Ali Haydar Apartmanı

Emine- İhsan Gerçeksi

Apartmanlar

 

Bursa'nın Mimarisi

Bursa'nın Yapıları

Bursa ve Kentleşme

 

   

    Önce mimar gözüyle

 Künyesi: Atatürk Caddesi'nin güneyinde bulunan konut, Cumhuriyet Dönemi konut mimarisinin Bursa'daki örneklerinden biridir. 23 kapı, 1358 ada, 67 parsel numaralı yapı, galerili plan şemasıyla özgün bir konut yapısıdır.

     

Plan şeması: Her katında dört konut bulunan beş katlı yapının Atatürk Caddesi'nden bir girişi vardır. Caddeden yapıya girildiğinde giriş holünü karşılayan merdiven bulunur. Merdivenden çıkıldıktan sonra yeni bir sahanlığa, oradan da birkaç basamaklı bir merdivenle galeri boşluğuna ulaşılmaktadır. Galeri boşluğunun son katta, binanın güneyindeki Hamam Sokak yönünde genişlediği ve böylelikle çatı ışıklarıyla iç mekana alınan gün ışığının arttırıldığı izlenmektedir. Aydınlık ve ferah bir galeri boşluğunun tasarlanmış olması, dönemin ortak mekan tasarım anlayışının önemli bir göstergesidir. Sözü edilen galeriden dört adet konuta ulaşılmaktadır. Mekanlara dağılım ve yemek yeke amaçlı kullanılan giriş holüne ek olarak konutta üç oda, mutfak, wc, banyo, sandık odası, kiler bulunmaktadır.

Yapı detayları: aşıyıcı sistemi betonarme olan yapının giriş holünde mermer döşeme kaplaması üzerindeki motif, basamak ve sahanlıklardaki mermer işçiliğiyle mermer merdiven korkuluğu, kat sahanlığındaki motif, ahşap pposta kutuları, çatı işikliği ve galerili plan şeması yapıda dikkat çeken unsurlardır.

Cephe özellikleri: Cephede girişin geri çekilmesi, kapalı çıkma hareketi, Fransız balkonları ve çekme kat, yapı cephesini zenginleştiren unsurlardır.

2008'deki durumu: Yapının alt ve üst katları ağırlıklı olarak ticari işlevli kullanılmaktadır. Yapı genel anlamda yıpranmamıştır.

      (Yasemin Erbil, Miray Gür, Z. Sevgen Perker - Docomomo Türkiye, 2008, poster sunumu)

   Mehmet Gerçeksi bu apartmanın 1950li yılların başında İhsan Gerçeksi (Ali Haydar Kitapçı'nın damadı)  tarafından yaptırıldığını ancak mimarını bilmediğini söylemiştir. (Kaynak: Bursa'daki Kitapçıların Son Yüzyılı, Uğur Ozan Özen, Nilüfer Belediyesi yayını, 2021, s. 50)

 

        

    Sonra yaşamışların gözüyle: Diş Hekimi Erhan Sevimli anlatıyor

     1971’den 1983’e kadar Ali Haydar apartmanında oturduk ve çalıştık. Atatürk Caddesi’nde, Foto Yıldız’ın karşısındaydı. Bu apartmanın özelliği dairelerin hem konut hem de iş yeri olabilecek şekilde tasarlanmış olmasıydı. Muayenehanemizin giriş kapısı ayrı, konut bölümünün kapısı ayrıydı. İki odalı bir muayenehane oluşturduk orada. Böyle olması eşimin işine yaradı. Hastayla ilgilenirken bir yandan da ev işleri ve çocuklara da yakın olmuştu.

   Üst katta Çocuk Hastalıkları uzmanı Dr. Ali Altın’ın dairesi ve muayenehanesi vardı. Yan komşumuz İç Hastalıkları uzmanı Dr. Ali Haydar Tural idi. Onun karşısında Bulgaristan kökenli Dr. Zeliha İzbul vardı. Çok hanımefendi, ilerlemiş yaşına karşın kendine çok iyi bakan bir insandı. Bunlardan başka hekim arkadaşlar da vardı ki bu kadar çok hekimin olduğu yer pekala bir poliklinik izlenimi verebilirdi.

   İkinci katta “aydınlık” denilen, tabanında cam tuğla bulunan sahanlık, bina yeterince ışık alsın diye o kadar geniş tutulmuştu ki büyük oğlum Ahmet bisiklete binmeyi orada öğrendi. Merdiven altı dediğimiz yerde Gündüz ve Gürbüz Akkök biraderlerin muhasebe bürosu vardı. Apartmanın en üst katında ev sahibimiz Kıymet-Armağan Gerçeksi otururdu. Armağan Bey Bursa’nın gazeteler baş bayisiydi. Girişin bir tarafı onun iş yeriydi. Gece yarısından başlayarak yoğun bir faaliyet olurdu. Gazete kamyonları caddeden atardı gazete paketlerini. Sabaha karşı atılan paketler acayip gürültü çıkarırdı. Paketleri alanlar ile atanlar arasında ve sabah bayilere göndermek üzere tevzi edenler arasında bağırış çağırış eksik olmazdı. İlk zamanlar rahatsız olduysak da sonradan alıştık.

     

                            Apartman önünde toplanmış gazete dağıtıcıları

     Eski ama çok sağlam bir binaydı. Fakat kalorifer tesisatı yoktu. En altta bodrum katında depolar vardı. Her daire için bir depo. Orada kışın yakılacak odun kömür istiflenir, havalar soğuyunca da, günlük olarak ne kadar yakılacaksa o kadarı, lastikten, sağlam bir zembille dairelere taşınırdı. Sobayla ısınırdık yani.

   Muayanahenade odun ya da kömür sobası olamayacağı için gaz sobası kullandık. Apartmanın giriş katında da poliklinik havasını tamamlayan eczane ve arka tarafında da çay ocağı vardı. Ocağı Hüseyin Efendi işletirdi.  (Koca Kafa, Erhan Sevimli, s. 208-9'dan kısaltarak alınmıştır).

Murat Dursunoğlu anlatıyor:

     Sene 1954. Taşınmak için kiralık ev arıyoruz. Bir gün annem beni de yanına aldı ev ararken. Tabi Atatürk Caddesi’ndekilerden bakmıyoruz, orası pahalı. Hamam Sokak’a girdik, baktık, orada bir inşaat bitmiş. İskele atmışlar binanın içine doğru. Oradan girdik, arka sokakta zannediyoruz evi. Bir baktık ki, apartman caddeye bakıyor. Ama annemin çok hoşuna gitti. Kim buranın sahibi, dedik. İhsan Bey (Gerçeksi) dediler. İhsan Beyle öyle tanıştık ilk. Ben daha çocuktum. Dedi ki, bu apartman hanımındır. Kira ön daireler için 350, arkalar için 250 lira. Pahalı geldi tabi bize. Çıktığımız evin kirası 75-80 liraydı. Annem hiç babama bile sormadı, hemen tutuldu ve taşındık. 3 oda, 1 salondu, 135-140 metrekare brüt gibi.

    Biz taşındığımızda gazete dağıtım işi sürüyordu. Sabah 5-5.30da çok gürültü olurdu. Biz arka tarafta bakan dairede olduğumuz için gürültü fazla gelmezdi. Keyifliydi çünkü Bursa’da ilk gazeteyi biz okurduk. Arka sokaktan araba geçerdi ama esnaf yoktu. Arka tarafta Sabahattin Köksal da bir ev tutmuştu. Ailece tanışmamız bu sayede oldu. Ali Haydar'ın ilk oturduğu ev de arka sokaktaymış. O eski evi yıkıp dört katlı bina yaptılar. Armağan bey Bursa’nın ilk ofset matbaasını kurdu oraya. Ali Haydar apartmanı girişinde bir de eczane vardı, Budak Eczanesi. Sahibi Muzaffer Budak bizim Erzurum'dan akrabamızdı.

        

                    Apartmanın arka sokağı. Tenteli yer lokanta.

   Girişin bir üst katında düz bir alan vardı, Biz orada top oynardık, bisiklete binerdik, o kadar genişti. Yaklaşık 25x30 metre gibiydi. Emine Hanım (Gerçeksi) bu avluda mevlüt okuturdu. Biz taşındığımızda 6 tane doktor vardı, bunların dördü askeri doktordu. Her katta dört daire var, üç kat böyle. Ön cephede çatıları daire haline getirdiler sonradan. Toplam 14 daire. Arkaya bakan dairelerde Fransız balkonu gibi küçük balkon vardı. Bayramlarda gösterişli geçit törenleri olurdu. Hepimiz ön dairelere giderdik seyretmeye. Kalabalık bir aile ortamı gibiydi. Herkesin kapısı açık, herkes birbirine girer çıkar. Çocuklar arkadaş, harika bir komşuluk vardı. Doktorlar birbirine hasta paslardı. Diş hekimi Erhan Sevimli gelmiş sonradan, 1973-4 gibi. Babam genel cerrahtı. Babamın yarbay maaşı 500-550 lira gibiydi. Yarısı kiraya gidiyordu. Bu apartmana geçince muayene de açabildi ve ek gelir oldu. Karşımızda Hamit Bey vardı, askeri hastanenin başhekimi. Albaydı, bizim taşındığımızı görüp hemen karşıyı tuttu. Fakat 2 sene sonra paşa oldu, Ankara’ya taşındı. O zaman Ali Altun alt kattan onun yerine geldi. Ali beyin yerine de, girişin hemen üstündeki küçük odaya avukat Sırrı Köprülü geldi. Sırrı Beyin evi de bizim bitişiğimizdeki daireydi, 8 numara oluyor. Ali Haydar’ın ailesiyle iyi ilişkileri vardı Sırrı Beyin.

    Asker olan doktorların emir erleri vardı. Getir götür işlerine bakardı. Askerlerin postallarının altında kabaralar vardı, çivili. Hem ses çıkarıyor hem de çiziyordu yerleri. Emine Hanım (Gerçeksi) onlara “takunya giyeceksiniz” diye buyurdu. Dedi ama kimse giymedi, çünkü takunyalar da ses çıkarıyordu. Çatıda 3-4 tane oda vardı. Aileler orayı istediği gibi kullanırdı, depo olarak. Biz askerimizi, emir erini orada yatırırdık. Yatılı askerdi yani. Askerler bu işe bayılırdı, babamın gözünün içine bakardı, bizi alsın diye. Çünkü eğitim yok, içtima yok. Saat 5’ten sonra sivilleri giyip caddeye çıkarlardı. O yüzden ev işi yapmaya da razı geliyorlardı. 60 İhtilali’nden sonra emir eri uygulaması bitti.

    Yan tarafımızda 1961'de Dilek Sineması açıldı. Bizim binanın yan tarafında aydınlık kısmı vardı, iki bina arasındaki küçük boşluk. Bizim mutfak camı oraya açılırdı. Sinema yapılırken biz olduğu gibi meydanı seyredebiliyorduk. Kahvaltımızı orada yapardık, ön tarafı seyrederek. Sinema yapılınca orası kapandı.

Ferit Elseven anlatıyor:

     1960’lı yıllarda Ali Haydar Apartmanı’nda Bayan Terzisi Muhittin Ayça’nın kalfasıydım. Merdivenlerden çıkınca ikinci kattaydı yeri. O zaman apartmanda doktorlar vardı kiracı olarak. Doktor Ali Haydar vardı. Apartmanı onun zannediyorlardı. Aslında kitapçı Ali Haydarındı apartman. Dr. Zeliha İzbul da apartmanda kiracıydı.

Mehmet Gerçeksi anlatıyor:

    Apartmanın girişinde dip köşede son 10-15 yıla kadar bir çay ocağı vardı. Bu ocağı işleten İsmail Dinçer apartmanın inşaatında çalışmıştı. İsmail Dinçer uzun yıllar apartmandaki ve çevresindeki işyerlerine çay-kahve servisi yaptı. Kapıcı ise, yağlı güreş yapmış olan Hasan Pehlivan idi… Apartmanın her katında dörder daire vardı, ikisi Atatürk Caddesine, ikisi arka taraftaki Hamam Sokaka bakardı. Apartmanın ortasında boşluk vardır. Apartmandaki kiracılar arasında oyuncu Hande Ataizinin dedesi Ali Haydar Tural da vardı, Hande Ataizi çocukluğunu bu apartmanda geçirdi. Ayrıca çocuk doktoru Ali Altun, avukat Sırrı Köprülü, Bursasporun kurucularından Cemal Dik de apartmanın kiracıları arasındaydı.  (Kaynak: Bursa'daki Kitapçıların Son Yüzyılı, Uğur Ozan Özen, Nilüfer Belediyesi yayını, 2021, s. 46-50)

 

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 25/12/24