|
|
Şifa Nezaket Özdemir
Çivici Konağı, Çivisiz
Köşk, Vali Zühtü Paşa Köşkü, Talat Paşa Köşkü, Çukur Köşk, Atatürk Köşkü,
Hünkâr Köşkü, Kadı Köşkü, Acem Köşkü, Şalcı Canip Beyin Köşkü, Saatçi Ali
Beyin Köşkü, Alay Bey Köşkü ve daha niceleri… Bursa’nın inci taneleri…
Gelişme ve büyümenin kaçınılmazlığı karşısında, kentsel değerlerimizin
korunmasına yönelik önlemleri alamayışımızın getirdiği yozlaşmayı ortak
sorunumuz olarak kabullenmek bir başlangıç noktası olabilir mi?
Kaybettiklerimize ah etmek yerine elde kalanların kıymetini bilmek.
Değerlerimizi keşfederek ve geliştirerek ortak paydaya hizmet etmekle daha
yaşanılası ve özgün bir kent profili elde etmek olası. Kentimizde de aynen
bu görüş ve düşünce doğrultusunda anıtsal eserlerimizi restore etmek ve
kültür mekânlarına dönüştürmek konusunda yoğun bir çaba gözleniyor. Amacım
bu değerli eserlerden özellikle kente gelen yabancıların yoğun ilgisini
çeken ve beğenisini kazanan, XIX. yy’da inşa edilmiş altı köşkü tanıtmak.
Ama önce köşk kavramına bakalım.
Avrupai bir kavram
olarak dilimize yerleşen “Köşk” sözcüğü geleneksel Osmanlı Mimarisinde
bağımsız ev anlamını taşımazdan önce, konaklarda doğuya bakan, yazın serin
olan ocaksız odadır(1). Bu yaklaşıma göre köşk, bir mimari öğe değil,
mekânsal bir deneyim olarak düşünülebilir. Köşk manzaralı ve havadar
dinlenme mekânıdır. Geleneksel Türk evinde, hayatlı evin vazgeçilmez bir
öğesi olarak görülen, hayata bitişik, bahçeyi yukardan gören loca şeklindeki
oturma yeridir(2). Sedad Hakkı Eldem’e göre ise köşk kavramı büyüklüğüne
göre saray ya da kasır olarak adlandırılabileceği gibi, yerine göre
kameriye, mehtabiye, çardak adlarını da alabilir(3). Bu farklı yorumlar ve
adlandırmalar çerçevesinde diyebiliriz ki köşk tanımı, mekân olarak padişah
konutundan, saray ve konakların bahçelerinde bulunan küçük süslü
gölgeliklere kadar değişen esnek bir anlam zenginliğine sahip.
Yağcı Cemal Beyin Köşkü
Osmanlı’nın son dönemlerinde Türk Mimarisi ile Avrupa mimari akımlarının
etkileşimi sonucu ortaya çıkan yapılanma stilini Cumhuriyet Dönemi Türk
Mimarisi’nin en önemli mimarlarından biri olan Sedad Hakkı Eldem şöyle
açıklamaktadır: “XIX yy. sonlarına doğru geleneksel ev mimarisinin artık
verebileceğini tükettiği ve İstanbul’un Göztepe, Erenköy gibi yeni
sayfiyeleri yerleşime açıldığı bir anda İsviçre şaleleri ve İngiliz sayfiye
evleri tarzının Türk evi ile karışımından yeni bir ev tipi ortaya çıkmıştır.
Bu ev yine ahşaptır. Fakat çatısı fronton ve alınlarla, duvarları sayısız
galerilerle zenginleştirilmiş, cepheleri de dantela gibi ahşap dekopaj
işleri ile süslenmiştir”(4). İstanbul’da başlayan bu mimari akım anlaşılıyor
ki Bursa’yı da etkilemiş, özellikle Bursa’nın sayfiye bölgesi olarak
nitelendirilen Çekirge semtinde rağbet gören bir mimari stil olmuştur. XIX
yy. sivil mimarlık örnekleri olan bu köşkler günümüzde koruma altında,
konut, müze ve turizm belgeli işletmeler olarak kullanılmaktadır.
Atatürk Köşkü
Çekirge Caddesi
üzerinde 2523m2’lik geniş bir bahçe içinde yer almaktadır. Kültür Bakanlığı
mülkiyetinde tescilli olan köşk müze olarak kullanılmaktadır. Bilinen ilk
sahibi Miralay Mehmet Bey’dir.Köşk, 20-24 Ocak 1923 tarihleri arasında
yaptığı II. Bursa gezisi sırasında Bursa Belediyesi tarafından satın
alınarak Atatürk’e armağan edilmiştir. Çekirge Caddesi’nin üst kısmında sırt
üzerinde cephesi ovaya hâkim olarak yapılandırılmıştır. Binanın oturma
zeminini düzleştirmek ve yol ile arasındaki kot farkını gidermek için
Çekirge Caddesi’nden istinat duvarıyla yükseltilmiş, bir set
oluşturulmuştur. Böylece binanın oturtulduğu alan ve önünde geniş bir bahçe
kazanılmıştır.
Bahçe girişi kuzey ve güney yönlerinden iki kapıyla sağlanan köşkün ana
girişigüneyde olmak üzere kuzey ve batı cephelerinde üç kapısı vardır.
Çekirge Caddesi’nden çift taraflı merdivenle girilen bahçenin sol tarafında
bir kameriyesi bulunur. Bina bodrum üzerine zemin ve iki kat olarak inşa
edilmiştir. Köşkün güneyde bulunan ana girişi, mermer merdivenlerin üzerine
geniş, balkonumsu bir girişin ardından çift kanatlı bir kapıyla
sağlanmaktadır. Girişte bulunan sofa üst katlarda da korunmuştur. Bodrum
katında mutfak ve yardımcı personel tarafından kullanılan dört oda dışında
köşkün zemin katında yemek odası ve kabul salonu olarak kullanılan iki büyük
odası bulunur. Birinci katta Atatürk’ün çalışma odası, iki yatak odası ve
banyo vardır. Çatı katında sofa,T biçiminde üç kola açılımlıdır(5).
Yemyeşil bir bahçe içinde bembeyaz badanası, zarif çatı pencereleri, dantela
gibi geniş çatı saçakları ile zengin bir süslemeye sahiptir. Zemin girişinde
bulunan ve üst katta devam eden balkon ahşap sütunların üzerindeki ahşap
süslemelerdeki ve çatı pencereleri ince bir zevkin ürünüdür. Binanın
dışındaki görkem içeriye sadelik biçiminde yansır. Geniş odalar, İtalyan
stili zarif İtalyan mobilyalarla dekore edilmiştir. Günümüzde orijinal
mobilyalar sergilenmektedir. Atatürk 2 Şubat 1938 tarihindeki son gezisinde
köşkü Bursa Belediyesine bağışlamıştır(6). Kültür Bakanlığı mülkiyetinde
koruma altında olan köşk 1973 yılında itibaren Atatürk Müzesi olarak
kullanılmaktadır.
Alay Bey Köşkü
Çekirge Caddesi üzerinde, Kükürtlü Semti’ne
ayrılan yolun başındadır. Atatürk Köşkü’nün güney batı çaprazına düşer.
Sözlü kaynaklara göre köşkün bilinen ilk sahibi Alay Bey. Ulaşılabilen 1937
tarihli en eski tapu bilgilerinde ise sahibi Saffet Kızı Halide Hanım olarak
görünüyor. Kültür Park arazisi içinde olması nedeniyle Bursa Belediyesi
tarafından 1981 yılında istimlak edilen bina o tarihten bu yana turizm
belgeli işletme olarak değerlendiriliyor. Uzun yıllar Cumurcul Köşkü adıyla
Celal Cumurcul tarafından işletilen köşk günümüzde “Konak 18” adıyla turizm
belgeli bir gazino, restoran ve kafe olarak kullanılmaktadır(7).
Restorasyonu TAÇ Vakfı tarafından 1986 yılında yapılan köşk 1266m2’lik bahçe
içinde 150m2 tabanlı. Bodrum üzerine iki kat olan köşk, haç şeklinde dört
kanatlı bir çatıyla sonlanıyor. Köşkün biri Çekirge Caddesi cephesinde
diğeri Kültür Park içinden olmak üzere iki girişi var. Kültür Park
tarafından zemin katına, Çekirge Caddesi’nden birinci kat seviyesinden giriş
yapılıyor. Bahçe girişi çift taraflı merdivenlerin ortada birleşmesiyle
oluşan küçük sahanlığa açılan çift kanatlı kapı ile sağlanmış. Bodrum katı
mutfak olarak değerlendirilen binanın zemin katı gazino, birinci katındaki
geniş salon ise restoran olarak değerlendirilmiş. Bu katta ofis olarak
kullanılan iki küçük oda daha var(8).
Restorasyon
sırasında yivli tavan detayları ve zemin katın sütunlarla aslına uygun
olarak korunmuş. Günümüzde özgün dekorasyonunda da orijinaline sadık
kalınmıştır. Katlar arasındaki bağlantı döner merdivenle sağlanan köşkte son
derece estetik merdiven tırabzanı bulunuyor.Binanın yan duvarına monte
edilmiş dış merdiven, bahçe katından Çekirge Caddesi’ne dışardan çıkmayı da
olanaklı kılıyor. Köşkün Kültür Park’a bakan geniş bahçesi açık havada
düzenlenecek organizasyonlar için dizayn edilmiş.
Saatçi Köşkü
Çekirge Caddesi üzerindeki
diğer bir köşk günümüzde Orman Müzesi olarak kullanılan Saatçi Köşkü. 1936
yılına kadar Saatçi Ali Bey’in konutu olarak kullanılan binanın Orman
Bakanlığına devri ile ilgili belgelere ulaşılamadı. 1936-1949 yılları
arasında Bursa Orman Orta Okulu olan köşk, daha sonra Orman Bölge
Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş. 29 Mart 1989 tarihinden itibaren de Türkiye’nin
ilk ve tek Orman Müzesi olmak özelliğini taşıyor(9).
Köşk, iki katlı, ahşap konstrüksiyonlu kâgir bir yapı. Yol hizasından pek de
yüksek olmayan bir duvarla oluşturulan set üzerine inşa edilmiş. Cephesi
doğuya bakan ana bina, arka kısımda müştemilat ve bahçesinde bir kameriyeden
oluşan kompleks bir yapı topluluğu. Bahçesinde bir de süs havuzu bulunuyor.
Köşkün ana girişi birkaç ayak merdivenle ulaşılan küçük bir balkon ile
sağlanmış. Girişteki kısa antreye açılan iki oda kapısı var. Biri yönetim
ofisi diğeri sergileme salonu olarak kullanılıyor. Antre geniş bir sofaya
açılmaktadır. Bu soya açılan beş oda kapısı bulunuyor. Birinci kata sofada
yapılandırılmış çift yönlü muhteşem merdivenlerle çıkılmaktadır. Üst katta
girişteki antre cumbalı bir oda haline getirilmiş böylece oda sayısı altıya
çıkmıştır(10).
Köşkün bütün odaları müze teşhir
salonları olarak kullanılmaktadır. Salonlarda, Orman Genel Müdürlüğünden ve
Bursa Bölge Müdürlüğünden ormancılık ile ilgili malzemeler teşhir ediliyor.
2007 yılındarestorasyon geçiren köşk, sadece ağaç ve bitki topluluklarından
ibaret olmayıp, bitki, hayvan ve mikroorganizmalar ile hava, su, güneş ve
toprak gibi çevresel faktörlerin karşılıklı ilişkilerini simgeleyen
objelerden oluşan zengin bir koleksiyona sahip. Bunlara ilaveten Orman
Bakanlığının geçmişten günümüze hizmetlerinde kullandığı eşyalar da
sergileniyor. Bir bölümü köşkün bodrum katındaki depoda muhafaza edilen
malzemeler, sekiz seksiyon ve bir sergi salonunda düzenlenmiş. Köşkün
odalarının tavanlarındaki orijinal kalem işleri ve manzaralar, günümüzde
binanın kullanım biçimine uygun temalar olarak müzeye estetik katkıda
bulunuyor.
Şalcı Canip Bey’in Köşkü
(Kalaycıoğlu Köşk)
Çekirge Caddesi
üzerinde bulunan Çekirge Karakolu’nun karşısında Şalcı Canip Bey’in Köşkü
bulunuyor. Ancak yüksek kot farkı nedeniyle yoldan geçenler köşkün sadece
çatısını görebilirler. Köşkün tamamını görmek için yolun kenarına gelip
aşağı bakmak ya da alt caddeye inmek gerekir. Fehmi Kalaycıoğlu, köşkü Bursa
Ziraat Mektebi’nde müdürlük yaptığı dönemde, 1935 yılında satın alır.
Trabzon milletvekili seçilip Ankara’ya taşınmasından sonra bir dönem de
yazlık olarak kullanır. Uzun yıllar kiralık konut olarak değerlendirilen
bina 2007 yılında el değiştirdi. Dr. Mustafa Ceylan tarafından satın alınan
köşk tamamen harap durumda iken, sıfırdan köklü bir restorasyon geçirdi.
Köşk günümüzde turizm belgeli bir işletme olan “Kafe Ancel” adıyla restoran,
kafe olarak işlevlendirilmiş. Çekirge Caddesi’nden oldukça meyilli bir yol
ile de inildikten sonra, merdivenler ve taraçalarla köşkün bahçesine iniş
sağlanıyor. Köşk alt cadde tabanında sırtı Çekirge Caddesi'ne dönük ova
manzaralı olarak planlanmış. Fakat tam aksi istikamette birinci kattan bir
köprüyle Çekirge Caddesi’ne de bağlanıyor.
Taş bodrum
üzerine iki kat olan köşkün kullanım amacına uygun olarak restorasyon
sırasında iç bölmeleri iptal edilmiş. Dış boyasına uyum sağlayan beyaz
rengin hâkim olduğu iç dekorasyon ferahlık sağlıyor. Günümüz zevkine uygun
modern bir iç dizayna sahip olan köşkün yivli tavan işlemeciliği ve
sütunları orijinal haliyle muhafaza edilmiş.
Pembe Köşk
Çekirge Meydanı’na çıkan
yollardan biri olan Acemler yokuşunda, meydana 200m. mesafede solda Pembe
Köşk bulunmaktadır. Günümüzde caddenin adı her ne kadar değiştirilmiş
(Zübeyde Hanım Caddesi) ise de halkın dilinde adıyla anılmaya devam
etmektedir. Bu bilgiye dayalı olarak adresi resmileştirirsek, köşkün
adresini Zübeyde Hanım Caddesi ile Mutlu Evler Caddesi’nin birleştiği nokta
olarak belirleyebiliriz. Köşk, iki cadde arasında bulunan gittikçe daralıp
sıfır noktasında birleşen üçgen şeklinde çok eğimli bir sırt üzerinde inşa
edilmiş. Bu nedenle zemin üzerine bir kat olup haç şeklinde çatı ile
sonlanan bina, Acemler tarafından yükseltilmiş bir set üzerine
yerleştirilmiş olmasına rağmen Mutlu Evler Caddesi’nden ancak çatısı
görülebilmektedir. Köşkün üst tarafındaki ve alt kısmındaki arazilerin elden
çıkarılması sonucubaşlangıçta çok büyük bir bahçe içinde olan köşk günümüzde
küçük bir bahçe içinde sıkışık bir konumda bulunuyor.
İnşa tarihi bilimeyen köşkün tapu kayıtlarına göre 1930 yılında görünen
sahibi, Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars. 2004 yılına kadar onun
üzerinde el değiştiren köşkün günümüzdeki sahibi Kılınç ailesi(11). Barok
etkisi ile inşa edilmiş olan köşk, çok iyi korunmuş görkemli kalem
işlemeleriyle hayranlık uyandırmaktadır. 1986 ve 2004 yıllarında kapsamlı
iki restorasyon geçiren köşk sadece konut olarak kullanılmıştır(12). Zemin
katı taş örme olan binanın üst katları tamamen ahşaptır.
Köşkün ana girişi Acemler Caddesi’nden. Bahçeye, cadde üzerinden, karşılıklı
iki yan merdivenle çıkılmaktadır.Giriş katı zeminden ısıtmalı üst katlar
kaloriferlidir. Zemin döşemeleri, cümle kapısı dahil olmak üzere bütün
kapılardaki vitraylar ve duvarlardaki bezemeler orijinal biçimiyle
korunmuştur. Birinci kat bir yemek odası ve mutfaktan oluşan köşkün üst katı
birbirine geçişli iki odadan ibaret. Bu odalardan üç cepheye açılan
balkonlar bulunuyor. Balkon kenarlıkları ve çatı süslemeleri sarkıtlar
halinde ahşap panolardan oluşuyor. Diğer köşklerden duvarlar pembe çatıyı
süsleyen sarkıt süslemeler beyaz renkte boyanarak farklılaştırılmış(13).
Köşk adını bu pembe boya renginden almaktadır. Haç şeklinde sonlanan çatı
uzantıları yatak odaları olarak değerlendirilmiş.
Köşkün iç bezemeleri sanatsal özellikler taşımakta. Giriş katındaki yemek
odası olarak kullanılan odanın özgün alçı tavanı asma yaprakları ile bezeli.
Üst kattaki odaların tavan ve duvarları kalem işleri ile bezeli. İki odanın
ortasındaki kemerlerin köşelerinde oluşturulan üçgen alınlıklar ve kapılar
üzerindeki panolar özgün manzara resimleri ile süslenmiş. Duvara paralel
merdivenlerle çıkılan üst kat sahanlığında görkemli tahta işçiliğine sahip
kapılar, mumluk dolapları orijinal. Barok etkisinde, Cumhuriyet dönemi sivil
mimarlık örneği olan köşk tescilli ve koruma altında.
Çukur Köşk (Seki Mimarlık arşivi)
Hünkâr Köşkü (14)
Yazımızın bu bölümüne
kadar anlatılan köşklerin tamamı Çekirge semtindedir. Sadece şimdi üzerinde
duracağımız Hünkâr Köşkü, Yıldırım İlçesi sınırları içinde, Uludağ’ın
eteğinde Temenyeri mevkiindedir. Köşk, 1844 yılında 31. Osmanlı Sultanı
Abdülmecid’in Bursa gezisi vesilesiyle dönemin Bursa Valisi Mehmet Salih
tarafından “Av Köşkü” olarak yaptırılmıştır. Sultanın konaklaması için 19
gün gibi kısa bir sürede inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde 1844 yılında
Sultan Abdülmecid’den sonra, 1862 yılında Sultan Abdülaziz ve şehzadeleri,
1909 yılında V. Mehmed Reşad ve şehzadeleri konaklamıştır. Atatürk de Bursa
ziyaretleri sırasında 1923 yılında ikinci gelişinden itibaren değişik
zamanlarda köşkte kalmıştır. 1925 yılındaki dördüncü gezisinde Türkiye’nin
ilk kadın pilotu, dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen
Atatürk’ü bu köşkün bahçesinde görmüş kendisini okutmasını istemiştir.
Kasr-ı Hümayun, Kasr-ı Milli, Cumhuriyet Köşkü ve Atatürk Köşkü adlarıyla
anılan köşk Bursa Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindedir. Koruma altında
bulunan köşk 1983 ve 1995 yıllarında restorasyon geçirmiş 2003 yılında
Hünkâr Köşkü Müzesi adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.
Köşk 3396 m2 bir alana sahiptir. Uludağ’a çıkan ana yoldan ayrılan, özel bir
yolla ulaşılan köşkün kapı girişinde özel, geniş bir manevra alanı
oluşturulmuştur. Binaya oturma zemini hazırlamak amacıyla güneyinden istinat
duvarı ile yükseltilmiştir. Bursa ovasına hâkim olan bu cepheye kat kat
seyir terasları oluşturulmuştur. Köşk bahçesinin ana girişi üst bahçeden
doğuya bakan bir kapı ile sağlanmıştır. Girişten itibaren bahçe orijinal
çakıl mozaik (podima) zemin döşemesi ve çim alanlarla peyzajlanmıştır.
Köşkün kuzeye bakan ana giriş kapısının karşısında, bahçenin güney duvarına
dayalı olarak inşa edilen Kütahya çinili Hünkâr Çeşmesi bulunur.
Mimari yapısı ve süslemeleriyle Fransız ampir üslubu özelliklerini yansıtan
köşkün ana girişi güney cephesinden çift kanatlı bir kapıyla sağlanmıştır.
450 m2tabanlı, 2 katlı köşkün üst katında kabul salonu, Atatürk’ün yatak
odası, çalışma odası, Sabiha ve Ülkü Hanımların yatak odası, dinlenme odası
ve yaver odası yer alırken, alt katta, havuzlu salon, yemek odası ve bir
yatak odası daha bulunmaktadır. Dış görünüşünün sadeliği, iç tezyinatta
yerini görkemli tavan ve duvar bezemelerine bırakır. Duvarlar ve tavanlarda
yer alan bezemeler odaların kullanım amacına uygun biçimde planlandığı
görülmektedir. Örneğin yemek odasının tavanı uygun şekilde çeşitli meyve
resimleriyle süslenmiştir. Ayrıca tam orta bölüme, geri fonda sık ormanların
yer aldığı yeşil bir düzlüğe uzanmış heybetli bir aslan figürü çizilmiştir.
Bu aslan figürü hangi yönden olursa olsun, bakana dönük konumda
görünmektedir. Köşkün iç dizaynında simetrik bir
düzenleme hâkimdir. Orijinal mobilyalar korunmuştur. Kabul salonu ve yemek
salonu diğer odalara göre daha görkemli bir şekilde dekore edilmiştir.
XIX. yy Avrupa mimarisinin etkisi altında inşa edilmiş olan altı Bursa
köşkünde yaptığımız gezinti burada sonlanıyor. Klasik Osmanlı mimarisi ile
Cumhuriyet dönemi mimari anlayışı arasında geçiş dönemi eserleri olan bu
sivil mimarlık yapıları, bir dönemin özgün örnekleri olarak Bursa’nın
kentsel görünümüne zarif, bir o kadar da görkemli görünüşleri değer katmaya
devam etmektedirler.
Bu köşk Hünkar Kasrı yakınlarında imiş. Sahibi
olan, Duyun-u Umumiye eski nazırı Rasim Paşa vefat edince istimlak edildiği
düşünülüyor. (1) Hasol Doğan.Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü.
(2) Altıner Ahmet Turan –
Cüneyt Budak. Konak Kitabı. Geleneksel Türk Konutunun Geç Dönemi Üzerine Bir
İnceleme.s.44 (3) Eldem, Sedad Hakkı. Köşkler ve Kasırlar.cI,.s.11
(4)
Eldem, Sedad Hakkı. Türk Evi Osmanlı Dönemi. cII,. s202-203
(5) Özdemir,
Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.120
(6) Özdemir, Nezaket. Çekirge
Köşkleri.s.125 (7) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.134
(8)
Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.140
(9) Özdemir, Nezaket. Çekirge
Köşkleri.s.150 (10) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.156
(11)
Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.192
(12) Özdemir, Nezaket. Çekirge
Köşkleri.s.192 (13) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.192
(14) Köşk
ile ilgili bilgiler, BBB. Hünkar Köşkü Müzesi sorumlusu sanat tarihi uzmanı
Zehra Anbartepe’den alınmıştır |