Ulu Caminin temeli Yıldırım Bayezıd Han
tarafından, Niğbolu savaşı kazanıldıktan sonra 1398’de attırılmıştı. Bugün
giriş kapısının üzerinde Osmanlıca kayıta göre inşaat, hicri 804’te yani
1402 tarihinde tamamlanmış.
Ulu Cami'nin henüz nedeni tam olarak
bilinmeyen ilginç bir özelliği de kuzeye bakan kapısının sol üstündeki
pencere kemerinde bulunan süslemeleridir. Bu pencerede muntazam kesilmiş
biçimde haç, Davut yıldızı ve henüz neyi sembolize ettiği bilinmeyen üç tane
şekil vardır. Tarihin fısıltısı doğru ise o da hilal olmalıdır.
Camii, yapımından bir
yıl sonra 1403 yılında Moğol Şeyhi Emir
Bedrüddin tarafından yaktırılmıştır. Bu yetmemiş
Karamanoğlu Mehmed Bey’in
1413 yılındaki Bursa kuşatması sırasında bir kez daha yaktırılmıştır.
Buraya bir şerh düşelim ve camiyi yakanların ne Yahudi ne de Hıristiyan
olmadıklarını belirtelim.
Camii “on iki” büyük yığma ayak üzerinde
yükselir. Çatısını yirmi kubbe örter. Ortadaki kubbe camla kaplıdır. Tam
altındaki şadırvanın ise buruk bir öyküsü
vardır. Rivayete göre caminin yeri istimlâk edilirken evini satmak istemeyen
bir kadının evi zorla alınır. Gönül
rızası olmadan alınan yerde namaz kılınamaz, diye düşünülür ve evin yerine
denk gelen kısma on altı köşeli bir mermer şadırvan yapılır.
Ulu Camii 1 Mart 1855 tarihli büyük
Bursa depreminde
ve
1889 yangınında büyük hasar görmüştür.
Oğuz Kanbir'in 17.4.2007'de yayımlanmış köşe yazısından
bir bölümdür.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------