Bursa'da Sinema
|
|
Güney Özkılınç
Bursa’nın on kilometre güney batısında, sırtını
Uludağ’a yaslamış bir yerleşim yeri Çalı… Eski fotoğraflarında çevresi
ağaçlarla kaplı.
Birkaç yıl öncesine kadar belediyelik olan Çalı, günümüzde Nilüfer ilçesinin
bir mahallesine dönüşmüş durumda. Sanayileşme, burada da yeşilin bağrına
saplanmış; geçmişte yörenin ev sahipleri olan Osmanlı evleri, fabrikalar ve
yerleşim sitelerinin yanında misafir kalmış.
Türkiye’nin ilk köy
filmi olan ‘Bataklı Damın Kızı Aysel’e ev sahipliği yaparak bir ilke imza
atan Çalı, Türkiye sinema tarihinde önemli bir yerde duruyor aslında. Aynı
zamanda Selma Lagerlöf,
Nâzım Hikmet, Cahide Sonku, Cemal Reşit Rey ve
Feriha Tevfik açısından da bir çok ilki barındırıyor içinde.
Sinemamızda bir dönem ‘efsane kadın’, ‘ilk star’ gibi nitelemelerle anılan
Cahide Sonku’nun (1916-1981) sinema serüveni bu filmle başlar. Sonku, bu ilk
filmiyle seyircinin beğenisini kazanmış, onun filmde başına bağladığı eşarp
‘Aysel’ adıyla anılan bir modanın öncüsü olmuştur.1929’da Müslüman
kadınların ilk kez katıldığı yarışmada, ilk ‘Türkiye Güzeli’ seçilen Feriha
Tevfik de bu filmin başrol oyuncularındandır.
Filmin senaryosu, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın Yazar, hem de
ilk İsveçli Yazar Selma Lagerlöf (1858-1940)’un bir hikayesinden yola
çıkılarak Nâzım Hikmet tarafından yazılmış.
Efsane ve masallara
dayanan yapıtlarıyla tanınan Lagerlöf’un, en iyi eseri olan ‘Nils
Holgersson’un Yabankazlarıyla Maceraları’ adlı kitabından yola çıkarak
hazırlanan çizgi film dizisi, Türkiye’de ‘Uçan Kaz’ adıyla gösterilmiştir.
Bu senaryonun öyküsüne 1933 yılında Nâzım Hikmet’le hapis yatan Lübnanlı
yazar ve ressam A. Faik Bercâvi’nin anılarında da rastlamak mümkündür: “…
Aradan çok geçmedi, bir gün Nâzım: ‘Fayek’, dedi. ‘Bana, Selma Lagerlöf’ün
bir hikayesini yolladılar, okudum, çok enteresan buldum. Bana yardım edersen
ondan bir senaryo yaparız…’ ‘Ben size nasıl yardım edebilirim, üstadım. Bu
işlerden zerre kadar anlamam. Sadece sekreterlik yaparım isterseniz…’
‘Pekâlâ, pekâlâ, göreceksin zor bir iş değil…’ Olay, köyde geçiyordu;
senaryonun başlığını bile koymuştu: Köy Kızı Aysel. Bu senaryo Nâzım, İpek
Film Stüdyosu’nda çalışırken film hâline getirilmişti. Seneler sonra afişini
gördüm: Aysel, Bataklı Damın Kızı”… (A. Faik Bercâvi, Nâzım’la 1933–1938
Yılları, s. 73) Yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı ve İpek
Film Stüdyoları tarafından hazırlanan, 1934 tarihli filmin ses ve
görüntüleri İngiltere’de birleştirilir. Müziklerini Cemal Reşit Rey’in
yaptığı Türkiye’nin bu ilk köy filminde rol alan diğer oyuncular ise
şöyledir: Talat Artemel, Hazım Körmükçü, Sait Köknar, Behzat Butak, Mahmut
Moralı, Galip Arcan, Hadi Ün.
GENÇ- YAŞLI HÂLÂ BU FİLMİ KONUŞUYOR
Çalı’ya film çekildikten yaklaşık seksen yıl sonra gittiğimde
gördüklerim ve duyduklarım karşısında şaşkınlığım artmıştı. Bana bu
araştırmada yardımcı olan Selim Bey ve Turan Bey’le birlikte filmin
çekildiği mekanları gezdik. Araştırmanın en çarpıcı ve de heyecan verici
yanı Turan Bey’in 1934 yapımı bu filmi yıllardır evinde saklamış olmasıydı…
Filmin bir kopyasını uzatırken bu filmde rol alan Çalı köylüleri isim isim
sayan Turan Bey, aynı zamanda filmin geçtiği mekanları da en ince
ayrıntısına kadar biliyordu.
Aynı zamanda Aysel’in (Cahide Sonku) evi
olan Çalık deresinin yanı başındaki ‘değirmen’ yıkılmış; ancak Ali’nin
(Talat Artemel) evi öylece duruyor. Filmde ekin biçilen yer, tek tük
yapılaşma belirtisine rağmen neredeyse aynen duruyor. Bu sahnede Çalı’dan
Kara Mehmet, orak biçenlerin kahyası rolünde. Filmde rol alan köylüler
bununla sınırlı değil: Caminin önünde “Sarı Patates, sarı patates…” diye
bağıran kişi köyden Kara Mehmet; Ali Yağlı, Hüseyin Demirel, Mehmet Girgin o
yıllarda ellili-altmışlı yaşlarda olan figüranlar. Bir de çocuk figüranlar
var: Ahmet Çalay, Emine Ferik, Yusuf Tokmak, Hüseyin Boztekin, Zeyniye
Korkmaz, Mehmet Ali Ak (filmde öküz arabasından demet çeken kişi), Hacı
Hüseyin (çift süren ve Ali’ye: “Ali, nereden geliyon?” diyen kişi)…
Çalı’da bir kahvede konuştuğumuz ve o yıllarda birer çocuk olan eski
belediye başkanı Ömer Bey ve onun aynı zamanda çocukluk arkadaşı olan Emin
Amca, film setinin peşinde dolaşmışlar. Emin Amca, filmdeki bazı replikleri
bile ezberlemiş: “Biz Muhsin Ertuğrul’u tanıdık. Dört tarafı kapalı ortası
bahçe bir hana yerleştiler. Film bitesiye dek köyde kaldılar. Cahide Sonku
köyde filmde giydiği kıyafetlerle dolaşırdı. Hazım Körmükçü ve diğer bütün
oyuncular çok iyi insanlardı. Muhsin Ertuğrul, biz oyuncuların peşi sıra
giderken bile bize hiç kızmazdı. Halkla konuşurlardı. Önce toplanıp talim
yaparlar sonra asıl yere giderlerdi. Ben filmdeki bazı sözleri hiç
unutmadım: ‘Ben şimdi çakı işini açarım. Her şey meydana çıkar. Her şey
meydana çıkar. Sakın beni Ali’ye söyleme haa!’”
ANNESİNİ FİLMDE GÖREN
HÜSEYİN FERİK
Muhsin Ertuğrul’un filmde oynayan köylülerden Mehmet
Girgin’le (İbiş Mehmet) ilgilendiğini belirtiyor ve de çok ilginç bir
anısını paylaşıyor: “Yanlış hatırlamıyorsam 1950’li yıllardan sonraydı.
Filmin Bursa’ya geldiğini işittik. Çalı’dan otobüslere binip gittik. Sonraki
zamanlarda filmi köyde de seyrettik. Filmi seyrederken Hüseyin Ferik de
yanımızdaydı. Onun anası çocuk yaşındayken filmde oynamıştı. Emine sonraki
senelerde evlenmiş ve bizim Hüseyin’i doğururken ölmüştü. Anasını hiç
göremeyen Hüseyin’e dönüp ‘Hüseyin işte seni doğuran kadın, anan Emine!’
demiştik…” Hüseyin, o yıllarda çok az kişinin başına gelebilecek tatlı
bir sahneyle karşılaşmıştı. Yetişkin halini olmasa da annesinin on iki
yaşını görmüştü filmde…
Çalı’da gezdiğimiz diğer film mekanları, eski
evlerle bezeli sokaklar, Gözlüklü’nün Çeşmesi ufak tefek bazı
değişikliklerle orada öylece duruyorlardı. Hanife Teyze (95), Nevzat Teyze
(75) ve bizi gören birçok Çalılı “filmi araştırıyoruz” deyince ilk soruları,
“Bataklı Damın Kızı Aysel mi?” oldu.
Kaynak:
“Bataklı Damın Kızı Aysel, İpek Film Stüdyoları, 1934.”
Yazarın Evrensel gazetesinde yayımlanan yazısıdır (31.12.2011)
|