Bursa'nın Mesire Yerleri
(1925-1975 arası)


Bursa'da Sosyal Hayat


 

  

         Şimdi piknik diyoruz ama eskiden Bursa'da mesireye/pikniğe gitmenin adı "sefaya gitmek" idi. Bakın nerelere gidilirdi.

1-Atıcılar Çayırı

    Bursa’nın kuzeyinde, Gökdere’nin ovaya yayıldığı yerde,e her mevsimde yemyeşil bir alandı. Bugün kent merkezinde kaldı ama o günlerde kent merkezine 2 km uzaklıktaydı. Zaten 40-50 yıl önce Buz Fabrikası (Sayas) -Demirtaş Camisi- Tayakadın Camisi- Stadyum çizgisinin kuzeyinde sadece sebze meyve bahçeleri vardı.

  Atıcılar Çayırı’nda Bursa’nın kenar mahallelerinde ve çevre çiftliklerde beslenen iki binin üzerinde sığır ve manda otlatılırdı.  Çayırın ortasında çevresi 2-2.5 km olan elips biçiminde bir yarış pisti vardı. İlkbahar ve sonbaharda bu pistte at yarışları olurdu. Yarışlar 4 hafta sürerdi. Atıcılar’ın bir başka özelliği de, 1933 yılında bugünkü stadyum yapılıncaya kadar futbol maçlarının burada oynanmış olmasıdır.

2-Demirtaş Tren İstasyonu

    Eski sebze halinin bulunduğu yerde idi. 19. Yüzyılın sonunda açılan Bursa- Mudanya tren hattının ilk durağı buradaydı. Küçük çapta bir gar gibiydi. İdare binaları, ambarlar, hangarlar, su deposu. Kent merkezinden istasyona yürüyerek ya da fayton veya briçka denen tek atlı arabalarla gidilirdi. Tatil günlerinde halk istasyon çevresindeki ağaçlık yerlere sefaya giderdi.

3- Teferrüç Çınarı

    Bugün etrafı tamamen evlerle dolu olan bu mesire Yeni Mahalle’nin üstünde Teferrüç su deposunun 200m. kadar doğusunda idi. Çimenlik bir alandı ve ortasında ulu bir çınar ağacı vardı. Yüksek bir konumda olduğu için yaz günleri serin olurdu. Teferrüç kelime anlamıyla da “gezinti, gezintiye çıkıp gam dağıtma” demektir. 

4- Temenyeri

    Gökdere’nin dağı deldiği vadisinden çıkıp da Bursa’ya akmaya başladığı yerde, Hünkar Köşkü’nün kuzeye doğru alçalarak inen yamaçlarına Temeneri denirdi. Kestane, çam, çınar ağaçlarıyla dolu bu mesirenin asıl adı ‘Temenna-yeri’ idi. Köşk, Osmanlı sultanı Abdülmecit’in Bursa’ya gelişi dolayısıyla yapılmıştır. Daha sonra Abdülaziz 1861’de Bursa’ya geldiğinde bir süre bu köşkte kalmış, sabahları köşkün ön bahçesine çıkarak Bursalılara ‘temennalar (selamlar)’ yollamış. O yüzden de adı Temenna-yeri’ne çıkmış.  

5-Piremir Kestaneliği

    Işıklar Askeri Lisesi’nin 200-300 m. kadar doğusunda, Piremir Camisi’nin batısında, kestane ağaçları ile kaplı, lezzetli suyu olan bir pınarın da bulunduğu bir mesire idi. Eski Bursalılar, özellikle kadınlar ve kızlar, Piremir Camisi’nin bazı dilekleri için ziyaretgah olduğuna inanırlardı.

6- Pınarbaşı

  Osmangazi Ortaokulu’nun bulunduğu yerden başlayıp dağın eteğine doğru uzanırdı. Son zamanlara kadar Bursa’nın en tanınmış mesire yeriydi. Özellikle dini bayramlarda burada “bayram yeri” kurulur, bütün çocuklar alanı doldururdu. Atlıkarıncalar, salıncaklar, kuvvet deneme aletleri, kahkaha aynaları, turu beş kuruştan bisikletler…. Hep burada olurdu.

   Pınarbaşı hafta tatillerinde de dolardı. Evlerinden yiyecek sepetleri kollarında çıkıp gelen Bursalılar su deposunun çevresindeki ağaçlıklarda yer kapabilmek için birbirleriyle yarışırlardı. Kuşaktaan kuşağa aktarıldığına göre Pınarbaşı Bizans zamanında da mesire yeri ve spor alanıymış.  Burada zamanın çeşitli spor karşılaşmaları yapılırmış.

7- Ziraat Okulu

  1940’larda burada Bölge Ziraat Okulu vardı. Okulun batısındaki çam ve meşe ağaçlarıyla kaplı olan genişçe çayırlık özellikle Hıdırellez günlerinde çok tutulan bir mesireydi. Bu mesirenin Bursa-Mudanya yolu üzerinde oluşu, gidiş geliş kolaylığı bakımından tercih nedeniydi.

8- Köprü Başı

    Eski Gemlik yolu üzerinde, Deliçay Köprüsü’nün bulunduğu yerin çevresinde idi. Buraya balık avlamak ve piknik yapmak için gidilirdi.

                        

            Gemlik Yolu'nda Köprü Başı mevki (bugünkü Panayır Mahallesi)

9- Kızık Dedesi

    Bursa’nın 4 km. doğusundaki Değirmenlikızık Köyü’nde, Hıdırellez’in ilk haftasında “Kızık Dede” şenliği yapılırdı. Ağaçlık ve çayırlık olan bölgede ayrıca Kaplıkaya deresinden ayrılarak değirmenleri döndürmekte kullanılan su geçerdi. Kaplıkaya deresi ile Değirmenlikızık arasında akan su kanalları boyunca piknik yapılırdı.

10- Abdal Murat Türbesi

   Abdal Murat Bursa’nın fethi sırasında önemli hizmetleri olduğu ve mucizeler gösterdiğine inanılan bir Rum (Anadolu) abdalıdır. Seydinasır ve Alacahırka mahallelerinin tam güneyindeki türbesinin bulunduğu yer, eşsiz manzaralı bir mesiredir.

11- Yaycılar Pınarı

   Bugün Kültürpark’ın bulunduğu yerde, Çekirge’ye giden yolun kıyısındaki büyük çınar ağacının bulunduğu yerdir. Burada çok bol suyu olan bir pınar ve bir de havuz vardı.

12-  Çağlayan

  Gökdere su deposunun 2 km. kadar güneyinde, vadi içindedir. Burada derenin suları 5-6 m. yüksekten düşerek bir çağlayan yapar. Güzel manzaralı, serin ve sakin bir yerdir.

13 – Geçit Deresi

   Geçit Köyü’nün Mudanya tarafında ve Nilüfer Köprüsü’nün doğusunda, bir zamanlar meşe ağacı bulunurdu. Buraya yaz aylarında tatil günleri gidilir, eğlence yapılır, serpme ve olta ile balık tutulurdu.

                  

                             Mudanya yolunda Geçit mevkii

14- Karapınar

    Bursa-İnegöl karayolunun 10. Kilometresinde, Et-Balık Kurumunun yanından güneye ayrılan yolda 2 km. kadar içeridedir. Kestane ve ceviz ağaçları arasında, bir kaya dibinden kaynayan suyu ile görülmeye değer bir mesiredir. Karapınar bir zamanlar ünü diyarları tutmuş bir mesireydi. Şöyle bir öyküsü de vardır: Bulgaristan’dan Kestel’e akrabalarının yanına biri konuk gelir. Çevreyi gezer, inceler; konuk ederler, ağırlarlar, Karapınar’a mesireye götürürler. Derken dönüş günü gelir, yeniden Bulgaristan’a döner konuk. Orada kendisine sorarlar:

- Nasıl buldun Kestel’i diye… Kısaca şu karşılığı verir adam:

- Haşa Kestel’in iki Allah’ı var sanki! Biri gökteki, öteki de Karapınar.

15- Mudanya

    Tatil günleri sabahın erken saatlerinde, etrafı açık vagonlarla art arda 4-5 sefer yapan Mudanya treni ile Bursalılar büyük bir eğlence içinde Mudanya’ya giderlerdi. Akşam yine aynı ahenkli ve cümbüşlü yolcukla Bursa’ya dönülürdü. Tren 2 saatlik bir yolculuktan sonra Mudanya’da denize kavuşurdu. Ama özellikle Tepederbent’te, ta aşağılardaki denizle birdenbire karşılaşmanın havasına doyum olmazdı. Mudanya’dan sonra isteyen sandallarla Arnavutköy, Uzunyalı taraflarına, isteyen İncirdibi, Burgaz taraflarına giderdi.  

                               Bursa'da Yakın Zamanlar, Yılmaz Akkılıç, s. 195-199'dan kısaltarak alınmıştır