|
|
Alper Can
19.
asrın son çeyreğinde yayımlanmaya başlayan Hüdavendigâr vilayeti salnameleri
(il yıllıkları) sayesinde kentimizdeki çeşitli iş ve meslek kollarına ait
bilgilere ulaşabiliyoruz. Buna göre 1906 yılında Bursa’da sadece iki adet
dişçi (!) görev yapmaktadır ve ikisi de gayrimüslimdir(1). 1926 yılına
gelindiğinde Bursa’da resmi bir kurumda çalışan (bu kez) diş tabibi sayısı
ise altıdır(2). 1928 yılında yurt çapında Etıbba
odaları (tıpla ilgili meslekler) kurulur. Türkiye 9 bölgeye ayrılır ve
hekimler, diş hekimleri, dişçiler ve eczacılar bu odalara üye olurlar. Bu
kurumun 1933 yılındaki kayıtlarına göre Bursa merkezde 5 diş hekimi vardır,
bunlardan ikisi Işıklar Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yapmaktadır(3).
İlçelerden sadece Gemlik, Karacabey, Mudanya ve Mustafakemalpaşa’da birer
diş hekimi vardır. Permili dişçilerden ise Burs a
merkezde 3, ilçelerde ise Gemlik ve İnegöl’de 2, Yenişehir’de 1 adet
vardır(4). Söz konusu hekimler ve adresleri aşağıda verilmiştir.
Adı
Adresi
Ahmet Cevat Bey
Askeri lise diş hekimi
Rüştü Bey
Askeri Hastane
Edip Rüştü Bey
Setbaşı
Hamdi A. Bey
Işıklar Askeri Lisesi muallimi
H. Hüsnü Bey
Işıklar Askeri Lisesi muallimi
Bursa İlçelerinde Diş Hekimleri
Ali Sami Bey
Gemlik, Semerciler
Vahdeti Aziz Bey
Karacabey
Cemalettin Bey
Mudanya
Remzi A. Bey
Mustafakemalpaşa
20. yüzyılın ikinci yarısı kentimizdeki diş hekimliği
uygulamaları hakkında daha fazla bilgimizin olduğu bir dönem. Zira yüz yüze
görüşme fırsatımız olan hekimler bu dönemde meslek hayatına atılmışlar. Oda
başkanlığı yapmış Metin Bozkurt'tan öğrendiğimize göre 1950’lerin başında
Bursa’daki diş hekimi sayısı on beşten fazla değildir. Bunların adları: Amber
Bey, Halil Zor, Şadi Aytür, Adil Onar, Tevfik Hekimgil, Necmiye Taşöz, Ahmet
Taşöz, Erol Aysan, Maksut Yalçınkaya, Feridun Balman, Yücel Akman, Engin
Ayvaz, Engin Arınel, Turgut Arınel, Ersin Akyürek. Serbest diş hekimlerinin tümü
Setbaşı ile Heykel arasındaki bölgede çalışmaktadır. Betonarme binaların az
olduğu bu dönemde ahşap, Türk evi tarzı binalarda çalışan hekim sayısı az
değildir (Fotoğraf 1).
Tophane Kale Sokak’ta İsmail Özgören’in muayenehanesi. 1967’den
2000'li yıllara kadar faaldi.
Asansörlü bina olmadığı için muayenehaneler daha çok zemin ya da
birinci katlardadır. Hekimler, kullandıkları malzemeleri şehir dışından
temin ederlerdi. Bunun için 3-4 ayda bir İstanbul’a bizzat gitmek
gerekiyordu. 1970’lere doğru Bursa’daki ilk diş deposunu İsmet Aksoy açmış,
onu Burhanettin Ayçetin izlemiştir. İsmet Aksoy’un deposu Heykel’den
Setbaşı’na giderken solda Foto Yıldız’ın üzerinde idi. Röntgen cihazı ve
sterilizatör gibi ancak yurt dışından temin edilebilen malzemelerin ithali,
yaşanan siyasi gelişmelerden etkilenirdi. Örneğin 1955 yılındaki 6-7 eylül
olayları, 1974 Kıbrıs çıkarması gibi gelişmeler ithalatın azaldığı, bu
yüzden Bursa’daki diş hekimlerin malzeme darlığına düştükleri dönemlerdir.
Bu zorluğu kısmen aşmak için sarf malzemelerini temin edecek bir
kooperatifin kurulması kaçınılmaz olmuştur. Zaman zaman da hekimler yurt
dışına giden tanıdıklarına malzeme siparişi vermişler. Diş hekimlerinin
ayrılmaz yardımcıları olan diş teknisyenleri de sayıca azdı ve o dönemde
kalfa olarak anılıyorlardı. Söz konusu 1951-1985 arası dönem için hekimlerin
hatırladığı en eski teknisyenler olarak İbrahim Coşkan ve Selahattin
Ayçetin’i biliyoruz (altta).
Soldan sağa:
Burhanettin Ayçetin(diş tek., depocu), Feridun Balman (diş hek.), Selahattin
Ayçetin(diş tek.) – Çakırhamam’da diş laboratuarında- 1947 (Dt. Ertan
Ayçetin arşivi)
Diş hekimleri sabahları muayenehanelerine çok erken bir saatte
gelirler ve kapıda bekleyen hastalarla karşılaşırlarmış. O tarihlerde köy ve
kasabalarda diş hekimi olmadığı için köylüler mecburen merkeze geliyorlardı.
Sabah erken gelip akşama kalmadan erkenden dönmek çoğu köylünün tercihi
olduğu için bu sahneler kaçınılmaz oluyormuş. Özellikle köyden gelen
araçların son duraklarına yakın yerde (örneğin Dörtyol, eski Santral Garaj)
çalışan hekimlerin köylü hastaları çok olurmuş. Bilgisine başvurulan
hekimlerin ağız birliği ettiği bir konu ise o tarihlerde tüm diş
hekimlerinin çok bol hastası olduğudur. O kadar ki, bir hekim kendi
bakamayacağı hastayı diğer meslektaşlarına yönlendirirmiş. Hastaların
hekimlere saygısı büyükmüş ve memnun edilmeleri de zor değilmiş. Teknik
olanakların az olduğu o dönemde hastaların beklentileri de buna koşut olarak
düşükmüş. Ancak altın diş yaptırmak pek revaçtaymış. Her kesimden insan bu
istekle gelirmiş, bazısı bileziğini bırakıp bunun diş yapımında
kullanılmasını istermiş. Tedavi şartları gelişmemişliği ve teknik
yetersizlikler günümüz hekimlerinin inanmakta zorluk çekecekleri orandaydı.
Örneğin günümüzde bir diş hekimi için eldiven ve maske olmadan çalışmak
çıplaklık hissi verebilir. Ancak söz konusu dönemde bu malzemeler ortalıkta
olmadığı için durum mecburen buymuş. Sonraları eldiven ve maske temin
edilebilir olduğunda ise, hekimler alışmakta zorluk çekmiş, bazı hassas
tedavilerin çıplak elle daha iyi yapıldığı fikrine sarılan pek çok hekim
eldiven kullanmamayı seçmiş. Çetin Baykal’ın deyişiyle hekimler “beşparmak
hastanın ağzına girerler ve dirseklerinden tükürük damlardı”. Röntgen filmi
banyosu için en yakındaki fotoğraf stüdyosuna gidilirmiş. Enjektörler her
sabah kaynatılarak steril edilirdi. Bir enjektör birden fazla sefer
kullanıldığı için iğnesi zamanla körelir ve çok can yakardı. Kan bulaşan
yüzeyler kolonya, oksijenli su, çamaşır suyu vb. kullanarak temizlenirmiş.
Hastalar sorun çıkaran dişlerini bir an önce çektirmek isterler, dolgu,
kanal dolgusu ile kurtarılmasını pek talep etmezlermiş. En çok diş çekimi ve
tam protez yapılırmış. Belki de hekim sayısının az olması nedeniyle,
üzerinde uzlaşılan başka bir konu ise hastaların hekime olan saygısının
azami olması. Köylüler hasat zamanı ödemek üzere borç yaparlar ve genelde
borçlarına sadık davranırlardı. Bir hastanın borcunu ödememesi daha zordu
zira Bursa’nın o zamanki nüfusu az olduğu için herkes birbirini tanır, bir
yere kaçamayacağı için utanır ve borcunu getirirdi. Zeki Bilir “ilk zamanlar
telefon bile yoktu, hastanın sadece hangi köyden olduğunu not eder ve açık
hesap usulü çalışırdık” diyor. Cem İldoğan o yıllara dair iki ilginç ayrıntı
veriyor : “Hastalar yanımızda çalışan yardımcılarımıza bahşiş verirlerdi”,
“Hekimlerin yanındaki yardımcı personelin çoğu erkekti”.
2002 yılında 82 yaşındayken aramızdan ayrılan Halil Zor’un yakınlarının,
ondan kalan belgeleri ve mesleki malzemelerini Bursa Kent Müzesi’ne
bağışlamaları sayesinde o dönemin muayenehanesi gözümüde biraz
canlanabiliyor. Modern
ünitler (hasta koltuğu) henüz mevcut olmadığı için düşük devirli tur (döner
alet) kullanıldığını aşağıdaki fotoğrafta görebiliyoruz.
Ülkemizdeki diş hekimleri Diş Hekimleri Odalarına
bağlı olarak örgütlenmişlerdir. İllerde diş hekimleri odalarının
açılabilmesini öngören yasa 1985 yılında kabul edilen 3324 nolu yasadır. Bu
yasanın çıkmasından önce diş hekimleri mesleklerini 1928 yılında çıkarılan
1219 nolu “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının İcrasına Dair Kanun” çerçevesinde
icra ediyorlar ve Tabip Odalarına üye oluyorlardı. Bursa’daki diş hekimleri
de 1986 yılına değin Bursa Tabip Odası’na bağlıydılar.
1942-46 döneminin ilginç bir özelliği
var. Bu yıllar arasında hem Bursa'nın hem de Gemlik'in belediye başkanı olan
kişilerin asıl mesleği diş hekimliği idi. Bursa'da Edip Rüştü Akyürek,
Gemlik'te A. Sami Arseven. 1960'lı yıllarda Gemlik'te Sadi Ertür'ün faal
olarak çalıştığını biliyoruz(6).
İhsan
Ünaldı'nın muayenehanesi
NOTLAR (1) Raif Kaplanoğlu,
Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa 1876-1926, Bursa, 2006, s. 107
(2) Kaplanoğlu, 2006, s. 296
(3) Bayhan Çubukçu,
“Cumhuriyetin 10. Yılında Bursa İli Merkez ve İlçelerinde Çalışan Doktor,
Diş Doktoru, Dişçi ve Eczacılar”, Bursa Araştırmaları- Kent Tarihi ve
Kültürü Dergisi 6 (2004), s. 9
(4) Etıbba odası kayıtlarında hataya düşülerek Gemlik’te yer alan
İstiklal Cad. ve Demir Subaşı mevkilerinin Bursa merkezde yer aldığı
belirtilmiş. (5)
Bursa'da Diş Hekimliğinin 100. Yılı Anısına,
(haz.) Alper Can ve Mehmet Aydın,
Bursa, 2009 (6) Anılarda Yaşarken
Gemlik, Reyhan Çorum, Siyah Beyaz yayınları, 2022, Cilt1, s. 108. |