Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk
rüştiyeler 1848’de İstanbul’da açıldı. 1860’lı yıllarda Sultan Abdülaziz bu
okulların yaygınlaştırılması için emir gönderdi. 1865’te biri Bursa
merkezde, diğeri de ahalisinin çoğu Türk ve Müslüman olan bir kasabada iki
rüştiye açılacaktı. Mektep binası okulun açılacağı yerin halkı tarafından
yapılacaktı. İlk teklif, ahalisinin çoğu Türk ve Müslüman olan Kirmasti’ye
(Mustafakemalpaşa) yapılır. Yeni programlar içerdiği için halk bu yeni okulu
kabul etmez. Karacabey, İnegöl ve Yenişehir’e teklif edilir. Rivayete göre
‘gavur icadıdır’ denilerek kabul edilmez. Teklif Gemlik’e gelir. Teklifi
okuyan kaymakam Kaza İdare Meclisi’ni toplayarak bu okulun uygun bir yerde
açılması için yer tespiti ister. Armutlu meclis azası Armutlu’ya, Küçükkumla
meclis azası Ali Bey Kumla’ya, Umurbeyli Hacı Ethem Ağa Umurbey’e açılması
için istekte bulunur. Kaymakam, “akşam köyünüze dönünce bunu köylülerinizle
konuşun, onlar isterse istekte bulunun” der.
Umurbey Rüştiyesi
Akşam üzeri hevesle köye dönen Hacı
Ethem Ağa köyün ileri gelenlerini toplar, teklifi anlatır. İçlerinde
isteyenlerin olmasına karşın çoğunluk bu okulun açılmasını istemez. Hacı
Ethem Ağa bu sonuca üzülmüştür. Ertesi gün Gemlik’te karşılaştığı Mal Müdürü
ve Kaza İdare meclisi azası olan Hocazade Hasan Efendi’ye durumu anlatır. o
da, “Bursa’da İl İdare Meclisi azası Pars Beyler’den Şeyh Sait Efendi sizin
köyünüzün büyüklerindendir, onunla konuş, köylü onu dinler” der.
Şeyh Sait Efendi Bursa’da hükümet
binası yakınındaki Karaşeyh tekkesinin şeyhidir. Bursa’nın sevilen, sayılan
kişilerindendir. Hacı Ethem Ağa kimseye haber vermeden Bursa’nın yolunu
tutar, şeyhe durumu anlatır. Bir Cuma günü için tarih belirlenir. Hacı Ethem
Ağa köyüne dönünce Şeyh Efendinin Cuma günü ziyarete geleceğini duyurur.
Bunu duyan Umurbeyliler ve yakın köylerde oturanlar Şeyh Efendi’yi görmek ve
dinlemek için Cuma günü camide toplanır.
Meydan bile dolar. Hacı Sait Efendi o günkü hutbesinde ilim ve
irfandan bahseder. Okumanın önemini anlatır. Kurandan ayetler okur. Halk
büyük bir dikkatle dinler. Konuyu okula getirerek, “köyümüze ilim irfan
ocağı olacak bir rüştiye açılmasını istemez misiniz” diye sorunca halk, hep
bir ağızdan, ayağa kalkarak, “bu okulun yapılması için şuradaki arsamı
bağışlıyorum” der. Bu karar camide sevinç ve alkışlarla karşılanır.
Umurbey Rüştiyesi günümüzde Abdullah Fehmi İlköğretim Okulu
Okul inşaatı Şeyh Sait’in çizdiği
plan üzerine, Hacı Ethem Ağa önderliğinde kısa zamanda bitirilir. Şeyh Sait
Efendi okula öğretmen istemek için bir heyetle İstanbul’a gider. Yakın dostu
olan Evkaf Nazırı ile görüşür. Ondan Sultan Abdülaziz ile görüşebilmesi için
aracı olmasını ister. Evkaf Nazırı da heyeti padişahın huzuruna çıkartır.
1862’de Bursa’ya giderken bir gece Umurbey’de kalmış olan padişah, köyün ve
köylünün nasıl olduğunu sorar. Sait Efendi, “köylü halinden memnundur.
Saltanat makamına sıkı sıkıya bağlıdır. Padişahım, köylü bir altın kafes
yaptırdı. Fakat içinin bülbülü noksandır. Bu da sizin iradenizle
tamamlanırsa etrafa güneş gibi ışık saçacaktır” der. Bu sözler Sultan
Abdülaziz’in hoşuna gider. Maarif Nazırını çağırarak Umurbey’e bir rüştiye
hocasının atanması için emir verir.
Umurbey’e Dar-ül Muallim’in ilk
mezunlarından Osman Efendi adında bir hoca gönderilir. Okul 1866’da öğrenime
açılır. Buna çok sevinen Şeyh Sait ve Hacı Ethem kaydolan öğrencilere tek
tip elbise diktirir. Onların okul ihtiyaçlarını karşılarlar. Rüştiye’de
Arabi ve Farsi dersler okutulmaktadır. Bu durum bir zaman sonra okula karşı
isyana sebep olur. Çünkü o devirde “kim ki okur Farisi, gider dinin yarısı”
denilirdi. Hatta rivayete göre Ziya Paşa’nın babası da böyle diyerek oğlunu
okutmak istememiştir. Köy halkı bir araya gelir, “bu belayı başımıza getiren
Ethe Ağadır, onu öldürüp kurtulalım” diye karar alır. Ethem Ağa her gün
Gemlik’e idare meclisi toplantılarına gitmektedir. Lazoğlu Mehmet Çavuş diye
birini Ethem Ağayı öldürmekle görevlendirirler. Mehmet Çavuş bir gün Ethem
Ağayı güzel bir döver. Halk bu kadarla da kalmaz, Ethem Ağanın evinin önünde
ateş yakıp evden çıkmasını engeller. Cuma namazına gitmek için evden
çıktığında da üzerine hücum edip hırpalıyor, elbiselerini parçalıyorlar, ağa
jandarmaların yardımıyla zor kurtuluyor. O anda bu büyük adam köylülere
“bana bugün hakaret ediyorsunuz, benim size iyilik ettiğimi sonra anlar,
arkamdan rahmet okursunuz” diyor.
Ethem Ağa yine bir fırsatını bulup
Bursa’ya, Sait Efendiye gider, vaziyeti anlatır ve çocukların okula devamı
için bir çare bulmasını rica eder. Sait Efendi valiye çıkarak Gemlik’e
maarifperver bir kaymakam tayin etmesini ister. Yeni gelen kaymakam çocuğunu
okula göndermeyen veliden her gün için bir mecidiye (20 kuruş), mali
durumuna göre bir liraya kadar para cezası alır, para veremeyecek durumda
olanları dövdürür veya hapse attırır. Bu suretle talebenin devamı
sağlanmıştır. Nihayet iki yıl sonra okul ilk mezunlarını verir. Bitirme
imtihanları, o sırada tesadüfen Gemlik’te bulunan Bursa valisi Ahmet Vefik
Paşa’nın huzurunda yapılmış ve mezunların hepsi 150-200 kuruş maaşla
memuriyetlere tayin edilmişlerdir. O zamana kadar ilçedeki dairelerin
memurları Rumlardan oluşmaktaydı, ilk kez Türklerden memur olabilecek
vasıfta insan yetişmiştir.
Mezun olanların babaları ve halk meydana
toplanır. Hacı Ethem Ağa’ya iki yıl boyunca yaptıkları haksızlıktan pişman
olurlar. Ondan özür dilemeye karar verirler. Ertesi gün çayırlık bir alanda
hazırlık yapılır. Bir at süslenir, davul zurna eşliğinde Ethem Ağa’nın
kapısına gidilir. Ethem Ağa durumu görünce korkmuştur. Köyün ileri
gelenlerinden birisi:
“Senin açtırdığın okuldan mezun olan çocuklarımız
maaşlı memur oldular. Sen ileri görüşlü bir insanmışsın. Senden özür
dilemeye geldik. Eğer bizi affedersen hep beraber yemek yiyelim” der.
Hacı Etem duygulanır. Onları affederek
davetlerini kabul eder. Çayırda pilavlar, helvalar hazırlanmıştır. Yenir,
içilir. Öğrenciler Ethem Ağa’nın elini öperler. Dönüş vakti geldiğinde ileri
gelenlerdin birisi:
“Bize çok büyük bir iyilik yaptın, sen de bizden bir
şey iste, biz de onu yapalım” der.
Ethem Ağa:
Sizden benim isteğim, bundan sonra 5 mayıs okulun kutlama günü olsun.
Bu günde yenilsin, içilsin. Sağlığımda bütün masrafları ben karşılayacağım.
öldükten sonra da şurada bulunan zeytinliğimi bu iş için vakfediyorum” der.
O günden 1968’e kadar 5 mayıs
Hacı Ethem Ağa günü olarak kutlanır. Vakıflar kanunu çıkınca zeytinlik
Vakıflar idaresine geçer. Gelir kesilince de bu gün kutlanmaz olur. Bu
okuldan sayın Celal bayar, Gemlik belediye başkanlığı yapan Dr. Ziya Kaya,
general İbrahim Beken ve Dr. Niyazi Bayatlı gibi birçok önemli kişi yetişti.
1324 (1906-7) yılı Hüdavendigar (Bursa) Salnamesinde Umurbey Rüştiyesinin
muallimleri : Abdullah Fehmi (müdür), Abdullah Efendi (ikinci muallim),
Mehmet Efendi (Hatt-ı Rika muallimi) olarak geçer. Baykan Savaşı patlak
verince Umurbey Rüştiyesi1912’de eğitime son vermek zorunda kaldı.
Not: Son zamanlarda Umurbey belediye başkanının,
ortaokulun eski müdürü Naci Pehlivan’ın gayretleriyle 5 mayıs yeniden
Rüştiyenin kuruluş günü olarak kutlanmaya başlandı.