Haz. Hüseyin Genç
Bursa'nın Mudanya ilçesine bağlı
Mirzaoba ve Kaymakoba ile Gemlik'e bağlı Muratoba köyleri, Osmanlı'nın ilk
yıllarında buralara gelip yerleşen üç kardeş tarafından kurulmuştur. Bu üç
kardeş, Osmanlı'yı kuran Kayı boyunun Karakeçili oymağına mensuptur.
Mirzaobalı emekli öğretmen Sait
Alper; bu köylerin tarihi, gelenekleri, adetleri ve sosyal yaşantıları ile
ilgili bize şu bilgileri aktarıyor:
“Osman
Gazi zamanında Bizans imparatoru deniz yoluyla Mudanya üzerinden Bursa’ya
yardım gönderiyordu. Mudanya ve çevresinde bulunan Rum köyleri de bu
yardımların geçekleştirilmesine katkı yapıyorlardı. Bu durum Bursa'nın
fethini geciktiriyordu. Hastalanan babasının yerine geçen Orhan Gazi, Bursa
kalesine dışarıdan gelen yardımların kesilmesinin kaleyi fethetmede kolaylık
sağlayacağını düşünüyordu. Bu düşüncesini kumandanları ile toplantı yaparak
münazara edip, değerlendirdi. Bursa ve çevresinin geniş bir çembere alınıp
kontrol edilmesi, kaleye dışarıdan gelen yardımların kesilmesi kararına
vardılar. Orhan Gazi kumandanlarından Mirza Bey’e Mudanya sahillerinin ve
yöresinin kontrolü için ileri karakol görevi verdi.
Kumandan Mirza üç karakol çadır obasını
toplayarak Bursa’nın kuzebatısına doğru yola çıktı. Askerlerinin bir kısmını
da Piremir’de Orhan Gazi’nin kumandasında bırakmıştı. Mirza Bey’le hareket
eden her oba söylencelere göre 50 atlı asker ve onların eşlerinden,
çocuklarından, yük hayvanlarından ve davarlarından oluşuyordu. Mirza’nın
obası Bursa’dan kuzeybatıya 40 km. yol aldı. Önden giden akıncıların görüp
yerleşim için planladıkları bugünkü Mirzaoba köyünün bulunduğu yere üç oba
kurdular. Bunlara aşağı oba, orta oba, yukarı oba dediler. Burası Mudanya
dağlarının güney tarafında Uludağ’ın karlı tepesini uzaktan görüyordu.
Obalar sivri tepenin eteğinde, çağlayanın düzlüğünden başlayarak yukarı
doğru kurulmuştur. O zamanlar buraları yüksek ağaçlarla doluydu. Dağ
eteklerinde geyikler dolaşıyor, dere boylarında yerveler yerlembeç
uçuşuyordu. Etraf çeşitli çiçeklerle bezeli, davarların otlayıp yiyeceği
çeşitli çayırlarla zengindi. Çağlayandan sonra düzlükte dere haline gelen
tertemiz sular, ağaçların arasından çağıldayarak akıp gidiyordu. Su
seslerine ağaçlarda öten çeşitli kuşların sesleri karışıyordu. Çağlayanın
yanında kaynayan pınarın suları yazın serin, kışın ılıktı. Burası dünyada
bulunan cennetten bir köşe gibiydi. Mudanya tepelerinin Bursa’ya bakan bu
güney yamaçlarında kar daha erken kalktığından yöre otlak için çok
elverişliydi. Obanın doğusunda Hozna deresi, Değirmen deresi, batısında
Yusuf deresi, dağlardan süzülüp geliyordu.
Obanın
kuzeyinde Çarşamba kayası, Kayapınar ve yukarıda Sivritepe, daha ötede
Kocadüz Marmara Denizi’ni görüyordu. Sivritepe, Kocadüz ve çevre tepelerden
Rumların yerleşim yeri olan Siği (Kumyaka), Trilye (Zeytibağı), batıda
Yalıçiftlik, Eşkel, Eğerce sahilleri gözlenebiliyordu. Denize bakıldığında
İmralı adası ve Bozburun görülebiliyordu. Burası Bursa’ya yardıma gelen
deniz vasıtalarının gözetlenmesi için en
uygun yerdi. Obanın güneyinde Dereköy, batıda Veletler (Çınarlı) adlı Rum
köyleri vardı. Bu Rum köylerini ve bir uç karakolu olarak kontrol edebilmek
ve çevrede düzeni sağlayabilmek için obanın kuruluş yeri çok iyi seçilmişti.
Obanın atlı yiğitleri korunma ve çevreyi
denetime alma planlarını yapıyordu. Gruplara ayrılıyor, Rum köylerine
gidiliyor, Orhan Gazinin emirleri iletiliyordu.
Mirza bu görevleri yaparken yalnız
değildi. Yanında kızkardeşi Kaymak'ın obası, iki km. batısında kurulmuştu.
Barabali vadisinin geçişini tutmuş, obasını Kurt tepesinin güney düzlüğüne
kurmuştu. Obanın düzlüğünde bulunan Kocapınar bol ve tatlı suyu ile kocaman
bir gölcük oluşturuyordu. Oba düzlüğü ve gölcük çevresi kara kavak, çınar,
dışbudak ve karaağaçlarla gölgeleniyordu. Çevre rengarenk çiçeklerle dolu,
çayırları gürdü. Obanın doğusunda Barabali vadisinde akan Karadere,
batısında bol sulu Değirmendere çağıldayarak akıyordu. Obanın kuzeyi ile
güneyi hayvanların otlamasına çok uygun meraları teşkil ediyordu. Kaymak
obasında sütler daha serin kalıyor ve kaymak daha bol oluyordu. Bir
söylenceye göre kaymağı bol oba sözü Kaymakoba adına dönüşmüştür.
Kaymakoba’ya ilişkin ikinci söylenceye göre ise oba Oğuzlar’ın Kayı boyu
tarafından kurulmuş ve Kayı obası adı, sonraları kaymağının bolluğundan
dolayı Kaymakoba adına dönüşmüştür. Üçüncü bir söylenceye göre Kaymak,
Mirza’nın kızkardeşidir ve oba kurucusunun adını alarak Kaymakoba olmuştur.
Kaymakoba ve Mirzaoba birlikte hareket
ederek çevrede dirlik ve düzeni sağlamıştır. Denizden yapılan Bizans
çıkarmalarını karşılamış, ileri karakol görevlerini en iyi şekilde
yapmışlardır.
Mirzaoba ve Kaymakoba Bursa’nın fethi için
görevlerini yaparken, çevrelerinde bulunan diğer Türk boyları ile işbirliği
yapmışlardır.
Mirza ve çevresi, Bursa'nın
kuzeybatısında tutunma
mücadelesi verirken Mudanya üzerinden Bursa
kalesine yardım gönderemeyen Bizans bu defa İzmit, Karamürsel ve Gemlik
üzerinden ipek yoluyla Rum askeri birliklerini gönderiyor.
Orhan Gazi Gemlik yönünden gelen Rum
yardımlarını önlemek üzere bu sefer Mirza’nın kardeşi Kumandan Murat’ı
Gemlik yöresine uç karakol obası olarak görevlendiriyor. Komutan Murat
obasını toplayarak Bursa’nın
kuzeydoğusunda 40 kilometre gidiyor,
şimdiki Muratoba Köyü yerinde İstanbul-Bursa İpek Yolu’nun geçtiği stratejik
bölgede obasını kuruyor.
Kaymakoba, Muratoba, Mirzaoba adlı bu üç
kardeş Bursa’nın fethi için canla başla çalışıyorlar. Sekiz yıl mücadeleden
sonra Bursa kalesi düşüyor. 6 Nisan 1326 tarihinde Bursa fethediliyor.
Bursa’nın fethini haber alan Mirza’nın
obasında tatlı bir telaş başlamıştır. Oğullar, leventler, süvariler seferden
obaya dönüyorlar. Çağlayan altındaki pınarın düzlüğünde kazanlarda
keşkekler, sütlü aşlar pişiriliyor. Nineler torunlarını koca cevizin, koca
çınarın, koca söğüdün dalına kurdukları salıncaklarda sallıyorlar. Tıpkı
büyük nineleri Hayyime Ana’nın Domur yaylasında Koca Mızık çamın dalında
torunu Osman Gazi’yi salladığı gibi, ninnilerle torunlarını uyutuyorlar. O
günden bu güne genç kızlar bayramı çağlayanın düzlüğünde yapar, karşıdan oba
gençleri işmar eder.
Bursa’nın fethinden sonra obalar
yerleştikleri yerlerde kalarak devletlerine hizmetlerini sürdürmüşlerdir.
Tımarlı sipahi olarak asker beslemişler, bulundukları topraktan elde
ettikleri gelirin öşürünü padişahlarına göndermişlerdir. Mirzaoba halkı
Osmanlı padişahına akraba boydan olarak nerede Osmanlı seferi varsa
oradadır.
Osmanlı döneminde Mudanya ve çevresi idari bakımdan ve askeri yönden Gemlik
ilçesine beğlıdır. Mudanya o zamanlar küçük bir kasaba durumundadır. Mudanya
ve çevresinde askerlik yaşı gelen gençler Gemlik askerlik şubesine gider
işlemlerini yaptırırlardı. Mirzaobalı
gençler padişaha akraba Kayı boyundan
olduklarından, genellikle İstanbul’a gitmek üzere saray askeri yazılırlardı.
Saray askeri denilince, illa ki sarayda askerlik yapılacak anlamına
gelmezdi.
Mirzaoba halkının saray askerliği konusunda
örnek olarak Mirzaobalı Ali Alper’den dinlediklerim tarihe ışık tutacaktır.
Çünkü Osmanlı döneminde askerlik yaşı gelmiş her Mirzaobalı’nın ve kardeş
obaların gençlerinin askerlik işlemleri ve serüvenleri yaklaşık birbirine
benzemektedir.
Mirzaobalı Mehmet oğlu Ali (Alper) 1911 yılında
askerlik yaşı geldiğinden Gemlik askerlik şubesi atlı posta askerlerinin
getirdiği askerlik emrini alır. Günü gelince Gemlik askerlik şubesine gider,
köyünü söyler, ismini yazdırır, askere gitmek üzere teslim olur. Ali Alper
gibi şubeye gelen padişaha akraba boydan olan gençleri bir araya toplarlar
ve vapurla İstanbul’a gönderirler. İstanbul’da saray komutanı yeni gelen
askerleri talimgahta sıralar, onlara yaklaşık şöyle söylerdi: “Padişahımız
hazretlerinin şeheri Dersaadet’e (İstanbul) hoş geldiniz. Siz padişahımız
hazretlerinin yakınlarısınız, padişahımız hazretlerini ve mülkünü sizler
koruyacaksınız. Siz burada Osmanlı askerliği hakkında kurs göreceksiniz.
Padişahımız hazretlerinin kulları olarak onun Avrupa, Asya ve Afrika mülkünü
öğreneceksiniz. Osmanlı askerlik sistemini öğrenecek ve talim yapacaksınız.”
Muratobalı emekli doktor
Avni
Domaniç; bu köyleri kuranların kardeş olmadıklarını, Kaymakoba
adının da Kayı’dan geldiğini söylemiştir. Kendi köyünün halkının Domaniç
taraflarından, oraya geldiğini ve soyadını da bundan dolayı aldığını
vurgulamıştır.
Ancak Mirzaoba ve Kaymakoba adları Osmanlı’nın
eski arşiv belgelerinde oymak adı olarak geçmektedir. Muratoba adı da
1905'de basılmış olan 'Karakeçili Risalesi' adlı kitapçıkta Meram Obası
olarak yazılıdır.
Adı geçen şahıs, Muratoba yakınlarındaki “Bayat”
adlı köyde yaşayanların da Karakeçili olduğunu
belirtiyor. Ancak bugün oralarda bu adla anılan bir köy yoktur. Burası
Yeniköy olmalıdır.
Mirzaoba köyünün tarihi camisi yıkılmıştır ancak minaresi ayaktadır. Koruma
altına alınmıştır.
Kaynak:
http://timeoutbursa.blogspot.com/2012/04/karakecili-3-kardes-3-oba-3-koy.html
|