1933 Bursa Güzellik Müsabakası

Hasretlik Bursa

         
                                                                                     
Deniz Dalkılınç

     Türkiye’nin ilk güzellik yarışması, 1925 veya 1926’da İpek Film Şirketi tarafından düzenlendi. Melek (bugünkü Emek) Sineması’nda yapılan yarışmayı sinemanın yer gösterici kızlarından Matmazel Araksi Çetinyan kazanmıştı. Ancak bozuk bir organizasyonla, ciddiyetten uzak yapıldığı belirtilen bu yarışma, gerçek bir güzellik yarışması olarak kayıtlara geçmez. Geniş katılımlı ilk ‘yarı resmi’ güzellik yarışması ise 1929 yılında Cumhuriyet gazetesinin düzenlemesiyle yapıldı. Feriha Tevfik birinci seçilerek Türkiye'nin ilk güzellik kraliçesi oldu. 1932 yılında Türkiye Güzeli Keriman Halis Ece’nin Dünya Güzeli seçilmesi büyük bir olay olur. Yarışmaların destekçisi Atatürk de 3 Ağustos günü Cumhuriyet gazetesine verdiği özel demecinde sonuçtan çok mutlu olduğunu ancak Türk kızlarının esas görevinin yüksek kültürde ve yüksek fazilette birinci olmak olduğunu belirtir.

     1933 yılında Cumhuriyet gazetesinin organize ettiği Türkiye güzellik yarışmasına katılmak üzere Bursa’da da il çapında bir güzellik yarışması yapılacağı Kasım 1932’de ilan edilir. Bursa’daki yarışmaya girmek isteyenlerin bir mektupla hükümet arkasındaki Bizim matbaada Hakkın Sesi gazetesine müracaat etmeleri belirtilir. İpekiş’in Bursa’daki fabrikası, Bursa güzeline bir tuvaletlik hediye edeceğini vadeder.
    Yarışmaya katılmak isteyen Leman Sadullah Hanım “Hakkın Sesi” gazetesine gönderdiği mektuba: “Şimdiye kadar yapılan müsabakaların seyircisi ve kazananların birer Türk kızı olmaları dolayısı ile yalnız takdirkârlar olarak kalmıştım. Bugün doğrudan doğruya bu büyük ve ulvî gayeye iştirake karar verdim. Bunu bir reklâm mes’elesi değil, bir memleket vazifesi telâkki ederek müsabakanıza giriyorum.” diye yazar.

     Hakkın Sesi gazetesinin düzenlediği yarışma 2 Ocak 1933 tarihinde belediye binasının büyük salonunda yapılır. Cumhuriyet gazetesinin 4 Ocak 1933 tarihli sayısında Musa Ataş, yarışmayla ilgili izlenimlerini şöyle anlatır:
   “Dün Belediyenin büyük salonu yüzlerce elektrik ampulü altında gündüz gibiydi. Salonun ortasına hakem heyetine mahsus bir masa konulmuş, masanın önü ayrıca projektörlerle aydınlanmıştı. Müsabaka saat 19’da yapılacakken iki güzelin ve hakem heyetinden dört kişinin gelmemesi bunu geciktirdi. Güzellerin heyecandan sabırları tükenmiş gibiydi. Salona heyetten ve gazetecilerden başka kimse alınmamıştı. Güzeller salonun yanındaki odadan Hakkın Sesi muharriri tarafından birer birer heyetin önüne getiriliyor ve hüviyetleri tespit ediliyordu.
   Bilahare hepsi birden salona getirilerek aralarında umumî bir mukayese yapıldı. Güzeller aşağıdaki bir odaya alındı ve heyet müzakereye başladı. Hayli münakaşalardan sonra hafi (gizli, saklı) olarak rey toplandı. Reylerin 7 numaralı güzel üzerinde toplandığı görüldü. Şimdi de neticenin güzellere tebliği bir mesele olmuştu. Evvelâ Cumhuriyet muharriri sıfatîle neticeyi benim tebliğim istendi. İtizar ettim. Heyetten bir kısmı bu tebligatın heyet reisi olan Belediye Reisi tarafından yapılmasını rica ediyordu. Nihayet bu müşkül vazifeyi de Muhittin Bey yaptı. Kazanamayan güzeller birer ikişer Belediye binasından ayrıldılar. Kraliçe Leman Sadullah Hanım tekrar salona davet olunarak alkışlarla karşılandı. Ve netice bildirildi.

                   

     Leman Hanımın tipinde müstesna bir hususiyet vardı. Bursa çiçeklerinden renk almış kadar çiçeğe benzeyen saçlarının rengiyle gözlerinin rengi arasında tatlı bir imtizaç (uyum) bulunduktan başka bedeninin umumi hatları da tam bir nispet dâhilinde idi. Neticeden memnuniyetini belli etmek istemiyorsa da heyecanını gözleri saklamaktan âcizdi.
   Leman Sadullah Hanım İstanbul’da yapılacak Türkiye Güzellik Kraliçesi müsabakasına iştirak etmek üzere müsabakanın icrasından bir müddet evvel İstanbul’a gidecek, kendisine annesiyle dayısı avukat Asaf Bey refakat edecektir.”
   Yarışmaya 7 numarayla katılan Leman Hanım büyük heyecan içindedir. Kendisine ilkokuldaki numarası verilmiştir. Anneme "Aa, ilk mektepteki numaramı verdiler" dedim. Bu bir fali hayırdır kızım, diye güldü, işte o dakikada içime garip bir his doğmadı değil.”
   Bu neticeden sevinç duyuyor musunuz? sorusunu: “Kendi hesabıma değil, Bursa hesabına. Çünkü burada ilk defa bir müsabaka yapılmıştır. Bunun birincisi olmak benim için ayrı bir şereftir.” diye cevaplar.
   Bursa güzeli seçilen Leman Hanım’a yurdun dört bir köşesinden tebrik telgrafları ve mektupları gönderilir. 1932 Dünya güzeli Keriman Halis de bir telgraf gönderir: “Muvaffakiyetinizi temenni eder, sizi samimiyetle kucaklarım.” Leman hanım da Keriman Halis’se bir mektup yazar ve imzalı bir fotoğrafını gönderir.
   Leman Hanım hakkındaki bilgilerin neredeyse tamamını öğrendiğimiz Musa Ataş, Cumhuriyet gazetesinde 17 Ocak 1933 tarihli yazısında Bursa güzeli hakkında şunları söyler: “Kendisi ince ve zarif bir genç kızdır. Saçlar ile gözlerinin rengi birdir ve hemen hemen ipek rengindedir. Hatta fotoğraflarını çeken Foto Yıldız vitrinine koyduğu agrandismanların ortasına ‘İpek Kraliçesi Leman Sadullah Hanım’ yazmıştır. Leman Hanım Bursalı değildir; fakat Bursa’da büyümüştür.”


   Hakem Heyeti Ve Hediyeler
   Güzellik yarışmasının hakem heyetinde ise dönemin önemli kişileri yer alır. Yarışmanın olduğu gün sömestr tatiline denk geldiği için hakem heyetinde yer alan Kız Enstitüsü’nden dört öğretmen yarışmaya katılamaz. Eksikleri gidermek için ise heyete Maarif Mimarı Nedim, diş doktoru Edip Rüştü Akyürek, Hakkın Sesi neşriyat müdürü Derviş Edesen ve evlenme memuru Mehmet Beyler dâhil edilir. Diğer hakem heyeti şu kişilerden oluşmaktadır; Kız Muallim mektebi beden terbiyesi muallimi Naciye Aküren, avukat Hulusi Köymen, Defterdar Rüştü, şair ve edebiyat muallimi Ali Ulvi Elöve, lise felsefe ve edebiyat muallimi Namdar Rahmi Karatay, bestekâr ve musiki muallimi Mehmet Baha Pars, doktor ve muharrir Osman Şevki Uludağ, muharrir Rıza Ruşen Yücer ve belediye başkâtibi Rüştü Bey.
   Bursa güzeli Leman Hanım’ın yarışmada giydiği kıyafet İpekiş’in kanarya sarısı Krep Jorjetinden zarif bir tuvalettir. Bu tuvaleti Matmazel Ester Baruh diker ve ayrıca bir tuvalet daha dikeceğini belirtir. Mantosunu şehrin lüks bir terzihanesi olan Şahap Terzihanesi, zarif bir tuvaletini de Bursa’nın seçkin terzilerinden Fatma Fikret Hanım diker. Kuaför Muharrem Bey de baş tuvaletini yapar. Ayrıca diş doktoru Edip Rüştü Bey de güzelin dişlerini temizleyerek, tedavi eder.
   Bursa’da yapılan ilk güzellik yarışmasında kraliçeliği kazanan Leman Sadullah Hanım’a hediye vermek için Bursa adeta seferber olur:
   “İpekiş krep satenden şık bir tuvaletlik, Hacı Sabri Bey kumaş fabrikası bir tuvaletlik, krep birman ve eşarp, Saraç Fuat Bey çok zarif bir yol çantası, Kapalıçarşı’dan Canip Bey şık bir iskarpin, Necip Bey ıtriyat fabrikasının Bursa’daki şubesi tuvalet malzemesi, Hacı Haydar Bey, Şevkizade Tevfik Bey fabrikaları birer tuvaletlik, fabrikatör Hüsmenzâde Mehmet Bey ve M. Abravanel bir ropluk, Bursa Osmanlı Bankası müdürü M. Vizantal gayet zarif bir tuvaletlik, ipek flotür fabrikatörü Yusuf Ziya Bey çok şık bir ipekli kumaş ve Vali Fatih Beyin eşi İpekiş ürünü krep satenden şık bir tuvaletlik.”

                 

   Bursa güzellik kraliçesi seçilen Leman Sadullah Hanım yarışma gecesinin ağır temposuna dayanamayarak hastalanır. Kendisini Dr. Münir Halil ve Rıza Beyler tedavi eder. Hakkın Sesi gazetesi başyazarı Musa Ataş, Vali Beyin evine bitişik bir evde oturan Leman Hanımı ziyaret eder: “Bursa güzeli sobanın yanındaki yatağında oturmuş; yoyo oynamakla meşgul… Beni görünce yoyosunu avucunun içine sakladı. Geçmiş olsun diyeceğim yerde:
— Rica ederim hanımefendi! Mani olmayayım, devam edin, demeğe mecbur kaldım.
— Siz oynamasını bilir misiniz efendim?
Sıkıldım ama ne yapayım, doğrusunu söyledim…
— Hiç!…
— O halde siz buyurun! diye yoyosunu elime tutuşturdu.
Boş kaldıkları zaman Hakkın Sesi matbaasındaki mürettipler de bunu oynuyorlardı. Fakat bir türlü merak edip elime almamıştım.
Güzelimizin güzel hatırı, beni de otuzundan sonra Yoyo ile bir hayli uğraştırdı. Gülüştük…
Leman Hanım; arada bana şunları anlattı:
— Her taraftan tebrik mektupları telgrafları alıyorum. Hasta olduğum için cevap yazamıyorum. Lütfen siz benim namıma gazete ile teşekkür edin olmaz mı? Zaten cevap yazacak vaktim da yok. Görüyorsunuz, evimize dakikada bir denecek kadar sık sık misafir ve ziyaretçi geliyor.
Leman Hanıma, şerefine verilecek olan müsamereyi haber verdim.”
    Leman Hanım 27 Ocak 1933 günü seçmelere katılmak üzere annesi, dayısı ve nişanlısı ile birlikte akşam 7.30’da Yalova tarikiyle İstanbul gider ve Cumhuriyet gazetesi çalışanları tarafından karşılanır. Kraliçeye gazete namına bir buket takdim edilir ve alkışlar arasında Ada iskelesinden hareket edilerek Tokatlıyan Oteli’ne gidilir. Otelde Bursa güzeli Leman Hanımla İzmir güzeli Neriman Hanım tanıştırılmış ve aralarında samimi bir dostluk başlamıştır.
   İstanbul seçmeleri sırasında iki güzeli halka taktim etme işini ise Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Peyami Safa üstlenecektir. Peyami Sefa daha sonraki günlerde İzmir ve Bursa güzelleriyle Tokatlıyan otelinde bir görüşme yapar. Bu görüşmenin ayrıntılarında ise Leman Hanım hakkında ilginç ayrıntılar öğreniriz. Gazetenin 31 Ocak 1933 tarihli sayısında
“Bursa güzeli Leman H. neler anlatıyor?” başlığıyla verilen röportaj şöyledir:
“İzmir ve Bursa Güzelleri Tokatlıyan otelinde misafirdirler. Onları akrabaları ve ziyaretçileriyle birlikle, bir odada buldum.
    Odada gözüme ilk çarpan şey şu oldu: Bursa güzeli Leman Hanımın teyzezadesi Ferihan Hanım! Bir anda içime doğan suali ona sormakta gecikmedim:
— Siz niçin müsabakaya girmediniz? Leman Hanım, teyzezadesinin yerine cevap verdi:
— Ben razı olmadım. O, müsabakaya girseydi benim kazanmak ümidim kalmazdı.
    Bu, yuvarlak ve küçük yüzünün üstünde büyük, gene yuvarlak, içinde ağır fikirler henüz belirmeğe başlayan, fakat hâlâ masum hayaller yüzen bir çift güzel gözün, ufarak bir burunun, küçücük bir ağzın tam yerlerini ve tam mabetlerini bulduğu bir bebekti: İnce yapılı, elleri ve ayaklan küçük, her tarafı, hatta saçları, kulakları, bütün vücudu gülümseyen bir bebek. Yüzünün derisi çok samimi: Ne rimel, ne sürme, ne pudra, ne ruj.
  Gözlerimin istinatkına şeklile mükemmel cevaplar verdikten sonra ağızlarımızla konuşmağa başladık:
— Nerede doğdunuz?
— İstanbul’da.
— Kaç yaşındasınız?
— On yedi. Bursa’da müsabaka yapıldığı ve seçildiğim gün tam on altımı bitirmiştim.
— Tahsilinizi nerede yaptınız?
— İlk sınıflan İstanbul’da Feyziati mektebinde, sonra Bursa Kız lisesinde.
— Spor yaptınız mı?
— Bursa lisesinde voleybol oynardım.
— Musiki?
   Burada annesi izahat verdi. Leman Hanım küçükten beri piyano çalarmış. Dokuz yaşında, Marmara vapurunda kaptanın ricasile küçücük bir konser de vermiş.
Leman Hanıma sordum:
— Alaturkayı mı seversiniz, alafrangayı mı?
— Sırasına göre. Fakat piyanoda alafranga çalarım tabiî.
— Şark ve garp musikileri arastada bir telife taraftar mısınız?
— Kat’iyyen. İkisi de halis kalmalıdırlar.
İzmir Güzeli Neriman hanımın biraderi kulağıma fısladı:
— Cumhuriyet’teki ankete devam ediyorsunuz galiba…
Leman Hanım edebiyattan ziyade tarih meraklısıdır ve daha ziyade Roma tarihine karşı bir meyli var.
—Yeni tarihin ilk iki cildini okudum, son iki cildi kalmamıştı, henüz tedarik te demedim, dedi.
Leman Hanım realist bir kızdır. Tarih onun hayallerini tatmin etmeğe yetiyor. Bunun için roman okumuyormuş galiba. Şairler arasında Faruk Nafiz’i tercih ettiğini söyledi.
Sinemaya bayılıyor ve Marlen Ditrih’le Moris Şövalye’yi beğeniyor.
— Bir ciddî, bir komik, dedi.
Âlâ. Fakat Bursa Güzeli acaba sinema artisti olmak, bir ipek böceği gibi istihaleler geçirmek, yıldız olmak istiyor mu?
Hayır.
— Kat’iyyen! diyor. Bursa Güzeli mükemmel bir ev kadını olmağa niyet etmiştir. Bunu sözleryle değil, gözleriyle de nişanlısı Cezmi Beye vadettiğini görüyorum.
— Mademki, dedim, ev işleri yaparsınız, ellerinizi yıpranmaktan nasıl koruyorsunuz?
Cevap basit:
— Eldiven! dedi. Mes’ele yok.
— Güzelliği muhafaza için Türkiye’deki bütün kız kardeşlerinize bir tavsiyede bulunur musunuz?
Leman Hanım kısa ve güzel bir formül söyledi:
— Vücudu sıkan her şey fenadır. Ev işleri hakkında sorduğum suallere şu cevaplan verdi:
— Nişanlım Cezmi makarnayı çok sever, iyi makarna pişiririm.
Cezmi Bey atıldı:
—Bayılırım. Fakat ev makarnası başka. Bu otelde de yedim, beğenmedim. Evdeki gibi olmuyor.
Güldüm ve düşündüm: Evdeki gibi olmaz tabiî.. Hele bir de Bursa Güzelinin ellerile yapılırsa!”
   Şubat 1933’te yapılan güzellik yarışmasında İstanbul güzeli Nazire Hanım Türkiye güzeli seçilir. İzmir güzeli Neriman Hanım ikinci, Bursa Güzeli Leman Hanım ise Türkiye üçüncüsü olacaktır.
    1934’te Bursa Dağcılık Kulübü’ne üye olan Bursa güzeli Leman Sadullah, 5 Şubat 1935 tarihinde mühendis Nihat Saydam ile evlenir. Nihat Saydam Fransa’da öğrenim görmüş Bursa Sanayi Mektebi (Tophane Endüstri Meslek Lisesi) öğretmeni ve Dağcılık Kulübü üyesidir. Düğünleri askerî mahfilde yapılır. Düğünde şehrin tanınmış simalarından oluşan 300 davetli sabaha kadar dans edip eğlenir.
 

    https://www.belgeseltarih.com/bursanin-ilk-guzeli-ipek-kralicesi-leman-sadullah-saydam/ 'den kısaltarak alınmıştır

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 23/10/22