Muradiye El Yazmaları
Müzesindeki etkinliği Bursa BŞB Müzeler Dairesi düzenlemiş, BKSV da katkıda
bulunmuş. Önce Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takılar Müzesi’ne
gittim. Feyza Hanım’la koleksiyon ve etkinlik üzerinde konuştuk. Daha sonra
Kenan Yetişen geldi. O da sohbete katıldı. Kenan Bey’le beraber etkinliğin
yapılacağı El Yazmaları Müzesine gittik.
Etkinliğin moderatörlüğünü
Araştırmacı Kerim Bayramoğlu yaptı. Etkinlik alanının sağında Dede Korkut
hikâyelerinin Bursa’da bulunan el yazması sergileniyordu.
Şinasi Çelikkol, Kasım Uzunöz, Mesut Etkeser, Deniz Dalkılıç, Armağan Bice,
Güven Güldoğan, Mükerrem Turhan, Fahrettin Beceren, Serpil Savaş, UNESCO
Bursa Şubesinden Sema Adalı dışında çok sayıda sanatsever ve araştırmacının
da etkinliğe katıldığını gördüm.
Önce Feyza Hanım
konuştu. Babasının koleksiyonculuğa nasıl başladığını anlattı. Anadolu
Folklor Vakfı kurucu üyelerinden olan babası Esat Ulumay'ın kendi araştırma
ve çabalarıyla koleksiyonunu 50 yılda toparladığı anlattı.
Babasının Kafkasya'dan
Macaristan'a, Irak'tan Yemen'e kadar tüm Osmanlı coğrafyasından tamamı
orijinal halk kıyafetlerini, gümüş halk takıları; kahve ve Türk hamam
kültürüne ait eşyaların yanı sıra atçılık ve koşum takımları, musiki
aletleri ve halk sanatlarından nadide örneklerinden bir bölümünü, Unesco
Kültür Mirası listesine alınmış olan Muradiye Külliyesi'nin bulunduğu
bölgede yer alan Şair Ahmet Paşa Medresesi içinde kurulan ve 18 Eylül
2004'te açılan Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takılar Müzesi
sergilenmeye başladığını” anlattı. Bu müzedeki kemer, tepelik ve bazı süs
eşyalarını Özbekistan Ulusal Müzesi’nde gördüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.
Feyza Uluumay, “İstanbul’da
düzenlenen Osmanlı Halk Kıyafetleri etkinliğine iki günde Bursa’daki müzeye
gelenlerden kat be kat ziyaretçinin geldiğini ve serginin uzatıldığını
söyledi. Burada sergilenecek eserlerin zarar görmemesi için çok hassas bir
şekilde ambalajlandığını sadece bunun iki gün sürdüğünü” sözlerine ilave
etti.
Sözlerine Bursa’da Ahmet
Paşa Medresesinde babasının kurduğu müzeye kış aylarında gelenin az olduğunu
ama yaz aylarında yurt içi ve yurtdışından çok sayıda ziyaretçi geldiğini
belirterek devam eden Feyza Hanım, babası
Esat Uluumay’ın bıraktığı notlar üzerinde 2,5 yıl çalıştığını ve
serinin birincisi “Büyük Hikâyenin Küçük Kahramanı-Boncuk ve Nazar İnancı”
adlı kitabının yayınlandığını; diğer kitaplar için araştırmalarına devam
ettiğini ve serinin ikinci ve üçüncü kitabın fotoğraflarının çekildiğini,
basıma hazır olduğunu ancak sponsor gerektiğini” belirtti.
Bir soru üzerine, “Elindeki koleksiyonla sekiz müzenin açılabileceğini”
söyledi.
Daha sonra söz alan
Safüyiddin Erhan hat koleksiyonunu anlatmadan önce “zamanın ileriye
aktığını” söyleyerek Bursa’ya değindi. “Ahşap yapılara toplumdan artık talep
olmadığını, çok az meraklının bulunduğunu ve bu konuda yardım isteyenlere
katkıda bulunduğunu” söyledi.
Ahşap yapıların dostu
kiremittir. Ahşap yapıya su girerse yapıyı çökertir. Bunun için zaman zaman
kiremitlerin aktarılması gerekir. Ama günümüzde kiremit aktaracak usta
kalmadığını söyleyen Erhan, “yeni tip Marsilya kiremitleriyle bu sorunun
çözüldüğünü” ilave etti.
Erhan, Bursa’nın en eski
yapısının Somuncu Babanın evi olduğunu, kerpiçten yapılmış bu evin betonla
yenilendiğini: yakın zamanda 300-400 yıllık bir konağa da aynısı yapıldığını
belirti. Safüyiddin Erhan’ın rahmetli Esat Uluumay’ın mezar taşını
tasarladığını ve ustasına yaptırdığını öğrenmem sürpriz oldu.
Sonraki
konuşmacı Dede Korkut hikâyelerinin 17. Yüzyılda yazılmış bir nüshasını
bulan ve Bursa El Yazmaları Müzesi’ne hediye eden yazma koleksiyonu yapan
İbrahim Koca idi. Bu
işe Şinasi Çelikkol’un yanında çalıştığı yıllarda merak sardığını söyleyen
İbrahim Koca, elinde 3 binden fazla parça olduğunu söyledi. Koca, “Nallıhan
ve Kütahya’da ipekten yapılmış iplikle oya yaptırmak istedim ama olmadı”
diye ilave etti.
İbrahim Koca bu arada bir itirafta bulundu. “Şinasi Çelikkol’un yanında
çalıştığım zaman depoda bulunan yazmaların oyalarının bir desenini keserdim.
Bir motifin eksikliği yazmada problem olmazdı”.
İbrahim Koca Kapalı Çarşı'da antikacılık
yapıyor. Fadıllı köyünden 7-8 yıl önce gelen bazı yazmalar arasında Dede
Korkut hikâyelerini de bulunuyormuş. İbrahim Koca elindeki Kur’an-ı Kerim
yazmaları ve icazetnameleri 2018 yılında, sergilenmek üzere Muradiye Kur’an
ve El Yazmaları Müzesi’ne bağışlamış. Eser üzerindeki çalışmalar, yazmanın
1610-1640 yılları arasında tarihlendiğini işaret ederken, kâğıdın üzerinde
yer alan filigranlar da eserin batı kâğıdına sahip olduğunu gösteriyor.
Ekrem Hayri Peker- 19 Ocak 2024