1996 yılıydı… Gazeteci arkadaşım Hülya Güven’le birlikte o dönem
birlikte çalıştığımız Olay Gazetesi için “İlçelerde Değişim Rüzgarı” başlığı
altında bir araştırma dosyası hazırlıyoruz…
Bütün ilçeleri ziyaret
ediyor, ilçenin yerel temsilcileriyle söyleşiler yapıyoruz.
Haliyle
yolumuz İznik’e de düştü. İlk kez o zaman görme fırsatı bulmuştum, meşhur
Ayasofya Kilisesi’nin “kalıntılarını”. Boşuna yazmıyorum,
hakikaten “kalıntı” denebilecek, biçare haldeydi. Bilmeyenler için ufak
bir not: Ayasofya Hıristiyanlar için büyük öneme sahip. Hıristiyanlığın
temellerinin atıldığı M.S. 325’teki büyük Konsül’ün İznik’te toplandığı
biliniyor. Yüzyıllardır kabul gören inanışa göre bu Konsül’ün Ayasofya
Kilisesi’nde toplandığı rivayet edilir.
Öyle mi, değil mi? Tarihçiler
tartışıyor…
Öyle ya da böyle, bilinen bir gerçek varsa, tarihte bir dönem
cami olarak da kullanılan Ayasofya, Hıristiyan dünyasında büyük bir öneme
sahip ve ilgiyle takip ediliyor. Şimdi, bir dönem müze olarak da kullanılan
Ayasofya restore edilerek Kurban Bayramı’nın ilk günü Cami olarak hizmete
açılacakmış. Diyanet talep etmiş, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem’de bu
talebi yerinde görmüş. Neredeyse 1700 yıllık bir geçmişe sahip tarihsel bir
yapı. Yapılışıyla, Hıristiyan ve Müslüman toplumlara ev sahipliğiyle tarihe
mal olmuş bir eser. Sonra harabeye dönüşmüş ve belli bir tarihten itibaren
de “Ayasofya Müzesi” olarak kullanılmaya ya da anılmaya başlamış. Sonra orayı restore edip cami olarak kullanmayı
planlıyorsunuz…Peki, neden?
İznik’te ihtiyaç hasıl oldu da cami
yapmak için yer bulunamadı, mecburiyetten mi camiye dönüştürüldü Ayasofya!
Bu pek ikna edici olmaz. Keza, Ayasofya’nın bir sokak arkasında Mahmut
Çelebi Cami var. Ayasofya’nın karşısında bulunan İznik Belediye Başkanlığı
binasının hemen arkasında üç sokak ötede Hacı Özbek Camii; onun karşısında
Eşref Camii. Ayasofya’nın diğer bir yönünde, yine iki sokak ötede Asmalı
Camii. Tabii bu camilerin hemen yakınlarında başka camiler mevcut…
Bu kadar cami seçeneğinin olduğu bir ortamda Ayasofya’nın restore edilerek
camii olarak hizmete açılmasının “başkaca anlamları” olmalı. Medyada yer
alan tartışmalara bakıyorum, Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılmasına
yönelik tepkilerin odağına “turizm” konuluyor. Sanki Ayasofya için akın
akın turist geliyordu da, şimdi cami olunca bu turist akını kesilecek!
Benim esas üzüldüğüm nokta başka…Siz kalkacaksınız İspanya’yla
“Medeniyetlerarası İttifak” projesi yürüteceksiniz; sonra bu çabanın belki
de en sembolik örneklerinden birisi olabilecek bir merkezi tarihselliğine
uygun bir biçimde kullanmak yerine, kaşla göz arasında camiye
dönüştüreceksiniz. Şimdi bakıyorum İznik’teki ve Bursa’daki kimi yerel
yöneticiler, siyasiler ve sivil toplum temsilcileri Ayasofya üzerinden
siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar. Yazık, gerçekten yazık!..
Üzüntüm, İznik’in, Bursa’nın hoşgörü kültürüne, dünya
barışına yapılacak en büyük fırsatlardan birisini kaçırmış olmasınadır. İznik’te camiye ihtiyaç
varsa, uygun bir arsa üzerinde gidip birlikte inşa edebiliriz. Yoksa,
“İstanbul’daki Ayasofya’yı açamadık, bari İznik’tekini açalım” zihniyetiyle
“Medeniyetlerarası İttifakı” sağlayamazsınız; kimseyi de inandıramazsınız!
Özcan YAZICI'nın 5.11.2011'de Yeni Dönem
gazetesinde yayınlanan yazısıdır.