Kaybolan Kent Kültürü ve Değerlerimiz

Bursa ve Kentleşme

 

 

                                                                                        Ziya Güney

   Kent kültürü ve hemşehrilik bilinci projesi ile ilgili olarak bugünkü yazımızda da kentimizde son 40-50 yılda erozyona uğrayıp kaybolan değerlerimizden bazı örnekleri kısa satır başları ile vermek istiyoruz.
   Eski Bursa’da maneviyat yaşanır ancak tartışma konusu olmazdı. Kentin içerisinde birçok semtlere dağılmış Osmanlının ilk dönemlerinin gönül erlerinin bulunduğu türbe ve tekkeleri ziyaret etmek büyüklere duyulan saygıyı gösteren ve kentin tarihi derinliğine, manevi aleme çeken bir adetti.
   Mezarlıklar özellikle Emirsultan ölümden ibret almak için ziyaret edilir ölümden korkanlara bile ölümü sevdirirdi.
   Bursa’nın Osmanlıya başkentlik yapmasının üzerinden yüzyıllar geçti. O dönemlerden kalma tarihi, kültürel hasletleri var. Ancak bunları günümüz toplum ve kent yaşamına yansıtacak gücü yok.

Eskiden nerede ise aynı semtte oturan herkes birbirini tanır ve birbiri ile selamlaşırdı.    Bursa’da insanlar ister fakir ister zengin, ister makam sahibi ister sıradan, toplumun hangi tabakasından olursa olsun birbirlerine karşı son derece sevgi ve saygılı idi. Pazara file yerine zembil ile gidilirdi.Şairin dediği gibi örtüyor farkı asaletle çekilmiş perde misali.
   Örf ve adetler yalnız evde değil sokakta da hassasiyetle uygulanır, simit, dondurma vb. sokakta yenmez ev dışında ve büyüklerin yanında sakız çiğnenmezdi.
   Zengin fakir hemen herkes muhtaçlara karşı son derece cömertti. Zaruret hallerinde kimse geri çevrilmez ve özellikle de ramazan aylarında iftar kapıları herkese açılırdı.
  Bursa sakin bir şehirdi. Suç oranı yok denecek kadar azdı. Kavgalara münakaşalara dahi rastlanmazdı. Birbirlerine hayır dua eden gerçek hanımefendi ve beyefendileri her yerde görmek mümkündü.
  Evler genellikle bahçeli olup ahşap veya kagir idi. Bahçelerde meyve ağaçları çeşitli üzüm, ceviz, nar, ayva, kiraz, dut, erik hatta hurma ağaçları bulunurdu. Birçok evin bahçesinde ise (Merinos evlerinde olduğu gibi ) her çeşit çiçek ekilirdi.
  Beton furyası başlayınca bütün bu evlerin bulunduğu mahalleler birer birer yerini çok katlı beton yığını apartmanlara bıraktılar.
  Komşuluk ilişkileri tek kelime ile mükemmeldi. Herhangibir durumda komşu hemen yanınızda ve yardımınıza koşardı. Bir komşu diğerine tabakla bir şey ikram etmişse aynı tabak boş değil bahçesinden kopardığı başka bir meyve veya mutfağında yaptığı bir tatlı ile geri iade edilirdi.
  Sokak isimleri anlamlı ,zarif ve çok renkli olup, doğanın, tarihin veya önemli şahsiyetlerin isimlerini taşırdı.
  İnsanlar evlerinde eğlenirken bile toplumdan izole olmazlardı. Tiyatro, sinema (özellikle yazlık sinemalar). Terzi dikişi elbiseler ile Atatürk caddesinde atılan tur ve yapılan piyasaların ayrı bir özelliği vardı.
  Fikir, edebiyat, sanat sohbetlerinin yapıldığı kahvehane ve pastaneler vardı. Musiki grupları kendi aralarında periyodik olarak toplanıp müzik icra ederlerdi. Günümüzde bu geleneği gezek’ler devam ettirmeye çalışıyorlar.
   İstanbul türkçesi ile birlikte Bursa türkçesi en güzel türkçe kabul edilirdi.
   Kent içindeki boş arsalar çocukların ve gençlerin futbol ve diğer oyun sahaları idi. Bisiklet, çember, topaç, kör ebe, tombala vb. gibi.
  Amatör futbol kulüplerinin kendi aralarındaki liğ maçları yanında okul maçlarındaki heyecan ve çekişme görülmeye değerdi. Aynen milli bayramlardaki resmi geçitlerde okullar arasında yaşanan tatlı rekabet gibi.
   Bursa’nın sesleri vardı; eski evlerin bahçelerini dolaşan su sesi, mezarlık ve ağaçlık alanlarda bülbül, kasım ayında saka, yaz sıcaklarında Ağustos böceği gibi kuş sesleri, geceleri bozacılar ve mahalle bekçilerinin güven ve huzur veren düdük sesleri, gündüzleri, simitçiler, eskiciler (çocukları da alırım şakasıyla), şerbetçiler, tatlıcılar vb.
   Kent kültürü ve hemşehrilik bilincinin oluşmasında önemli yerleri olan bu değerlerimizi ne yazık ki birer birer kaybedip günümüzün mekanikleşen hayatının esiri olduk. Toplumsal gelişmenin iki sütunu kültür ve moral her zaman üzerimize devrilecek gibi bir duygu içindeyiz.

                                                                  Kaynak: www.ziyaguney.com / 03.01.2006

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 18/10/22