Pierre Loti: Türkler hiçbir şeyi asla tamir etmek
istemiyorlarsa bu, Allah'ın arzusu- ki her şeyin düşmesi ve bitmesidir-
hilafına gitmemek içindir. (Yeni Mecmua Bursa özel sayısı-1923)
|
|
SEMAVİ EYİCE'NİN GÖRÜŞLERİ 29.11.2013
1850 ile Cumhuriyet’in ilk yılları
arasında kendini yoğun olarak hissettiren Batılılaşma çabalarını, bunun mimari
alanda Bursa’ya yansımalarını, ülkemizde bu alanın duayen isimlerinden Prof. Dr.
Semavi Eyice’den öğrenmek istedik. Hocamız ilerleyen yaşı ve buna bağlı sağlık
sorunları, özellikle görme zorlukları nedeniyle böyle bir çalışmaya
girişemeyeceğini, ancak bir mektupla görüşlerini kısaca aktarabileceğini
belirtti. Bu mektuptan kısa bir bölüme dikkatimizi verelim:
Muradiye
Külliyesi erken Osmanlılığın en başta gelen merkezlerinden biridir. Buradaki
türbelerin dikkat ve itinayla restore edilmeleri, bakımlarının sürdürülmesi
gereklidir. Ancak bu önemli hazireye toplanmış, burayla ilgisi olmayan,
Bursa’nın çeşitli yerlerinden sökülüp getirilmiş çok sayıda mezar taşı da
vardır. Aslında benim görüşüme göre bu da pek doğru bir iş değildir. Nitekim 17.
yüzyılın ilk yarısında Sultan İbrahim zamanında Mısır’a kadı olarak tayin
edildiği için oraya giderken esir düşen ve sonra kendi fidyesini vererek
ülkesine döndükten sonra Bursa’ya kadı olup burada vefat eden, kendisine bu
yüzden esiri lakabı verilen Mehmed Efendi’nin Bursa’daki türbesi yıktırılmış ve
bu türbenin kitabeli taşı Muradiye’deki mezar taşları arasına konulmuştur. 15.
yüzyıla ait bir külliyenin içine 17. yüzyıla ait bir kitabenin getirilip
konulmuş olması, bu kitabenin esas bulunduğu yerden sökülmesi de herhalde hoş
bir şey olmasa gerek.
http://bursadazamandergisi.com/makaleler/semavi-hocadan-mektup-var-1448.html’den
kısaltarak alınmıştır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN GÖRÜŞLERİ
Aziz İstanbul,
İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları, 11. baskı (2008), s. 90:
Rumeli Hisar’ını harap haline
muhafaza etmeye taraftarım. Bu harabe şimdiki halinde bırakılmalı ki
gözlerimizin alıştığı timsalinin tesirini verebilsin. Bu şekil iki yüz
seneden beri Boğaziçi’nin muhteşem manzaraları sahnesine bir hassa-i farika
olmuştur. Ben Hisar’ın bugünkü şekillerinden hiçbirini değiştirmeyeceğim.
Benim fikrime göre tamir mesaisi bu hatlar dahilinde kalmalı….. Eşya olsun,
tunç olsun, sikke, halı, resim, heykel, eski bina olsun, bütün eski
eserlerin ihyasında itina edilecek en mühim nokta, eskiliğin tesirini
muhafaza etmektir.
s. 128: Harp zamanında İstanbul’a bir mimar
Zürcher geldi idi. Bu sanatkara o zamanki hükümet Rumeli Hisarı’nı,
kalelerini tekrar abadan etmek işini teklif etti. Hisarları gidip gören bu
mimar, Türklerin İstanbul toprağında fetihten bir sene evvel kurduğu o
mimari muhalledesini asla düzeltmeyerek yalnız takviye etmek usulüyle ihya
edeceğini söyledi, hatta kale içinde büyük sofalı kar-ı kadim harap bir evi
de aynen kurmayı düşündü. Bizim yıkanlarımız bir zihniyette, muhafaza
edenlerimiz bir zihniyetteir. Mesela Rumeli Hisarı kalesinin imarı bizim
mimarlarımıza tevdi olunsaydı her taşını cilalarcasına temizlerler,
kulelerin tepelerine eski kubbelerini takar, zamanın bu taşlara sindirdiği
ruhu tamamıyla sıyırarak yepyeni bir hale koyarlardı. Son zamanlarda birkaç
eski camimiz bu usullerle imar edilmedi mi?
|