykeltıraşlar
bile karikatüre el atmaya başladılar. Yeni yetişen nesilde de eskiye göre
azaldığına inanıyorum. İnternetin güzel yönleri var tabi, ama kötü yönleri
de var. Bunlar gençlerimizin sanata ilgisine azaltıyor. Bizim zamanımızda
yapacak fazla bir şey yoktu, sanata yöneliyordu insanlar. Teknolojinin,
sanatçı yetişmesine zararları var. Ahmet AYKANAT - Sanat eserine iki
türlü yaklaşım vardır: Biri ontolojik, biri psikolojik. Ontolojik yaklaşım,
sanat eserinin kendisinden hareket etmek. Psikolojik beğeniye dayalı
karikatürde ise; gazete karikatürcülüğü var, dergi karikatürcülüğü var,
sergi karikatürcülüğü var. Reklamcılıkta kullanılıyor, her yerde
kullanılıyor karikatür. Askerlikte bile kullanılıyor, karşı tarafın moralini
bozmak için uçakla atılıyor. Bir rejimi, felsefeyi savunmak için de
kullanılıyor. Sanatın her alanı, her türlü düşünceye hizmet edebiliyor.
Farklı bir düşünceyi yermek için karikatürü kullanabilirsin. Sovyet
karikatürü vardı eskiden, komünizmi öven, kapitalizmi yeren. Bir de bunun
yanında uzak doğu karikatürü var. Bir de çok yazılı basit, güncel, günlük
olayları anlatan Amerikan karikatürü var. Portre karikatürü var. Kemal onun
öncülerinden birisi. Karikatür, sade, basit bir sanat. Ama bunu siz alıp
istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Bunu da kimse engelleyemez. Mesela bugün
Türkiye’de dinci karikatürcüler var. Dinle ilgili düşünceyi savunan
karikatürler yapıyorlar. Anti dinciler var. Konservatizme cephe alan
karikatürcüler var. Yani siz buradan kendi eğiliminize, felsefenize,
anlayışınıza göre kendinize bir mekan oluşturuyorsunuz. Mesela peygamber
karikatürleri yapıldı. Danimarkalı bir grup 12 tane peygamber karikatürü
yaptı. Dünya ayağa kalktı. Çok büyük bir kitleyi karşısına aldı. Bir sürü
insan öldü, kitaplar yazılıyor, gösteriler yapıldı. Bir kedi karikatürü
yapıldı başbakanımızla ilgili kıyamet koptu. O olaydan sonra Danimarkalı
karikatürcüler kaçıyorlar, korumayla dolaşıyorlar. Haklarında ölüm fetvaları
verildi. Bu insanlar saklanıyorlar. Büyük şeyler yapabiliyor karikatür,
yapar da. Ama tabi biraz da kendisini koruması lazım karikatürcünün
bunlardan. Yani çok donanımlı, kültürlü, eğitimli ve hukuk bilgisine sahip
olmalı. Tehlikeli ama söz dinlemeyen, engellenemeyen bir sanat karikatür.
Peki sınırı var mı çizmenin, her şeyin karikatürü yapılabilir mi?
Ahmet AYKANAT - Bakın Suudi Arabistan’da yaşarsanız, bırakın böyle bir
röportaj yapmayı, böyle bir topluluğun içine bile giremezsiniz. Karikatürü
nasıl yapacaksınız orada? Yani yaşadığın topluluğun aydınlığına,
çağdaşlığına, anlayışına bağlı. Bir İsveç’te yaşasanız, yaparsınız her şeyi.
Ama biz karikatürü yaparken hangi sorunu ele alalım diyoruz, çevre kirliliği
mi, eğitim mi? Oysa onlarda her şey hallolmuş. Tek sorunları, bira şişesi
ince uzun mu, yoksa yuvarlak mı olmalı. Böyle bir ülkede çevre sorunları
ilgi çekmez. İran mesela büyük baskı altında ama başarılı. Mesela Çin
karikatürü de çok gelişiyor. Yani ülkeler baskıya göre karikatürle tepki
veriyor. Mizahı kullanıyorsun. Latince karikare, ‘saldır’ demek. Karikatürle
bir iktidara, bir kötülüğe, bir uyumsuzluğa saldırabiliyorsun. Ama hiçbir
şey de yapmayabilirsin. Pasivizim yani onu da yapabilirsin. Basın yoluyla
yapıldığından çok etkili. Bir karikatür bir bakışta etkileyici olabilir,
etkin bir silah. Ülkemizde karikatür ne durumda?
Ahmet AYKANAT - Ülkemizde yüzlerce gazete var, ulusal ve yerel. Tabi
bunların hepsini takip etmem mümkün değil. Ama gördüğüm kadarıyla, 50’li
yıllardan beri, Cemal Nadir’den bu yana karikatür halk için halkın yararına
çalışmış bir sanat dalı. Hükümet ya da iktidar yararına çalışmamıştır. 50
kuşağı dediğimiz, ikinci dünya savaşından beri düşündüğümüzde,
karikatürcüler hakikaten bu topluma büyük şeyler vermişlerdir. Toplumu
savunmuşlardır. Toplumun ezilmişliğini aksaklıkları göz önüne sermişlerdir.
Hem de çarpıcı bir biçimde vermişlerdir. Gelişen teknolojinin ve
internetin karikatüre etkileri nelerdir? Ahmet AYKANAT - Mesela
atom bombası atıldı, binlerce Japon öldü. Ama atom santralleriyle birçok
insan ısınıyor. Teknoloji iyiye kullanıldığı zaman harika bir şey. İnternet
yoluyla zehir de verebilirsiniz topluma, kötü düşünceler ve gericilik de.
Ama biz karikatürcüler için büyük bir iletişim aracı. Son 5 yıldır
birbirimizle çok güzel iletişim kurmaya başladık. Hatta bizim derneğimizin
bültenleri internet ortamında gönderiliyor. Bizi başkaları izleyebiliyor,
biz onları görebiliyoruz, dünya karikatürünü takip ediyoruz. İnternetin bize
çok büyük katkısı oldu. Karikatürist olmak isteyenlere öneriniz
var mı? Ahmet AYKANAT – Derneğimizin kuruluş amacı o. Karikatüre
hevesli gençlere yol göstermek. Bunun okulu yok. Türkiye’de böyle
ustalardan, bu işi bilenlerden tekniklerle öğretilmesi bizim derneğimizin
görevlerinden bir tanesi. Ancak mekân ve program gerekiyor. Bunu da biz
önümüzdeki zamanlarda başarabilirsek ne mutlu. Karikatür sanatıyla
ilgilenenler, internet sitemizden bize ulaşabilirler. Kemal AKKOÇ -
Karikatürün mayasında, biraz ‘karşı durma’ vardır diye düşünüyorum. Genel
tavırda yağdanlık değil, iğne çuvaldız olması lazım. Sanatçının görevi,
toplumu iyiye, doğruya, güzele eleştiri yapa yapa çekmektir. Biz ülkemizi
seven insanlarız. Her şey güldürmek değil, her şey gülmek de değildir.
Düşündürmek gerekir. Cüneyt ŞENYAVAŞ - Bugün baktığımız zaman,
Türkiye’de en yüksek para ödenen kişi, milli takımlar teknik direktörü.
Eskiden böyle değilmiş. Değer yargılarımız değişiyor. Değiştikçe sanata ve
sanatçıya verilen değer azalıyor. İnsanlar bu yolu tercih etmeyecek belki de
olmayacak sanatçı, neden olsun ki? Bu toplumların gelişmesi ve eğitim
süreciyle alakalı bir durum. Ama biz dernek olarak karikatüre gönül vermiş
genç insanlar için neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Önümüzdeki senelerde
imkânlarımız arttıkça daha önemli işler yapacağız. İmkanlarla doğru
orantılı. Ahmet AYKANAT - Sivil bir toplumuz biz. Doğrudan doğruya
insanı eğiten, yetiştiren bir derneğiz. Sanata, sanatçıya değer veren,
ülkesini, memleketini, gençlerini seven, duyarlı kişilerden, yetkililerden
sizin aracılığınızla destek istiyoruz.
Kaynak: Bursa Time (3.8.2008) |